1974’te Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonu RİK’in radyosunda “Kıbrıslırumlar Maraş’a dönsün” çağrısını duyarak yola çıkan ve Derinya’da yakalanarak Maraş’ta Percana’nın Bahçaları’nda öldürülmeye götürülen Kiriakos (Kullis) Kiriaku’nun, burada yaşanan katliamdan kendisinin ve başka esirlerin bir Türk subayı tarafından nasıl kurtarıldığını anlattığı röportajın son bölümü şöyle:
SORU: Afanya’dan “kayıp” edildiydi Andreas Kasabis…Amerikalı’ydı… Onun için özel olarak ABD Büyükelçiliği’nin girişimleriyle henüz “kayıp” kazıları başlamazdan önce kazılar yapılarak Afanya’da kalıntıları bulunduydu hatırladığım kadarıyla… Henüz 17 yaşındaydı ve hatırladığım, tatil için Kıbrıs’a gelip savaşta “kayıp” edilmişti…
KİRİAKOS KİRİAKU: Evet… Pavlidis Garajı’nda benimle birlikteydi Kasabis… Aşşalılar’la birlikte Pavlidis Garajı’na getirildiydi. Sonradan Kasabis’in “kayıp” olarak fotoğrafını görünce, oğluma “Yanno, ben bu adamı tanıdım” dediydim… Ve bir kadın bana sordu, teyzesi falandı onun… “Onu tanıdın mı?” diye. Ben de, “Evet tanıdım” dedim. “Bozuk bir Rumca konuşuyordu Kasabis… Şöyle bir pantolon giyiyordu, şu renkte gömlek vardı üstünde” diye tarif ettim. “Gördüğüm fotoğraf siyah beyazdı ama onun saçları uzundu” diye anlattım…
Evime geldiler ve ben tanıklık ettim onu gördüğüme dair, gördüklerimi aktardım. Amerika’dan babası geldi bu gencin… Ve Leymosun’da Gatsaros bölgesine giderek hikayemi aktardım, bu hikayeyi nereden bildiğimi, nasıl olduğunu aktardım.
Pavlidis Garajı’na bizler gittikten birkaç gün sonra gelmişler ve 80 kadar Aşşalı’yı, isim çağırarak Pavlidis Garajı’ndan alıp götürmüşlerdi… İki otobüsle götürmüşlerdi onları…
Sonra Pazartesi günü gelip bizi almışlardı Türkiye’ye götürmek üzere… İlk önce babamın adını çağırmışlardı. Onu serbest bırakacaklarını zannetmiştim… Genç çocukları Türkiye’ye hapishaneye götürmüyorlardı – Kıbrıs’taki hapishanede, genç çocukların hepsi de tek bir odada toplanmıştı… Bay Solis diye biri vardı Pavlidis Garajı’nda – o bana, “Genç olduğunu söyle Türkler’e ki seni Türkiye’de hapishaneye götürmesinler” demişti… Böylece oradaki polise yanaştım ve benim yaşımın küçük olduğunu, genç olduğumu söyledim. Polis da bana, “Yarın sabah gelecek olan subayla konuş ve ona söyle bunu” dediydi.
“Tamam da o subay Rumca bilir mi ki?” dediydim.
“Bilir ya” dediydi.
Ertesi sabah subay geldi, uzun boylu birisiydi. Askerdi kendisi, polis değildi yani ancak sivil giyinmişti.
Yunanca konuşuyordu, Kıbrıs Rumcası konuşmuyordu bu subay.
Listeyi açtı önüne ve “Hristofis Kiriaku, gitti” dedi. “Sen de gidip babanla birlikte olmak ister misin? Yoksa?” dedi.
Ben de, “Yok, yok gitmek istemem ben” dedim. “Oraya gitmeye korkarım” dedim. Bunun üzerine beni alıp genç çocukların olduğu odaya götürdü.
Yaklaşık 40 gün kalmıştık Pavlidis Garajı’nda ancak tam olarak kaç gün geçirdik orada kestiremem çünkü birkaç gece de Palestra’da kaldıydık. Palestra’da bir tür amfitiyatro alanı vardı, güreşler için… Birkaç gece burada kaldıydık, sonra KEO’da kaldıydık… 22 Eylül 1974’te serbest bırakılacaktık güya ancak 25 Eylül 1974’te serbest bırakıldıydık.
Banyo yaptık, sonra bir berber getirdilerdi, saçımızı kesmek için. Bize yiyecek getirdilerdi… Bizi gözetleyenlerden biri bize sigara da verdiydi. Bu adam bize Rumca konuşurdu ve bize göğsüne asmış olduğu istavrozu gösterirdi… İstanbul Rumu’ydu bu adam.
SORU: Türk askeriydi ancak İstanbul Rumu’ydu bu adam…
KİRİAKOS KİRİAKU: Evet… Bizim hayatımızı Percana’da kurtaran o subay olsun, onun gibi başkaları olsun, onlar olmasaydı, kesinlikle öldürülmüş olurduk…
SORU: Percana’da hayatınızı kurtaran o subayı hatırlar mısınız?
KİRİAKOS KİRİAKU: Landroverden aşağıya inmişti… Üzerinde askeri üniforma vardı. Başında miğfer, belinde da tabancası vardı.
SORU: Miğfer miydi yoksa bere miydi?
KİRİAKOS KİRİAKU: Miğferdi… Miğferini başından çıkararak askerlerine miğferiyle vuruyordu…
SORU: Türkiyeli bir subaydan bahsedersiniz…
KİRİAKOS KİRİAKU: Evet…
FOTOS KUZUBİS: Ben Kiriakos’a CID’nin (gizli polis) kendisi “kayıp” Kasabis hakkında ifade verdikten sonra temasa geçip geçmediğini sordum ancak temas etmediklerini söyledi. Ayrıca Stavros mezarlığına ilişkin ifade da vermiş Kiriakos çünkü dedesi Bay Kiriakos, Maraş’taki Stavros mezarlığında ölüleri gömen görevli imiş 1974’te… Ve arkadaşımız Kiriakos Kiriaku da o zamanlar buna tanık olmuş… Savaş esnasında Kiriakos, dedesi Kiriakos’la Stavru Mezarlığı’ndaymış ve oraya iki kamyon dolusu, savaşta ölmüş olan Kıbrıslırumlar’ı getirmişler.
KİRİAKOS KİRİAKU: Kiriakos Kellos adlı kişi vardı mesela, Salamina’da futbolcuydu… Ölüler arasındaydı… Andonakis vardı mesela, o da Mihali Hacıprokopiu’nun oğluydu… Gelip onu farklı bir yere gömdülerdi…
SORU: Bu iki ismi söylersiniz, yani Kiriakos Kellos ve Prokopios’un oğlu Andonakis’in ismini… Yani bunlar ölü olarak mı getirildiydi Stavro Mezarlığı’na?
KİRİAKOS KİRİAKU: Ölü olarak getirildilerdi.
SORU: Ve siz de onları ölü olarak gördünüz orada…
KİRİAKOS KİRİAKU: Evet…
FOTOS KUZUBİS: Şu anda Kıbrıslıtürk üniversitesi var ya Mağusa’da, onun olduğu yerde lise vardı… Orası orta dereceli bir okuldu…
SORU: DAÜ’nün olduğu yerde, orta dereceli bir okul vardı 1974 öncesi…
FOTOS KUZUBİS: Evet… Birleşmiş Milletler kampının yanındaydı bu okul… İşte orada, bir evde, bir evin bodrumunda Hacıprokopiu öldürülmüştü, bir subay ve bir kişi daha öldürülmüştü, bir savaş uçağının attığı bir roketle öldürülmüşlerdi, roket oraya düşmüştü… Savaşın ilk günüydü bu. Kellos ise Sakarya bölgesinde öldürülmüştü…
KİRİAKOS KİRİAKU: Bunlar, savaşın ilk günlerinde öldürülmüş insanlardı..
SORU: Bugün size Kayıplar Komitesi izin alsa ve Maraş’taki Stavros Mezarlığı’na gitseniz, bu iki kamyon dolusu “kayıp” insanın gömülmüş olduğu yeri kabaca gösterebilir misiniz?
KİRİAKOS KİRİAKU: Kabaca değil, nereye gömülmüş olduklarını tam olarak gösterebilirim. Ben, Stavros mezarlığındaki bu toplu mezarların yerini göstermeye hazırım…
SORU: Çünkü dedenizin görevi o mezarlıkta ölüleri gömmek olduğu için oradaydınız… Görgü tanığısınız… Dedenizin soyadı neydi?
KİRİAKOS KİRİAKU: Kiriakos o Sartçis…
FOTOS KUZUBİS: “Kiriakos the Sergeant” – Sarcın Kiriakos… (“Çavuş Kirikaos”). Çünkü İkinci Dünya Savaşı’na katılmıştı asker olarak ve çavuş olarak dönmüştü adaya savaş bittiğinde, o yüzden ona “Sarcın Kiriakos” derlerdi.
SORU: Stavros Mezarlığı’na iki kamyon dolusu insan defnetmişlerdi 1974’te… Bunların Kıbrıslırumlar olduğunu varsayıyoruz ancak aralarında Kıbrıslıtürkler olup olmadığını da bilmiyoruz. Yunanlılar olduğunu da biliyoruz çeşitli anlatılardan… Bunlar tek bir büyük toplu mezara mı gömüldüydü yoksa iki toplu mezara mı gömüldüydüler?
KİRİAKOS KİRİAKU: İki toplu mezara gömüldüydüler… Ayrıca ayrı ayrı gömülen insanlar da vardı… Sotos Hacıprokopiu gibi yani, tek gömülen… Andonagis Yorcis ayrı gömüldü çünkü dedem onu tanımıştı ve ailesine haber verdi ve gelip defnettiler. Ve ayrıca tahminim Yunanlılar da ayrı gömülmüştür… Sanırım Yunalılar’ı ayrı gömdüydüler…
SORU: Çünkü üniformalarından, giysilerinden anlayabiliyorlardı sanırım kim Yunan, kim değil…
FOTOS KUZUBİS: Yalnızca üniforma sözkonusu değildi…
SORU: Ancak botları farklıydı sanırım…
FOTOS KUZUBİS: Kimin nerede öldürülmüş olduğunu biliyorlardı savaşta… Ancak botlar da aynı olabilirdi, örneğin ben onların giydiği botları giyiyordum savaşta… Konu, kimin nerede öldürülmüş olduğunu bilmekteydiler… Örneğin ben biliyorum ki bir arkadaşım Sakarya’da öldürülmüştü. Bir araçta üç kişiydiler. Bir tanesi silahla ateş eder pozisyondaydı araçta, bir tanesi silaha kurşunları veriyordu, diğeri de yanlarındaydı. Aniden havana benzer bir saldırı altında kaldılar ve bu havan veya benzer füze, silaha isabet etti. Silahın başında oturan biliyordu, sağımda işte Andreas vardır, solumda da Yannakis… İkisi tümüyle yok edildi bu havan saldırısında… Tanınmayacak vaziyetteydiler. Ancak araçta bulunan üçüncü şahıs, sağımda Andreas, solumda da Yannakis vardı dedi. Yani kısacası kimin nerede olduğunu bilen birisinin tarifi üzerine belirlendiler örneğin…
SORU: Yani Stavros Mezarlığı’ndaki bu gömülme işlemi, ikinci harekattan önce gerçekleştiydi…
KİRİAKOS KİRİAKU: Temmuz sonuna doğru gömüldüydüler oraya…
FOTOS KUZUBİS: Yunanlıları gömdükleri yerden çıkarmaya çalıştıydılar kendilerini sonra, onları Yunanistan’a götürmek istiyorlardı çünkü belki…
SORU: Hayır ben Erietta Haritsi’den biliyorum, eski eşi hekimdi ve bu hekim, Maraş’taki Stavros mezarlığına defnedilmiş olan, savaşta öldürülmüş bazı Yunanlılar’ın çıkarılarak Yunanistan’a iade edilmesi sürecinde hekim olarak görev almıştı… Bunu çok seneler önce yazdık, Kayıplar Komitesi yetkililerini da bilgilendirdik bu konuda… Hatırladığım kadarıyla anlatılanlara göre, Erietta’nın eski eşi Dr. Mihalis Konstantinidis’i hekim olarak Stavros mezarlığına gönderdiydiler, bir Yunan subayını bulup mezardan çıkarılmasını sağlaması ve bu işlemden sonra da Yunanistan’a defnedilmek üzere göndermesi için… O nedenle potinlerden bahsettim size… Onu buldu çünkü bu hekim ve mezardan çıkarılıp Yunanistan’a gönderilmesi sürecinde bu şekilde yer aldı bildiğim kadarıyla. Yani bu hekim oraya gitti ve kazdılar ve buldular aradıkları Yunanlı’yı orada…
FOTOS KUZUBİS: Yani Stavros mezarlığında mı?
SORU: Evet, Stavros mezarlığında. Yazdık bunu, Kayıplar Komitesi yetkililerini da bilgilendirdik ayrıntılı biçimde. Erietta anlattı bana bunları ve ben bunu çoook seneler önce yazdım. Her neyisa… Bu iki toplu mezarı, şirolarla mı kazdıydılar?
KİRİAKOS KİRİAKU: Evet… Toplu mezarların kazılabilmesi için mezarlığa yeni bir giriş açtıydılar, böylece şirolar içeri girebilecekti… Bu toplu mezarlar, Ermeni mezarlığı bölgesindedir, Stavros mezarlığı içerisinde…
Mezarlığın kapısına doğru baktığınızda, mezarlığın sonuna doğru, sağınızda Ermeni mezarlığı bulunmaktadır. O bölge, Ermeni mezarlığı idi…
SORU: Yani demek istersiniz ki Stavros mezarlığının içerisinde, Ermeniler’i gömdükleri bir Ermeni mezarlığı mı vardı?
KİRİAKOS KİRİAKU: Evet, aynı mezarlıkta ama ayrı bir bölümdü bu…
SORU: Aynı mezarlığın içinde, başka bir bölümdü bu…
KİRİAKOS KİRİAKU: Evet, evet…
SORU: Çünkü Ermeniler da Ortodokstur, Katolik değiller – gerçi vardır Kıbrıs’ta hem Katolik, hem Protestan Ermeniler ama ağırlıknan Ortodoksturlar bildiğim… O nedenle aynı mezarlığa gömülebilirlerdi herhalde…
FOTOS KUZUBİS: Evet…
SORU: Şiroyu kimin sürdüğünü hatırlar mısınız, yoksa?
KİRİAKOS KİRİAKU: Hayır…
SORU: Askerler miydi belki?
KİRİAKOS KİRİAKU: Hayır, hayır, sivildi şirocular, asker değillerdi.
FOTOS KUZUBİS: Sevgül bak bu haritaya… Kırmızı nokta, Stavru mezarlığıdır ve kırmızı nokta toplu mezarları gösterir. Yannakis’in mezarı da bu mezarlıktadır. O günlerde Salı veya Çarşamba günü gittiydim ben oraya, birinci savaştan sonra evime gittiydim. Ve dışarıdan gittim oraya ve mezarları gördüm ben… Orada olduklarını biliyordum. Ama dışarıdan baktım, içeriye girmedim yani…
Taze kazılıp da kapatılmış bir mezar nasıldır, bilirsin… Oradaydı işte…
Sotos Hacısotiriu’yu şu tarafa gömmüşlerdi…
SORU: O zaman eve döndüğünüzde bu mezar yerlerini halka içine alır bana gönderirsiniz lütfen…
FOTOS KUZUBİS: Evet…
SORU: Toplu mezarları kabaca gösteren bir harita olur bu böylece…
FOTOS KUZUBİS: Evet… Bu bölgeyi bilirim ben…
KİRİAKOS KİRİAKU: Hacıprokopiu’yu annesi iç çamaşırlarından tanımıştı… Kırmızı renkte iç çamaşırı giyiyordu… Çünkü askere gitmeden önce banyo yapmış, giysilerini değiştirmişti, temiz giysiler giymişti, annesi bundan biliyordu ne giydiğini…
FOTOS KUZUBİS: Bundan birkaç sene evvel de yurtdışında yaşayan birisi orada neler olup bittiğini biliyordu, bana detay vermişti…
KİRİAKOS KİRİAKU: Yunanlı’yı giydiği potinlerden tanımışlardı. Çünkü tanınmayacak vaziyetteydi…
SORU: Tamam, dedim size bunu, Erietta anlattı bana ve yazdım bunu seneler önce, bir Yunanlı’yı potinlerinden tanıdılar diye… Çünkü eski kocası hekimdi ve onu gönderdiydiler mezarlıkta bu Yunanlıyı bulsun diye… Bu hekim şimdi Kıbrıs’ta, Trodos köylerinden birinde yaşar bildiğim kadarıyla. Kayıplar Komitesi’ni bu konuda bilgilendirdik seneler evvel… Ellerinde bilgi vardır yani araştırmak isterlersa…
KİRİAKOS KİRİAKU: Orada mezarlıkta bir de Alman kadın doktor vardı… Ölülerin yüzlerini temizliyordu bu kadın hekim… Maraş’ta kalmıştı bu kadın hekim ve kendisine tecavüz ettiydi bazı Türk askerleri… Çılgına dönmüştü kadın…
Arkadaşımız Fotos Kuzubis'in hazırladığı bu grafikte Maraş Stavros Mezarlığındaki toplu mezarların yeri görülüyor...