Kıbrıs Türk İnsan Hakları Vakfı, Sağlık Bakanlığı ile Tıp-İş arasında imzalanan işbirliği protokolünde “vatandaşlık almak amacıyla hastaneye başvuran kişilerin muayenesi sonucunda, herhangi bir ‘özürlülük’ tespit edilmesi durumunda, söz konusu kişilere vatandaşlık verilmeyeceği” yönündeki ifadeler yer aldığını belirterek bu durumu eleştirdi.
Vakıf Hukukçusu Öncel Polili yaptığı açıklamada, çağdaş insan hakları terminolojisinde “özürlülük” kavramını literatürden kaldırıldığını ve yerini “engelli” teriminin aldığını belirten, vatandaşlık başvurusu yapacak olan kişilere salgın hastalık taşıyıp taşımadıkları dışında yapılacak olan muayenelerin hiçbir hukuki zemini olmadığını savundu.
“KABUL EDİLEBİLECEK BİR ANLAYIŞ DEĞİL”
Bir şahsın yapılan protokolün tabiriyle “özürlü” olması sebebiyle vatandaşlık alamamasının kabul edilebilecek olan bir anlayış olmadığını, bu anlayışın ırkçılıktan, cinsiyetçilikten, yabancı düşmanlığından her hangi bir farkı olmadığı görüşünü dile getirdi.
Polili açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Üzerinde önemle durulması gereken diğer bir husus da protokola imza koyan tarafların engelli kişileri toplumun sırtında bir yük olarak görmesidir. Hâlbuki temel sorun engelli kişilerin sosyal hayattan dışlanması, engelli kişilerin çalışabileceği, eğitim alabileceği ve diğer temel insan haklarından mahrum kaldığı bir düzen yaratılıp engelli kişilerin toplumdan soyutlanmasıdır.
Bu tür yaklaşım engelli kişilere karşı nefret suçlarını ve özellikle nefret söylemlerini de artırmaktadır. Halbuki devletlerin görevi farklı kesimler arasında nefreti artırmak değil, her bireye insan haklarını eşit bir şekilde kullanmasını sağlamaktır.”
“PROTOKOLÜN HUKUKİ ZEMİNİ YOK...”
Polili açıklamasında devamla, bu bağlamda, imzalanan protokolün herhangi bir hukuki zemini olmadığını ve “ayrımcılığa yol açan bir belge” olarak tarihe kaydedildiğini savundu.
Polili “Bu noktadan sonra yapılması gereken, esas sorunun özürlülük olmadığını, esas sorunun engelli kişilerin haklara ulaşması için ayrımcı bir ortam yaratıldığını kabul etmek ve özür dilemektir” dedi.