Başörtülü eğitim: Kuzeyde ‘dayatma’, güneyde ‘özgürlük’
Kuzeyde, bir okula başörtülü öğretmen atanması girişimine öğretmen sendikaları “siyasal islam dayatması” diye karşı çıkarken, güneyde, başörtüsüyle okula gitmek isteyen öğrenciye destek verildi
“Öğretmen dine özendirici olmamalıdır. Bilimin yerine dini referans alarak çocuk yetiştiremeyiz. Kıbrıslı Rum toplumunda siyasal İslam diye bir tehlike yoktur. (Burak Maviş, KTÖS Eğitim Sekreteri)
Kişinin dini özgürlüğü demokratik bir toplumda en önemli insan haklarından biridir. Okullar öğrencilerin, velilerin, ve öğretmenlerin dini inançlarına saygı duymak zorundadır. ( Georgia Zenonos | İlkokul Öğretmeni)
Feray Yalçuk
Adanın her iki yanında aynı dönemde yaşanan ‘başörtüsü’ tartışması, birbirinden farklı yaklaşımla karşılık buldu.
Kuzeyde, bir okula başörtülü öğretmen atanması girişimine öğretmen sendikaları “siyasal İslam dayatması” diye karşı çıkarken, güneyde, başörtüsüyle okula gitmek isteyen öğrenciye destek verildi, bu yöndeki tartışmalar “özgürlükler” odağından ele alındı.
Öğretmen sendikaları, kadrosu Dipkarpaz Recep Tayyip Erdoğan Ortaokulu’nda bulunan başörtülü bir öğretmenin Lapta Yavuzlar Lisesi’ne atanması nedeniyle ayağa kalktı. Kuzeyde bu gelişme yaşanırken, güneyde, okuldan dışlanmak isteyen başörtülü öğrenciye, sendikalar sahip çıktı.
‘Devlet’ okulu ancak düzenleme yok
Başörtülü öğretmenin önce Dipkarpaz’daki ortaokul, ardından Lapta Yavuzlar Lisesi ve tepkilerden sonra da Hala Sultan İlahiyat Koleji’nde görevlendirilmesi tepkileri dindirmedi.
Üç okul da devlet okulu olmasına karşın devletin konuyla ilgili herhangi bir düzenlemesinin olmaması da dikkat çekti. Öğretmenler Yasası’nda kıyafet tüzüğü bulunmuyor. Öğretmenin kılık, kıyafeti yasadaki “öğretmen kendine yakışanı giyer” cümlesiyle düzenleniyor.
Eğitim Bakanı müdahale etmişti
Öte yandan, adanın güneyinde göçmen bir öğrencinin başörtüsü takması okul müdürünü rahatsız etmiş ve kızın okula alınmaması için tepki koymuştu.
Kıbrıs Cumhuriyeti Eğitim Bakanı Costas Hambiaouris, duruma müdahale ederek öğrencinin okula gitmesinin önünü açmıştı.
Laiklik sorununu çözememiş toplumlarda din ile mücadelenin günümüzde nasıl olması gerektiğinin önemli ipuçlarını veren iki olayla ilgili Kıbrıs Türk sendikalarının görüşleri şöyle:
Ne dediler?
Şifa Alçıcıoğlu (İlkokul Öğretmeni)
“Bir eğitimci olarak dini inançların eğitimle çocuklara dayatılmasına karşıyım”
- Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşanan durumla ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Başörtülü öğretmen mevzusunu bir örnekle açıklamak istiyorum. Türkiye’den bir arkadaşla konuşuyorduk ve orada yaz kursları yapıldığını, aralarında baş örtülü öğretmenlerin de bulunduğunu ve bazı sıkıntılar yaşadıklarını anlatmıştı. Karşı cinsten iki öğretmenin tokalaşmasının bile bir sorun haline geldiğinden bahsetmişti. Bu nedenle bir eğitimci olarak dini inançların eğitimle çocuklara dayatılmasına karşıyım. Ayrıca Kıbrıs’ın kuzeyinde yapılmaya çalışılan siyasal İslamdır. İslamı görünür kılmaya, normalleştirmeye ve dayatmaya uğraşıyorlar. Eğitimde islami figürleri görünür kılmak yıllardır dayatılan bir yöntemdir.
- Aynı dönemlerde Kıbrıs’ın güneyinde de benzer bir durum gerçekleşiyor. Fakat bu sefer başörtüsü göçmen bir öğrencinin başında. Kıbrıslı Rum eğitimciler ve öğretmen sendikaları bunun bir özgürlük olduğunu söylüyor. Bu tepkilerle ilgili düşünceleriniz ne?
- Güneydeki durum bizimkinden biraz daha farklı. Öncelikle başörtüsü takan bir öğrencidir, öğretmen değil. Eğitim herkes için haktır ve okuldan men edilmesi onun için iyi bir sonuç doğurmaz.
- Fakat başörtülü kız da eğitim aldıktan sonra bir eğitimci olmak isteyebilir. Bununla ilgili ne diyeceksiniz?
- Şimdi öğrenciye karışmamak gerektiğini düşünürüm. Türbanlı öğrencinin de eğitim hakkı vardır. Gerek kendi kültüründen gerekse eğitim eşitliği fırsatından yararlanamaması doğru değildir ve bu durum aslında daha fazla devletin tutumuyla ilgilidir. Çünkü devlet laik olmak zorundadır. Ama devlet memuru olmayan o ülkenin vatandaşı bile olmayan biri de sırf türbanından dolayı eğitim hakkından mahrum edilmemelidir. Öte yandan kuzeyle ilgili anayasada laiklik diye bir ilke vardır. Laik olmamak eşitlik ilkesine de ters bir durumdur. Devlet memurları ona uygun hareket etmelidir. Bir de son yıllarda gördük ki turban artık bir inanç göstergesi değildir. Bunu yasaklamak da çözüm olmayabilir. Çözüm kendi yaşam tarzımızı anlatarak özgürlük mücadelesi yaratarak gerçekleşebilir.
Burak Maviş (KTÖS Eğitim Sekreteri)
“Kıbrıslı Rum toplumunda siyasal
İslam diye bir tehlike yoktur”
- Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşanan durumla ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Bir öğretmenin yeri her zaman çok önemlidir. Kıbrıs, Anadolu’dan da önce Atatürk ilke ve inkılaplarını benimseyip kılık kıyafetini buna uygun düzenlemişti. Çoğu zaman öğretmen, anne ve babalardan önce gelir, ve öncü olur. Öğretmen dini unsur içeren şeylere vurgu yapmamalıdır. Kılık kıyafet tüzüğümüz yoktur, fakat öğretmenler yasası’nda ‘öğretmen kendine yakışanı giymelidir’ yazmakta. Kıbrıslı Türk kadını profilinde başörtüsü zaten yoktur fakat şunu da belirtmekte fayda var ki benim nenem kara çarşaflı bir kadındı. O dönemde kimse onu yadırgamazdı, ama şu an dini unsurlar bize dayatılan bir durumdur. Öğretmen dine özendirici olmamalıdır. Bilimin yerine dini referans alarak çocuk yetiştiremeyiz. Bu durum, zamanın başbakanı Ferdi Sabit Soyer’in tenis kurslarıyla kuran kurslarını benzetmesine kadar gider. Bu coğrafyada siyasal İslam dayatmaları zorlamadır ve karşılığı yoktur. Kıbrıslı Türkler yıllardır Türkleştirme politikalarına, son dönemde de dini baskılara maruz kalmaktadır.
- Aynı dönemlerde Kıbrıs’ın güneyinde de benzer bir durum gerçekleşiyor. Fakat bu sefer başörtüsü göçmen bir öğrencinin başında. Kıbrıslı Rum eğitimciler ve öğretmen sendikaları bunun bir özgürlük olduğunu söylüyor. Bu tepkilerle ilgili düşünceleriniz ne?
- Kıbrıslı Rum toplumunda siyasal İslam diye bir tehlike yoktur. Fakat adanın kuzeyi tamamen Türkiye tarafından kontrol ediliyor. Türban, Türkiye’nin buraya dayattığı bir şeydir. Bu yüzden de biz bu tehlikeye karşı mücadele etmeliyiz. Kıbrıslı Rumlar böyle bir tehlike altında olmadıkları için çoğu zaman karşıt tepkiler vermiyorlar. Bizim yaşadığımız özgürlük değil dayatmadır. Türkiye’yle olan ilişkilerimiz eşit olsaydı bugün bunları konuşuyor olmazdık. Hoşgörümüz dayatmalar yüzünden azalmaktadır. Bizimki varoluş meselesidir.
- Fakat başörtülü kız da eğitim aldıktan sonra bir eğitimci olmak isteyebilir. Bununla ilgili ne diyeceksiniz?
- Şimdi oradaki öğrenciler mezun olup eğitimci olmak istiyorlar. Bu önceden planlanmıştı. Kıbrıs’ın güneyinde çocuklar halihazırda okullara dini inanç ve kültüre göre gidiyor. Orada dini figürler alışılmış bir şey.
Georgia Zenonos (İlkokul Öğretmeni)
“Din özgürlüğü demokratik toplumun
en önemli insan hakkıdır”
- Kıbrıs’ın güneyinde yaşanan durumla ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Kişinin dini özgürlüğü demokratik bir toplumda en önemli insan haklarından biridir. Okullar öğrencilerin, velilerin, ve öğretmenlerin dini inançlarına saygı duymak zorundadır. Ayrıca anne – babalar çocuklarını kendi dini ve felsefi inançlarına göre yetiştirmekte özgürdürler. Bu nedenle, Suriyeli öğrencinin kendi dini inancına göre davranması ve giyinmesi gayet normaldir. Suriyeli öğrencinin okul müdürü tarafından mağdur edilmemesi gerekirdi.
- Aynı dönemlerde Kıbrıs’ın kuzeyinde de benzer bir durum gerçekleşiyor. Fakat bu sefer başörtüsü bir öğretmenin başında. Kıbrıslı Türk eğitimciler ve öğretmen sendikaları bunun bir özgürlük olmadığını söylüyor. Bu tepkilerle ilgili düşünceleriniz ne?
- Bir öğretmenin de başörtüsü takması yine daha önce de belirttiğim gibi aynı prensibe bağlıdır; ki bu da her kişinin dini inanç ve seçimlerini özgürce yaşaması gerektiğidir. Laik ve tarafsız okullar popüler olmaya başlamıştır ki bu da şüphesiz önemli bir şeydir. Fakat aynı zamanda bu, bir öğretmenin dini inançlarını özgürce yaşayamayacağı anlamına gelmiyor. Ancak bir öğretmenin din propagandası yapması ya da dini inançlarını empoze etmeye çalışması problem olurdu.
KUZEY LEFKOŞA
GÜNEY LEFKOŞA
Güney Lefkoşa'da başpiskopos'a karşı yapılan gösteri
FOTO: CNA