Hava Trafik Kontrolörlerinin grevi Anayasa’ya aykırı olarak yasaklandı. Sendika’nın açıklamasına göre ‘anayasal düzeni bozduğu’ gerekçe gösterilerek grevi yasaklayan hükümetin, Anayasa’ya aykırı olarak Yasa Gücünde Kararname çıkardığı belirtiliyor.
Sendika, Meclis açıkken yasa gücünde kararname çıkarılamayacağını da söylüyor.
“Anayasayı bilmiyorlarsa açıp baksınlar. Türkçe biliyorlar ise okusunlar. İstediğiniz zaman yasaklayarak çalışanları kişisel haklarından mahrum edemezsiniz. Bu kabul edilebilir değildir. Biz yargıya gideceğiz. Ara emri isteyeceğiz” diyen Sendika Başkanı Cem Kapısız, Ercan’ın özele devredilmesinden sonra bazı hizmetlerde yetki karmaşası yaşandığını, bazı sorumlulukların işletmecide mi yoksa hükümette mi olduğu konusunda taraflar arasında yaşanan bilinmezliğin havacılık hizmetlerini sekteye uğrattığını söylüyor.
Gelişme böyle ama benim sorgulamak istediğim şey; Yapılan iş Anayasa’ya aykırıysa bu aykırılığın hemen durdurulması gerekmiyor mu?
Yapılan işin, çoğu uygulamada olduğu gibi burada da Anayasa’ya aykırılığı, ille de birilerinin şikâyet etmesini beklemeyi mi gerektirir?
Benim gönlüm arzu ederdi ki, Anayasa’ya aykırılık durumunda, itiraz edilmesini beklemeden otomatik olarak çalıştırılacak bir mekanizmanın olması… Bu aykırılıkları itiraz koşuluyla yargılayıp karar verenlerin, yani mahkemenin, itirazı beklemeden otomatik olarak ‘stop’ diyebilecek bir mekanizmayı çalıştırmaları güzel olurdu. Tabii bu da yine yasa yapıcılara düşüyor.
Grevlere son mu!
Yine “Elzem hizmetlerde yapılacak herhangi bir grevin, gerek devletin gerekse gerçek veya tüzel kişilerin telafisi imkânsız maddi kayıplara uğramasına neden olacağı ve/veya devletin veya gerçek ve tüzel kişilerin faaliyetlerini telafisi imkânsız bir şekilde kesintiye uğratacağı durumlarda mezkur grevin engellenebilmesini teminen bu değişiklik yasa tasarısı yapılması uygun görülmüştür” diyerek Hükümet, Resmi Gazetede yasa tasarısı yayınladı.
Tasarı, Meclis’e gelip onaylandığı takdirde artık grevi unutmak gerekecek. Öyle yuvarlak ifadeler ki birçok neden sıralayarak, yapılacak olan herhangi olası bir grevin devlete de, tüzel kişiye de zarar vereceği, faaliyetleri kesintiye uğratacağı da gerekçe olarak sunulabilir.
Kaldı ki herhangi bir grevin yapılış nedeni o işyerinde faaliyetlerin kesintiye uğratılması, işvereni hakların alınması için zora sokmayı amaçlamıyor mu!
Yani bu tasarı, grevin yapılış nedenlerini de peşinen ortadan kaldırmayı amaçlıyor dersek yanlış olmaz.
‘Aynı statü!’
TC ile KKTC arasında “Türk Yatırımcılara Kolaylık” anlaşması imzalanmış ve bundan sonra Türkiye’den gelecek olan yatırımcının KKTC’li yatırımcıyla aynı statüde olması amaçlanmış.
Sanayi Odamız bir açıklama yaparak “Türk yatırımcıya karşı olmadığını ancak bazı çekinceleri olduğunu” söylemişler. Bence “yok istemeyiz” diyememişler ve daha yumuşak bir dil seçerek bazı eksiklikleri ve maliyetleri gerekçe göstererek “Yurt dışından gelen yatırımcıların kendi ülkelerinde faydalandıkları teşviklerin benzerleri kendi yöneticilerimiz tarafından yerli üreticiler için de tekrardan kurgulanmalıdır” demişler.
Elbette ki bunlar da yapılmalı ama her ne yapılırsa yapılsın KKTC’li yatırımcıyla aynı statüde Türkiye’den gelip yatırım yapacak yatırımcıyla rekabet edebilmenin zorluğunu anlamak için ille de o günün gelmesi gerekmiyor.
Türkiye’deki bir yatırımcıyla burada rekabet etmenin zorluğu şimdi bile haksız şekilde fazlasıyla yaşanırken “aynı statüyü” düşünmek bile istemiyorum.