Özür dilerim, beni affet!

Tümay Tuğyan

Bir coğrafyada daha; mağdurlar, saldırganlarını affediyor!

Nerede mi?

Ruanda’da!

Evet yanlış duymadınız, acısı hâlâ bugün taptaze olan, 800 bin kişinin satırlarla ve benzeri aletlerle vahşice katledildiği Ruanda’da mağdurlar, saldırganlarını affediyor.

Merkezi Ruanda’da bulunan ‘Association Modeste et Innocent’ adlı sivil toplum kuruluşu tarafından yürütülen uzlaşma programı çerçevesinde, soykırımın tarafları olan Tutsiler ve Hutular’dan oluşan küçük gruplar, öncelikle aylar süren bir psikolojik destek görüyorlar.

Ve bu sürecin ardından genellikle saldırganlar, resmi olarak bağışlanma talebinde bulunuyorlar.

Bu talebin, mağdur tarafından kabul görmesi halinde, saldırgan, ailesi ve arkadaşlarıyla birlikte, genellikle içinde yemek ve geleneksel muz birası bulunan bir hediye sepeti eşliğinde mağdurun kendisini ya da öldürülmüşse ailesini ziyaret edip özür diliyor.

Barışma, şarkı ve danslar eşliğinde kutlanıyor.

New York Times Dergisi birkaç gün önce, mağdurları ve kendilerinden özür dileyen saldırganları aynı karede buluşturan fotoğraf sanatçısı Pieter Hugo’nun resimleri eşliğinde, uzlaşının kısa hikayelerini yayınladı.

İşte size iki çarpıcı örnek:

Solda, saldırgan-Godefroid Mudaheranwa: “Evasta’nın evini yaktım. Onu ve çocuklarını öldürmek için onlara saldırdım fakat Tanrı onları korudu ve kaçmayı başardılar. Hapisten çıktığım zaman eğer onunla karşılaşsaydık, kaçar ve saklanırdım. Daha sonra AMI aracılığıyla katıldığımız destek programının ardından, ondan af dilemeye karar verdim, şeytani şeyler yaptığım bu insanla iyi bir ilişki  kurmak istedim”.

Sağda, mağdur- Evasta Mukanyandwi: “Ondan nefret ediyordum. Fakat evime gelip önümde diz çökünce ve benden onu affetmemi isteyince, samimiyetinden etkilendim. Şu anda eğer yardıma ihtiyacım olsa, o beni kurtarmaya gelir. Bir sorunla karşılaştığım zaman, onu arıyorum”.

Solda, saldırgan- François Ntambara: “1994 yılında yaşanan soykırımda, ben bu kadının oğlunu öldürenlerden biriyim. Şu anda ise aynı uzlaşma grubunun üyesiyiz. Herşeyi paylaşıyoruz; eğer bir bardak suya ihtiyacı varsa, ona su getiriyorum. İster gün ışığında olsun, ister karanlıkta, aramızda şu anda herhangi bir şüphe yok. Eskiden, yaşadığım acı olayları hatırlatan kabuslar görüyordum fakat şimdi daha huzurlu bir biçimde uyuyorum. Ve birlikte olduğumuz zaman, aralarında hiçbir şüphe bulunmayan iki kardeş gibiyiz”.

Sağda, mağdur- Epiphanie Mukamusoni: “O benim çocuğumu öldürdü, daha sonra gelip benden af diledi. Onu hemen affettim. Saklamak yerine suçunu ifade etme biçimi beni memnun etti. Çünkü birisinin size karşı işlediği suçu saklamaya devam etmesi, sizin canınızı acıtıyor. Af talebini kabul etmemden önce, benim yanıma dahi yaklaşamazdı. Ona düşman muamelesi yapıyordum. Fakat şimdi, kendi öz oğlum gibi muamele etmeyi tercih ediyorum”.