ÖZELLEŞTİRMENİN ÇİRKİN YÜZÜ ERCAN İLE ORTAYA ÇIKTI

Fikrin ve Hukukun Üstünlüğü Hareketi, Ercan'ın işletme hakkının devredilmesi ile ilgili açıklama yaptı.

 

Fikrin ve Hukukun Üstünlüğü Hareketi, “Ercan Havalimanı’nın devletin elinden alınarak başka bir şirkete verilmesiyle özelleştirmenin kara yüzünün ortaya çıktığına” işaret ederek, özelleştirmelerin gerçekte özelleşen yerin sahibinden başka kimseye fayda sağlamadığı ve sağlamayacağının yavaş yavaş deşifre olmaya başladığını kaydetti.

Hareketin Başkanı Avukat Barış Mamalı bugün yaptığı yazılı açıklamada, Ercan Havalimanı’nı yönetimini devralan şirketin ilk icraatının halkın cebine saldırarak bazı hizmetlere fahiş zam yapma olduğunu belirtti.

Mamalı, “Yaratılan ekonomik bunalımın sisli bulutları içerisinde toplumumuza dayatılan tedbirler içerisinde ‘özelleştirme’ konusu gündemimizi haklı olarak meşgul etmektedir” diyerek sürdürdüğü açıklamasında, özelleştirmeyi bir kurtuluş ve ekonomiyi düze çıkma aracı olarak gören iktidar ve iktidar gibi düşünen siyasi yapılar bulunduğunu kaydetti.

“Küresel kriz kılıfı altında ortaya atılan ve zorla uygulatılan ekonomik tedbirlerin hep çalışanlara ve dar gelirli halka fatura edildiğini görmekteyiz” diyen Mamalı, ülkenin zenginliklerini elde tutan servet sahiplerine dokunamayan devletlerin, çalışan kesimin emeğine, geleceğine sosyal güvencesine karşı hunharca saldırıya geçtiğini ileri sürdü.

Barış Mamalı, normal çalışanların, vergi ve para kaçakçılarının ödemediği vergiler yüzünden ayrıca, zenginlerin servetlerinin vergilendirilmemesi nedeniyle devletin bütçe açığı vermesi kabul edilebilir bir durum olmadığını işaret ederek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki (KKTC) ekonomik önlemlerin sadece çalışan kesime uygulandığını savundu.

“SERVET SAHİPLERİNE YÖNELİK HİÇBİR ÖNLEM…”


Mamalı, servet sahiplerine yönelik hiçbir önlem alınmadığı, kazanç ve servetlerinden herhangi bir kesinti yapılmadığını ileri sürerek, “Ulusal Birlik Partisi (UBP) İktidarı adeta onların koruyucusu gibi hareket etmektedir” dedi.

İktidarın aldığı önlemlerle, “servet zenginleri ve üst makam yöneticileri benim kanatlarım altındadır, ben onların kılına dokunmam, dokundurtmam da; memur, işçi, esnaf ve çalışanların boğazını sıkarım onlar bana yeter” dediğini iddia eden Barış Mamalı, oysa, demokratik bir vergi rejiminin, gelir ve varlıkların artan oranlı vergilendirilmesi; vergi kaçaklarının ise cezalandırılması esasına dayandığını kaydetti.

Vergi kaçaklarının cezalandırıldığı, gelir ve varlıkların artan oranlı verilendiği demokratik bir vergi rejiminin böylece vergi toplanmasını güvence altına aldığına aşiret eden Mamalı, “KKTC’de kayıtlı vergi mükellefleri olması gerekenden çok az olması bir yana, olanlar içerisinde zengin hayatı yaşayanların basit bir esnaftan az bir vergi vermesi ise durumun vahametini daha da netleştirmektedir” ifadesini kullandı.

Sosyal güvenlikle sağlık harcamaları ve emeklilik ödeneklerinde kısıtlamaya gidildiği, kamu emeği özelleştirilerek sendikasızlaştırıldığına işaret eden Mamalı, Türkiye’nin KKTC’ye dikte ettirilen özelleştirmenin amacının da bu olduğunu ileri sürdü.

KRİZ VERGİLENDİRİLMEMİŞ SERVETLERDEN KAYNAKLANMAKTADIR


Portekiz, İrlanda, İtalya, Yunanistan ve İspanya devletlerinin bütçe açıklarının “vergilendirilmemiş servetlerden” kaynaklandığına işaret eden Mamalı, “Bu ülkeler zengine dokunamadıkça devletlerini ekonomik uçuruma doğru yuvarlamışlar ve şimdi o çukura düşmemek için de dar gelirli vatandaşların üzerine abanmışlardır” dedi.

Mamalı, özelleştirmelerin sadece kamu varlıklarına el koymakla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda, kamu sektöründeki belli kazanımlara sahip işgücünün (memurları, işçileri) da tasfiye edilerek, onların yerine daha düşük ücret, daha düşük emeklilik, daha az sağlık ve minimum haklara sahip sendikasızlaştırılmış işgücünün aldığını ileri sürdü.

“GERÇEK SOSYAL DEMOKRATLAR”

Barış Mamalı, sosyal adaleti savunan “ Gerçek Sosyal Demokratların” iktidarıyla oluşacak yeni vergi politikalarıyla krizin servet sahipleri üzerinden atlatılacağı görüşünü dile getirdi.

“Özelleştirmelerin; Ekonomik krizden devletleri kurtarıcı bir formül olduğu; Halka olumlu yansımalarının olduğu; Halka daha iyi ve ucuz hizmet verilmesini sağladığı; Ülke insanını zenginleştirdiği; Çalışanların daha iyi bir ortamda iş yapmalarını sağladığı; Sosyal hakları geriletmediği; Ücretleri düşürmediği; Çalışanları sendikasız bırakmadığı; İnsanları bankalara esir etmediği; Ekonomik hayatı ucuzlattığı veya en azından pahalılaştırmadığı hususları tamamen yalandır ve bizleri kandırmaya yönelik söylemlerdir” ifadelerine yer veren Mamalı açıklamasını şöyle tamamladı:

“Eğer bütün bunlar yalan olmasaydı ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin, İsrail ve Almanya gibi ekonomi devi ülkeler de stratejik kurumlarını hemen özelleştirmez miydi? Hayır özelleştirmezlerdi. Çünkü onlar özelleştirmenin ne anlama geldiğini çok iyi bilmektedirler.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri