Nihayet düğmeye basmak üzereyiz. Pazar gün hep birlikte sandık başına gidip oylarımızı kullanacağız. İktidar şansı vermek istediğimiz bir siyasi partiye mühür vuracağız. Veya, ‘Karma oy’ kullanarak, güvendiğimiz ve inandığımız adayları Meclis’e göndermek için üstümüze düşen bir görevi yerine getireceğiz.
‘Mühür’ veya ‘Karma’ seçeneğini kullanacakların yanısıra, hiç sandığa gitmeyecek yani oy kullanmayacak olanlar da var. Bunların bir bölümü ‘Boykot’çular. Boykotçulardan ayrı olarak bir de ‘küskünler’, ‘umutsuzlar’, ‘bezmişler’ ve daha birçok sözcükle anabileceğimiz bir kesim daha var.
Boykotçular, yeni değil. Her seçimde aynı özürle seçmenlere, sandığa gitmeme çağrısı yapıyorlar. “Kıbrıs Türkü’nün iradesinin olmadığı, Kıbrıs Türkü’nün iradesinin sandığa yansımasının mümkün olmadığı bir seçimde biz oy kullanmayız” diyorlar.
‘Küskünler’ grubu olarak isimlendirebileceğimiz geriye kalanların bir bölümü, UBP’ye olan kızgınlıkları nedeniyle sandığa gitmeyecek olan UBP’liler.... Geçmiş UBP Hükümeti’nin icraatlarından onlar da hiç mutlu olmadılar. Ama kökten UBP’li oldukları için de gidip bir başka Parti’ye oy vermeye elleri varmıyor. ‘İyisi mi hiç gitmeyelim” diyorlar.
Bir diğer kesim ise, bir önceki dönemde, kökten CTP’li olmadıkları halde CTP’ye oy veren ama ‘deneyimsiz’ CTP iktidarı sırasında umduklarını bulamayanlar... “Başkalarını de denedik, hayal kırıklığına uğradık...Anladık ki siyasi partilerimizin birbirinden hiç farkı yok...Sandığın yanına bile gitmeyeceğiz...” diyen grup bu.
***
UBP iktidarı döneminde ülkede yaşananlar, UBP Kurultayı’nda olup bitenler, UBP Kurultayı sonrasındaki gelişmeler, bir bakıma, bugünkü UBP’nin gerçek yüzünü ortaya çıkarmış durumda. Taraflı tarafsız, halkın önemli bir bölümünde UBP’ye artık güven duyulamayacağı görüşü ağırlık kazanmış durumda. Hal böyleyken, bugün itibarıyla tüm göstergeler UBP’nin bu seçimden tek başına iktidar olmak bir yana, birinci parti olarak da çıkamayacağı yönünde. Hatta daha iddialı bazı kesimlere göre UBP’nin sandıklardan üçüncü parti olarak bile çıkması sürpriz sayılmamalı.
Seçimden birinci parti olarak çıkacağına nerdeyse kesin gözle bakılan CTP’nin ise arkasına aldığı rüzgarla zirvede hangi noktaya kadar ulaşabileceği merak konusu. Parti’ye, bir önceki iktidar döneminde, yapılan bazı önemli hatalar nedeniyle pek de sıcak bakmayan veya kuşkulu bir seçmen kitlesi var. Bu seçmenlerin ‘son dakika’ kararları ne olur bilinmiyor.
Çok sayıda vatandaş, DP’nin oylarını artıracağı konusunda hemfikir. Ama bu artışın ne kadar olacağını net olarak hiç kimse söyleyemiyor. Tahmin yok. Açık söylemek gerekirse halkın çoğunluğunun beklentisi –CTP’nin tek başına iktidar olacak sayıya ulaşamaması durumunda- DP’nin, CTP ile bir koalisyon hükümeti kurabilecek yeterli milletvekili sayısına ulaşması. Çünkü aynı çoğunluk, koalisyon hükümeti de olsa bir CTP-UBP koalisyonunu kesinlikle istemiyor.
***
Pazar günü, Meclis’te bazı değişiklikler olacak. Bu kesin. Şu parti bu kadar, diğer parti şu kadar milletvekili çıkaracak’ diye bir tahminde bulunmak zor. Ancak, bu kez Meclise, adaylar arasında bulunan yeni ve genç isimlerin de gireceğini söylemek kahinlik olmaz herhalde. Bir gerçek varsa, o da, insanlarımızın önemli bir bölümünün ‘yeni’ ve ’genç’ isimler arayışında olduğu.