“Denize dökerim ama ucuz su vermem”
Türkiye’deki 1 Kasım seçimleri öncesi, Ekim 2015’te altyapısı tamamlanmadan apar topar hizmete sokulan projenin gerçekte tam randımanlı çalışabilmesi için daha 250 km’lik hat döşenmesi gerekiyor. Oysa bu hatların henüz 52 km lik bölümünün ihalesi ancak tamamlanabilmiş durumda.
Hürriyet Gazetesi’nin KKTC Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanının açıklamasına dayandırdığı habere göre Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a gönderilen ve “asrın projesi” olarak lanse edilen 75 milyon metreküp içme suyunun 50 milyon metreküpü altyapı yetersizliği nedeniyle denize dökülüyor.
AKP’nin seçim kampanyasına kurban ederek tamamlanmadan ve anlaşılan o ki başka hesaplarla devreye soktuğu projenin yol açtığı kayıp inanılır gibi değil ama saatte 8 bin, yılda 50 milyon metreküp denize boşalan su! 250 km’lik hattın ne zaman döşeneceği ve tabii bu arada denize dökülen içme suyunun daha ne kadar heba edileceği konusunda kimsenin bir fikri yok. Mesele söz konusu 250 km lik hatların döşenmesiyle de bitmiyor. KKTC Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı, Türkiye’den gelen suyun 15-20 milyon tonluk bölümünün kullanılabildiği ve bu sayede halkın %80’inin bu suyu kullanabildiğini söylüyor.
Peki Kuzey Kıbrıs’ın ihtiyacının yaklaşık 4 katı suyun basılmaya başlanmasındaki hesap ne? Türkiye’nin tanımadığı Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ordusuna lastik sattığı biliniyor da acaba su satışı da mı öngörülüyor? Yoksa hedef daha mı uzaklara uzanıyor? Türkiye’nin “Kuzey Kıbrıs’a Su Temini Projesi” anlaşmasına “sıkıştırıverdiği” “Üçüncü ülkelere su satma hakkı” ibaresi ile Kıbrıs üzerinden İsrail’e mi uzanıyor bu hesap? Ya da Türkiye, Kuzey Kıbrıs nüfusunun “yakın zamanda 4 katına kadar artış potansiyeli” taşıdığını mı öngörüyor? Belki hepsi, belki hiç biri… Ama ortada bir sonuç var ki, Sn. Bakanın ifadesiyle her saat 8 bin metreküp “kullanılamayan” suyun denize dökülmesi…
Tamam, bir şekilde saatte 8 bin metreküp su denize dökülüyorsa, altyapı ve “üçüncü ülkelere su ihracatı” meseleleri çözülene kadar hiç değilse Kıbrıslı Türklere ucuz su verilse değil mi? Ucuzdan da vazgeçtim, en azından Türkiye’deki fiyatlardan su verilse? Ama öyle olmuyor. Kıbrıslı Türkler saatte 8 bin metreküpü denize dökülen Türkiye suyunu hayli yüksek fiyattan kullanabiliyorlar. Bir başka deyişle Türkiye, “denize dökerim ama sana ucuz su satmam” diyor Kıbrıslı Türklere…
* * *
Barbaros Şansal Serbest…
Sosyal ağlardaki paylaşımları nedeniyle Türkiye’den “hukuki yollarla” iadesi talep edilmediği ve Kuzey Kıbrıs’ta “iade ve sınırdışı prosedürüne uyulmadığı halde” apar topar sınırdışı edilen ve Uluslar arası Atatürk Havalimanı apronunda lince uğratılan Barbaros Şansal 2 ayın sonunda nihayet serbest bırakıldı.
Barbaros’un Kuzey Kıbrıs’tan sınırdışı edilmesi süreci ilginçliklerle dolu. Hiç kimse bu pisliğin altına elini sokmak istemiyor. Bakanlar Kurulu kararı yok. Bakan imzası yok. Mahkeme kararı yok ama adada yatırım heyecanıyla gün sayan Barbaros, akıllara zarar yöntemlerle sınırdışı ediliyor.
Daha da ilginci var. Barbaros’un sınırdışı edilmesi için şikayet dilekçesi verdiği söylenen isimlerden biriyle geçtiğimiz günlerde havaalanında karşılaştım. Yeminler ederek söz konusu şikayet dilekçesine imza koymadığını, isminin kasıtlı olarak karıştırıldığını söylüyor bu gazeteci arkadaş. Eğer doğruysa, o halde çok katmanlı bir kumpas söz konusu.
Barbaros’un Türkiye’den sonra Kuzey Kıbrıs’ta da kendisine uygulanan hukuksuzluğun peşine düşeceği muhakkak… Bakalım kimlerin yüzü kızaracak… Göreceğiz…