Paçaları tutuşmak!

Serhat İncirli

Paçaları tutuşmak veya paçası tutuşmak!

Ne anlama gelir?

Telaşlanmak!

Telaşa kapılmak!

-*-*-

Peki telaşlanmak nedir?

Sıkıntı duyarak acele etmektir!

Endişelenmektir!

Tutuşmaktır!

Ve tabii ki telaş etmektir!

-*-*-

Telaş nedir?

Telaş, kaygıdır!

Tasadır!

Sıkıntıdır!

-*-*-

Kaygı nedir peki?

Türk Dil Kurumu’na göre, “kaygı”; “… Genellikle kötü bir şey olacakmış düşüncesiyle ortaya çıkan ve sebebi bilinmeyen gerginlik duygusu”dur!

-*-*-

En başa dönelim!

Kimin paçaları tutuştu?

-*-*-

Nerede bir faşist varsa, hepsinin!

-*-*-

Niyazi Kızılyürek’e bu yüzden saldırıyorlar!

Üstelik saçmalayarak, işin içine, yanlış, yalan ve 1950 model propaganda tekniklerini de karıştırarak!

-*-*-

“Türkiye, Kıbrıs Türkü’nü Rum’un insafına terk etmeyecek” diyor bir tanesi…

Bir diğeri, “CTP’nin iki yüzü” falan diye resmen saçmalıyor!

-*-*-

Paçalar tutuştu!

Neden tutuştu?

Çünkü gördüler ve gayet de emindirler ki, “Türkiye ve Türk Lirası” ile ancak buraya kadardır!

Bundan sonrası felaketten de felakettir!

Kıbrıs Türk toplumu için şu andan daha kötü olan, belki “kıyamet”tir sadece!

-*-*-

Farkındadırlar ki, Türkiye’nin yapacak hiçbir şeyi kalmamıştır; yapacak takati de yoktur!

-*-*-

Kızılyürek yanlış bir şey mi söyledi?

Hayır!

Gerçekleri vurdu yüzlerine!

Onlar da biliyorlar bu gerçekleri, paçalar tutuştu, telaşa kapıldılar, tutuştular, endişe bastı zavallıları!

Ve eski taktikle saldırıyorlar!

Kızılyürek’i hedef gösteriyorlar!

“Rum Kızılyürek” falan diyorlar!

-*-*-

Gerçeklere gelin faşo - canlar!

Gerçeklere gelin!

Kıçınız yiyorsa, sıkıyorsa, bronzonuz varsa, gerçekten Kıbrıs Türk toplumundan yanaysanız, yobaz dincilerin laikliğimize ettiği hakareti de eleştirin!

Eleştirin da görelim!

-*-*-

Nicos Hristodulidis de telaşlanmalarının bir başka sebebi!

Acaba ne açıklayacak?

Acaba neler söyleyecek?

Kıbrıs Türk toplumu için neler önerecek?

Korkudan, endişeden çılgına dönüyorlar!

“Kaygı” basıyor tümünü!

Doktora ihtiyaçları ortaya çıkıyor!

Doktor değilim ama görünen köy kılavuz istemez; “Sakinleştirici almaları kaçınılmaz!”

-*-*-

Bir tanesi demiyor mu; “Sayın Erdoğan dedi ya; hepiniz TC vatandaşı olun, size TC Pasaportu verecekler” diye!

N’apacayık ay oğlum TC Pasaportu’nu?

Ersin Tatar dahil, tamamının ceplerinde (Erhan Arıklı hariç tabii ki) Kıbrıs Cumhuriyeti Pasaportu dururken, TC Pasaportu’nu ne yapsın ahali?

Ne işe yarar?

Sorry, üzdüysem sizi ha!

-*-*-

Bence siz önce yobaz laiklik düşmanlarına ve cebinde Kıbrıs Cumhuriyeti ile “TC Pasaportu propagandasına alkış tutanlara” söyleyin söyleyeceğinizi!

-*-*-

Niyazi Kızılyürek gerçekleri vurdu yüzünüze, biliyorum, hazmedemediniz, telaşlandınız, paçalarını tutuştu!

Siz yalancılarla, sahtekarlarla ve yobazlarla uğraşın önce!

C’mon faşo – canlar!


Alkolün etkisi!

Ersin Tatar, kendi ofisinde hazırlanan tek sayfalık gazetesine özel demeç vermiş…

Ve demiş ki; “Bu coğrafyanın en tehlikeli devletleri Rum – Yunan ikilisidir! Çünkü Enosis hayalleri hiçbir zaman bitmez!”

-*-*-

Tam bir saçmalama hali!

“Rum devleti” diye bir devlet yoktur!

Yok hayır Tatar’ın dediği gibi “varsa”, yani “Kıbrıs Cumhuriyeti” Rum devleti ise, Tatar da pasaportunu taşıyan vatandaşıdır!

-*-*-

Tam bir cehalet hali!

“Rum – Yunan ikilisi” diye bir devlet mi var?

Türkçe sıfır!

“Türkçülük yapan Türkçe bilmeyenler” gibi bir şey!

Tıpkı, bize Türkçülük öğreten iki Filistinli kardeşimiz gibi!

-*-*-

Ve Tatar demiş ki, “… Rum – Yunan ikilisi adlı devlet ya da devletlerin Enosis hayalleri hiçbir zaman bitmez!”…

Cehaletin zirvesi!

-*-*-

Bunları Tatar söylediyse, aldığı ilaçları veya içtiği içki markasını kesinlikle değişmeli!

Yok eğer kendi adamları uydurduysa, “lütfen içkisiz yazmayı denesin” tavsiyesinde bulunmak istiyorum!

-*-*-

Haddime değil biliyorum ama değerli büyüklerime ve bazı arkadaşlara tavsiyemdir; alkollüyken demeç vermeyin ve alkollüyken yazı yazmayın!

-*-*-

Bu arada sormak istiyorum; Türkiye’deki yobazlar sizin sürekli alkollü olduğunuzu biliyorlar mı?

Öğrenirlerse ve laiklikle alakalı yaptıkları gibi bir açıklama yapıp, “alkollü siyasetçi istemiyoruz” derlerse, korkudan ödünüz patlar mı?

-*-*-

Mesela geçen hafta sıcak havada dört şişe bira içen büyüğümüzün, korumalar tarafından arabaya taşındığından haberleri var mı?

Yoksa, “olsa da onlardan korkmayız” mı diyorsunuz?

Hade cauuuv!


Brüyo!

Afganistan'da Taliban'ın emriyle dünden itibaren güzellik salonları kapılarını müşterilere kapatıyor…

Afganistan’da artık güzellik salonu olmayacak…

-*-*-

Türkiyeli diyanet sendikacısı yobaz, Kıbrıslı Türk laikler için “zındık” dedi!

-*-*-

Zındık, “Tanrı’ya ve ahrete inanmayan, dinsiz, inançsız kimse” demektir!

-*-*-

Türkiye’yi Afganistan’a çevirmek isteyen bu kafalar varsın bize “zındık” desin!

Biz o kafalar ne mi diyoruz?

Brüyo!

O kadar!


Aklıma bazı sorular takıldı… Aklımı kurcalayan sorular şöyle: Müdür döven bakan var mı? Bir yetkilimizin sevgilisi 250 bin Sterlin değerinde otomobil aldı mı? Aldıysa, parayı nereden bulduğu hakkında fatura – makbuz gösterebilir mi? 10 binden fazla mazbata söz konusuysa, bu kişilerin tümü hapse girecek mi? Türkiye, bize 10 bin kişilik yeni bir hapishane de yapacak mı? Zeki Müren (Fotoğrafta) de bizi görecek mi? Külliye tamamlandığında, kantin işletmesi için ihaleye çıkılacak mı? Yoksa Kıb – Tek’e akaryakıt alımı gibi mi olacak?