▶ Kıbrıs’tan gönderilen ekiplerce İsias Otel enkazından sağ çıkarılan Rehber Anıl Zeybek, YENİDÜZEN’e konuştu.
▶ Adıyaman’daki İsias Otel enkazında 30 saatten fazla kalan ve Kıbrıs’tan gönderilen ekiplerce sağ çıkarılan Anıl Zeybek sağ çıkmasının bir sebebi olduğuna inandığını söyledi: “Sağ çıkmamın nedeni, hayatını kaybeden çocukların ve meslektaşlarımın haklarını aramak.”
Ertuğrul SENOVA
Türkiye’de, Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan ve 39 kişilik Kıbrıs kafilesinden 35’inin hayatını kaybetmesine neden olan Adıyaman’daki İsias Otel enkazından, saatler sonra, Kıbrıs’tan gönderilen ekiplerce sağ çıkarılan Anıl Zeybek YENİDÜZEN’e konuştu, deprem günü yaşadıklarını anlattı…
Enkazdan sağ çıkmasının bir nedeni olduğunu, bu nedeninse, enkaz nedeniyle hayatını kaybedenlerin haklarını aramak olduğuna inandığını söyleyen Zeybek, “Sıradan bir vatandaş, bir depremzede olsam da bunlar engel değil, bu işin sonuna kadar, sorumlular bulunana ve cezalandırılana kadar gerekirse mezara kadar gideceğim, bu işin peşini bırakmayacağım. Tutuklanacağımı, hapse atılacağımı bilsem de, o enkazda kalanların hakkını savunmak benim görevim” dedi.
Zeybek, Türkiye’deki hukuk yolunun tıkanması halinde, konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacağını da söyledi.
Kıbrıs kafilesinden çocuklarını kaybeden ailelere seslenen Zeybek, Türkiye’de bir kardeşleri var, onlar için elinden gelecek yardımı yapacak bir kardeşleri… Bunu bilmelerini istiyorum” dedi.
“Çocukların hepsi değil ama 7-8 tanesi benim olduğum kattaydı”
Türkiye’deki Turist Rehberleri Birliği’ne (TUREB) bağlı rehberler ve rehber adayları olarak eğitim gezilerine çıktıklarını, bu geziler sonucunda bir sınava girerek Turizm Bakanlığı’ndan onaylı rehberlik ruhsatı aldıklarını anlatan Zeybek, Adıyaman’daki İsias Otel’e bu kapsamda gittiğini söyledi.
Otele vardıklarında lobideki görevlinin, hala otel enkazında olduğu düşünülen arkadaşı Ömer Kale’ye ve kendisine üçüncü katta olan 101 numaralı odayı verdiğini anlatan Zeybek, kapı önüne vardığında, Kıbrıs kafilesinden çocuklar ile kıvırcık saçlı bir kadının, kimin hangi odada kalacağını, kiminle oda komşusu olacağını konuştuklarını gördüğünü ve selam verdiğini kaydetti. Zeybek, “Çocukların hepsi değil ama 7-8 tanesi benim olduğum kattaydı” bilgisini paylaştı.
“Bina, deprem başlarken yıkıldı. Yıkıldıktan sonra deprem devam ediyordu”
“5 Şubat’ta otele girişimi yaptım, 6 Şubat günü, sabaha karşı bir sarsıntıyla uyandım” diyen Zeybek, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Biz uyurken önce ufak bir sarsıntı başladı, sonra şiddetlendi. Oda arkadaşım Ömer Kale’ye kalk, deprem oluyor dedim, o kalkıp dua etmeye başladı. Sonra ‘Ömer, saklan’ dedim, tam o sırada gökyüzünün aydınlandığını gördüm. Telefonu yatağın üstünden alıp odanın iç kısmındaki kolona sırtımı verdim, yere çöktüm ve ellerimle sırtımı kapattım. Çatırtı seslerini duydum ve bina çöktü. Bina, deprem başlarken yıkıldı. Yıkıldıktan sonra deprem devam ediyordu…”
Göçük altında neler yaşadı?
Binanın yıkılmasının ardından herhangi bir baygınlık geçirdiğini anımsamadığını anlatan Zeybek, “Zaten zaman algım da yoktu. Ortalık zifiri karanlığa gömülmüştü” diyerek, 30 saatten fazla kalacağı göçükte yaşadıklarını anlatmaya şöyle devam etti:
“Önce bedenimi kontrol ettim, sağ kolum sıkışmış konumdaydı. Sağ bacağım ters şekilde bedenime yakındı. Sol bacağım ve kolum serbestti, sıkışıklık yoktu. Yarım saat kadar o anın şokunu atlatmaya çalıştım. Kolumu sıkıştığı yerden çıkartmaya çalıştım, olmadı. Bir süre sonra sakinleştim, mantıklı şekilde düşünmeye çalıştım. Kolumu çıkarabildim. Bedenimi kontrol etmeye başladım. Işık kaynağı yoktu, bu yüzden dokunarak, koklayarak kontrol ettim. Kolumun altında, derin olmayan kesikler oluştuğunu fark ettim. Sonra parmaklarımın uyuştuğunu anladım. Ama hareket ettirebiliyordum, kırık – çıkık söz konusu değildi. Saat 07.30 gibi telefonumun alarmı çaldı. Alarmı, otelden çıkıp gezelim diye kurmuştum. Telefonumun, elimin sıkıştığı yerde olduğunu fark ettim ve telefonu çıkarttım. Flaş yardımıyla ortamı gözlemledim. Üzerime düşecek bir şey var mı diye kontrol ettim. Sonra sağlam bir pozisyona geçtim ve beklemeye başladım. Kanayan yerlerimi salya ve tişörtümün parçalarıyla temizledim, derin olduğunu düşündüğüm yaraları ise tişörtümle bağladım. Yerdeki parke tahtalarını başımın üzerine sıkıştırdım ki kafama herhangi bir şey düşmesin… Sonra düşünmeye başladım. Arama kurtarma ekipleri beni ne zaman kurtarır, Ankara’dan gelseler en erken 5 saatte gelirler, üzerimde 8 kat var beni bulmaları en az 24 saat sürer diye düşünüyordum. Bu yüzden bağırmanın bir anlamı yok, yapacak tek şey beklemek dedim. Strese girmek yerine uyumayı tercih ettim. Kesik esik uyuyabildim…”
“Enkazdan sağ çıkmamın bir sebebi var, o da hayatını kaybeden çocukların, meslektaşlarımın haklarını aramak”
Enkazdan sağ çıkmasının bir nedeni olduğunu, bu nedeninse, enkaz nedeniyle hayatını kaybedenlerin haklarını aramak olduğuna inandığını söyleyen Zeybek, şöyle devam etti:
“Enkazdan çıktığım gibiyim. Ne mutluyum, ne de mutsuz. Arkadaşlarım, gencecik çocuklar orada kaldı. Hayatta kaldığım için üzerimde hakları olduğunu düşünüyorum. Bu beni kuvvetlendiriyor. Benim oradan çıkmamın bir sebebi var diye inanıyorum. Bu sebep de maalesef orada hayatını kaybeden çocukların, meslektaşlarımın haklarını savunmak. Sıradan bir vatandaş, bir depremzede olsam da bunlar engel değil, bu işin sonuna kadar, sorumlular bulunana ve cezalandırılana kadar gerekirse mezara kadar gideceğim, bu işin peşini bırakmayacağım. Tutuklanacağımı, hapse atılacağımı bilsem de, o enkazda kalanların hakkını savunmak benim görevim. Eğer buradaki hukuk yolu tıkanırsa, işi AİHM’e taşıyacağım.”
Ailelere seslendi… “Türkiye’de, onlar için elinden gelen yardımı yapacak bir kardeşleri var”
Son olarak, Kıbrıs kafilesinden çocuklarını kaybeden ailelere seslenen Zeybek, “Orada hayatını kaybeden küçük kardeşlerimin, ailelerinin, hepsinin acısını paylaşıyorum. Onlara taziye iletmek istiyorum. Her zaman yanlarında olacağım. Onların da haklarını savunacağım. Türkiye’de bir kardeşleri var, onlar için elinden gelecek yardımı yapacak bir kardeşleri… Bunu bilmelerini istiyorum” dedi.