Zaman zaman paylaşımın hayatımızdan eksildiğini yazıyor, şikâyet ediyoruz.
Daha geçtiğimiz hafta; “İnsanlar birbirine yaklaşırken ‘acaba bu insandan, bu ilişkiden ne çıkar elde edebilirim’ düşüncesi hâkim oluyor öncelikle… Sevgiler, dostluklar, paylaşımlar geri planda… Bir şey paylaşmaya gelince bitiverir zaten hemen o ilişki…” demişim Pazartesi sayfamda…
Bu hafta da bu konuyu devam ettirmek istiyorum çünkü ‘paylaşım’ın hayatımızdaki en önemli şeylerden biri olduğunu, hatta en önemlisi olduğunu düşünüyorum.
‘Sevgi’ diyebilirsiniz öncelikli olarak ama ‘paylaşımı’ ön plana çıkarabiliyorsa birileri muhakkak ki sevgi de yüreğindedir mutlaka…
Veya tersi de olabilir. ‘Sevgi’ varsa yüreğinde ‘paylaşım’ da arkasından gelir.
Dün Bayramın üçüncü günüydü… Okuduğum bayramla ilgili bir Nasrettin Hoca fıkrası bu ‘paylaşım’ sözcüğünün devamlılığının önemine vurgu yapıyor;
***
Bir kıtlık zamanıymış. Hoca'nın yolu bir köye düşmüş. Öğle de olmak üzereymiş. Köylüler Hoca'yı köy odasına davet etmişler.
Bir zaman sonra, köy odasına çocuklardan biri girip biri çıkmaya başlamış. Ellerinde de türlü türlü yemekler varmış. Hoca bunları hayretle izlemeye başlamış.
Derken çabucak sofralar kurulmuş. Büyük küçük herkes sofraların başına geçmiş. Hocayı da sofraya çağırmışlar. Çeşitli yemekler, börekler, hoşaşlar, tatlılar ikram etmişler. Hoca, hayretler içinde kalmış. Bir ara dayanamayıp;
"Allah bereketinizi artırsın!" demiş."Burası meğer ne bolluk yermiş! Bizim oralarda ise halk, açlıktan kırılıyor."
Sofradaki köylülerden biri:
"İlahi Hoca..." demiş. "Sen bayram, seyran nedir bilmez misin? Bugün bayram! Onun için herkes karınca kararınca azığını ortaya döktü. Bolluğun sebebi budur!"
Hoca, bir süre düşündükten sonra:
"Ah, ah hemşehrim!..." demiş. "Keşke her gün bayram olsa! Olsa da şu ümmet-i Muhammet yiyecek darlığı çekmese..."
***
Elbette ki şimdiki zamanda sürekli masaların kurulmasından, yemeğin, aşın paylaşılmasından söz etmiyorum. Zamanın gerekleri daha başka… O zamanlar ihtiyaçlar farklıydı, şimdiki ihtiyaçlar farklı.
Yemeğin, aşın paylaşılması ihtiyacı şimdi yok mu? Gene var eskilerde olduğu kadar olmasa da ancak şimdilerde dertler, sıkıntıların paylaşılması gerektiği daha çok var, sevinçlerin de… Eskiden çok farklı ihtiyaç yoktu, daha çok aş, barınma etrafında yoğunlaşan yaşam, getirdiği sorunlarla birlikte belki de paylaşımın çerçevesini daha kısıtlı tutuyordu. Şimdilerde ihtiyaçlar artınca o ihtiyaçların etrafında da daha çok dert, sıkıntı olmaya başlayınca paylaşımların rolü de daha çok arttı. Ancak paylaşım ihtiyacı artınca paylaşımın oranı da tersine azaldı. Oysa ki paylaşım, dertleri azaltırken, sevinçleri büyütür ama artık kabuğumuza girdiğimiz bu zamanlarda derdimizi de sevincimizi de yalnız yaşamayı tercih ediyoruz, paylaşımı göz ardı ediyoruz ne yazık ki!..
İki toplumlu anket
Kıbrıs’ın kuzeyinde ve güneyinde bir anket yapıldı. Yine iki toplumlu ortak yürütülen ve Yeşil Barış Hareketi’nin Kıbrıs’ın kuzeyinde temsilciliğini yaptığı Umut Tenekeleri Projesi kapsamında “Kıbrıs’ta atıklar ve geri dönüşüm ile ilgili farkındalık” anketi yapıldı. Ankette ilginç saptamalar var; Çevre sorunlarının devlet eliyle yaratılıyor olması gibi… Bir diğer anket sonucu her iki tarafta da insanlar çevre sorunlarının farkındalar ama katılımcı olmuyorlar. Bir diğer sonuç ise çok ilginç; “Hangisini yaşadığınız çevre sorunu olarak adlandırırsınız?” sorusuna Kıbrıs’ın kuzeyinde %34 dünya, %4 ev derken, güneyde ise %25 dünya, %31 ev demiş. Hangi oranlar farkındalık olarak isimlendirilebilir, hangi tarafın insanları çevre konusunda daha umut verici bu da ayrı bir çalışma konusu galiba!..
Normalleşme
“Doğduğum yerde ölmek isterim” diyen bir kişinin uluslararası hukuk açısından da kabul edilir durumu varsa nasıl engellenebilir ki! İç Hukuk yolu olarak oluşturulan Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuran ve iadesinde sorun görülmeyen Nikolas Skurides’e ait Kozanköy’deki mal sahibine iade edildi. Köylüyü kışkırtmak yerine normalleşmenin adımlarından olan bu adımı desteklemek en doğrusu olacaktır.
Kaç seçmen?
24 Haziran’da Türkiye’deki seçimler için TC Elçiliğinde oy kullanabilecek KKTC’de kayıtlı 106,530 seçmen varmış. 24 Haziran’daki bizim seçimler için kayıtlı çift uyruklu kaç seçmenin olduğunu söyleyebilecek veya saptayabilecek birileri veya bir kurum var mı?
Faydasız bir hayat erken bir ölümdür.
Goethe
Beni korkutan kötülerin baskısı değil iyilerin kayıtsızlığı.
Martin Luther King