Londra'nın Pakistanlı bir belediye başkanı seçildi ya, hemen "farklılıklara saygı" geldi gündeme.
İşçi Partisi başardı.
Çünkü "milliyetçilik" odaklı sağ siyasetten saflık olur beklemek, böylesi adımları.
***
Pakistan kökenli, Londra doğumlu Sadiq Khan "çok kültürlü demokrasi ve barış içinde bir yaşama ideali" için önemli bir umut!
***
Ne ilginç değil mi, Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki "dağılma"yı tetikleyen en önemli etken ayrı belediyeler talebiydi!
Bugün kaç Kıbrıslı kabullenir ki, farklı bir dil ya da kökenden bir başkanın yönetimi altında yaşamayı...
***
İtiraz etmeye gerek yok, kendimizi biliyoruz, tutucuyuz biz!
Girne'yi bir düşününüz, 74'ten bugüne Limasollu olmayan kimse başkan seçilemedi!
Bırakınız bir başka ülke doğumlu, Girneli başkanı olmadı Girne'nin.
Güzelyurt'ta da Mağusa'da da hep bölgecilik var önde!
Bunu biraz aşmışsa, Lefkoşa aşmıştır.
***
"Çok kültürlülüğe saygı" denince, Kıbrıs'ın kuzeyinde akla ilk gelen Türkiyeliler olur.
Nüfusun yarısını oluştursa da Meclis'te Türkiye kökenli vekil sayısının azlığı göze batar!
Elbette Türkiye - Kıbrıs ilişkisinin tarihsel geçmişi de, sosyal ve kültürel yansıması da farklıdır.
Çünkü Türkiye, ne acıdır ki Kıbrıs'ın kuzeyinde "hükümet" seçer, parti başkanlarının belirlenmesinde dahi etkin olur, "yönetim" iplerini elinde tutar, uluslararası hukuk önünde "adanın yarısını etkin kontrolü altında tutan” ülkedir!.
Kimliği elinden gidiyor korkusu arttıkça, "Kıbrıslı" değerlerine daha bir sarılır toplum!
O kadar bir ki, seneler önce Kıbrıs'a gelenler dahi en fazla "biz de Kıbrıslıyız" iddiasına enerji harcar!
Farklı bir kültür ayıpmış gibi.
Velhasıl, Pakistan - İngiltere örneği gibi bir okuma beklenemez yurdumda!
***
Mesele "yurt" ve "yurttaşlık" bilincidir.
Ne zaman ki Türk, Kürt, Rum, Ermeni değil de ortak bir yurt için yurttaşlık bilinci öne çıkacak, bizi ayırdığı düşünülen farklılıkların aslında hazinemiz olduğu fark edilecek...
İşte o zaman Kıbrıs da çok güzel olacak, dünyanın her yeri de...
***
Maronitlere seçme - seçilme haklarını vererek atabiliriz ilk adımı bizler de, ne dersiniz, olmaz mı?