Pamuk ipliği

Cenk Mutluyakalı

Almanya’dan bir arkadaşım geldi, kırk yaşında ve yorgun, “siz çok güzel yaşıyorsunuz” diyor.
Çocuklarımız Avrupa’ya göçüyor halbuki…

***

40 yaşında ve 27 sene daha çalışmak zorunda olduğunu anlatıyor.
Esaret gibi çalışmak bizimkisi…”
Üstelik “emekli ikramiyesi” gibi bir ödül de yok.
Bir kamu kurumunda çalıştığını da not düşmek istiyorum.
Emekli maaşı standart!

Şimdi aldığı maaşın yarısına yakınının kira ve vergilere gittiğini anlatıyor.
Bizim anne babalarımız zamanında buralarda çalışarak, Türkiye’de ev aldılar, şimdi hayal” diyor.

Siz çok güzel yaşıyorsunuz” demesinin sebebi de barlar, tavernalar, restoranlar, meyhaneler gece, gündüz dolu…

Bizim yurtsuzluk gibi bir sızımız var” diyorum, anlamıyor.

***

Kıbrıs’ın kuzeyinde özellikle kamu çalışanlarının sahip olduğu haklar Avrupa’ya kıyasla epeyce gösterişlidir.
Gelecek güvencesi, iş rahatlığı ve alım gücü anlamında söylüyorum.
Ancak bu hakların, toplumsal hizmete dönüşümü son derece sıkıntılıdır.

***

Bir de başka yüzü var ülkemin…

Ada yarısında çoğalan kirli para giderek artan kalabalıkları teslim alıyor.
Ortada akılla, izanla, gözle ölçebileceğiniz bir üretim yokken, acayip servetlerle yüzleşiyoruz.

Bu genç ne yaptı da bu arabanın sahibi oldu” diyerek şaşırıyor, “bu adam, bu kadar mülkü nasıl edindi” sorusunun yanıtını bulamıyorsunuz.

Ne iş yaptığını ya da yaptığı işle o serveti nasıl kazandığını anlayamadığımız insanlar giderek çoğalıyor. Kolay yoldan zenginleşmek dürtüsü kontrol edilemiyor.

Her yolun mübah” olduğu bu yolculuk ne yazık bizi dünyaya çıkarmıyor.

***

Kıbrıs’ın kuzeyinde yaratılan düzeni en iyi anlatan deyim “pamuk ipliği”dir sanırım…

Fırsat bu fırsat” diyerek yıllardır, türlü illegal imkanı kullananlar, karanlık bir tünelde, pamuk ipliğine bağlı hayata tutunuyorlar.

O ip ne zaman kopacak kimse de bilmiyor.