Dünya’da ciddi bir tedirginlik var. Çünkü pek çok ülke tehlikenin farkında: Havalar soğuduğunda Covid-19 pandemisinin ikinci dalgasına yaşayacağız. Ve eğer aşı bulunmazsa, bu kez başından sonuna kadar bir kış dönemini pandemi ile birlikte geçireceğiz.
Biliyorsunuz ki Covid-19 Pandemisi’nin ilk kısmını mart ayında yaşamıştık. Biraz şans sayesinde, biraz da ilk anda yaşadığımız tedirginlikle nedeniyle 1.5 ay gibi bir süreyi evlerde geçirdik. Psikolojik, ekonomik ve sosyal olarak zor bir süreç yaşasak da bu sürecin sonunda temiz bir ülke elde ettik.
Sıfır vaka günleri ardından esnaf dükkanlarını açmaya başladı ve esnaf memnundu. Herkes evlerinde kapalı kaldığı için bunalmıştı zaten. Yurt dışına da gidemeyince bahar aylarını ülkemizde geçirmeye başladık. Sokaklarda gezdik, kafelerde para harcadık, restoranlarda yemek yedik ve ülke içinde tatil yaptık.
Dahası, öğrenciler adaya dönmek istiyordu. Çünkü adada haftalardır sıfır vaka vardı. Doğrudur karantinaya gireceklerinden dolayı biraz söyleniyorlardı ama yine de Kuzey Kıbrıs’a dönmek için can atıyorlardı.
Ama hükümetimiz iş bilmezlik yaptı. Bu toplumun 1.5 ay boyunca evlerinde para kazanmadan, psikolojik sorunlar yaşayarak ve bunalarak geçirdiği sürecin değerini bilmedi.
Hükümet karantinasız girişleri 1 Temmuz 2020’de açtı.
Kısa süre içinde vakalar içinde boğulmaya başladık. Vaka sayısı o kadar çok arttı ki, tekrar evlere kapanmayı konuşur hale geldik. Hükümet resmen pandemiyi ithal etmiş oldu.
Yurt dışından insanlar ülkemize 3-4 günlüğüne geliyordu. Bazılarının Ercan Havaalanı’nda yapılan testi bir hafta sonra bile çıkmıyordu. Gelen de zaten evde durmaya pek niyetli değildi.
Uçaklarının indiği akşamdan meyhaneye gidenler, elinde bavul ile berbere gidenler, indiği gün içinde insanların içine karışıp işlerini halletmeye çalışanlar bu ülkeyi tekrar pandemi ile yüzleştirdi. Yüzleştirdi diyorum ama suç onların değildi, suç hükümetindi.
Dükkanlar tekrar kapandı. İş yerleri battı. Esnaf kepenk kapattı.
İnsanlar korkup da eve kapandıkça işler duruldu.
Dahası öğrenci de korkmaya başladı. “Sağlık sistemleri zayıf, hastaneleri bile yok, oraya gidersem ve hasta olursam ne yaparım” diye korkuyordu öğrenci. Bu beceriksizlik üniversiteleri çevrimiçi eğitime mecbur bıraktı. Bu mecburiyet ise ülkenin ekonomisini yerle bir etti.
Bir süre ‘karantinasız giriş işini biz mi beceremedik acaba’ diye düşündük. Doğruydu, hükümet denetleyici bir sistem kurmaktan acizdi ve bir devletten çok bir bakkal ciddiyetiyle yaklaşıyordu bu konuya.
Şükürler olsun ki hükümet tarafından yapılan bu büyük yanlış temmuz ayında yapılmıştı ve havaların sıcak olması sebebiyle ölümler yaşanmadan toplu bu süreci atlattı. Karantinasız girişler kaldırıldı ve vaka sayısı azaldı.
Fakat, geçen haftalarda adanın diğer yanından gelen haberler bize yeni bilgiler verdi. Güney’in karantinasız girişlerde kapsamlı ve denetimi yüksek bir sistemi olduğu halde vaka sayısında bir patlama yaşandı. Günde 200’e varan vakalar çıktıktan sonra durum artık bariz bir şekilde ortadaydı:
SORUN KARANTİNASIZ GİRİŞİ NASIL DENETLEDİĞİNİZ DEĞİL, SORUN KARANTİNASIZ GİRİŞİN KENDİSİDİR.
Ve soğuklar geldiğinde, karantinasız girişler kararını almak artık cesaret edemeyeceğimiz bir kumardır!
Hemen cevap olarak “ekonomi ne olacak” denildiğini duyar gibiyim. Halbuki karantinasız girişlerin ekonomiyi çökerttiği 1 Temmuz Kararı’nın sonuçları ile ortadayken, bugün artık yapmamız gereken adımlar aşikardır:
- Bir defa 7 gün karantinayı, ziyaret süresi ne olursa olsun yürürlüğe koyacağız.
- Pandemi hastanesi tamamlandıktan ve vakaları sıfıra indirdikten sonra bu ülkenin reklamını yapmaya başlayacağız.
- Ülkeye gelen turist 7 gün karantina otelinde kalacak ve bu ücreti kendi ödeyecek. Ödediği ücrete göre ister standart odada, ister lüks odada kalabilecek.
- Öğrencilerin standart karantina otel ücretini devletimiz ve okuduğu üniversite ortak karşılayacak.
- Ülkesinde vakalar artan turist, 7 gün karantinada kaldıktan sonra sokağına çıkabildiği, canının tehlikede olmadığı bir Kuzey Kıbrıs’a günlük değil aylık gelecek.
- Belli bir gelir düzeyinin üzerinde olan Türkiye Vatandaşları pandemi felaketi sürecini korunaklı, sıfır vakası olan Kuzey Kıbrıs’ta geçirmeyi tercih edecek.
- Öğrenciler ise online dersi reddedip bu adaya koşa koşa dönmek için can atacak.
Aşı bulunana kadar bu ülkeyi pandemiden arınmış bir cennet haline getirebiliriz. 7 gün karantina uygulamasını tekrar yürürlüğe koyarak ülkeye gelen insan sayısını düşürdüğümüz halde turizm gelirini yükseltebiliriz. Öğrencileri buraya dönmek için sabırsızlanır hale getirebiliriz.
Önümüzde bu potansiyeller dururken, meşru olmayan hükümet şu anda bu şansı halkın elinden çalmaktadır.
Bu yüzden sağlık bakanlığına açık çağrımdır: Seçimin bitmesinden saatler sonra pişkince aldığınız bu tehlikeli kararı acilen tekrar gözden geçiriniz!
Saygılarımla.