Özel Okullar ve KDV Muafiyeti

Salih Sarpten

Bilimsel eğitim adına birçok çalışmaya, araştırmaya ve programa birlikte destek verdiğimiz yakın çalışma arkadaşım Barış Uzunahmet, bir süredir Londra'da yaşıyor. O da eğitimi, pedagojiyi ve eğitim bilimi ilkelerini önemseyen biridir. Bu nedenle her fırsatta iletişim kurar, dünya eğitim sistemlerinde olanları tartışırız.

Dün sevgili Barış'tan şu mesaj geldi: "4 Temmuz'da İngiltere'de yapılacak erken genel seçimin odak noktası eğitim. Partiler, eğitim politikaları üzerinden birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışıyor. İşçi Partisi'nin son açıklaması dikkat çekiyor gibi görünüyor."

Barış'ın bu mesajı üzerine İngiliz Eğitim Sisteminde tartışılan nedir? Partiler ne yapmak istiyor? Eğitim politikalarında neler değişiyor? konularında bazı kaynaklara ulaşmaya çalıştım. İşte edindiğim bilgiler:

İşçi Partisi'nin eğitim politikasının en önemli vaadi şu: “Özel okullara yönelik KDV muafiyetini ve işletme oranları indirimini sonlandıracak, toplanan fonları devlet okullarının harcamaları için kullanacak.”

Bu vaat oldukça ilgi çekmiş gibi görünüyor. TES Dergisi tarafından yapılan "seçmenler için en popüler eğitim politikaları analizi" çalışmasında, seçmenlerin güçlü desteğini alan üç konu şunlar oldu:

  1. Daha fazla öğretmenin işe alınması ve işe alımlarda sorun yaşayan uzman öğretmenlerin desteklenmesi,
  2. Çıraklık eğitiminin artırılması,
  3. Devlet tarafından özel okullara tanınan bazı ekonomik ayrıcalıkların ortadan kaldırılarak devlet (kamu) okullarına daha fazla kaynak sağlanması.

İngiltere gibi gelişmiş bir ülkede kamu okullarına devlet desteğinin artırılması gerektiği konuşuluyorsa, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde bu durumun ne kadar önemli ve gerekli olduğu kendiliğinden ortaya çıkıyordur diye düşünüyorum.

Kamu okullarında ciddi sorunlar olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Ancak bu sorunlarla mücadele eden okul yöneticileri, Bakanlık tarafından yalnız bırakılmakta ve sorunları kendi başlarına halletmeleri beklenmektedir.

Bu durumun tek çözümü, Okul Dayalı Bütçe Anlayışının hayata geçirilmesidir. Genel bütçe içinde kamusal eğitime ayrılan pay artırılmalı, okul idareleri tarafından akılcı ve ihtiyaçlara yönelik faaliyet planlarındaki etkinliklere ve öğrenci sayılarına göre her bir okul kullanacağı bütçe belirlenmelidir. Aksi takdirde, kamusal eğitimde kaliteyi artırmak pek mümkün olmayacaktır.


Buraya Dikkat

“Neden Okuldan Nefret Ettim?”

Salih Sarpten’in Notu: Aşağıda okuyacaklarınız “Öğrenmeyi Seven Bir Lise Öğrencisi Anlatıyor: Neden Okuldan Nefret Ettim?” adlı makaleden alıntıdır.

Nefret çok güçlü bir kelime… Okuldan nefret etmiyorum, sadece ilkokul günlerimdeki aşırı mutlu ve coşkulu halimle şimdiki duygularımı kıyaslıyorum. O zamanlar okulu çok severdim. 

Peki, okula duyduğum sevgi nasıl oldu da değişti? Basit: Çünkü okul öğrenmekle ilgili olmayı bıraktı.

“Çalış, çalış, çalış, iyi not al, iyi not al, iyi not al.” “Anlamasan da olur, sadece ezberle ve sınavdan en iyi notu al!” Ya sınav? Hiç konuşmadan bir odada geçen bir saat. Kaygı baloncukları midende uçuşurken, çoktan seçmeli cevapların arasından doğru baloncukları işaretlemelisin. Sınıf arkadaşına neden yardım edesin ki? Üniversiteye gitme zamanı geldiğinde, rekabet edeceğin insan sayısının azalması için neden onları sabote etmeyesin ki? İşte bu zihniyetten nefret ettim.

Neden okul öğretmenlerin yavaş öğrettiği, öğrencilerine eşit müdahale ettiği ve onlarla anlamlı sohbetler ve tartışmalar yaptığı bir yer olamıyor?


Okumuş muydunuz?

Hayatın En Önemli Derslerinden Biri, Yaptığımız Şeyleri Neden Yaptığımızı Anlamayı Öğrenmektir.

Anthony Robbinns