Kıbrıslı Türk eski müzakerecilerden, Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay “iki devletli çözüm” yaklaşımının net olmadığını söyledi.
Özersay, “iki devletli çözüm” ile KKTC’nin tanınması, BM’ye üye yapılması, mevcut durumun dünya tarafından da aynen kabul edilmesi hedefleniyorsa bunun için müzakereye ya da 5’li zirveye ihtiyaç olmadığını belirtti.
“Reel politik açısından gücünüzü, müttefiklerinizin gücünü yani örneğin Türkiye’nin gücünü ve etkisini kullanarak bunu yapmaya çalışırsınız” diyen Özersay, bugünün dünyasında bunun gerçekçi olmadığını ifade etti.
“İki devletli çözüm derken kastedilen şey müzakere edilmiş ayrılık ise o zaman da Rum tarafıyla mahsuplaşmak gerekir” diyen Özersay, burada da Tatar’ın neyi alıp neyi verececeğini hesaplaması gerektiğini anlattı.
Özersay şu soruları gündeme getirdi:
Örneğin müzakere edilmiş ayrılık sonunda ortaya çıkacak iki devletin sınırları daha mı farklı olacak, Rum tarafını böyle bir çözüme teşvik edecek olan unsur bu mu olacak?
Yoksa denizlerdeki doğal zenginliklerdeki payınıza dair bir pazarlık içerisine girip karşılığında egemenliği yani ayrı bir devlet olarak BM üyesi olmayı mı elde edeceksiniz?
Yani “toprak karşılığı egemenlik” ya da “doğal zenginlik karşılığı egemenlik” benzeri bir yaklaşım mı sergileyeceksiniz?
Yoksa daha farklı bir pazarlık mıdır düşünceniz?
Özeresay, “Bu yaklaşımın Kıbrıs’ta bir ortaklık düşüncesini dışladığı için, Rum tarafında ve uluslararası toplumda kabul görmesi ihtimali ya azdır ya da kabul görür ama bunun karşılığında sizden istenilecek taviz çok daha büyük olur” dedi Özersay, Kıbrıs için “federasyon” ihtimalini görmediğini de sözlerine ekledi, “İki devletin işbirliğine dayalı ortaklık” modeline inandığını belirtti.