Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, dörtlü koalisyon hükümeti bozulduğu için üzgün olduğunu belirtti ancak güvensizliğe dikkat çekti.
“Hükümetin bozulduğuna üzüldüğümü söyleyebilirim” diyen Özersay, BRT’deki Pembe Paşaoğluları’nın programına katıldı.
Özersay’ın sözlerinden satır başları şöyle:
Toplumsal uzlaşı için kurduğumuz hükümetin bozulmasına üzüldüm, yaşatmak için de çok uğraştık. 20 yıldır yaşanmayan bir döviz krizi yaşandı.
Son 20 yıldır yaşanmayan döviz krizine, afete, mali krizine rağmen yaşatmaya çalıştık. O nedenle üzgünüm.
Koalisyona girerken birinci hedefimiz yapabileceğimiz kadar icraat yapmak; etik ya da yasa dışı işlemlerin üzerine gitmekti.
14 aylık hükümet boyunca, koalisyonla ilgili verdiğimiz sözü elimizden geldiğince tuttuk, başkasıyla pazarlığa girmedik.
İki noktanın altını çizdik, icraat yapamayacak noktaya gelirsek, koltuklara çakılmanın anlamı yok demiştik.
Koalisyona girerken herkesin bir düşüncesi vardır. Farklı siyasi görüşlerden oluşan bir koalisyonun bir şeyler yapabileceğine toplumun inandığını gördük. Zor bir süreçti. Bir şeyler yapmaya çalışan bir hükümet dönemi geçirdik. Bu tür ortaklıklar sona erdikten sonra karşılıklı suçlama süreci yaşanır.
Herkes bu ülkede doğruyu söyler ama yapmaya çalıştığınızda garipsenir. Galiba yanlışlar toplumda iyice yerleşmiş durumdadır.
Biz kimse hedef göstererek hareket etmedik. Mesele kişi meselesi değil, yaklaşım meselesidir.
İki hedefimiz vardı koalisyona girerken. Bir, mümkün olan alanlarda icraat yapabilmek. İkincisi de geçmiş hükümet dönemlerinde olan hukuka aykırı işlem ve etik dışı işlemleri, yolsuzluk, kişisel menfaatleri kullanmayı engellemekti.
Koalisyon sürerken başkası ile koalisyon pazarlığına girmediğimizi söyledim. İcraat yapamaz noktaya gelirse hükümeti devam ettirmeyeceğimizi söyledik. Bizim hükümetimiz döneminde bazı yanlışlar yapılırsa koalisyonu sürdürmenin anlamı yok.
İllaki bu makamlarda oturmaya gerek yoktur demiştik.
Eğer biz yapılan yolsuzlukların üzerine gidemez, engelleyemezsek, koalisyonda kalmanın anlamı yoktur.
Bizim derdimiz araziyle ilgili değildir.
Aslında hükümetin geldiği nokta icraat yapamaz bir noktaydı.
Sadece maaş ödemek hükümet etmek değildi.
Bir arazi, iki arazi, üç arazi meselesi değil.
Hem yazılı hem sözlü bir duruşum vardır, bu hükümet döneminde herhangi bir kişinin yakınına devlet arazisi, kredisi verilmesin.
Bizim derdimiz arazilerle ilgili değil. Bu şekilde yansıtmak birilerinin işine geldi. Hükümetin geldiği nokta icraat yapamaz noktaydı. Maaşları ödemek için defalarca toplantı yapıyorduk. Bir süre önce Ulaştırma Bakanı Bakanlar Kurulu’nda “bu işleri yapamayacaksam bırakıyorum” dedi. Bir nevi istifasını söyledi.
Arazi meselesi değil. Bu koalisyon ilk görüşmeleri başlandığında Serdar Bey’in evinde bu konuları konuştuk. Orada benim ortaya koyduğum bir talep vardı. Bakanlar Kurulu’nun aile yakınlarına devlet arazisi, kredisi verilmesin dedim.
Bakanlar Kurulu’na defalarca önergeler geldi. Maliye Bakanı kendi çocuğunun üniversitesine arazi kiralanması ile ilgili önerge getirdi. Tıp Fakültesi yapılması için ayrılan bir arazinin kendi oğluna kiralanması için önerge getirdi. Defalarca biz buna karşı çıktık. Bir bakan görevdeyken o bakan imzası ile kendi oğluna arazi verilmemesi gerektiğini söyledik. Karşı çıktık, geçmedi.
Bu yanlışı önledik. Bu durum Sevgili Tufan için de geçerliydi. Bir süre önce mecliste Başbakan biz yeni kiralamalar yapmadık dedi. Evet yeni kiralama yapmamıştık. Biz de de Sayın Erhürman'da da bu duruş varken, yani ortaklarda bu duruş varken (Serdar Denktaş) alıp getirip Maliye üzerinden oğluna kiraladı.
Siz bunu normal görebilirsiniz ama ben bunları normal görmüyorum dedim. İstifasını hükümet her ne pahasına olursa sürsün diye bir hamle olarak görüyorum. İstifası ile DP hükümette olmayacak mıydı? DP'yi Serdar bey yönetmiyor mu?
2018'in Aralık ayında bütçe görüşmelerinde bilgimize bir şey getirildi. Yine Serdar Bey'in yine bir yakınına yine bir devlet arazisi kiralanması gündeme geldi. Başsavcılığa gönderdiğimiz yazı ile bunu ihale ile yapılması gerektiğini öğrendik. Bunun üzerine Serdar Bey’in oğlundan “vazgeçtim” açıklaması geldi. Bunun üzerine biz rahatladık. Bir bakanın oğluna arazi verilmeyecekti. % 17 seçmen bize bu yüzden oy verdi. “Vazgeçtim” denilen yere Temmuz ayında sözleşme yapılmış, biz everilen dosyada bunu gördük.
Biz başında Özgürgün'ün olduğu UBP ile koalisyona girmeyiz dedik, sözümüzü tuttuk.
Ekonomik krizin gereği olan tedbirleri almadık. % 30'un üzerinde maaşlara hayat pahalılığı artışı yapabilecek kadar iyi miydi devletin bütçesi? Bu durum devletin bütçesini de etkilemişti. Bu, maaş artışı devletin yapacağı yatırımlara değil maaşlara gitmesine sebep oldu. Geçen yıl bu ülkenin ekonomisi maaşlara o türden (% 30) zam yapılmasını öngörmüyordu.
Ek mesailerle ilgili adımı atamadık. Hayvancılarla ilgili kararlı bir duruş sergileyemedik.
SORU: Ortaklarınız böyle bir karar bekliyor muydu?
Uzun yıllardır arkadaşım olan Sevgili Tufan'ın bunu (hükümetten çekileceğimizi) bekliyordu.
Koalisyon görüşmesi yoktur. (Koalisyon sürerken UBP ile hükümet kurulacak iddiaları) 100 defa söylendi, 100 defa yalan söylendi.
KOALİSYON GÖRÜŞMELERİ
14 aylık hükümet tecrübemize bakarak kararımızı vereceğiz. Eğer istediklerimizi yapamayacaksak muhalefette kalabiliriz. Kimseyle resmi ya da gayrı resmi koalisyon pazarlığı yapılmadı.
Koalisyona girme ya da girmeme kararımız yoktur.
Soru: Özersay'ın gözü Cumhurbaşkanlığı'nda diye iddialar var
Siyasete ilk giriş noktam Cumhurbaşkanlığı adaylığıdır. Bu konuda birinin bir şey söylemesi beni şaşırtmaz.
ERKEN SEÇİM
Erken seçime gidelim diye bir düşünce içerisinde değiliz. Erken seçim sorunları çözer mi? Yarar sağlar mı? Kafamda ciddi soru işaretleri var. Eğer bir hükümet çıkmazsa Anayasa gereği erken seçim yapılacak.
SORU: Erken seçimde HP'nin oyları düşer deniliyor
Sayı düşünerek siyaset yapmıyoruz. Erken seçim olursa bir oy kaybına uğrarız diye bir ortaklığa girelim diye bir duruşumuz yok.
SORU: HP tekinlerle hareket ediyor diye eleştiri var.
HP telkinlerle hareket ediyor olsaydı, 4’lü koalisyon da telkinle mi kuruldu? 4'lü koalisyonun kurulmaması yönünden telkinler geldi. Ancak buna rağmen kurulmasını sağladık.
HP, 2018'in başında gayet güçlü bir hükümeti UBP ile kuracakken, neden bu çabayı (4'lüyü sürdürdü) ortaya koydu, bunu sormak lazım.
Başbakan meclis kürsüsünden "bizim dönemimizde yeni kiralama yapılmadı" derken onlarca yeni kiralama yapıldığı ortaya çıktı. Yani başbakan da yanıltıldı. (YENİDÜZEN)
Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, hükümetin bozulmasının nedeninin arazi sorunu olmadığını, hükümetin icraat yapamaz bir noktaya geldiğini belirterek, “Maaşların ödenmesine odaklanan bir hükümet noktasına gelinmişti” dedi.
Özersay, hükümet için bir çaba ortaya koyduklarını ve yaşatmak için çok çalıştıklarını söyleyerek, “Hükümetin bozulmasından üzüntü duyuyorum” dedi.
Halkın Partisi olarak seçimden önce ve koalisyon hükümetine girerken verdikleri bazı sözler olduğunu söyleyen Özersay, “Ancak, konuşup, anlaştığınız şeylerin tersi yapıldığında buna tepki göstermezseniz, bir duruş sergilemezseniz iş çığırından çıkar. Hükümetin bitmesi konusunda kimseyi hedef göstererek, hareket etmedik, mesele kişi değil mantalite meselesidir” dedi.
Kudret Özersay 4’lü koalisyon hükümetinin bozulmasının ardından bugün BRT’de “Birinci Boyut” isimli programa katılarak değerlendirmelerde bulundu.
Koalisyon hükümetine girerken hedeflerinden birinin yapabildikleri oranda icraat yapmak olduğuna dikkat çeken Özersay, ülkede geçmiş hükümet dönemlerinde hukuka, veya ahlaka aykırı etik dışı işler yapıldığını, bunları ortaya koyduklarını anımsatarak, bu tür yanlışları engellemek için koalisyona girdiklerini anlattı.
“HÜKÜMET KONUSUNDA HERHANGİ BİR PARTİYLE PAZARLIĞA GİRMEDİK”
Hükümet konusunda ise bir partiyle herhangi bir pazarlığa girmediklerini vurgulayan Özersay, hükümetin 14 ayını anlatarak, hükümet icraat yapamayacak noktaya gelirse, bu hükümetin devam etmeyeceğini başından söylediklerine dikkat çekti.
Yapılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin üzerine gidemezlerse hükümetin devam edemeyeceğini en başından dile getirdiklerine işaret ederek Kudret Özersay, “Bizim sorunumuz, arazi sorunu değildir, aslında hükümetin geldiği nokta icraat yapamaz bir noktaydı. Hükümet icraat yapamaz, maaşların ödenmesine odaklanan bir hükümet noktasına gelmişti” dedi.
Hükümetin bozulmasında konunun bir arazi meselesi olmadığını yineleyen Özersay, Bakanlar Kuruluna değişik dönemlerde defalarca çeşitli önergelerin geldiğini, Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın kendi çocuğunun üniversitesine arazi kiralanması için önergeler getirdiğini, tıp fakültesi yapılması için ayrılan bir arazinin iptal edilmesi ve ertesinde de oğlunun üniversitesine kiralanması için önergeler getirdiğini anlattı.
Özersay şöyle devam etti:
“ Önergeler geri çekilmediği için biz buna Bakanlar Kurulunda karşı çıktık. Dedik ki ;biz bunu doğru bulmuyoruz, biz bir bakan görevdeyken onun yer alacağı bakanlar kurulunda onun da imzasıyla onun oğluna devlet arazisi verilmemesi gerektiğini savunuyoruz. Verilirse biz bunu yanlış buluyoruz. Geçmişte siyasilerin yakınlarına devlet imkanları kullandırıldı. Bakanlar Kurulundan bunlar geçmedi.”
Başbakan Tufan Erhürman’ın 2 gün önce “bizim dönemimizde yeni kiralamalar yapılmadı” diye açıklamalar yaptığına dikkat çeken Kudret Özersay, ortaklarda bu duruş varken, Serdar Denktaş’ın Bakanlar Kurulundan geçmeyen devlet araziasini, Maliye üzerinden 10 yıllığına oğluna kiraladığını kaydetti.
"DÖRTLÜ KOALİSYON ZATEN O İSTİFAYLA BİRLİKTE BİTMİŞTİ"
Özersay konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Mesele ne Serdar Bey’dir, ne Serdar Bey’in oğludur. İkisiyle de bir problemimiz yoktur. Mesele bu ülkede bu zihniyetten vazgeçilmesidir. Ben sizin ortağınız olarak bunların normal olmadığını söylediysem, ben bunları Bakanlar Kurulundan geçirmediysem siz buna rağmen bize haber vermeden arkadan gidip Maliye üzerinden bunu yaparsanız, belki başka konularda da yapmaya kalkarsanız gelecekte veya yaptıysanız halihazırda ve ben bilmem...”
Serdar Denktaş’ın istifasını, hükümet her ne pahasına olursa olsun sürdürülsün diye bir hamle olarak gördüğüne işaret eden Özersay, “DP 4’lü koalisyon ortağı olmayı sürdürmeyecek miydi?” diye sordu.
Özersay, “Peki ne farkı olacaktı. Serdar Bey o koalisyona ortak olmaya devam etmeyecek miydi yani? DP’nin başkanı kimdi, DP’nin esasen kararlarını alan kimdir? Dörtlü koalisyondan bahsediyoruz, bir tanesinin başkanı gitti. O dörtlü koalisyon zaten o istifayla birlikte bitmişti. Dolayısıyla gerçekçi olmak lazım” dedi.
Maliye Bakanlığı üzerinden buna benzer başka kiralamalar da yapıldığını örnekler vererek anlatan Kudret Özersay, “Siz bunu arka kapıdan yaparsanız, ben bunun ucunun nereye varacağını kestiremem. Dolayısıyla ortaya bir güven sorunu çıkar” dedi.
Ortaklıkla bağdaşmayan, eski alışkanlıkların devam ettirilmeye çalışıldığı ve hükümet icraat yapamaz noktaya geldiği için hükümetin devam edemediğini vurgulayan Özersay, ellerinden geldiğince bu ortaklığı yaşatmaya çalıştıklarını, tüm krizlere rağmen hükümetten kaçmaya çalışmadıklarını vurguladı.
Özersay, son dönemlerde uzlaştıkları konuların hiçe sayıldığını, icraat yapamaz duruma geldiklerini ve maaş ödemek için kaynak arama durumuna girdiklerini söyledi.
“Biz söylediğimiz şeyi yapmaya çok önem verdik” diyen Özersay, “Biz sözümüzün gereğini yapıyoruz” şeklinde konuştu.
Özersay, normalleştirilen ve kanıksanan yanlışların aşılması isteniyorsa, sözler ve eylemlerin tutarlı olması gerektiğini vurgulayarak, zaman zaman Başbakan Tufan Erhürman’la bazı konuları birlikte irdelediklerini, Türkiye Cumhuriyeti’ne de mali açıdan çok fazla güven veremediklerini kaydetti.
Kendi öz eleştirilerini de yapan Özersay, hükümetin mali protokol noktasında da bazı yanlışları bulunduğunu, üzerlerine düşeni yeterince yapamadıklarını kaydetti.
Borçlanmayla ve mali konularla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Özersay, koalisyon ortakları ile eldeki mali kaynakların nerelere harcanacağı konusunda bazı ayrıştıkları konular bulunduğunu ve özellikle Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan’ın en çok mağdur olan bakan olduğunu söyledi.
Özersay, “Son zamanlarda kaynaklar elde edilirken yaşanacak yansımaları hep olumsuzluk içerdi” dedi.
“UBP İLE RESMİ VEYA GAYRI RESMİ HERHANGİ BİR GÖRÜŞME YOK”
Özersay bir soru üzerine UBP’ ile resmi veya gayrı resmi herhangi bir görüşme yoktur” diyerek, daha önce de bu ve buna benzer söylentiler olduğunu, ancak bugüne kadar böyle bir görüşmenin hiç olmadığını vurguladı.
Hükümetin devamı konusundaki kararı HP Parti Meclisinin verdiğini ifade eden Özersay, “HP Parti Meclisi ‘Bu hükümetin devamı bu ülkenin yararına mı?’ sorusunun cevabını aradı. Vicdanımız rahat ve bu kararı verdik” dedi
HP’nin bundan sonra ne yapacağına da Parti Meclisinin karar vereceğini belirten Kudret Özersay, “Bundan sonra bizim ne yapacağımız, yaşadığımız 14 aylık tecrübeye bakarak vereceğimiz karardır” dedi.
“HÜKÜMET GÖRÜŞMESİ YAPABİLİRİZ, MUHALEFETTE DE KALABİLİRİZ”
“Bundan sonraki süreçte, Bir hükümete girdiğimizde yanlışları engelleyebilecek miyiz? Ona karar vereceğiz. Koalisyon görüşmesi de yapabiliriz veya muhalefette de kalabiliriz” diyen Özersay, şöyle devam etti:
“Bunun tartışılması gerektiğini düşünüyorum, Parti Meclisinde buna karar verilmesini doğru buluyorum. Neler olursa bir koalisyon ilişkisine girileceğinin netleştirilmesi gerek. Pazartesi günü Parti Meclisi toplanacak.”
“DURUŞUMUZ NET”
HP’nin bir şeyi kanıtlamış durumda olduğunu söyleyen Özersay, HP söyler, yapılmadığı zaman yoluna devam eder. HP’nin duruşu nettir kısacası mesele sadece bir hukuk meselesi değil, bir devlet yönetimi meselesidir” dedi.
Özersay, devletle uyuşmazlığı olan bir iş adamından maaşların ödenemsi için borç alınmasını doğru bulmadığını , HP’nin yegane derdinin ülkenin menfaati olduğuna işaret etti.
“HP olarak, Erken seçime gidelim diye bir düşünce içinde değiliz, bir seçim yapılması ülkenin sorunlarını çözer mi gibi soru işaretleri var” şeklinde konuşan Özersay, ancak eğer bir hükümet kurulmazsa çıkmazsa, erken seçime gidilmesi gerekeceğinisöyledi.
Kudret Özersay başka bir soru üzerine ise, bugüne kadar bir sonraki seçimi düşünerek, siyaset yapmadıklarını vurgulayarak, bundan sonrasının ülke menfaatine olmayacağı ve bundan sonraki sürecin başka sorunlara gebe olduğu düşüncesiyle hükümetten çekildiklerini yineledi.
Özersay, samimiyeti birden fazla zedeleyen durumlar olduğuna işaret etti.
"Kurulurken telkinle kurulmadı da, bozulurken mi telkinle bozuldu. Bizim alnımız açıktır”
“Kanıksanmış olan yanlışlara “dur” diyebiliyorsak, ben doğru yönde ilerlediğimizi değerlendirebilirim” diyen Özersay, bir başka soru üzerine ise, son günlerde protokol taslağının tamamlandığı yönünde bilgiler geldiğini, ancak protokolün içeriğinde neler olduğunu bilmedikleri için neleri kabul edip, nelere karşı çıkabileceklerini bilemediklerini kaydetti.
Hükümetin telkinlerle bozulup bozulmadığı sorusu üzerine ise Özersay, "HP telkinlerle hareket ediyorsaydı, 4’lü koalisyon da telkinlerle mi kurulmuştu. Kurulurken telkinle kurulmadı da, bozulurken mi telkinle bozuldu. Bizim alnımız açıktır” dedi.
Demokrat Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş’ın kendisine verdiği dosyayı Meclise de vereceğini söylediğini ifade eden Kudret Özersay, önümüzdeki günlerde Denktaş’ın kendisi ile istişare edilerek, hukuka aykırı, yanlış bir şey yapmadan dosyanın kamuoyuna açıklaması gerektiğini düşündüğünü dile getirdi.
Özersay, 14 ay birlikte çalıştığı herkese teşekkür etti.
(Türk Ajansı Kıbrıs)