Ödül AŞIK ÜLKER
Otelciler Birliği Başkanı Dimağ Çağıner, turizmin kendi politikalarını yapar hale getirilmesi durumunda 2020’nin turizm için dönüm noktası olacağını söyledi.
“2020 yılı turizm için dönüm noktasıdır. 2020’nin ilk ayında eğer gerekli projelerimizi hükümetle masaya koyup, gerekli kararları çıkartırsak ve turizmi kendi ayakları üzerinde durabilecek, kendi politikalarını yapar hale getirirsek, 2020’yi kaybetsek de gelecek 10 yılda çok kazanacağız” diyen Çağıner, “2020 yılını kesinlikle kayıp yıl olarak görmüyorum. Bugün kurtardığımız her gün, gelecek için çok büyük bir adım olacaktır. Bu kararları alamazsak bizi kaos bekler. Bu kaos herkesin evini etkileyecek bir kaos olur” diye konuştu.
Larnaka’dan gelip kuzeye geçen turist sayısında geçen seneye göre %40’lara varan bir artış olduğunu belirten Otelciler Birliği Başkanı Dimağ Çağıner, “Güneyden kuzeye konaklamaya gelen kişi sayısında komşularımızı rahatsız edecek boyutta bir artış vardır. Sonuç itibarıyla rekabet halindeyiz. Musluk onların elindedir, kapıyı kapattıkları takdirde buraya hapsolacağız. Ercan Havalimanı’nı ivedi şekilde turistik uçuşa açmak için proje geliştirmemiz gerekir” dedi
Bir turizm politikası olmadığının altını çizen Dimağ Çağıner, Otelciler Birliği olarak turizm politikasının oluşturulmasına liderlik yapmaya soyunduklarını, sektörün sorunlarını çözerken, halka da turizmin faydasını anlatma yoluna gittiklerini anlattı.
Çağıner, yerli üretimin desteklenmesi ve yerli istihdam konusundaki çalışmaları hakkında da bilgi vererek, “Yerli üretim ve yerli istihdam turizmden daha çok pay alırsa topluma olan katma değeri daha çok anlaşılacaktır” dedi.
Turizmin kendi ayakları üzerinde duran bir yapıya gelmesi, iç kaynaklardan beslenmesi için yeni bir plan üzerinde çalışmaya başladıklarını belirten Çağıner, şunları söyledi:
“Hükümet yetkilileri de buna hassasiyet gösterdi. Sektör olarak biz de aklımızdan geçen gelir artırıcı modelleri hükümete sunduk. Bu bittiği zaman, 2020’de Türkiye’den gelecek politikalarla değil, kendi politikalarını oluşturmak için kendi kaynaklarını kullanan bir turizm modeli oluşturuyoruz. Bu ay içinde ilk aşama yapılacak. Gelen hafta turizm çalıştayında yol planı açıklanacak ve bundan sonra turizm sektörü kendi ayakları üzerinde duracak, kendi plan programında paydaş olacak, söz sahibi olacak. Hangi hükümet gelirse gelsin, tek turizm politikası olacak. Kimsenin ana yoldan sapamayacağı bir yol oluşturmaya çalışıyoruz. Bu KKTC tarihinde bir ilktir ve bir reformdur. En önemli konu, niyet vardır. Sadece hükümette değil, ana muhalefet partisi CTP’nin de desteği var. Bu konuda meclis içinde konsensüs var.”
- Soru: Bir yılı geride bıraktık ve yeni bir yıla girdik. Turizm açısından 2019 nasıl bir yıl oldu?
- Çağıner: 2019’un ilk 6 ayı gerçekten bizi korkuttu. Ön rezervasyonlarda, özellikle Türkiye’den gelen rezervasyonlarda çok büyük düşüş vardı, zaten bu da otellerin konaklama rakamlarına yansıdı. 31 Mart-15 Haziran arasında kötü bir rezervasyon dönemi yaşadık. Özellikle İstanbul’daki belediye seçimlerinin tekrarlanması bunda etkili oldu. İlk 6 aydan sonra biraz toparladı.
Bizim iki yerden sürekli gelen misafirlerimiz var, İngiltere ve Türkiye. İkisinde de sekteye uğradık, erken rezervasyonların düşük geçmesi bizi sıkıntıya soktu. Bu gereğini yapmamamızdan da kaynaklandı, hem Türkiye’de hem de İngiltere’de reklamlarımızı doğru yapmadık. Haziran 2019’dan sonra satışlar hızlı bir ivme kazandı, böylelikle yılın sonuna kadar toparladık ve iyi bir yıl oldu. Bir önceki yıla göre otellerde sadece %2’lik düşüş yaşadık. Biz daha büyük bir düşüş bekliyorduk, beklediğimizden daha iyi bir yıl oldu.
Bu süre içerisinde turizmi etkileyebilecek iki kaza yaşadık. Biri kimliği belirsiz bir füzenin düşmesiydi. Bu her ülkenin başına gelen bir şey değildir ve uluslararası haber niteliğindedir. Güvenlik turizmin en önemli sermayesidir, onu sarsacak bir şey oldu. İkinci kaza da mühimmat deposunun patlamasıydı. Turistlerin konakladığı tesisin arkasında böyle bir şey yaşandı. Bu iki krizden başarıyla çıktık. Özel çabalarla, sektörü daha çok etkileyecek bu kazaları yönettik. Örneğin Acapulco’nun hızlı bir şekilde kendini toparlaması, kaybetmiş olduğu turistlere karşı davranışları, o insanlara tekrar ulaşıp kayıplarını telafi etmesi büyük bir kazanç oldu.
Medya çok doğal olarak haber niteliği taşıyan bir şeyi haberleştirir. Her iki olay da büyük haberdi, her gün olmayan, küçümsenmeyecek şeylerdi. Füze olayında gerek hükümet, gerekse medya olayı yönetemedi. İkinci olayda hükümet daha aktif rol aldı ve bunu yönetmek için elinden geleni yaptı. Medya patlama hakkında haberler yaptı ama unutulmaması gerekir ki aleyhimize olacak haberleri bekleyen Güney Kıbrıs Rum kesimi var ve onlar da bunu çok tabi bir şekilde değerlendirdiler, bunu fırsata çevirdiler ve buranın güvenlikli bir ülke olmadığı noktasında reklamlar yapmaya başladılar. Bizim reklam bütçemiz neredeyse yok. Buna rağmen operatörlerle yıllar içinde kurduğumuz ikili ilişkilerle, onların bize güvenmesiyle sorunları bertaraf ettik.
“Turizm sektörü sadece turizmcinin para kazanacağı bir sektör değildir”
KKTC’nin lokomotif sektörü turizm ve yüksek öğretimdir ama turizm git gide büyüyor, gelir olarak da farkı açıyor. Turizm bir ülkenin toplumsal menfaatini temsil eder, şu anda turizm gelirimiz 1 milyar doların üzerindedir. Turizm ve yükseköğretimi besleyen sanayi, ticaret, müteahhitlik hizmetleri ve esnaf vardır. Turizme gözümüz gibi bakmamız gerekir, sağlanan istihdam, yerli üretime, ticarete, tarıma verdiği destekle turizm vazgeçilmez bir ekonomik gelir kaynağıdır. Dolayısıyla toplumdan uzak, toplumun dışlamış olduğu veya turizmin toplumu dışladığı bir politikayla devam etmemiz mümkün değildir. Bizim artık yapmamız gereken, gerçekleri görerek, turizm ekonomisine göre her noktamızı değiştirmemiz lazım. Toplumun da bundan faydalanabileceği ve toplumun turizme sahip çıkabileceği bir model oluşturmamız lazım. Turizm sektörü ekonomik gelir için önemlidir ve sadece turizmcinin para kazanacağı bir sektör değildir. Toplum da kendi için yapılan bu turizm ekonomisine sahip çıkar. Bu bacakları geliştirmemiz ve doğru anlatmamız lazım.
“Otelciler Birliği olarak turizm politikasının oluşturulmasına liderlik yapmaya soyunduk. Biz kendi sorunlarımızı çözerken, halkımıza da turizmin faydasını anlatma yoluna girdik. Bunu projelendirerek yapıyoruz. Bunu iki aşamada projelendirdik. Biri yerli üretimin desteklenmesi ve diğeri de yerli istihdam. Yerli üretim ve yerli istihdam turizmden daha çok pay alırsa topluma olan katma değeri daha çok anlaşılacaktır”
“Turizm politikası yok”
- Soru: “Turizm lokomotif sektördür” diyoruz. Yönetenler ve toplum turizmi sahipleniyor mu? Turizmle ilgili bir devlet politikamız var mıdır?
- Çağıner: Bu ülkede turizm politikası yok. Ancak yönetenlerin de, halkın da turizme sahip çıkma niyeti var. Çok ilginç tespitlerimiz var, turizme yönelik ön yargı inanılmaz boyutta. Faydalarını konuşan yok, toplumsal olarak eleştiri odaklı bir toplum olduğumuz için turizme de böyle yaklaşılıyor. Toplumun sahip çıkmamış olduğu turizme siyaset yapanların sahip çıkmasını beklememiz doğru değildir. Bu noktada tek başına turizm gelirlerini artırma yönünde politika izlemek değil, aynı zamanda yarattığımız turizm gelirlerinin topluma daha çok kazandırması noktasında projeler ürettirmemiz lazım. Turizmin kazandıracaklarını topluma iyi anlatmamız lazım.
Otelciler Birliği olarak turizm politikasının oluşturulmasına liderlik yapmaya soyunduk. Biz kendi sorunlarımızı çözerken, halkımıza da turizmin faydasını anlatma yoluna girdik. Bunu projelendirerek yapıyoruz. Bunu iki aşamada projelendirdik. Biri yerli üretimin desteklenmesi ve diğeri de yerli istihdam. Yerli üretim ve yerli istihdam turizmden daha çok pay alırsa topluma olan katma değeri daha çok anlaşılacaktır. Öncelikle mevcut durumun fotoğrafını çektik. Yerli ürünün kalitesi ve fiyatı uygun olması koşuluyla otelciler bu konuda pozitif ayrımcılık yapabilir. İlk kez, Sanayi Odası otelcilerin söylediğini tasdik edercesine, “otelciler yerli ürünü destekliyor” dedi. Biz de daha çok destekleme konusunda kararlılığımızı ortaya koyduk ve daha fazla katkı koyabileceğimizi söyledik. Kaliteli ve fiyatı makul olan her şeyi yerli kullanabiliriz. Sektör olarak biz buna sahip çıkıyoruz. Sanayi Odası’yla protokol imzaladık ve daha fazla yerli ürünün oteller aracılığıyla turiste pazarlanması görevini üstlendik. Turizm gelirlerimizin ne olduğu çok önemli değil, üretmiş olduğumuz turizm gelirlerinin ülke içinde kalması çok önemli.
“Hem ekonomik, hem de kalite olarak yerli istihdamla çalışmak otelcinin işine gelir”
- Soru: Yerli istihdam konusuna da vurgu yapıyorsunuz... Turizm Koleji projesi ne oldu?
- Çağıner: Sanılanın aksine, hem ekonomik olarak hem de kalite olarak yerli istihdamla çalışmak otelcinin işine gelir ama çalışan yok. Bu defa da gündeme “Kıbrıslı tembeldir, çalışmaz” söylemi geliyor. Kıbrıslı Türk tembel değildir. Kendi kendimizin ön yargılardan kurtulmamız lazım. Kıbrıslı Türk çalışkandır. Kıbrıslı Türk madem ki çalışkandır, tembel değildir bu sektörde neden çalışmıyor? Cevap çok basit, hizmet sektörünün eğitimini üniversitede veremezsiniz. Bunun birkaç denemesi yapıldı. Ülkemizde birkaç tane turizm meslek yüksek okulu var. Bu çocuklarımızı otellere staja gönderiyoruz, otellerimiz onlardan çok memnun. Ancak turizmin eğitimini ortaokuldan alan çocuklar hangi işi yapacağını bilerek mezun olur. Demek ki yerli istihdamı artırma noktasında, otelciye “bu köydeki işsizleri işe al” demekle konu çözülmez. Ortaokuldan başlayarak gençlerin içine turizm sevgisini, bilgisini vermemiz lazım. Bunun için bir Turizm Koleji konsepti oluşturduk. Orta-lise seviyesinde bir kolej olsun, mezunlara iş garantisi verilsin, gerekirse askerlikle ilgili bazı tadilatlar yapılsın ki kolej daha cazip hale gelsin ve bu çocuklar iki lisan bilerek, turizmi bilerek mezun olsun. Turizmde nereden mezun olduğunuzun diploması sorulmaz. Potansiyel kişinin kendisidir, almış olduğu diploma değildir. Turizmde komi olarak girip genel müdür olma şansınız vardır.
Siyasilerimiz “yerli istihdam %22’den %20’ye düştü” diyorlar, orana değil, reel rakama bakmak lazım. Bu ülkede 15 otel daha açılsa yerli istihdam oranı belki de %10’un altına düşecektir ama işsiz sayımız neredeyse sıfır olacaktır. Yüzdeliği değil rakamları konuşalım. KITOB olarak turizm politikasına katkı koyarken sadece otelcinin kendi dertleriyle ilgili değil, yerel istihdam ve yerli üretim noktasında da söz sahibi olmak istiyoruz.
Turizm Koleji
- Soru: Turizm Koleji konusu ne aşamadadır?
- Çağıner: İhtiyat Sandığı fonunda toplanan paraların istihdamı artırmak için kullanılması gerekir. Eğitim ve turizm bakanları ile başbakanımızla konuyu konuştuk. Akademisyenlerden, KITOB ve ilgili bakanlıkların temsilcilerinden oluşan bir komite kurulması kararı verildi. Turizm Koleji nerede, nasıl açılmalı, nasıl çalışacak gibi konularda kararlar verilme aşamasındadır. Maddi kaynağın birçoğu İhtiyat Sandığı fonundan karşılanacaktır. Bu konuda kaynak sıkıntımız yoktur. KITOB da teknik altyapının donatılmasında maddi katkı koyacaktır. Bu proje karşılığında okulun adının “Kıbrıs Türk Otelciler Birliği Turizm Koleji” olmasını rica ediyoruz. Şunu da belirtmek isterim ki, Turizm Koleji’ni diğer meslek yüksekokullarının yerine ikame edecek bir yer olarak düşünmeyelim. Biz yüksekokullara destek vermeye devam edeceğiz.
Bizim sektör olarak da sorunlarımız var. Toplumun her damarına inmeye, herkesi içine çekmeye çalışıyoruz ama toplumun da bize sahip çıkmasını istiyoruz. Toplum manevi olarak bize sahip çıktığını hissettirirse hükümetlerimiz de politikalarını yaparken turizmi merkeze koyacak. Herkesin turizme kazan-kazan noktasında bakması gerekiyor.
“Kimsenin ana yoldan sapamayacağı bir yol oluşturmaya çalışıyoruz”
- Soru: Bütçede turizme ayrılan miktar ulaşmak istenen hedefler için yeterli mi?
- Çağıner: Turizm fonunda ayrılan para yeterlidir ama turizm fonunun %50’si sektöre kullandırıldığı için kesinlikle yeterli değildir. Bu noktada turizmin kendi ayakları üzerinde duran bir yapıya gelmesi, iç kaynaklardan beslenmesi için yeni bir plan üzerinde çalışmaya başladık. Hükümet yetkilileri de buna hassasiyet gösterdi. Sektör olarak biz de aklımızdan geçen gelir artırıcı modelleri hükümete sunduk. Bu bittiği zaman, 2020’de Türkiye’den gelecek politikalarla değil, kendi politikalarını oluşturmak için kendi kaynaklarını kullanan bir turizm modeli oluşturuyoruz. Bu ay içinde ilk aşama yapılacak. Gelen hafta turizm çalıştayında yol planı açıklanacak ve bundan sonra turizm sektörü kendi ayakları üzerinde duracak, kendi plan programında paydaş olacak, söz sahibi olacak. Hangi hükümet gelirse gelsin, tek turizm politikası olacak. Kimsenin ana yoldan sapamayacağı bir yol oluşturmaya çalışıyoruz. Bu KKTC tarihinde bir ilktir ve bir reformdur. En önemli konu, niyet vardır. Sadece hükümette değil, ana muhalefet partisi CTP’nin de desteği var. Bu konuda meclis içinde konsensüs var. Vazifemiz agro turizm, özel ilgi turizmi, kitle turizmi ve casino turizminin hiçbirini dışlamadan, hepsine gereken önemi vererek ihtiyaçlarını karşılayabileceğimiz bir turizm politikası oluşmasını sağlamaktır.
- Soru: Kumarhane ve büyük otellere karşı bir önyargı, tepki var...
- Çağıner: Neden böyle bir önyargı olduğunu anlamış değilim. Bugün tüccarından sanayicisine tüm sektörler bu casinolardan ve büyük otellerden pay alıyorlar. Bu ülkeye vergi veren, istihdam sağlayan, yerli üretimi kullanan casinoların ve büyük otellerin bir zararını söyleyip faydalarını göz ardı edemeyiz. Casinolar kapansa, 5 yıldızlı oteller kapansa, küçük otellerle bu ekonominin dönebileceğini düşünüyorsak çok büyük aldanma içindeyiz.
“Sadece kumar oynamak için gelenler toplam turistin sadece %15’idir”
- Soru: Kumarhanelerin veya büyük otellerin turizm sektörünün içindeki yeri nedir?
- Çağıner: Sadece kumar oynamak için gelen insan sayısı toplam turistin sadece %15’idir. Ama gelen turistin casinodan faydalanma oranı yüksektir. Casino turistlerin %85’i için bir otel içindeki aquapark gibidir, isterse kullanır istemezse kullanmaz. Kumarhaneler cazibe, eğlenme noktasıdır. İçinde bulunduğumuz internet çağında, insanlar oturdukları yerden gerek cep telefonu, gerekse bilgisayarlarından bütün kumar oyunlarını illegal şekilde oynayabiliyorlar ve para yurtdışına gidiyor, vergi ödenmiyor.
Sadece kumar oynamak için gelen %15 de aslında esas alışveriş yapanlardır, esnafa para bırakıyorlar. Esnafa sorsanız, hiç biri 5 yıldızlı otellerin kapanmasını istemez. Rum yönetimi turizm yetkilileri “7 gecelik kum-güneş turizmine odaklanma dönemi geçmiştir. Artık yapmamız gereken 3-4 günlük turistle gerek kültür, gerekse casino turizmini artırmaktır” diyor. Bizim ambargolar nedeniyle yapmış olduğumuz, beğenmediğimiz turizm modeline geçmek için Güney Kıbrıs proje hazırlıyor. Kum-güneş turizmi Mayıs-Ekim dönemindedir, diğer aylarda ne yapacağız. Casino turizmini, kongre turizmini, agro turizmi, özel ilgi turizmini desteklemek zorundayız. Bizim herhangi bir turizm şeklini dışlayıp diğerini destekleme lüksümüz yok. Tam tersine eksik olanları daha fazla geliştirmemiz gerekiyor.
Larnaka’dan gelip kuzeye geçen turist sayısında geçen seneye göre %40’lara varan bir artış olduğunu belirten Otelciler Birliği Başkanı Dimağ Çağıner, “Güneyden kuzeye konaklamaya gelen kişi sayısında komşularımızı rahatsız edecek boyutta bir artış vardır. Sonuç itibarıyla rekabet halindeyiz. Musluk onların elindedir, kapıyı kapattıkları takdirde buraya hapsolacağız. Ercan Havalimanı’nı ivedi şekilde turistik uçuşa açmak için proje geliştirmemiz gerekir” dedi
“Larnaka’dan gelip Kuzey’e geçen turist sayısında %40 artış”
- Soru: Kıbrıs’ın güneyi bu sene rekor turist sayısına ulaştı. Biz ondan ne kadar pay alabildik?
- Çağıner: Bunda inanılmaz bir artış var. Larnaka’dan gelip kuzeye geçen turist sayısında geçen seneye göre %40’lara varan bir artış vardır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Bakanlar Kurulu kararıyla Yeşil Hat Tüzüğü’nde değişiklik yapmaya çalışıyorlar. Biz de buna karşı çalışma içindeyiz. Yani Güney’den Kuzey’e konaklamaya gelen kişi sayısında Güney Kıbrıs’taki komşularımızı rahatsız edecek boyutta bir artış vardır. Bu hem mutluluk vericidir, hem de büyük bir tehlikedir. Mutluluk veren noktası şudur, demek ki memnuniyet veriyoruz ki bu insanlar geliyor. Korkutan da, sonuç itibarıyla Güney Kıbrıs’la rekabet halindeyiz. Musluk onların elindedir, kapıyı kapattıkları takdirde buraya hapsolacağız. Ercan Havalimanı’nı ivedi şekilde turistik uçuşa açmak için proje geliştirmemiz gerekir. Aksi taktirde konuyu Güney Kıbrıs’ın inisiyatifine bırakarak Kuzey’in turizmini yönetmeye çalışırsak, gün gelecek o kapıyı bize tam kapatacaklar ve o gün itibarıyla burada yalnız kalacağız.
“Yerli havayolu şirketini kurmak zorundayız”
- Soru: Ulaşım konusunda sıkıntılar var, bilet fiyatları çok yüksek...
- Çağıner: Yapılan sefer sayısında artış var ama bu artış yeterli değil. Devletin bilet fiyatlarının yükseldiği yerlerdeki sefer sayısını artırıcı politikalar üretmesi gerekir. Yerli havayolu şirketini de kurmak zorundayız, bu şirketin para kazanacağı hayalini de unutmalıyız. Biz öyle bir havayolu şirketi kurmalıyız ki, bu şirket bir sigorta vazifesi üstlensin, mevcut havayollarından daha fazla sefer yapmasın. Amacımız “yerli havayolu kuralım, Pegasus’u, THY, AnadoluJet’i, Atlas’ı kaçıralım” ise biz buna karşıyız. Bunlar KTHY’den sonra bizim kahrımızı çeken havayolu şirketleridir. Biz şirket kuracaksak, ana misyonu fahiş fiyatlar önünde sigorta olmak ve özel havayolu şirketlerinin uçmadığı hatlarda ülke faydasına uçmak olmalıdır. Bu da zarar demektir. Bu havayolu şirketi kontrollü zarar edecek ama ülke faydasına getireceği katma değer fazla olacak. Oluşturacağımız yeni turizm politikaları içinde bu zararın karşılanması için de modeller oluşturacağız.
“Bizi bizden daha iyi bilen yok”
- Soru: Az önce tanıtım bütçesinin olmadığını söylediniz. Son dönemde TİKA tarafından bir tanıtım filmi hazırlandı. Bu filmle ilgili düşünceniz nedir?
- Çağıner: Bu filmi izledik ve çok beğendik. TİKA’ya, Türkiye Turizm Bakanlığı’na çok teşekkür ederiz. Böyle güzel bir tanıtım filmi hazırlanması aşamasında KKTC’nin turizmi temsil eden birliklerinin ve paydaşlarının da bu işin mutfağında olması çok önemli. Ne yazık ki bu film hazırlanırken biz, sektör unutulduk ve filmi herkes ile aynı anda izleme fırsatı bulduk. Böyle olması bizi üzdü çünkü güzel bir eser ortaya çıktı ve bu süreçte hem öğreneceğimiz, hem de katkı koyacağımız konular olduğu çok açık. KKTC turizm sektörünün bilgi birikimi, tecrübesi çok eskilere dayanır, geçmiş tecrübe, bilgi ve vizyon küçümsenmeden desteklenmelidir. Biz KKTC sektör paydaşları ve temsilcileri olarak KKTC’yi ilgilendiren her bir turizm politika, reklam ve tanıtım stratejisinin içinde olmalıyız. Nedeni çok açık, bizi bizden daha iyi bilen yoktur. Dışardan bakıldığı zaman KKTC’de turizm yapmak kolay sanılıyor ve tam olarak yapılamadığı için de KKTC’deki paydaşlar yetersiz görülüyor. Bu çok yanlış. Biz KKTC turizm sektör paydaşları ambargo altında, ulaşımı kısmen rakibinin elinde olan, her yıl kuralları rakibi kendine göre değiştiren, kaynaksız, ulaşımı pahalı ve eksik olan, üstüne üstlük sürekli aleyhine anti reklam yapan bir komşu ile yaşanan bir yerde turizm yapıyoruz. Yapmaya çalışıyoruz.
“Önemli olan sorunu çözmektir”
- Soru: 2020 için gerekli pazarlama zamanında yapıldı mı veya programlandı mı?
- Çağıner: Biz Turizm Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı ile kendi kaynaklarımızı oluşturmak için ivedi bir şekilde çalışmaya başladık. Açıkçası şu anda gerideyiz. 2020 çok kolay bir yıl olmayacak. Paramız yok, bunu biliyoruz. Hükümetleri eleştirmek sorunu çözmez. Önemli olan sorunu çözmektir. Biz turizmde ayaklarımızın üzerinde durabilmek için politikamızı belirleyelim. Bir hafta, 10 gün içinde önce 2020 yılını kısa vadeli çözelim. Hemen ardından da 2021 sonrası politikamızı belirleyelim.
Bırakın 2020’nin nasıl geçeceğini, bu sektöre 2017, 2018 ve 2019 yılında verilen sözler hala yerine getirilmedi. Turizmin beklemekte olduğu 170 milyon TL var, teşviklerin karşılığı olan bu para sektöre ödenmedi. Sektör iki senedir bu yükü üzerinde taşımaktadır. Bunun ödenmemesi turizm sektörünün çökertilmesine aracılık etmek demektir. Alacaklarımızı ivedi şekilde almamız lazım.
Dimağ Çağıner, turizmin kendi politikalarını yapar hale getirilmesi durumunda 2020’nin turizm için dönüm noktası olacağını da söyledi: “2020 turizm için dönüm noktası”
“Bu kararları alamazsak bizi kaos bekler”
- Soru: 2020’den beklentiniz?
- Çağıner: 2020 yılında sadece “kaç yolcu gelecek, kaç turist ağırlayacağız” noktasında değiliz. 2020 yılı turizm için dönüm noktasıdır. 2020’nin ilk ayında eğer gerekli projelerimizi hükümetle masaya koyup, gerekli kararları çıkartırsak ve turizmi kendi ayakları üzerinde durabilecek kendi politikalarını yapar hale getirirsek, 2020’yi kaybetsek de gelecek 10 yılda çok kazanacağız. Dolayısıyla 2020 yılını kesinlikle kayıp yıl olarak görmüyorum. Bugün kurtardığımız her gün, gelecek için çok büyük bir adım olacaktır. Bu kararları alamazsak bizi kaos bekler. Bu kaos herkesin evini etkileyecek bir kaos olur.