Çözümleri hep "pastayı büyütmek"...
Pastayı büyüteceğiz diyorlar !
Olabilir,
Büyütün...
Lâkin, ekonomik gelişmenizi gelecekten ödünç almak üzerine kurgularsanız,
Ayağınızı yorganınıza göre atmıyorsunuz demektir...
Bu yöntemle belki pasta büyür ama bunun da bir bedeli olur...
O bedel de,
Doğal ve toplumsal kaynaklarınızı tüketmeye ve çevrenin bozulmasına dayanır...
Kısacası;
Gelecek nesillerinizi daha fakir ve muhtaç bırakırsınız...
HALK PASTAYI DEĞİL PASTAYI YİYENLERİ GÖRÜYOR..!
Ayrıca, bu pasta büyüyünce bu pastayı kim yiyecek?
Pastanın büyük olması,
Herkese, hatta pek çok Kıbrıslı Türk’e daha büyük dilim düşecek anlamına mı geliyor?
40 yıldır Kıbrıslı Türkler pastayı görmüyorlar bile;
Pastayı yiyenleri görüyorlar!
Olay "pasta" meselesi değildir aslında...
Bu mali yapıyı matematikle kim izah edebilir?
SİYASET, SANDIĞINIZ ŞEY DEĞİLDİR..!
Hiç olmazsa bu sefer değişimi doğru algılayıp, doğru yöne yöneltelim...
İlke ve değerleri olmayan bir insanın veya insanların da haliyle “uyum kabiliyeti” yüksek olur...
Siyasetin bir gün Kemalistlerin, diğer gün İslâmistlerin isteklerine "uyum gösterme"lerinin istenmesi ve bu istemlere alternatifler sunulmamasının bir sebebi de bundan dolayıdır...
Siyaset, sandığınız şey değildir.
Siyaset, aşağıdan yukarıya bir değer sistemi hiyerarşisidir...
Birinin bir şeye karşı çıkması için sağlam bir ilkeler bütününe,
Yani felsefeye ihtiyacı vardır...
Kısacası bir sistem kurmak,
Bilgiyi bağlaşık bir bütünlük ve tutarlı bir gerçeklik görüşü içerisinde birleştirmeyi gerektirir...
Ekonomik tutarlılık meselesine gelince:
Her ekonomik inanca veya fikre karşı tarafsız tek evrensel yasa ise matematiktir...
Gelin matematik diliyle konuşalım...
Sol parti olmanın bir gereği olarak,
Bu mali yapıyı, siyasal bir mücadele olarak gündeme getirelim...