Arkadaşına yardım etmeye çalışırken kendi hayatını karartan genç bir isim Hacere Kapşigay… ‘Sahte belge düzenleme’ suçundan parmaklıklar ardında gün sayıyor… YENİDÜZEN, cezaevine yolu düşmüş hayatları paylaşmaya, dertlerini anlatmaya devam ediyor…
Didem MENTEŞ
İnsan hayatta arkadaşlarını iyi seçmeli... Yapacağı her eylemi iyi ölçüp tartmalı… Çünkü kimi arkadaş doğru yolu gösterirken kimi de geri dönüşlü olmayan karanlık yollara götürebiliyor insanı… Bu gerçeği geç de olsa gören bir isim Hacere Kapşigay… Kendi iddiasına göre “bir arkadaşının ‘iftirası’ üzerine” ‘sahte para tedavüle süreme’ suçundan dolayı demir parmaklıklar ardında ceza almayı bekliyor. Hükümsüz tutuklu olarak cezaevinin tel duvarları ardında yargılanmayı bekleyen Hacere, içine düştüğü hatanın bedelini şimdi anlıyor.
“Kendime işkence çektiriyorum”
Parmaklıklar ardında kaldığı günden beri ‘bunalım’ içerisinde Hacere… “Bilmediğin bir ortam bilmediğin bir çevre ve ailenden ayrısın. Bugüne kadar kendi gücünle inşa ettiğin bir binayı bilmediğin bir nedenden dolayı yıkılıp gitmesidir şuanda içinde olduğum durum” diyerek bunun giderilmesine dair kendi içerisinde büyük sıkıntılar yaşadığını anlatıyor. “Ve kendi kendime işkence çektiriyorum, sonumun ne olacağını bilmiyorum” diyerek…
“Hayata bir sıfır geri başlamak”
11 yaşından beri hayat mücadelesi içerisinde çırpınıyor Hacere… O da hayata bir sıfır yenik başlayanlardan. Defter kitap kokusundan doya doya tadamayanlardan… Sürüş ehliyetini alabilmek için Açık Öğretim Sınavı'na girerek birinci sınıfta sertifikasını alır sadece. Ancak bu okuma yazmasını ilerletmesi için yeterli olmaz. “Burada bana şans tanıdılar dıştan eğitimimi tamamlamak için. Ben de burada boş durmaktansa aklımı yitirmektense çalışmaya karar verdim ve başladım. Ne kadar boş oturabilirsin ki… ”
“Arkadaşı için!”
“İnsan arkadaşı için her şeyi yapar mı” sorusunu şimdi kendisine bir kez daha soruyor Hacere Kapşigay. Çünkü bu sorunun cevabını cezaevine düşmeden önce kolaylıkla “olabilir” diye düşünse de şimdi daha temkinli davranıyor. Sırf arkadaşı borçtan kurtulsun diye ona yardım ettiğini ancak yanlış yaptığını ne yazık ki geç anlayabiliyor. “Çok mantıksız ve aptalca bir şeydi. Sadece arkadaşımın babasıyla konuşurken yanında olmak istedim ben de bir şeyler söylemek istedim. Benim yaptığım bu iyiliği arkadaşım bana kötülük olarak çevirdi ve suçu üstüme attı” diyerek arkadaş kurbanı olduğunu anlatıyor.
Cezaevi okulu olur
Cezaevinde bulunmanın sıkıntısını ve zorluğunu yaşayan Hacere Kapşigay, gardiyanların ilgisinden memnun, “Anne şefkati bulabiliyoruz” diyor. Cezaevinde kitap okuyarak, el işleri yaparak kendini geliştirmeye çalışıyor Hacere. Bir gün çıkma umuduyla günün geçmesini bekliyor… Cezaevinden çıktıktan sonra elinden geldikçe insanlara yardımcı olmaya çalışacağını aktarıyor Hacere… “Ben canlı tanık olduğum için çevremdeki insanların hata yapmaması için çalışacağım” diyor...
“Cezaevi 10 gün yetiyor”
Cezaevinin ıslah yeri olduğuna inanıyor Hacere ve “10 gün bunun için yetiyor” diyor. “Islah olacaksın ki dışarı çıktığın zaman yarım kalan işlerini tamamlayabilesin. Çünkü benim işlerim yarım kaldı. Ben işimi zirveye çıkararak, annem ve babamı o zirveye taşımayı düşünüyorum. Cezaevi bana iyi geldi diye bir durum yok. Ben içeride bunları yapabiliyorsam demek ki dışarıda da yapabiliyorum. Sadece dışarıda görmediğim şeyler gördüm burada. ”
---------------------------------------------------------------
“Suçu insan kendinde aramalı”
Cezaevinin içeri düşen mahkumlar için bir fırsat olduğunu söylüyor. Yeniden yaşayabilmek, yanlış değerlendirmek, doğruyu ölçüp tartmak için iyi değerlendirilmesi gerektiğini anlatıyor. Hacere, “Suçlu arayacak olursak çok ama suçu kendinde ararsan herkesi suçsuz görürsün, kendini yargılarsın. Önce doğarsın sonra büyürsün sonra aklın erer, sonra da yoluna devam edersin. Yolunu daha iyi görürsün ve daha iyi bir hayat sürdürmen için çok güzel bir fırsat olur” diyor.
“Yaşım 25 değil 70”
Cezaevine düşen insanlara kötü gözle bakıldığından dolayı üzgün olduğunu anlatan Hacere, “Damdan düşenin derdini camdan düşen anlar” diyor. Kendisi de dahi cezaevinden çıkanların yadırganmaması gerektiğini söyleyen Hacere, “Ben cezaevine düşen insanları çok dışlıyordum. Burada büyüyorsun. 25 yaşındayım ama yaşantıma bakıldığı zaman 70 yaşını geçiyorum. Bu yaşadıklarım ve öğrendiklerim bana yeter geri kalanını dışarıda geçirmek istiyorum. Bir insanın hayatı burası değil. Kimseye kötü gözle bakılmaması gerekiyor. Ben buraya düşmeye meyilliymişim ki buraya düştüm” diyor ve hapse düşenlere kötü gözle bakılmamasını istiyor.
“Üniversiteyi bitirmek istiyorum”
Özgürlük günlerinin hayallerini şimdiden düşlüyor Hacere Kapşigay… Yeniden bir hayata başlamak için güçlü durmak, bilgili olmak gerektiğine inanıyor. Ailesine daha çok vakti ayırmayı, üniversiteyi bitirmeyi hedefliyor… “Ben insanları giydirmeyi seven bir işe sahibim. İşimi en iyi şekilde devam ettirmeyi düşünüyorum. Hem işimi yapacağım hem de Açık Öğretim Sınavları'nı dışarıdan bitireceğim. İyi olmak için elimden geleni yapacağım.”
“Çocuk doğurmak istiyorum”
En büyük hayali ise evlenmek ve çocuk sahibi olmak Hacere Kapşigay’ın… “Benim düştüğüm hataya evlatlarımın düşmesini istemiyorum. Onların doğru yoldan ayrılmaması için elimden geleni yapacağım. Bir insan ister cezaevinde isterse dışarıda olsun, yaşadıklarından bir ders çıkaramıyorsa bu insan boştur ve onun için yapacak hiçbir şey yoktur. Bütün insanlık toplansa ve o insan için ne yapacağız diye düşünseler o insan için bir çıkış yolu bulamazlar”