ÖRTÜLÜ

Cenk Mutluyakalı

 

‘Şeffaflık’ iddiası ile ortaya çıkmışsanız, işiniz zordur.
Sözde kalamaz.
İnsanlar yolunuzu gözler.
Halbuki böyle bir iddianız yoksa o durumda ‘beklenti’ de ortadan kalkar.
Ne acı değil mi?

***

Kıbrıslı Türk lider Akıncı, çok da alışkın olmadığımız bir açıklama yaptı.
‘Mal varlığını’ güncelledi...’
Eşi Meral Akıncı adına kayıtlı aracı 100 bin 500 Türk Lirası’na satmış, parayı da bankaya yatırmış, bunu toplumla paylaştı.
Takdir edilecek bir açıklama...
Ama dedim ya ‘şeffaflık’ iddianız varsa, yani çıtayı yukarı bir yere koymuşsanız sorular bitmez.
O kadar çok insan sordu ki...
- Niye satmış peki?
- Şimdi hangi aracı kullanacak?

***

Doğrusu bu soruları abartılı buluyorum.
Ancak bir mesele var ki, açıklığa kavuşmalı...
Şimdi bütçe tartışılıyor ya Meclis’te...
‘Örtülü Ödenek’ meğerse şu isimle anılıyor:
“Cumhurbaşkanlığı Tanıtma ve Enformasyon Hizmetlerine Katkı Projesi.”
Ne kadar?
1 milyon 150 bin lira...
2015’te de böyle... 2016’da da...
Yani aylık 95 bin 833 TL
Nisan ayından bugüne Sayın Akıncı’nın kullanımında olan kısmı, 766 bin liranın üzerinde...
Bundan ayrı bir de “Yıllık Hane Halkı Yardım Kalemi” var, 500 bin lira...

***

Cumhurbaşkanlığı seçimleri 26 Nisan’da oldu.
Eski başkan Eroğlu, seçim yasakları nedeniyle o dönemin ‘örtülü’sünü kullanmadı.
Akıncı ayın son günü göreve başlamasına rağmen, nisan ayının ‘örtülü ödeneği’ni de kullandığı bilgisini aldım.
Bunun geçerli bir açıklaması olmalı.

***

Şimdi eşinin 100 bin 500 liralık ‘araç geliri’ni toplumla paylaşarak örnek bir duyarlılık sergileyen sayın Akıncı’dan, 766 bin liralık ‘örtülü ödenek’ için de açıklama beklemek herhalde haksızlık olmaz.
‘Hane Halkı Yardım Kalemi’ni ise doğrusu hiç anlamadın.
Cumhurbaşkanlığı’nın böylesi bir fonksiyonu niye var?

***

Yıllık 2 milyondan söz ediyoruz.
Kıbrıs’a çıkan büyük ikramiye gibi.
Üstelik ‘mali denetime kapalı.’
Bu ödeneğin ‘mali denetim’e açılması, ayrıca, kullanımı hakkında da toplumun bilgilendirilmesi yeni bir siyaset kültürü açısından fark yaratacaktır.
Hele de ‘bütçe’deki her harcamanın toplum tarafından böylesine ‘didiklendiği’ bir dönemde...