Fayka Arseven Kişi
Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) dağılma noktasına geldi, Parti Başkanı İzzet İzcan ile PM üyeleri karşı karşıya kaldı. İzcan, olağanüstü kurultay tarihi açıklarken ve TKP listelerinden seçime girme önerisi yaparken, 12 PM üyesi buna karşı çıktı, “ yetkisi yok, usulsüzdür, yasadışıdır” tepkisinde bulundu.
Bu hafta BKP PM üyesi, eski Genel Sekreter Abdullah Korkmazhan ile BKP’de yaşananları konuştuk.
Korkmazhan, İzzet İzcan’ın hırs ve egoları nedeniyle bu süreci yaşadıklarını iddia ederek, “TKP listeleri ile seçime girmek BKP’nin intiharı olur. İzcan partinin kapısına kilit vurur” dedi.
Olağanüstü kurultayın, BKP Tüzüğü’ne aykırı olduğunu da anlatan Korkmazhan, mahkeme yolunu seçebileceklerini dile getirdi.
- YENiDÜZEN: BKP’de neler oluyor? Bir anda gündeme BKP’deki sorunlar geldi. Bu sorunlar bir anda mı oldu yoksa bu bir süreç miydi?
- Abdullah KORKMAZHAN: Bir süredir devam eder. Esas tartışma BKP’nin kolektif, demokratik, katılımcı bir anlayışla örgütlenmesini, yönetilmesini isteyen bir anlayışla, ‘hayır, ben başkanım ne dersem o olacak’ BKP’deki tek adam yapısını koruma arayışıdır.
Yani bir demokrasi mücadelesi vardır BKP’nin içerisinde. Bu yeni bir şey değildir. Her şeyden önce ben bu yaşananlardan dolayı çok büyük üzüntü duyarım. Çünkü siyasete 2002 yılında BKP’de başladım. 15 yıldır BKP’deyim. 15 yılımı verdim dolayısıyla benim açımdan çok kolay bir süreç değil.
Sayın genel başkanın söylediği gibi koltuk kavgası da değil. BKP’nin 2013 seçimlerinde yakaladığı yüzde 3’lük başarının BKP’nin vizyonunu genişleterek, daha katılımcı, demokratik bir yapıya kavuşarak büyümesini isteyenlerle, küçük olsun benim olsun anlayışı arasındaki kavgadır.
Bu kavga 1-2 yıl önceye gider. Bizim Haziran ayında seçimimiz vardı. Olağan Kurultay vardı. Bu kurultay öncesi bu görüş ayrılığı partide oluştu. Bazı arkadaşlar ve bizler dedik ki; 2013 seçimlerinde ciddi bir başarı sağladık. Bu aşamada yapılması gereken artık BKP’nin tek bir adamın görüntüsünden çıkıp daha kolektif, vizyonunu genişleterek, kadın örgütü, gençlik meclisiyle, değişik alanlarda uzmanların daha fazla ön plana çıkabileceği daha katılımcı anlayışa büyümesidir. Tüzükte de bir takım değişikler ile ‘3 dönem kuralının getirilsin’ dedik. İzzet Bey partinin kuruluşundan beridir başkandır, halen daha da başkan olmak ister. Tüzüğe bir takım demokratikleşme getirilsin dedik. İzzet bey bunların hepsini elinin tersiyle itti. Bu süreçte beni, bu fikirleri ortaya koyan, parti içerisinde disiplinsizlik yaratan bir kişi olarak algılamaya başladı. Benimle de arasına mesafe koydu.
“Kurultay ilan edilmeden, o kurultayın tarihi ve salonu belliydi. İlan edilen kurultay parti tüzüğüne aykırıdır, usulsüz ve yasadışıdır.”
- YENİDÜZEN: Rakip olarak mı görüyor, başkanlığa mı hazırlanıyordun?
- Abdullah KORKMAZHAN: Bilmiyorum. Benim öyle bir talebim olmadı geçen kurultayda, zaten tek aday İzzet beydi. Benim talebim partinin daha kolektif, demokratik yapıya bürünmesidir. Tek adam noktasından çıkması, kadınların, LGBTI haklarının savunulabileceği daha modern sol parti haline gelmesiydi. Bunda ciddi bir tepkiyle karşılaştık. Biz olağan kurultay sürecinde bu işi zorlamadık. Çünkü karşıdan o tepkiyi görünce bir geri adım atalım dedik, yoksa bu iş büyüyecek. İstemediğimiz tartışmalar yaşanabilir, bırakalım kurultay geçsin, kurultay sonrasında süreç içerisinde tartışarak, aşarız diye düşündük. Bu çerçevede ben genel sekreterliğe aday olmadım. Parti Meclisi’nde kaldım. Birçok arkadaşın istemesine rağmen hatta genel başkanın kendisinin de istemesine rağmen genel sekreterliğe aday olmadım ki bu sorunlar büyümesin zaman içerisinde çözebilelim. Benim için önemli olan partinin büyümesiydi, genel sekreterlik bir şey ifade etmezdi. Genel sekreterliğe de aday olmadıktan sonra genel başkanın ‘ben bilirim’ tavırları katlanarak büyüdü. Parti Meclisi toplantıya çağrılmamaya başlandı ve parti meclisinin aldığı kararlara aykırı işler yapılmaya başlandı. Bizim partimizin Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra almış olduğu ve kamuoyuna verdiği bir açıklama var. Dedik ki; Yapılması gereken tüm solda demokratik bir üst yapının oluşmasıydı. HDK ya da SRIZYA gibi bir model ile tüm sol yapıların kendi kimliğini koruyarak ama ortak noktada buluşarak, birlikte hareket edebileceği bir üst yapının oluşmasını başlatma kararı aldı. Başkan ise bunun tam tersi bir çalışma yaptı. Ne yaptı? Önce gitti TKP ile oturdu, bir protokol imzaladı. Parti meclisinin onayı ve yetkisi olmadan…
“Biz 15 yıllık bir partiyiz, bir siyasi duruşumuz var. Daha dün kurulmuş, ismi çalıntı, daha geçtiğimiz hafta partisine ülkücüleri katan, hiçbir siyasi ortak noktamız olmayan üstelik o oy oranı belli olmayan bir partiyle böylesi bir oluşuma sıcak bakmıyoruz”
- YENiDÜZEN: Bu protokol neyi öngörüyordu?
- Abdullah KORKMAZHAN: BKP’nin TKP ile bir seçim ittifakı yapması ve önümüzdeki seçimlerde TKP listelerinden seçime girmesi. Parti meclisinin kararına tamamen ters bir model… biz bunu duyduğumuzda kendisine dedik ki ‘sayın başkan bu yanlıştır, bizim böyle bir kararımız yoktur. Lütfen PM’yi topla bunu tartışıp, konuşalım.’ Aylarca PM’yi toplamadı. Diğer yandan da bu çalışmayı ilerletti. TKP, BKP heyetleri birlikte çeşitli örgütleri gezdi. Bu örgütlerle yapılması gereken çalışma çatı partisi çalışması iken, bu örgütlere TKP-BKP arasında imzalanan protokol sunuldu. Yani ‘biz TKP ile anlaştık, seçime giriyoruz, siz de gelin’. Bunu örgütler reddetti.
“Sayın başkan TKP ile bir protokol imzalamış, PM kararı olmadan, bu protokol BKP’nin TKP listelerinden seçime girmesini öngörüyor. Kimin nereden aday olacağı bile anlaşılmış. Genel başkanımızda Lefkoşa’dan 2’nci sırayı almış.”
Diğer yandan PM’nin aldığı karar doğrultusunda da bir çalışma yürütülürdü. Ama öğrendik ki sayın başkan TKP ile bir protokol imzalamış. PM kararı olmadan, bu protokol BKP’nin TKP listelerinden seçime girmesini öngörüyor. Kimin nereden aday olacağı bile anlaşılmış. Genel başkanımızda Lefkoşa’dan 2’nci sırayı almış. Biz bunu duyunca, dedik ki; partimizin böyle bir kararı yok, sen ne hakla böyle bir anlaşma yaptın TKP ile lütfen PM topla.’ ‘Toplamam’ dedi. Biz de tüzükten kaynaklanan hakkımızı kullanarak, 7 PM üyesinin imzasıyla PM toplanabilir, biz topluyoruz. O zaman tamam dedi. 28 Eylül’deki PM bu şekilde toplandı.
PM toplandı sayın başkan dedi ki; biz bütün örgütleri gezdik çatı partisine kimse gelmedi. Ama bu örgütlere götürülen de bu değildi. Biz bunu diğer örgütlere sorarak öğrendik. Kendilerine TKP listelerinden seçime girme önerisi götürüldü. ‘Hiç kimse kabul etmiyor bu çatı partisinde buluşmayı. TKP vardır mümkün olan, bu protokolü imzaladık. Mümkün olan budur, bunu yapacağız’ dedi.
Herkes söz aldı, görüşünü söyledi. Mümkün olmadığını söyledik. Kendisine ‘Biz 15 yıllık bir partiyiz, bir siyasi duruşumuz var, son seçimlerde yüzde 3.5 oy almışız, daha dün kurulmuş, ismi çalıntı, mahkemelik olan daha geçtiğimiz hafta partisine ülkücüleri katan, hiçbir siyasi ortak noktamız olmayan, oy oranı belli olmayan bir partiyle böylesi bir oluşuma sıcak bakmıyoruz. Artı senin böyle bir yetkin yoktur, kime sordun da böyle bir çalışma yaptın da bizim önümüze getirdin’ dedik.
- YENiDÜZEN: Parti başkanı PM’den yetki alması mı gerekirdi?
- Abdullah KORKMAZHAN: Tabi ki. Çünkü PM’nin verdiği yetki çatı partisi çalışmasıydı.
“‘İttifak reddedilirse, istifa edeceğim, aday olmayacağım bunlar ittifak istemiyor’ söylemi doğru değil. TKP ile yapılan bir ittifak değil. TKP’ye yedeklenmektir.”
- YENiDÜZEN:O günkü PM nasıl sonuçlandı peki?
- Abdullah KORKMAZHAN: Tartışmalar sürerken, ortaya çıktı ki PM’nin çoğunluğu bunu reddedecek. O zaman dedi ki; ‘belli olmuştur ki biz bu gece bir karar üretemeyeceğiz. O yüzden toplantıyı kapatalım.’ Dedik ki; nasıl PM karar üretemez? İki ayrı görüş var. Yapılması gereken bunun oylanmasıdır. Artı yapılan bir de çalışma var. Siz dediniz ki çatı partisi mümkün değil ama PM’nin yetki verdiği çerçevede yapılan bir çalışma var, demokratik koalisyon. Manifestosu hazırlandı ve altında da örgütlerin imzası var. Biz bu çalışmayı yaptık. Başkana dedik ki; ‘bu bizim yaptığımız bir çalışmadır, bu mümkündür. Bizim önerimiz bunun onaylanmasıdır.’ Yani ‘İttifak reddedilirse, istifa edeceğim, aday olmayacağım bunlar ittifak istemiyor’ söylemi doğru değil. TKP ile yapılan bir ittifak değil. TKP’ye yedeklenmektir.
- YENİDÜZEN: Neden anlattığınız bunca sebep varken Parti Başkanı İzcan TKP’de ısrar ediyor?
- Abdullah KORKMAZHAN: İnanın anlamış değilim. Bunu halen daha çözemiyorum. Kendisine çok sordum, ‘ülkemiz için yapmamız gerekir’ der.
- YENİDÜZEN: BKP, TKP’ye öneri götürdü mü ‘gelin bizim listelerden girin’ diye?
- Abdullah KORKMAZHAN: Bu konuşuldu ve TKP çok parçalı olduğu için bunu kaldıramayacağı ifade edildi. TKP’nin çatı partisine de sıcak bakmadığını söyledi. Dolayısıyla mümkün olanın TKP’nin listelerinden girmek olduğunu ve bunu onaylamamız gerektiğini bize söyledi. Biz de dedik ki ‘hayır mümkün olan burada bir çalışma var. Demokratik sol koalisyon. Bu olması gerekir. PM’de de 2 farklı görüş çıktı. Bu onaylanması gerekir PM hangisine karar verirse o çalışma devam ettirilsin. ‘Hayır, PM’nin karar alma yetkisi yoktur’ dedi.
“Karar defterini aldı, koltuğunun altına koydu ve dedi ki ‘olağanüstü kurultay ilan ediyorum. Hepinizi temizleyeceğim’ dedi ve toplantıyı terk etti.”
- YENiDÜZEN: PM’nin yetkisi dışında mı?
- Abdullah KORKMAZHAN: Ne münasebet. Dedi ki; ‘Ben genişletilmiş PM çağırdım. O yüzden genişletilmiş PM karar alamaz’. ‘Tüzüğümüzün hangi maddesi bunu söyler’ diye sorduk. ‘Yoktur’ diyor. Ben ‘böyle bir şey yoktur PM kurultaydan sonra en yetkili organdır. Genişletilmiş veya genişletilmemiş olmasından bağımsız olarak her türlü kararı alma yetkisi vardır’ dedim.
‘Hayır, onaylatmam ben TKP ile anlaştım. Bu iş bitti, ben bağlandım artık. Bu iş böyle olacak’ dedi. ‘Mümkün değildir, siz PM’nin karar almasını engelleyemezsiniz. Biz bunu oylamaya sunuyoruz’ dedik. 12’ye 8 yani 3’te 2 çoğunlukla PM demokratik sol metnini ve bu modeli onayladı. Bu yönde çalışma yapılmasını kararlaştırdı. TKP-BKP ile ilgili sunulanı da reddedildi. Bu oylama yapıldıktan sonra sayın başkan ayağa kalktı bir hışımla ‘sizin aldığınız kararları ben tanımam. Sizin böyle bir karar alma yetkiniz yoktur. Toplantıyı kapatıyorum’ dedi. Karar defterini aldı, koltuğunun altına koydu ve ‘olağanüstü kurultay ilan ediyorum. Hepinizi temizleyeceğim’ dedi ve toplantıyı terk etti. PM üyeleri olarak kararımızı yazdık ve imzaladık. Karar defterini alıp kaçması, PM’nin karar almasını engellemez.
“Biz kurultaya karşı değiliz. Kurultaya tabi ki gidilir ama usulüne uygun gidilir. Genel başkan PM toplantısından bir hafta önce kurultayın yapılacağı salonu tuttu, KTOEÖS’nın üst katı, 22 Ekim tarihine de ayırttı.”
- YENiDÜZEN: Partide bu kadar huzursuzluk, çatlama varken, kutuplar oluşmuşken, olağan üstü kurultay çağrısı yapılırken, sizin kurultayda bu hesaplaşmaya karşı çıkmanızın sebebi nedir?
- Abdullah KORKMAZHAN: Biz kurultaya karşı değiliz. Kurultaya tabi ki gidilir ama usulüne uygun gidilir. Genel başkanın bu PM toplantısından bir hafta önce kurultayın yapılacağı salonu tuttu, KTOEÖS’nın üst katı, 22 Ekim tarihine de ayırttı. Bir kurultay ilan edilmeden, o kurultayın tarihi ve salonu belliydi. İlan edilen kurultay parti tüzüğüne aykırıdır, usulsüz ve yasadışıdır. Çünkü parti tüzüğü 2 türlü kurultay öngörür. Olağan ve olağan üstü kurultay. Olağan kurultayın parti organlarını seçme yetkisi varken Olağan üstü kurultayın istisnai durumlarda seçme yetkisi vardır.
Ama sayın İzzet İzcan’ın gazete yoluyla verdiği ilanda parti organlarının seçilmesinin yer alması tüzüğe aykırıdır. Böyle bir gündemle olağanüstü kurultaya gidilmesi tüzüğe aykırıdır. Genel başkan ve PM üyeleri 3 yıl süre dolup yeni yapılacak olağan kurultaya kadar yetkilendirilmiştir.
İlan edilen bir diğer madde TKP-BKP protokolünün kurultayca tartışılıp oylanması. 28 Eylül tarihli PM toplantısında bu protokolü, tartıştık, görüştük, reddettik. PM oyçokluğuyla bu protokolü ret ediyor, demokratik sol koalisyonun oluşması için karar alıyor. PM’nin aldığı bu karara rağmen genel başkan bu protokolün kurultayca tekrardan tartışılıp, onaylanmasını talep ediyor bu hem yasal değil, hem tüzüğe aykırıdır.
Esas olan şudur; genel başkanımız PM’nin aldığı kararı beğenmedi. Tüzüğün kendisine verdiği olağanüstü kurultayı çağırma yetkisini kullanarak, kurultay ilan etti. Ama gündemini tüzüğe aykırı bir şekilde belirledi. Tüzüğü de çiğneyerek kurultayı ilan etti. Esas amacı parti içerisinde demokratikleşmeyi, kolektif katılımcılığı sağlamayı ve TKP protokolünü reddeden arkadaşlarımızı gidip orada temizlemektir. Bu nedenle biz bu kurultaya karşıyız. Düşünün bir genel başkan partisinin kararını yok sayar, tüzüğü yok sayar, karar defterini alıp, partiden kaçar.
- YENiDÜZEN: Bu gelişmelerden sonra siz ne yapacaksınız?
- Abdullah KORKMAZHAN: Bizim bu kurultaya taraf olmayacağımız kesin. Çünkü bu kurultay tüzüğe aykırı, usulsüz ve yasadışıdır. Hukuk yolunu mu deneriz, başka yollar mı deneriz bilemem birçok seçenek var.
- YENİDÜZEN: Ara emri için başvuruda bulunacak mısınız?
- Abdullah KORKMAZHAN: Oda bir seçenek. Mahkemeye gidilmesi durumunda ara emri alınacağı kesindir. Ama doğru bir yöntem mi bilemem. Arkadaşlarla oturup değerlendireceğiz. Bir de şu rahatsız edicidir; kendi partisine demokrasiyi içselleştiremeyen, katleden ülkedeki demokrasi mücadelesini nasıl verecek? Bu da bir açmaz.
Biz anti demokratik, tek adam anlayışına karşı müsamaha gösterdik. Partiye, mücadeleye zarar gelmesin, dışarıya yansıtmayalım, içimizde çözmeye çalışalım anlayışıyla hareket ettik. Bunun için ben genel sekreterlikten ayrıldım. Ama son PM kararını tanımaması, karar defterini alıp toplantıyı terk etmesi ve olağan üstü kurultaya gidip ‘sizi temizleyeceğim’ demesi susup eyvallah denilecek bir yaklaşım değildi. Bu yaşananların kamuoyunun gündemine getirilmesinin daha sağlıklı olacağını düşündük. O yüzden de konuşup anlatmaya çalışıyoruz.
“Başkan olma derdim yok”
- YENiDÜZEN: Üyelerden tüm yaşananlara karşı nasıl bir geri dönüşüm aldınız?
- Abdullah KORKMAZHAN: Büyük bir rahatsızlık vardır. Biz sayın başkana istifa et çağrısı yaptık. Çünkü bu yaptıkları ne siyasi etiğe sığar ne parti tüzüğüne sığar ne herhangi bir demokratik ilke ile bağdaşır, bu aşamada yapması gereken istifa etmesidir, partinin önünü açmasıdır.
Kendisi bazı ortamlarda zikrediyor ama benim başkan olma derdim yoktur. Ben sayın başkana şu öneriyi yaptım; lütfen genel başkanlıktan istifa et. Partiye mücadeleye daha fazla zarar verme. Ben aday olmayacağım eğer sen istifa edersen. Birlikte çalışmaya devam edelim.
- YENiDÜZEN: Eğer İzcan istifa etmezse aday mısınız?
- Abdullah KORKMAZHAN: Hayır. Olağanüstü kurultay zaten yasadışıdır, bu kurultaya katılmayacağız. Katılmak tüm söylediğimiz usulsüzlüklere meşrulaştırmaktır. Biz buna meşru zemin sağlamayacağız.
- YENiDÜZEN: Son 2 yıl mıdır İzzet bey hakkındaki iddialarınız?
- Abdullah KORKMAZHAN: Bu tür davranışları son 2-3 yıldır.
- YENiDÜZEN: TKP listesi ile seçime girmesindeki ısrarlı nedeni nedir?
- Abdullah KORKMAZHAN: Bizim partimizde artık bir değişimin olması gerekirdi. İzzet arkadaşımız bunu gördü, bunu kabul etmedi ve buna engel olmaya başladı. Partimize birçok yeni ve genç arkadaş katıldı. Geniş örgütlenmeden, katılımcılıktan, kolektif yönetim anlayışından ciddi rahatsızlık duydu ve kendisi için bunu tehdit olarak gördü. Bir şeylerin elinden gidiyor hissine kapıldı. Buna karşı refleks oluşturmaya başladı. İzzet bey son 2-3 yıldır ‘parti benim malımdır’ anlayışına girdi.
- YENiDÜZEN: Maddi olarak parti ile bir bağ var mı?
- Abdullah KORKMAZHAN: Hayır. Tamamen kendi hırs ve egosundan kaynaklanan bir süreç yaşanıyor. Biz felaketi öngördük ve önlemeye çalıştık. Ama olmadı.
- YENiDÜZEN: Siz kendinizde hata bulmuyor musunuz?
- Abdullah KORKMAZHAN: Hatam genel sekreterliğe aday olmamaktır. Çekilmemem gerekirdi çünkü ben iyi niyetle çekileyim dedim. İyi niyetle yaklaştım ama siyasette iyi niyete yer yok. Benim genel sekreterliğe aday olmamam İzzet beyin tamamen kontrolsüz bir şekilde gitmesinin önünü açtı.
“İzzet bey partinin kapısına kilit vurma yoluna gidiyor. Ben bunu görüyorum ve söylemekten de çekinmiyorum. Umarım haksız çıkarım. Kendisinin egosu ve hırsları ne yazık ki bu partiye çok büyük zararlar vermiştir. Eğer geri adım atmazsa daha da büyük zararlar verecektir”
“TKP ile yapılacak olan ittifak intihardır”
- YENiDÜZEN: Erken seçim tarihi açıklandı BKP’de parçalanma sözkonusu, seçimde BKP ne yapacak, şansınız nedir?
- Abdullah KORKMAZHAN: Benim genel anlamda gördüğüm önümüzdeki seçim solun büyük bir hezimeti ile sonuçlanacak. BKP için de çok büyük bir hezimet olacak. Son yapılan kamuoyu yoklamalarında zaten bu açığa çıkıyor.
TKP ile yapılacak olan ittifak intihardır BKP için. Siyasi Partiler Yasası’na göre seçime giren bir parti devlet katkısı alabilir. Seçime giren partinin milletvekili olarak kalmak zorundasınız. İstifa edip partinize dönemezsiniz. İzzet bey partinin kapısına kilit vurma yoluna gidiyor. Ben bunu görüyorum ve söylemekten de çekinmiyorum. Umarım haksız çıkarım. Kendisinin egosu ve hırsları ne yazık ki bu partiye çok büyük zararlar vermiştir. Eğer geri adım atmazsa daha da büyük zararlar verecektir. TKP ile yapılacak seçim ittifakın hiçbir başarı şansı yoktur. Hiçbir BKP’li gidip de TKP’ye oy vermeyecektir. Bu yapılan çok büyük bir hatadır. Bunu zorlamak zaten partiyi parçalama aşamasına getirmiştir. Buna karşı çıkan sadece 12 PM üyesi değildir, partimizin büyük bir çoğunluğudur. Kurultaya da gideriz ama usulüne uygun yapılırsa. Kurultaydan korkan yok. Dolayısıyla yapılması gereken solda geniş birlikteliğin ortak müştereklerde sağlanmasıydı. Bunun için geç kalındı. Bu Cumhurbaşkanlığı seçimin ardından yapılması gerekirdi. Bunun bedelini hep birlikte ödeyeceğiz.
- YENİDÜZEN: Solda birliktelik hep konuşulur, ‘birlik, mücadele’ mesajları da verilir ama sağ bu birlikteliği sağlarken sol da bu bir türlü olamıyor. Nedeni nedir sizce?
- Abdullah KORKMAZHAN: Bence siyasi liderliklerdeki hırs ve egolar engeldir. Ne yazık ki sağ bu konuda daha başarılı bizden. Umarım bu seçimde gereken dersler çıkarılır ve bu memlekette kurtulacaksak hep birlikte kurtulacağımız kültürü herkese yerleşir. Asgari müştereklerde işbirliği yapabilme ortamı olur.