Bugün köşemi eşime, Baykan Gürses Özdağ’a devrediyorum... Duygularını sosyal medyada paylaşmış... Aynen yayınlıyorum:
--------
Yeniye açık bir toplumuz…
Özellikle siyasette ‘yenilenme’ sürecini son birkaç seçimdir yaşıyoruz.
Son genel seçimde 'gençleşen' meclis aritmetiği buna en yakın örnek…
Soğuk savaş döneminden kalan, eski, köhnemiş siyaset artık yeni dünya düzeninde yer bulmuyor. Çetrefilli tartışmalar, kavgalar, sert sözlerin bir anlamı yok bu yeni düzende...
Yaşam kalitesini artıracak, günlük hayata dokunacak çözümler üretilmesi gerekiyor.
Yeni dönemin en belirleyici politikası bu…
Yaşam kalitesini artırmak!
Neden Kıbrıs sorunu çözülsün istiyoruz?
Neden uluslar arası hukuk içine girmek istiyoruz?
Neden AB normlarında ısrar ediyoruz? Tümünün tek bir nedeni var.
Yaşam kalitesinin artması talebi... Değişen dünya düzeninde Kıbrıslı Türklerin de hak ettiği yeri alması için buna yoğunlaşmalıyız.
Günü geçiren siyaset değil, söylemleri üzerine sıkışık kalan politik anlayış biri bir yere taşımıyor, ne yazık…
90'lı yılların politik anlayışı ileriye doğru adım atmamıza engel oluyor. Yeni siyaset anlayışını, Kıbrıs'ta çözüm ve barış mücadelesi ile sentezleyen Sibel Siber'i bu yürüyüşte doğru lider olarak görüyorum.
Yaşam kalitesine dikkat çeken açıklamaları, Kıbrıs’ta çözüme ve barışa giden yolda kullandığı barış dili, çatışmadan uzak, lokal ve genel çözümlere odaklanan siyaset anlayışı Sibel Siber’i öne çıkarıyor.
Çok eski değil, Başbakanlık yaptığı dönemi anımsayalım.
Türkiye’deki kanlı eylemlerde gündeme gelen Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı (TOMA) konusunda komutanı ikna etmesi küçümsenecek bir siyaset değildir. “Ben bir anneyim ve ülkemde bu aracı istemiyorum” çıkışı her annenin yüreğinde yer eden bir çıkıştı.
Çok tartışılan Petrol Dolum Tesisi sözleşmesini iptal edişi, peşkeş çekilen kamu kaynaklarını yeniden ülkeye kazandırması dikkatle incelenmesi gereken politikaların sonuçlarıydı.
Bu ve buna benzer örnekler çoğaltılabilir.
Kıbrıs’ta çözüm mücadelesi ile yeni siyaset anlayışının birleştiği Sibel Siber pek tabii eski siyaset anlayışının hedefi olacaktır.
Çünkü bu yeni dönemi hazmedemeyen güç odakları Sibel Siber’i hedefe koyacaktır.
Kıbrıs Türk insanının genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla,erkeğiyle Sibel Siber’in bizlere kazandırdığı bu yeni siyaset kültürünün yolunda yürümek gibi bir ağır sorumluluğu vardır.
Ve bu sorumluluğun da ilk durağı 19 Nisan seçimidir.
Hak ettiğimiz siyasi liderliğin topluma kazandırılması adına Sibel Siber'in etrafında birleşen halk kitleleri siyasette dönüşüm ve değişimi de hiç kuşkusuz gerçekleştirecektir.
19 Nisan’daki terciğimiz değişimin, çözüm odaklı siyasetin başlaması için bir fırsattır.
Ben bu düşünceler ışığında oyumu gönül rahatlığıyla Sibel Siber’e vereceğim.
Çünkü 5 yaşındaki kızım Doğa'nın artık değişen dünyaya ayak uydurabilecek bir liderle geleceğe yürümesini istiyorum
-------------
“Sibel Siber, bir cumhurbaşkanında olması gereken tüm vasıflara sahip, kültürlü, düşünebilen, üretebilen, anlayışlı, dinamik ve vizyonu çok geniş bir kişiliğe sahip. 1980’lerin politikaları yerine, yenilenme sürecine gidip, değişen dünya düzeninde Kıbrıslı Türkleri de var edip, Kıbrıslı Türklerin de var olduğunu gösterebilen bir lider olacaktır.”
Mehmet Küçük