BİR HABER- KULİS
UBP eski Başkanı Hüseyin Özgürgün’ün ‘dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmayacağına’ ilişkin Meclis Komitesi, başsavcılıktan gelen dosyaları ışığında çalışmalarını İç Tüzük gereği tamamladı. Rapor oluşma aşamasında.
Başkan seçimi dahi olaylı ve tartışmalı geçen komitenin Özgürgün’ün dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin nasıl bir karar üreteceği merakla bekleniyor… Ve tabii raporda yer alacak detaylar da…
Önümüzdeki Perşembe günü ‘nihai şekli’ oylanacak olan Özgürgün’e ilişkin raporun dağıtımı bu son oylamadan sonra yapılacak.
Öte yandan ‘kendisine özel’ çalışan komiteye 2 kez çağrılan Hüseyin Özgürgün’ün, ‘yurt dışında’ olduğu gerekçesi ile toplantıya katılmadığı da elde edilen bilgiler arasında.
İddia ediliyor ki Hükümet Ortakları, UBP ve HP arasında ‘başından beri’ dert olan Özgürgün meselesinde uzlaşı komitede de sağlanamadı.
Özellikle CTP’li komite üyelerinin Özgürgün’ün dokunulmazlığının kaldırılması yönünde irade gösterdiği öğrenilirken, HP Milletvekilleri’nin de bu eğilimde olduğunu ancak komitenin UBP bacağının ‘dokunulmazlığın kaldırılmaması’ yönünde direttiği elde edilen bilgiler arasında.
Aslında beklenen de buydu…
Komite’den Özgürün’ün dokunulmazlığının kaldırılması yönünde ‘oyçokluğu’ kararı çıkacak gibi görünüyor.
Ancak son sözü Meclis Genel Kurulu söyleyecek.
Meclis Tatili’nin sona ermesi ile Genel Kurul Ekim başı toplanacak ancak Hüseyin Özgürgün’e ilişkin komite raporunun gündeme gelmesi büyük ihtimalle Ekim sonunu bulacak.
Özgürgün’e ilişkin Meclis Özel Komitesi’nden ‘Oyçokluğu’ ile dokunulmazlığın kaldırılması yönünde bir rapor çıkabilir...
Ama Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik UBP içinde “kaynamalar” artıyor.
Böyle bir dönemde Meclis’te çoğunluğa ulaşılması zor görünüyor.
Özetle, komitede Özgürgün’ün dokunulmazlığı kalkabilir ama bu sonuç, Meclis’te tekrarlanır mı, kolay görünmüyor.
‘Temiz toplum’ vurgusuyla, ‘yolsuzlukların hesabı sorulacağı’ sözleriyle görev talep eden ve alan Halkın Partisi’nin, hükümet ortağı olduğu bu dönemde, ‘hesabını soracağını’ söylediği dosyaların ‘kapatılıp atılmasına’ göz yumup yummayacağını ise hep birlikte izleyip göreceğiz…
BİR PAYLAŞIM
Rogers’ın isyanı:
“Kendi elimizle mahvetmeye bir son verelim artık”
Halkın Partisi Milletvekili Jale Refik Rogers, ‘Dünya Temizlik Günü’ kapsamında sosyal medya hesabından paylaşım yapan siyasilerdendi... Ancak Rogers, çevre temizliği konusunda seferberliğe ihtiyacımız olduğunun atını çizerken, esas meselenin ‘kirletmemeyi nasıl öğreneceğimiz ve öğreteceğimiz olduğuna vurgu yaptı.
Okullarda öğretmenlere, evde ebeveynlere büyük görevler düştüğünün altını da çizen Rogers, çevre kirliliğine dair gözlemlerini de paylaşırken adeta isyan etti.
Geçtiğimiz günlerde Bafra “turizm” bölgesinden arabayla geçerken yol kenarındaki görüntüden ülkesi asına utandığını söyleyen Jale Refik Rogers, ‘çöp içinde boğuluyoruz, yeter’ çıkışı da yaptı.
Jale Refik Rogers’ın paylaşımı şöyle:
“Çevre temizliği konusunda toplumsal seferberliğe ihtiyacımız var.
21 Eylül Dünya Temizlik Günü ülkemizde sivil toplum örgütlerinin temizlik organizasyonlarıyla kutlanıyor. Yapılan temizlik kampanyaları güzel ama kirletmemeyi nasıl öğreneceğiz ve öğreteceğiz esas soru bu.
Öğretmenlerimize okullarda, evlerimizde ebeveynlere büyük görev düşüyor. Örneklerle çocuklarımıza çevreyi korumayı, kirletmemeyi evde, sınıfta, teneffüste, okul gezisinde göstermeliyiz. Biz yetişkinler hala bir amfideki konserden sonra çöplerimizi alıp çöpe atmayı bilmiyoruz. Geçen gün Bafra “turizm” bölgesinden arabayla geçerken yol kenarında gördüğüm pet şişelerin görüntüsünden ülkem adına utandım. Temizliği başkalarından beklememeli, biz şahıslar olarak öncüsü olmalıyız.
Geri dönüşüm için atıkları ayrıştırmaya belediyelerin öncülüğünde başlamamız gerek, geç bile kaldık. Bu kadar kağıt, plastik ve cam çöpe gitmemeli.
Denetleyerek ve caydırıcı cezalarla belediyeler ve çevre dairesi öğrenmeyenlere zorla öğretmeli. Başka yolu yok. Çöp içinde boğuluyoruz. Ülkemizin doğası başka ülkelerle kıyaslanamayacak güzellikte. Kendi elimizle mahvetmeye bir son verelim artık”.
BİR ÖNLEM (!)
Birinin ölmesi mi gerekiyor?
Kozan’da neredeyse yarısı çökmüş yol sosyal medyada gündem oldu önce… Sonra basına da yansıdı. Şimdi gündem olmasıyla bir önlem alınır umarım ama ‘aylardır bu şekilde’ olduğu belirten yolun düzeltilmesi veya daha ciddi bir güvenlik önlemli alınması için illa birine bir şey mi olması gerekiyor?
Tarık Ertuğ’un fotoğraflayarak paylaştığı yolun görüntüsü adeta ülkemizde insan hayatına verilen değeri ortaya koyuyor aslında.
Bölgeden geçen birilerinin kendi imkanlarıyla yol kenarına koyduğu çok belli olan bir kuka ve birkaç küçük taş, devletin yol güvenliğini, can güvenliğimizi sağlamaktaki acizliğini resmediyor adeta…
Zamanında alınmayan tedbirler nedeniyle 4 genci kaydettiğimiz o felaketin üzerinden daha uzun süre dahi geçmeden, çok ciddi bir başka felakete neden olan bilecek bu yolun görüntüsü, hiç ders alınmadığını da göstermiyor mu?
Birinin başına kötü bir kaza geldikten sonra alınacak ‘önlem’in, ‘aranacak’ ama hiç ‘bulunamayacak’ sorumlunun kim olduğunun bir önemi var mı ki oysa…
BİR ALINTI: Maraş VAKIF MALI DEĞİLDİR. İnsanlık, onu yasal sahiplerine iade etmektir. (Esra AYGIN)