(Avukat)
Kendimi tek kelime ile tanımlayacak olsam… Sorgulayan insan.
Şu an yaptığım işi yapmasaydım… Senaryo yazabilen ve yalnızca bunları çeken bir yönetmen olmak isterdim.
Benim gündemimi en fazla meşgul eden… Oğlum.
Kayıtsız kalamadığım şey… Irkçılık.
En büyük pişmanlığım… Pişmanlık, uzak durmaya çalıştığım bir şey.
En büyük sevincim… İçten yaşayabilmek.
Hayatımın dönüm noktası… Kaygı ve belirsizlik içerisinde savrulurken, İpoş’la tanışmam.
Beni en çok etkileyen yazar… Genel olarak Kafka’nın yanında, “Yabancı”nın Albert Camus’u, “Yeraltından Notlar”ın Dostoyevski’si ve “Yüzyıllık Yalnızlık”ın G. G. Marquez’i.
Başucumdaki kitap… “Huzursuzluğun Kitabı” – F. Pessoa
En keyif aldığım müzik… Blues, bazı türleri hariç Elektronik müzik, İndie/Alt. Rock, bir de iyi olması kaydıyla, Türkçe Rap.
En son izlediğim film… Ölümlü Dünya.
Kendim için son aldığım şey… Kitap.
Dolabımdaki en gereksiz şey… Bilekleri dar pijama altım.
Benim için alınabilecek en güzel hediye… Tatil olur, konser bileti olur, kol saati olmaz.
Kendimle ilgili değiştirmek istediğim şey… Herhangi birine öncelik veremeyeceğim birçok şey var.
Kendimde beğendiğim özellik… Kendime beğenerek bakmam, yanlışlıkla beğenirsem de bunu kendime itiraf etmem.
Olmasa da olur… Resmi ortamlar.
Olmazsa olmaz… Müzik, felsefe ve tarih.
En iyi yaptığım yemek… Yemek yapamam.
Hayalimdeki dünya… Doğrudan Komünist.
Aşk benim için… Karım ve oğlum arasında “üçüncü kişi” olmanın imkansızlığı.
Onunla çok tanışmayı isterdim… 17 yaşımdaki halimle Kurt Cobain ile 65’imdeki halimle ise Marx, Sartre ve Althusser ile (üçüyle birlikte) tanışmak isteyebilirim.
Görmek istediğim yer… Algının Kapıları.
Mutlaka yapmak istediğim… Yazmak.
Son olarak söylemek istediklerim… Sizlerden gizlediğim ve gizlemediklerimle, hayat daha yeni başlıyor.