Gamze PİR BAYKUR
Sivil Toplum Örgütlerinin kurduğu Kıbrıs Çevre Platformu’nun 5 üyesi, Kumyalı’da yapılması planlanan “Noel Baba Barış Köyü” için yasayla koruma altına alınan orman arazisinin tahsis edilmesinin anayasaya ve orman yasasına aykırı olduğunu ileri sürerek dün, 9 bin 300 yatak kapasiteli “Noel Baba Barış Köyünün” yapılmasının planlandığı arazide bu durumu protesto ettiler. Platform üyeleri 567 dönümlük orman arazisinin uzun vadeli olarak bir kişiye kiralanarak peşkeş çekildiğini savundu.
Çobanoğlu: “Yasalara tamamen aykırı...”
Kıbrıs Çevre Platformu üyelerinden Yasemin Çobanğlu, yaklaşık 567 dönümlük bir devlet arazisinin kiralandığını ve burada yaklaşık 9 bin 300 yatak kapasiteli bir tesis kurulmasının planlandığını söyledi. Mehmetçik Belediyesine bağlı olan ve “Cittaslow” yerleşim yerinde bu şekilde büyük yatırımların düşünülmesinin, şeffaflık ve eşitlik ilkesi olmadan devlet arazilerinin bir tek Orman Dairesi eliyle veya bir bakanlığın eliyle bir kişiye kiralanmasının anayasaya, orman yasasına ve alçak orman arazileri yasasına aykırı olduğunu düşündüklerini dile getiren Çobaoğlu, halkın olan arazilerin bu şekilde yatırıma açılmasını doğru bulmadıklarını belirtti. Çobanoğlu, “Noel Baba Tatil Köyünün” yapılmasının planlandığı bölgeye 4-5 km uzaklıkta “Bafra Turizim Bölgesinin” bulunduğuna dikkatleri çekerek, Bafra’da 13 adet turizm yatırım alanının mevcut olduğunu ifade etti. Çobanoğlu “Burası da bir dönem “Alçak orman arazisi” kapsamındaydı. Ancak bu alanların önce turizmin yapılabilmesi için imar açısından turizme açılması gerekiyor. Bir bölgede turizm yaparken diğer bölgeyi tek bir yatırıma açmayı düşünmek bence çok plansız ve buradaki doğal alanın tahribatına neden olur. Yasalara da tamamen aykırı olduğunu düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Bektaş: “Bunun adı tam anlamıyla peşkeştir...”
Kıbrıs Çevre Platformu üyelerinden Nilden Bektaş ise tatil köyünün yapılması planlanan arazinin yasayla korunma altına alınmış bir arazi olduğunu söyledi. Konu arazinin orman arazisi olmasından dolayı burada inşaat yapılmasının anayasaya ve orman yasasına aykırı olduğunu savunan Bektaş, burasının ülkesel fiziki plan açısından da koruma altına alınmış bir bölge olduğunu belirtti. Bu arazinin “Noel Baba Barış Konseyi” diye bir şirkete uzun vadeli olarak kiralandığını belirten Bektaş, bu duruma kesinlikle karşı olduklarını ifade etti. Bektaş, 5 kişi ile başladıkları eylemi sürdüreceklerini açıkladı. Mehmetçik köyünün “Cittaslow” olmasından dolayı dünyanın dört bir yanından ilgi gören bir köy olduğuna dikkatleri çeken Bektaş, “Bir taraftan “Cittaslow” ilan ediyoruz bir taraftan da çok büyük yatırımlar için bunu peşkeş çekiyoruz. Tam anlamıyla bunun adı peşkeştir. Biz de buna hayır demek için ve kamu oyu yaratmak için buradayız” şeklinde konuştu.
Köroğlu: “Çok yakında dava açacağız...”
Kıbrıs Çevre Platformu üyelerinden Tekzen Köroğlu, 567 dönüm olan orman arazinin, yasalara aykırı bir şekilde birilerine verilmesini protesto etmek için burada bulunduklarını söyledi. Yasal ve anayasal haklarını kullanarak çok yakında dava açacaklarını belirten Köroğlu, bunun durdurulması için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.
Sahir: “Kendi kuyumuzu kazıyoruz...”
Kıbrıs Çevre Platformu üyelerinden Doğan Sahir ise, bugün burada yaşanan vakanın aslında ülkemizin çöküntüye gitmekte olduğunun göstergelerinden birisi olduğunu savundu. Sahir, kendi yaptığımız yasalara uymadığımızı belirterek, kendi yaptığı yasalara uymayan hiç bir idarenin yaşayamayacağını ifade edip “Kendi kuyumuzu kazıyoruz. Hem yönetim olarak, hem devlet olarak hem ülkenin geleceğinin altını kazarak çöküntüler yaratmaya başladık” şeklinde konuştu. Bir sürü yanlışlar yapılarak “Bafra Turizm Bölgesinin” planlandığını belirten Sahir, anayasaya rağmen orman arazisinin bir şekilde modeline uydurulmuş gibi görünerek bir yapı alanı yapıldığını ifade etti. Sahir, buralarının orman arazisi olduğunu anımsatarak sırf yatırım yapılacak diye orman arazisi olmaktan çıkarıldığını savundu.
Tuğsal: “Kimin ne yaptığı belli değil...”
Kıbrıs Çevre Platformu üyelerinden Osman Tuğsal ise yapılan ve yarım kalan yüzlerce tesis olduğunu belirterek, kimin ne yaptığının belli olmadığını ve atılan milyarların çürüme noktasında olduğunu savundu.