Sayın Cevdet Yılmaz, o güzel insanları neden Türkiye’ye almıyorsunuz?
Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz adaya geliyormuş.
Bu vesileyle sormak isteriz!
Mutlaka medya takibi işini üstlenen danışmanları vardır.
Umarım sorumuz yerine ulaşır.
Sayın Yılmaz, Kıbrıslı Türk dostlarımızı niye Türkiye’ye almıyorsunuz?
Sizi temin ederim ki bu insanların hiçbiri “terörist” değildir.
Kutlu Adalı’yı bunlar öldürmedi...
Ne “pusu” kurdular bugüne kadar ne “şiddet” uyguladılar kimseye…
Milyonlarca liralık yolsuzlukları bunlar yapmadı; eşine dostuna arsa arazi istihdam bunlar üleştirmedi, Birleşmiş Milletler’in üzerine dozer falan da sürmedi bu insanlar…
“Dişçi” kliniğini ikamet adresi göstererek sahte yurttaşlık dağıtmadı…
Beyaz Ev’de ihtilale kalkışmadı...
***
Sayın Cevdet Yılmaz;
Görüyoruz ve biliyoruz ki bu insanlar, Kıbrıs meselesinde sizden farklı düşünüyorlar.
“Barış” diyorlar.
Kıbrıs ülkesinde “birleşme” istiyorlar.
“Egemen eşitlik ve uluslararası eşit statü” ezberinin aslında bugünkü “statüko”yu koruduğunu ve yalnızca “çözümsüzlük” anlamına geldiğini dile getiriyorlar.
Demokrasimize ve irademize müdahaleden rahatsız bu insanlar, doğru…
Öyle de buradaki nüfusun “en az” yarısı aynı düşünüyor.
Üstelik Kıbrıs’ta yaşayan “TC seçmeni” de önemli oranda sizim siyasetinizi onaylamıyor.
Seçim sonuçlarına baksanız, göreceksiniz…
***
Siz bu ülkenin çok sevilen insanlarını “sınır dışı” ediyorsunuz ve onlara zulmediyorsunuz.
Ercan’dan uçağa biniyor ve Ankara’ya, İstanbul’a, İzmir’e kadar geliyorlar.
En azından nezaket gösteriniz, bir “yasaklı listesi” varsa açıklayınız ki kimse boşu boşuna yollara düşmesin.
Malum, uçak biletleri de eskisi değil, epeyce pahalı…
***
Hoş geldiniz!
“Evet efendim, olur efendim, şükran efendim” demeye ayarlı Ankara’dan talimli yöneticileriniz size kendi insanınızı sormazlar, çünkü onlar makam ve statü uğuruna kendi yurtlarını dahi inkarla meşhurdurlar.
Yine de söylemek isterim, Türkiye’ye almadığınız bu insanlar, karıncayı ezmezler, bilesiniz.
Türkiye’ye niye alınmıyor bu insanalar, bilmek isteriz, hepsi bu…
OYNATMAYA AZ KALDI !
Galatasaray – Fenerbahçe Süper Kupa Finali “Lefkoşa Atatürk Stadyumu”nda oynanacak (!)
"Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki Süper Kupa Finali'ni Türkiye'de değil yurt dışında oynatmak istiyoruz. Suudi Arabistan Futbol Federasyonu ile ilk görüşmeyi yaptık. İngiltere olabilir, Katar olabilir. Ön görüşmeleri yapıyoruz. Türkiye'de oynatırsak, Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynatırız."
Bu sözler Türkiye Futbol Federasyon Başkanı Mehmet Büyükekşi’ye ait.
İşte size bir fırsat!
“Cumhurbaşkanı” olarak anılan Ersin Tatar’a sözüm…
“Dışişleri Bakanı” olarak görevlendirilen Tahsin Ertuğruloğlu’na…
Yeni siyaset diyerek dünyaya meydan okuyorlar hani, “ayrı devlet, eşit statü…”
Tek tanıyan da Türkiye değil mi?
Niye Suudi Arabistan?
Neden İngiltere ya da Katar!
Buyurunuz Lefkoşa’ya o zaman…
Burada da bir “Atatürk Stadı” var!
Kıbrıslı Türk gençliğine “yanında” olduğunu sözde değil özde gösteriniz.
***
Süper Kupa Finali’ni Lefkoşa Atatürk Stadı’nda oynayarak dünyaya mesaj veriniz.
Üstelik Türkiye için yerel bir organizasyon bu!
Galatasaray ile Fenerbahçe oynayacak “Süper Kupa”yı!
Kıbrıslı Türklere sorsanız, “hangi takımı tutuyorsunuz” diye, çoğunluğu ya “Fenerbahçe” diyecek ya “Galatasaray” öncelikle…
Bu sevgiyi karşılıksız bırakmayınız.
***
Ya eylemde gösteriniz “yeni siyaseti…”
Ya da “yalan” deyiniz…
Hepsi oyun, hepsi gösteri…
Kıbrıslı Türklere dayatılan bu “kısıtlılık” halini deşifre etmenin tam zamanı…
Öyle marşla olmuyor!
Her 20 Temmuz ya da 15 Kasım’da “Türk yıldızları”nı uçurmakla, bu ülke gençliği uçmuyor.
***
“Galatasaray – Fenerbahçe Süper Kupa Finali Lefkoşa Atatürk Stadyumu’nda oynanacak” deyiniz Ersin bey!
En şahinlerden şahin Tahsin bey, ne duruyorsunuz, hemen gerekli girişimi yapınız.
Milli duygularınızı da yüklenerek, bu talebi iletiniz ilgili makamlara…
Dualarla kesilen kurdeleler, dünyayla kesilen bağımızın yerine geçmiyor.
İşte size tarihi bir fırsat!
Sahte ve hileli bir yol değilse yolunuz bu ülke insanını kandırmadığınızı gösteriniz.
Milliyetçi ve yobaz ideolojilerin dayatıldığı bir alan değilse burası, insana kıymet varsa, dünya beşten büyükse eğer ve törensel güzellemeler dışında bir rol biçiliyorsa Kıbrıslı Türklere geliniz!
***
Türkiye yıllardır “KKTC”yi tanıyormuş gibi yapıyor, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni de tanımıyormuş gibi…
Ama iş uluslararası ortama geldiği zaman Kıbrıslı Türkler kendi yalnızlığıyla baş başa kalıyor…
***
“Kıbrıslı Türklerin dünyayla buluşması için Birleşik Kıbrıs şart” diyoruz, çünkü siyasi eşitliğimizi Kıbrıs Cumhuriyeti’nden aldık, bir başka yerden değil… Bu “devlet”i yeni bir ortaklığa dönüştürmedikçe de hep böyle “atıl” kalacağız buralarda…
Denize doğru her koştuğunda milliyetçi duvarlara çarpıyor gençler, yoklukla ve yoksullukla yüzleşiyor, yaldızlı bir kafesin içinde yalanlarla yemleniyor, sonu gelmez bir düzende umut çürütüyor.
“Öyle değil böyle” diyorsanız eğer…
Suudi Arabistan’a Katar’a İngiltere’ye gerek yok…
Geliniz Lefkoşa’ya…
Tutan mı var sizi?