KAMU GÖREVİNİ ürettiği hizmet, topluma sağladığı fayda, yenilik ve verimlilik değil de sadece maaşlar üzerinden tartıştığımız sürece hep gerilim olacaktır.
Maaş kesintileri ile birlikte ortaya çıkan yarılma sonrasında sarsıcı bir örnekle yüzleştik.
“Devlet Piyangoları”na Erenköy Direnişi’ne katılan mücahitler yerine, EOKA’cı teröristlerin fotoğrafı basıldı.
Rezil bir hata var ortada!
Peki hiç merak ettiniz mi “Devlet Basımevi” varken, niye bu biletler özelde basılıyor acaba? Ya da Piyangolar’da bir müdür görevdeyken, üç başka müdür nasıl kenarda oluyor?
Kamu görevinde üretilen hizmet değil, maaşın kendisi amaca dönüşmüştür. Üretimi ölçmek dirençle karşılaşır zaten…. Ne yapıldığının değil, kime ne ödendiğinin önemi vardır.
İşte bu hakikat içerisinde asgari ücretli 7 bin, aynı işi yapan bir memur 17 bin maaş aldığı zaman ortaya bir öfke çıkıyor.
Kamu sendikaları da inandırıcı ya da samimi olamıyor.
Hastanede saat 11’de doktor bulamıyorsa yurttaş, yolu yol değilse, ışıksızsa… Tek bir evrak, pul, imza için tüm gün rezil oluyorsa... İşi yürümüyorsa bir “tanıdık” olmadan… “Yaz sıcağında öğlen çalışılmaz” diyen nicesini, ikinci iş yaparken gördüğü zaman içerliyorsa… Kamu görevi denince sadece “maaşlar” konuşuluyorsa eğer… Üzerinde düşünmek gerekir.
***
“Maaşları öde, gerisi mühim değil” odaklı hükümet oyununu yıkmadığımız, hayatı iyileştirmediğimiz, savurganlığı önlemediğimiz ve kamuda özlü bir reforma imza atmadığımız sürece bu gerilim sürecektir.
Çünkü hem ekonomi daralıyor, hem de demokrasi… Hem irademiz eriyor, hem de yaşam kalitemiz…
Siyasi ve sendikal bürokrasinin direnciyle kırılamayan “saadet zinciri” en fazla da alın terinin karşılığını alamayan insanları kahrediyor.
***
Bir dostum şunu sordu bana…
“Kamuda maaşlar azaldığı zaman asgari ücret artıyor mu?”
Ne ilgisi var!
Kamuda maaşlar arttığı zaman da artmıyor asgari ücret… Ama esnaf seviniyor, çünkü, o durumda daha fazla alışveriş oluyor. Asıl sorun maaşlar artarken bütçenin durumudur. Çünkü eğer “bütçe açığı” varsa, bu açık yurttaşın sırtından kapatılacaktır. Bütçe açığı aslında “pahalılık” demektir. Üstelik özel sektör çalışanı asgari ücretlinin “Hayat Pahalılığı” ödeneği olmadığı gibi iş güvencesi de yoktur.
Kamudan iyi hizmet de almıyorsa üstüne üstlük… O titizlik, sorumluluk, güler yüz, iddia, üretim de azalmışsa giderek… İşte o zaman ortak bir duygu, duyarlılık ve anlayış yaratmak çok zordur.
***
Bir not da UBP’ye!
Her dönem hem Maliye’yi çökertiyor, hem de ekonomiyi…
Yine de “Türkiye’den en iyi parayı ben alırım” diyerek oy toplamasını biliyor…
İş artık “kanmanın” ya da “kandırılmanın çok ötesinde…