Fayka ARSEVEN KİŞİ
Ekonomist, iş insanı Mehmet Saydam, “hükümet memurdan kestiğini son kuruşuna kadar ödedi ama özel sektörde işsiz kalan vatandaşa kestiğini ödemedi?’ Bana bunun Anayasa karşısındaki adaletinden bahsetsinler. Kimse çalışan işsizin hakkını, uğradığı bu haksızlığı hükümete sormuyor” vurgusunda bulundu.
Saydam, “Ağustos’tan sonra dövizin de rolüyle gerçek ekonomik kriz başlayacak” diyerek “bildiğiniz iflaslar başlayacak. Hoş mu bu söylediğim? Hayır ama hali hazırda hükümetin kısa-orta-uzun vadeli hiçbir yapısal reforma gittiği yok. Hiçbir destek verdiği de yok” ifadesinde bulundu.
Saydam ile bu hafta ülke ekonomisini ve iş dünyasında neler yaşandığını konuştuk.
YENİDÜZEN: Mayıs ayından itibaren ekonomi açıldı ama tam açılamadı herkes sıkıntı içerisinde. Nedir sizin gözleminiz?
Mehmet SAYDAM: Normalleşmenin başlaması demek ekonominin normale döneceği anlamına gelmez. Corona döneminde sadece biz değil, bütün dünya küçülmeye gitti. Bu süre içerisinde 60-70 bin kişilik nüfusun adadan çıkması bunlara bağlı tüketime dayalı milyonlarca lira da yurt dışına gitti. İthalata dayalı bir yapıda dövizin de yükselmesiyle keşmekeş daha da büyüdü. Hükümet kendince elindeki tüm kaynakları kullanarak, özel sektöre yardımcı olmaya çalışmış olsa bile bu konuda pek de yeterli olmadı. Döviz de artmakta… Tüketim de kısılmakta. Ama her noktada herkes sus-pus… Devletin özel sektör için açıkladığı ekonomik paketler yetersiz… Yaşanan süreç nakit sıkışıklığıdır, ekonomik kriz kapıda…
YENİDÜZEN: Geçtiğimiz gün açıklanan 5 kişiye kadar olan işletmelere 2 bin TL’lik yardım bu krize ne kadar merhem olur?
Mehmet SAYDAM: O da ayrı bir konu… Ben yanımda 50 kişiyi çalıştırıyorum ve hiçbir şekilde destek almıyorum. Birçok insan bundan mağdur oluyor. ‘Devletin kaynağı bu’ deniliyor. O zaman soruyorum; ‘özel sektörde işsizlik her geçen gün artarken, sen neden memurundan yaptığın kesintiyi anında geri ödedin’. Bunun cevabını hepimiz biliyoruz; ekonomik değil, siyasetten.
Bugün hangi siyasiye sorsanız, ‘biz bunu memurumuza verdik ki piyasaya para aksın’ der. Sen bunu özel sektöre versen de bu para piyasaya akacaktı. Özel sektör bu piyasaya aktarmıyor mu?
Dün Sterlinin 9, doların 7 bandını gördüğü ve yüzde 90 ithalata bağlı ülkemizde raf fiyatları da artacağı için corona tamamıyla geçip hava, deniz ve kara kapıları açılıp, turizm tekrardan çarklarını çevirene kadar KKTC ekonomisinden bahsetmek pek mümkün değil.
“Ağustos sonrası ertelenen çekler ardı ardına gelecek”
Bankalar kredileri 3 ay erteleyeceğinde biz çıkıp dedik ki ‘bu kredi ötelenmiyor, faizlenip yeniden yapılandırılıyor.’ Bankalar hem mevcut kredileri yapılandırıp, vade uzatıp gelirlerine gelir eklemişlerdir hem de covidi fırsat bilip operasyonel olarak küçülmüşlerdir. Win – Win…
YENİDÜZEN: Esnafın derdi bir de ertelenen çekler… Çeklerin ödemeleri başladı, esnaf, iş insanı ise işsizlikten yakınıyor ne olacak?
Mehmet SAYDAM: Ağustos sonrası ertelenen çekler ardı ardına geliyor. Çoğu işletme kredi de alamadı. Şartlar çok ağırdı. Türkiye’de bankalar karlılıklarını açıkladı ve her birinin milyar TL’nin üzerinde karlılığı var. Çünkü bu süreçte bankalar ciddi anlamda karlı çıktı. Hatırlarsanız covidin ilk dönemlerinde bankalar kredileri 3 ay erteleyeceğinde biz çıkıp dedik ki ‘bu kredi ötelenmiyor, faizlenip yeniden yapılandırılıyor.’ Bankalar hem mevcut kredileri yapılandırıp, vade uzatıp gelirlerine gelir eklemişlerdir, hem de bazı verimsiz şubelerini de kapatıp çalışanlarını işten durdurmuştur.
Özelde çalışan herkes şimdi devlette çalışmak ister. Çünkü yarınlarını bilmiyorlar. Özel sektör yetim kaldı. Gözde caddelerde örneğin birçok işletme mağazasını kapatmak zorunda kalacak. Şu an sosyal medya üzerinden birçok kişi işini yürütmeye çalışıyor ve bunların tamamı kayıt dışı. Bunlar sistemden çıkıyor, kira vermiyor, insan çalıştırmıyor, vatandaş evden çıkmıyor, online sipariş veriyor ama bunlar hep kayıt dışı. Dolayısıyla Dereboyu’nda dükkan açmanın hiçbir gerekçesi kalmadı. Çalışan sayıları da 1-2 olduğu için devletin verdiği 2 bin TL’yi de kullanmakta. Ama onun yerine fizikken dükkan açmış, istihdam yapanlar da devletten hiçbir şekilde teşvik almıyor. Bana şuan hükümetten çıkıp biri desin ki ‘şunu verdik’… Ne verdiler sadece 3 bin TL… 5 ay için bir insana 3 bin TL verirsen memura da maaşını verip kestiğin kesintiyi de ilk elin bollaştığında iade edersen o zaman bana özel sektör demeyeceksin. Çünkü hiçbirimizin dayanacak gücü kalmadı.
YENİDÜZEN: Devlet kredilerin yeniden yapılandırılıp, faizlenmesi konusunda önlem alabilir miydi?
Mehmet SAYDAM: O aradaki fark telafi edilirdi. Sen alıp da Hasan’a vereceğine krediyi, ‘Hasan ben senin kredini 3 ay dondurdum. Bu 3 ayın faizi de 10 lira ben pazarlık yaptım 7 lira oldu. Sen hayatına devam et’ diyebilirdi. Ama pandemiden önce 2500 TL kredisi olan insanın şimdi ödemesi gereken 3 bin 350 TL’dir.
YENİDÜZEN: Karantina konusu da tartışılıyor. Sağlık için karantina deniliyor ama bir taraftan da ekonomik gaileler var. Sizce karantina uygulaması ekonomiyi nasıl etkiler?
Mehmet SAYDAM: 7 gün karantina ‘ben tüm ulaşımı kapattım kimse gelip gitmesin’ demek ekonomi için tam bir intihar olur. Covid ile yaşamayı öğrenmeliyiz. İtalya olağan halini Ekim’e kadar uzattı. Turizm, eğitim gibi alanlarda faaliyet gösterilmeyecek. Türkiye ise kendi bünyesinde bazı önlemler almaya çalışsa bile maalesef yeni açılan bir yere 350 bin kişi gidip ‘açıldı’ diye seviniyorsa covidin yakın zamanda Türkiye’den çıkacağı yok. Bizim ülkemize bakıyoruz A, B kategorisi yapıyoruz. Ama hepsi de aynı uçakla geliyor. Tam bir komedya…
YENİDÜZEN: Hükümet özel sektörü düşünmedi, bankalarda, e döviz de yükseliyor. Ne yapacak özel sektör?
Mehmet SAYDAM: Her kriz fırsat doğurur. Bankaların da çok zor durumda olduğu zamanlar oldu ama bu kriz bambaşka. Ticari işletmeler hiçbir şekilde çalışmazken, faizler işlemeye devam etti. Ağır olan bu. Burada bankalar ‘fedakarlık yaptım’ dememeli çünkü yapmadı. Hükümette buna haklı olarak çünkü bankacılık sektörü çok kırılgandır ‘müdahale edersem sıkıntı yaşanılır’ diye hiçbir şekilde müdahil olmadı. Ama bunun sonunda ne oldu? Özel sektör kan ağlıyor. Haziran ayında parça parça açılmaya başladık ama o dönem sadece nakit sıkışıklığı yaşadık. Ağustos’tan sonra dövizin de bu banda gelmesiyle gerçek ekonomik kriz başlayacak. Bildiğiniz iflaslar başlayacak. Hoş mu bu söylediğim? Hayır ama hali hazırda hükümetin kısa-orta-uzun vadeli hiçbir yapısal reforma gittiği yok. Hiçbir destek verdiği de yok.
Otellerimiz açtı, yüzde 20’nin altında doluluk var. Kriz masası yok. Ansızdan ‘7 gün karantina’ açıklaması yapılıyor, bunu duyan turist biletini iptal etmez mi? Kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz. Kaldı ki bugün ben inanıyorum 6 ay daha kamu personeline kesintileri verilmeseydi ‘neden vermediniz’ denilmezdi. 3 ayda oluşan bu 100 milyonluk kesintiyi özel sektördeki istihdamın devam etmesi için sağlamış olsaydın özel sektör biraz daha ayakta kalacaktı. Ama ne yaptın? ‘Mehmet Saydam söyle personeline ihtiyat sandığından para çeksin.’ Para zaten o çalışanın. Kimin parasını kime veriyorsun. Döndün diyorsun ki ‘ben sana sosyal yatırımlarda hak tanıyacağım’ ama öyle bir yapıyor ki işverene diyor ki ‘Sen sosyal sigorta 10 değil 6 yatır ama 4’ünü de personeline ver’. Ben ayakta duramıyorum. Şuan açık olup iyi kötü iş yapan insanların toplamda ciroları yüzde 40’a yakın düştü. Ama maliyetleri yüzde 40’a yakın düşmedi. Çünkü özel sektör çalışanına siz diyemezsiniz ‘5 bin TL alın ama kötü dönemdeyiz 2500 al’. Zaten eleman zor yetişiyor, tamamen bilgi ve tecrübeye dayalı iş gücüne siz nasıl dersiniz ki ‘bu paraya çalış’.
YENİDÜZEN: Hükümet sağlıkta belli bir şeyler yapabildi ama ekonomik olarak başarısız adımlar attı mı diyorsunuz?
Mehmet SAYDAM: Aynen öyle… Erken kapandık ama sağlık konusunda halk bilinçliydi o yüzden başarılı oldu. A’dan Z’ye kapandık. Ama ekonomi alanında 13 Mart’tan sonra 28 Mart’ta bir paket açıklandı o paket fiyaskoydu. Ondan sonra hiçbir şey olmadı. Sonra bir paket açıklandı onunda tüzükleri çok geç hazırlanıyor. Ama süreç de ilerliyor. Keşke Devlet Memuru olsaydınız siz de… Hiçbir endişeniz olmazdı.
YENİDÜZEN: 2’nci paket tamamlanmadan 3’ncü mü açıklanıyor?
Mehmet SAYDAM: Bende ‘açıklarım’ diyebilirim. Konuşmada bir şey yok. ‘Maraş’ı açıyoruz’ demekle de Maraş açılmıyor. Söylem ve açıklamadan bir şey olmuyor.
Şuan insanlar birbirini idare etmeye çalışıyor. Ama kimse dönüp reel ekonomiye bakmıyor. Turizm, eğitim, inşaat, perakende her yerde büyük sıkıntı var.
Eylül’de okullar açılacak deniliyor? Nasıl açılacak? 3 kişi covid iken ülkeyi kapattık. 30 hasta var açığız. Doğrusu bu mu? Evet ama biz bunun alt yapısını hazırlamadığımız için şuan ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Dövizin yükselmesiyle de alım gücümüz düşecek ama gel gelelim o noktada dört buçuk aylık sürede ben de dahil ilk kez kamu personeli olmayı çok istedim, gerçekten.
YENİDÜZEN: Ağustos ayından sonra asıl ekonomik kriz başlayacak dediniz. Bunu biraz açar mısınız?
Mehmet SAYDAM: DSÖ salgının devam ettiğini ve mevsimsel olmadığını açıklıyor ve diyor ki, ‘sen bunun pik yapmasını engelleyeceksin’. Ben çok korkarak söylüyorum açılsın okullar, çocuklar aylardır evde, onların da eğitim alması gerekir ama bir okulda 1 covid çıktığı gün kaç kişi çocuğunu okula gönderecek. Dolayısıyla konuşmamız gereken sadece ekonominin gerçek realitesi değil, hastalık konusundan dolayı bulaş riskinin de yarattığı korku ekonomiyi dolaylı yoldan direk etkiliyor.
Çeklerin ötelemesinin Ağustos 15’te bitmesinden sonra asıl ekonomik krizi göreceğiz. Döviz yükseliyor, platform altımızdan kayıyor. Hükümet eğer radikal kararlar almaz, özel sektöre eğilmez ise kaynak yaratmaktan hiç bahsetmesinler. Yaratılan 80-100 milyon kaynağı memurun kesintisine iade edildi. Bunu ne için yaptı? Bunu siyasi olarak yaptı.
YENİDÜZEN: Radikal karardan kastınız nedir? Kamu reformu mu?
Mehmet SAYDAM: Mesai saatlerinden tutun, 13’ncü maaşlara kadar… Ben olsam derim ki; Meclis çatısı altındaki partiler bundan sonra kamu reformunu konuşacağız, istihdamlara sınırlandırma getireceğiz. Bununla ilgili de ortak karar alacağız.
Öğretmenlerin hazırlık ödeneği var 2 yıl vermeseniz 2 tane okul yaparsınız. Ödediğiniz zorunlu olmayan ek mesaileri ödemeseniz bütçenizde yüzde 10’luk dilim açılır. Bunlar gibi yüzlerce şey var. Kamuda saat 10.30’da işe gelip 12’de giden var. Soruyorsun neden? Çocuğumu okuldan alacağım der. Haksız değil. Neden okul ve kamu saatleri birbirine uyumlaştırılmıyor? Devlet dairelerini blok 3’e kadar yapmak demek öğlen para harcamaması demektir. Bir aldığın karar domino taşı gibi her şeyi etkiler.
“Bankaların karları açıklanınca şok olacaksınız”
YENİDÜZEN: Bankalar bu dönemde çok fazla kar mı etti? Bankaların yaptığı her şey tamam mı?
Mehmet SAYDAM: Açıklanacak göreceksiniz ne kadar kar ettiklerini. Şok olacaksınız. Şimdi bir kişinin iki evi varsaydı normal bir krizde deriz ki ‘bir evini sat, banka borcunu kapa’… Ama bu dönemde bunu da diyemiyoruz çünkü alıcı da yok. Varsa da alıcı ölü parasına var. Dolayısıyla her bir bireyin kendi borcuyla ilgili örneğin; çocuğum x özel okula gider onun için kredi alayım. Almayacaksın, kapatacaksın gideceksin devlet okuluna vereceksin. O lüks bitti. Ya da oğlum evlenecek bir tane dairesi olmasın mı? Olmasın, 1 yıl beklesin. Hiçbir zaman kazandığımız kadar harcamıyoruz. Kazandığımızdan daha fazlasını harcamaya alıştık. Borçlanmaktan da korkmuyoruz. Bu borçlanmanın yüzde 51’i ihtiyaçtan ama yüzde 49’u gereksiz borçlanmadır. Tutumlu olmak zorundasınız. Yoksa önce paranızı kaybedersiniz, sonra sağlığımızı kaybederiz. Sonra ikisini birden geri koyamayız. O yüzden halkımızın da oturup eğer ellerinde imkan ve borçlarını kapayacak durumları varsa kapasınlar. Aynı sektörde iş yapanlar imkan varsa birleşsinler. Çünkü bizde atıl yatırım çok. Bu sistem bizi götürmüyor. Şubat 2021’e kadar çok büyük kriz bekliyor.
“Özel sektör korku içerisinde”
“Sadece ben değil birçoğumuzda korku var. Hele ki özelde çalışanlar, ‘ben ne zaman işsiz kalacağım’ korkusu içerisindedir.”
YENİDÜZEN: Siz de aynı zamanda iş insanısınız şuan ki psikolojiniz nedir?
Mehmet SAYDAM: Sadece ben değil birçoğumuzda korku var. Hele ki özelde çalışanlar, ‘ben ne zaman işsiz kalacağım’ korkusu içerisindedir. Hiçbir özel sektörde çalışan 1 ay sonrasını planlayarak hareket edemiyor. Çünkü burası kamu değil. Devlet olarak da sen bana diyorsun ki ‘1500’ü almak istiyorsan 6 ay işten çıkarmayacaksın’. Bizim sektörler performansa dayalı. Şuan kamuda 2’ye kadar çalışanla özel sektörde 5’e kadar çalışan arasındaki maaş farkı inanılmaz. Bugün bir devlet münhaline bile binlerce insan başvuracak pozisyonda. Devlet iş insanlarını da dinlemeli. Ticaret Odası, Sanayi Odası, Esnaf Odası eleştiri değil, çözüm ortaya koymalıdır.
Turizm birinci lokomotifimizdi, KTOB Başkanı Dimağ Çağıner elinden geleni yaptı. Ama müşteri bulmak sıkıntı... İnşaat sektörü zaten ortadadır. Üniversiteler online eğitime geçerse ülkeye öğrenci gelmeyecek, katma değer olmayacak. O yüzden hükümetin bütün halkı kucaklayacak şekilde çözüm üretmesini ve bu ülkede bir özel sektörün varlığının olduğunu hatırlamasını umutla bekliyorum. Gerçekten açıklanan 2 pakete baktığınızda hiçbir işveren bundan yararlanamaz.
Sanayi Odası ve Ticaret Odası’na da çağrı yapıyorum; devlet 10 lira maaş alan personeline kesinti yapıp 7 lira verdi. 3 lirayı da 3 ay sonra ödedi. Neden işçilerimiz işsiz kaldığında 2 bin 600 maaş alması gereken primleri devlet 1500’e düşürdü, sonra geri çektiğinde aradaki farkı ödemedi? Niye Sanayi ve Ticaret Odası devlete dava açmadı. Özel sektör diyoruz ya özel sektör de kendi içinde bir bütün değil. Belli domino taşlarını dizmişler belli menfaatler karşısında sus payına alışmışlar buna da biz statüko diyoruz zaten. Hükümet, sendikalar ve iş insanlarının kurduğu statüko bir çaçadır resmen. Bir Allah’ın kulu da çıkıp demedi kendi cebimizden ödediğimiz ve çalışanımızın 2 bin 600 alması gereken yerde devlet bunu 1500’e çekti kendi memurundan kestiğini ödedi, benden kestiğini niçin ödemedi? Bana bunun Anayasa karşısındaki adaletinden bahsetsinler. Ama bunu kimse dillendirmiyor. Çünkü seçim var. Bu konuda sessiz kalan bir özel sektör, sessiz kalan sendikalar, sessiz kalan önde gelen abilerimiz bu ülkede döviz düşse de yükselse de covid olsa da olmasa da bu menfaat masada kaldığı sürece bizim ekonomimizden hiçbir şey olmaz.