50 sandalyelik meclis oluştu. Sistem gereği buradan bir de hükümet çıkacak.
Hükümet olabilmek, güvenoyu alabilmek için en az 26 milletvekiline ihtiyaç var.
28 Temmuz’da ortaya çıkan irade, 2’li ve 3’lü kombinasyonları mümkün kılıyor.
CTP-UBP…
CTP-UBP-TDP
CTP-DP…
CTP-DP-TDP…
UBP-DP…
UBP-DP-TDP…
Altı farklı seçenek var.
Matematiksel açıdan bir de bütün partilerin koalisyon kurması ihtimali var, ama siyaseten bu olası değil.
Aslında yukarıda sıralanan 3’lü versiyonların ilk ikisi de biraz zorlama olur. Zira 26’nın da üzerine çıktıktan sonra üçüncü partiye pek ihtiyaç duyulmaz. Dolayısıyla yönetime fazladan bir ortak almak çok tercih edilen bir durum değil.
Ama son seçenek, yani UBP-DP-TDP modeli akla yatkın olur. Zira UBP ile DP ancak 26’yı bulabiliyor ve bu rakam da koalisyon açısından tehlike demek.
**
Seçimden yaralı çıkan UBP ile TDP’nin bu süreçte içe dönmesi, parti içi hesaplaşmanın tamamlanması biraz zaman alabilir.
Ancak bu durum ülkede bir hükümet kurulmasına engel değil.
Belki sırf bu nedenden ötürü bu iki parti koalisyona girmeyi tercih etmeyecek bu dönemde. Belki de tam tersi olacak.
Neticede CTP ya da UBP koalisyon kuracak ve ülke yönetimini yeni hükümet devralacak.
Ve hükümeti kuran partiler ağır bir sorumluluğun altına girmiş olacak.
Çünkü memlekette işler hiç de yolunda değil!
**
Normal koşullarda 2018 yılı Temmuz ayına kadar görev yapacak bir parlamento oluştu. Beş yıl kısa bir süre değil. Bu süre içinde bir yığın gelişme yaşanabilir, sorunlar çözümlenebilir, ortaya konulan hedeflere doğru yol alınabilir.
Günün sonunda beş yıl içinde toplumun kimyası –pozitif anlamda- değişebilir.
Pesimizmin tavan yaptığı ülkemizde bunları başarmak kolay olmayabilir, ama imkansız da değil.
Aslına bakarsanız toplumun motive edilmesi hiç de zor değil.
Sanırım ‘geçiş hükümeti’nin aşıladığı moral bunu şaşırtıcı şekilde gösterdi.
Şeffaf, dürüst, açık sözlü, halka kulak veren bir yönetim anlayışına bir de çağdaş yönetim ve iletişim yöntemlerini de eklerseniz, siyasetin geneline küsmüş toplumun ruh halini değiştirmek mümkün olabilir.
Bunu başarabilmek için ‘orta akıl’a ihtiyaç var.
O aklı bulabilmek ise hiç de zor değil.
Yeter ki istensin.