Şeriat kanunlarına karşı olduğum kadar idam cezasına da karşıyım. Ama itiraf etmeliyim ki, Türkiye’deki Özgecan Aslan olayından sonra, sapık sanık için şeriatçılardan daha şeriatçı, idam yanlılarından daha idam yanlısı cezalar düşündüğüm anlar oldu detaylar açıklandıktan sonra. O ve onun gibi (malesef) milyonlarca iki ayaklı yaratığın, ‘kafasını mı kesmeli başka bir yerini mi ?’ ... ‘Yağlı ipte asıp üç gün el aleme ibret olsun diye meydanlarda dolaştırılmalı mı cesedi, dolaştırılmamalı mı?’ diye geçti kafamdan. Neyse ki, silkinip kendime geldim daha sonra.
***
Benzeri olayların sadece Türkiye’de değil, kendlerini ‘en ileri’ sayan ülkelerde de meydana geldiğini hatılatalım yeri gelmişken. Meydana gelir de, nedenlerinin de, verilen cezaların da, Türkiyedekinden çok farklı olduğunu da belirtelim.
Türkiye’de bu ilk değil, son da olmayacak. Tecavüzler, saldırılar, kan davaları, cinayetler sürüp gidecek kafalar değişmediği sürece. Kafalar nasıl değişecek ? Sorun burda. Uzun zamana gerek olduğu kesin. Ama unutulmamalı, meselenin aileden başlayıp eğitim sistemine kadar uzayan geniş bir yelpazesi var. Var da...Bu yelpaze içinde kafaları, sabırla ve adım adım değiştirecek olan kim ? “Mini etek yasaklansın...” diyen zihniyet mi ? Türban’ı ‘kurtarıcı’ gören zihniyet mi ? ; “Suçluyu hadım edelim...” diyen zihniyet mi ? ; “İdam cezası geri gelmeli...” diyen zihniyet mi ? ; Küçücük çocukları, bakkaldan şeker çaldı diye mahkum ettiren zihniyet mi ? ; Devleti yüz milyonlarca dolar soyanları aklayan zihniyet mi ? ; Katil polisleri himayesi altında alan zihniyet mi?.... Öte yanda, her gün, filancanın frikiki, falancanın dekoltesi, obürünün gizli sevgilisi, diğerinin aşk kaçamağı, bacağı, memeleri, poposu ile sayfalarını ve ekranlarını dolduran medya mı ?
Erkekliği, Allahın verdiği büyük bir lûtuf olarak kabul eden; karşı cinsi aşağılık, sadece emrettiğinde bacaklarını açacak bir hayvan zanneden; kadını, dayak attığında, sesini çıkarmayıp kaderine razı olması gereken ikinci sınıf insan kabul eden; adam olmayı silahta, bıçakta, kanda arayan bir anlayışı, oturdukları yerden fetvalar vererek adam edeceklerini mi sanıyor acaba bazıları ?