Kıbrıslırum gazeteci, Andreas Parashos, “Lefkoşa’daki Goebbels” başlığı ile Kathimerini gazetesinde yayınladığı köşe yazısında, DİKO Genel Başkanı Nikolas Papadopulos’un geçtiğimiz Pazar günü yine aynı gazeteye verdiği röportajda söylediklerine tepki gösterdi. Papadopulos’un açıklamalarını okuduğunda Hitler’in yakın arkadaşı Goebbels’in politikasını anımsadığını ifade eden Kıbrıslırum gazeteci, Goebbles’in iyi bir öğretmen olmadığını ifade ederek, önemli olan noktanın geçmişin hatalarından ders çıkarmak olduğunu söyledi.
Nikolas Papadopulos’un “... Adayı işgal eden ve 1974 yılındaki felakete yol açan Türkiye’dir. DİSİ ve AKEL, 50 yıl önce, Kıbrıslırumlar’ın, Kıbrıslıtürkler’e yönelik birkaç münferit şiddet olayını ve EOKA B albaylarının darbesini Türkiye’nin 1974’te yaptıklarıyla eşitlemekten vazgeçsin” şeklindeki açıklamalarına tepki gösteren Parashos, 15 Temmuz 1974 gününün hayatının en trajik günü olduğunu ifade ederek, Albaylar Cuntası’nın gerçekleştirdiği darbenin kendi hayatı üzerindeki izlerine de dikkat çekti.
Papadopulos’un söz konusu açıklamalarına tepki gösteren Parashos, Akritas planının DİKO başkanı Papadopulos için ikinci bir soyadı ya da babadan kalma bir miras gibi olduğunu belirtti.
Akritas planının, çoğu sebepsiz yere öldürülen 300 Kıbrıslıtürk’ün kanıyla boyanmış olduğunu belirten Parashos, sadece ve sadece Kıbrıslıtürk oldukları için bu kişilerin yeryüzünden silinmeye çalışıldığını belirtti. Papadopulos’u 1963-67 yılları arasındaki “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in listesine bakmaya davet eden Parashos, bu Kıbrıslıtürkler’in çok büyük çoğunluğunun savaşa girmediğini, Akritas planı çerçevesinde kurban edildiğini ifade ederek, geçmişteki hatalardan ders alınması gerektiğini belirtti.
(Özet çeviri: Kıbrıslıtürk Enformasyon Dairesi – 27.7.2015)
-------------------
BİANET.ORG
“Limasol'dan Sevgilerle…”
Murat Türker
Kıbrıs'ın bölünmemiş olduğu döneme nostaljik bir bakış: 1970'lerin erotik sembolü Raquel Welch'in Beloved filminde başrol oynamak üzere teşrif ettiği adada inanılmaz bir coşku ve akabinde ona ev sahipliği yapan Karmi köylülerinin bitmeyen sürgünü…
1-8 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşecek 10. Limasol Uluslararası Belgesel Festivali’nde yer alan yapımlardan Beloved Days (Sevilen Günler) adlı eser adanın özlemle anılan mazisine nüfuz etmemizi sağlarken, Kıbrıs'ın kapanmayan yaralarına da parmak basıyor.
Birbirinden ilginç eserlerin resmi geçidi halindeki festival (Διεθνές Φεστιβάλ Ντοκιμαντέρ Λεμεσού 2015), film gösterimleri dışında ünlü belgeselci Kim Longinotto'nun uzmanlığını paylaşacağı master class, müzik dolu geceler ve daha birçok etkinlikle misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor.
Raquel'in dayanılmaz cazibesi
Filmografisinde Kassandra Geçidi, Sylvester Stallone'li Rambo - İlk Kan 2 ve Kobra gibi ticari yapımlara rastladığımız yönetmen Yorgos Pan Cosmatos'a Kıbrıslı bazı işadamları bel bağlamış olsa da, Beloved hiç bir zaman başarıyı yakalayamadı. Oysa Raquel Welch gibi bir yıldızın, üstelik ününün zirvesindeyken adaya adım atması tüm bakışların Kıbrıs'a yönelmesine fazlasıyla yetmişti. Filmin ana mekanı, adanın kuzeyindeki Karmi köyünün ahalisi seferber edilmiş, teknik desteğin dışında figüranlık, hatta karakter oyunculukları ile yapıma katkıda bulunmaktan büyük zevk almışlardı. Fakat adanın gittikçe gerginleşen atmosferinde film zamanla unutulmuş, zaten 1974 sonrası Karmi Rumları köylerini terk etmek zorunda kalmışlar.
Kıbrıslı genç yönetmen Constantinos Patsalides ve yapımcı Yorgos Avraam 40 sene sonra konuyu ele alarak Kıbrıs'ta o zamanlar yaşanan acıların halen derinden hissedildiğini hatırlatıyor. Uzun süre Karmi'yi ziyaret bile edemeyen ahalisi yasaklar kalktıktan sonra köylerine uğrasalar bile çekilen ızdırabın izlerini silememişler.
Dünya prömiyeri Selanik Belgesel Festivalinde yapılan belgeselde Raquel Welch'le 40 yıl önce aynı seti paylaşmış birçok adalının Beloved filmini ilk defa seyrettiklerine de şahit oluyoruz. Belgesel çekimlerine katkıda bulunup anılarını paylaşan filmin jönü Richard Johnson ise ne yazık ki 5 Haziran 2015 tarihinde vefat etti.
Duygusal ve nostaljik bir dile sahip olsa da, Beloved Days yüzleşilmesi ve hesaplaşılması gereken meselelerle bizi karşı karşıya bırakıyor; Kıbrıs'taki tıkanmışlığa bir şekilde isyan ederken, değişime katkıda bulunarak geleceğe ümitle bakmamızı sağlıyor.
Seçme belgeseller
Bilhassa Yunanlı denizcilere odaklanarak şileplerdeki yaşamlarına hassas bir dokunuşla eğilen Fransa yapımı Exotica, Erotica, Etc. adlı belgesel de Limasol'da mutlaka ilgi çekecektir. Evangelia Kranioti'nin zarafetle yönettiği eser, deneysel tavrı sanatsal bir incelikle harmanlayarak, hayatlarının büyük bir kısmı okyanuslarda geçen deniz emekçilerinin psikolojisine ve dünyasına bizi dahil ediyor. Selanik belgesel festivalinde de yer alan eserde, müzisyen Stephan Micus imzalı tınıların da durgun olduğu kadar melankoli kokan atmosferi pekiştirdiği kesin, muhtelif limanlardaki sevgililerin şehvetli itirafları ise epeyce cesur.
Girit ruhu
Bizans çalgılarından lir, Girit halk müziğindeki en popüler enstrümanlarından biri olmayı sürdürüyor. Bir Aile Meselesi (Μία οικογενειακή υπόθεση) adanın en ünlü müzisyenlerinden lir ustası Psarantonis ve soyunun özel dünyasına seyirciyi başarıyla dahil ediyor. Selanik'te seyretmiş olduğum, Angeliki Aristomenopoulou'nun yönettiği yapım kaybolmakta olan geleneksel değerlere de dikkat çekiyor. İsyankar ve devrimci ruhlarıyla da tanınan müzisyen Ksiluris ailesinden üç nesille tanışırken bir ara Avustralya'ya göç etmiş oğul Psaroyorgis ve çocuklarının gurbetten hem olumlu, hem olumsuz şekilde etkilendiğini de görüyoruz.
Adadaki köy düğününde Girit udu çalıp, şarkı söylerken gelin alayını daracık patikalarda arkasından sürükleyen Psaroyorgis ruhunuzu okşayacaktır…
(BİANET.ORG – Murat TÜRKER – 25.7.2015)