Perde gerisi KAYNIYOR

Mert Özdağ

-KULİS-

HÜKÜMET SALLANTIDA!

 

Kıbrıs sorunu gündemi devam ededursun iç siyaset her şeye gebe…
Şöyle ki; “Denktaş Üniversitesi” ve Kermiya’daki 220 dönümlük arazi konusu ile patlak veren UBP ile DP arasındaki gerginliğin yavaş yavaş ileri boyutlara ulaşması başta UBP içerisinde ciddi rahatsızlığa neden oluyor.
DP’nin  son dönemdeki “hem hükümetteyim, hem yokum” tavrına anlam veremeyen UBP yönetimi uzun süredir DP’yi ve Serdar Denktaş’ı izleyeme aldı.
Adına ne derseniz deyin, aslında perde gerisinden gelen bilgiler; iki parti arasında ciddi anlamda sorun olduğunu, soğuk rüzgarlar estiğini gösteriyor.
Aslında sorun hem iki parti arasında, hem de UBP’nin kendi içinde yaşanıyor.
Gelin kulislerden gelen bilgilere bakalım…
Özellikle Serdar Denktaş’ın Kermiya’daki arazi ile ilgili tavrına tepki gösteren bakan düzeyinde birçok UBP’li “Bu kadar da olmaz” mealinde çıkışlar yapmıştı.
Bu tavra içerlenen Denktaş da o günden beri UBP’ye ve hükümete sırtını dönmüş durumda…
Kimi kaynaklar bu küsme konusunda “Özgürgün Denktaş’ı frenledi, bazı istekler yapılmadı” şeklinde yorumlasa da bardağın taşan kısmı araziye dayanıyor. 
Pek tabii tek sorun arazi ve Denktaş Üniversitesi değil.
Dedim ya, bunlar taşan son damlalar…

*  *  *

İki partiye mensup bürokratlar arasındaki ‘husumet’ ayyuka çıkmış durumda…
Mesela KIB-TEK!
DP’li asbaşkan UBP’li kurum müdürünün bir otele ait 9 milyon TL’lik borcunu sildiğini iddia ediyor, bunu açıkça dillendirmekten geri durmuyor.
Pek tabii aralarındaki sorun birilerinin borcu filan değil.
Perde gerisinden çok başka iddialar geliyor.
Bunları hükümet bozulunca yargı çözecek elbette.
Diğer taraflar UBP’li ve DP’li bakanlar arasında yaşananlara ne demeli?
Birinin kararını diğeri bozuyor.
Bir başkasınınkini bir diğeri yok sayıyor.
Elbette en önemli sorun Türkiye ile imzalanan protokole uyulmaması…
Bu konuda TC Elçiliği kaynaklarının çok rahatsız olduğu aşikar!
Hatta kimi UBP’li kaynaklara göre Türkiye ile bu konuda ipler çoktan kopmuş bile!
Bilgi aldığım üst düzey bir UBP’li kaynak “Türkiye ipleri çoktan koparmış. Artık bu hükümet yapısı ile ilerlemek zor. 13. Maaşı ödemek bu şartlarda neredeyse imkansız. O nedenle Ekim
Kasım, en geç Aralık’ta erken seçim ihtimali çok yüksek”
diye konuşuyor.
Türkiye’nin şimdiki haline bakılırsa 2018 bütçesi bu yılki gibi geç açılacak.
Yani UBP ve DP böyle devam ederse 2018 bütçesini kullanarak partizanlık yapmak biraz uzak ihtimal…
E buna 13. Maaş krizini de eklerseniz, alın size hükümet ve seçim krizi…
Tabii bu durum şimdilik böyle…
‘Şimdilik’ diyorum, zira yeniden Türkiye ile masanın kurulması, yeni bir uygulama takviminin zorla listelenmesi muhtemel…
Ancak dışarıdan bakınca Türkiye’nin böylesi bir ‘söze’ kanmayacağını söylemek zor değil.
Çok daha bağlayıcı bir adımla, belki…
Ama yine de sanmam, Türkiye üçüncü bir yalana kanmaz diye düşünüyorum.

*  *  *

Diğer yandan hükümeti sallayan başka unsurlar da var.
Örneğin UBP’deki hiç bitmeyen ve yeniden beliren sancı, ya da sancılar bütünü…
Partide, kimi UBP’li kaynakların ‘Eroğlu darbesi’ diye yorumladığı bir hareketliliğin olduğu,
Eroğlu’na yakın kişilerin parti yönetimine karşı bir hazırlık yaptığı iddiaları var.
Bu konuda neler oluyor diye araştırdım. Aslında ‘olmamış’ bir şey ‘olmuş gibi’ lanse edilmiş, ya da öyle anlaşılmış.
Geçtiğimiz günlerde Eroğlu bölgede bir yemeğe katılmış…
Davet edenler bölgede Kemal Dürüst’e karşı kişilermiş hep…
“Mahmut Özçınar grubu” olarak bilinen ekip hemen hemen her yıl Derviş Eroğlu’nu bölgede yemeğe çağırırmış. Yine öyle olmuş.
Bu insanları ortak bir özelliği var; tümü Kemal Dürüst’ten rahatsız olan kişiler…
Gecede Kemal Dürüst de fazlaca eleştirilmiş.
Bundan rahatsız olan Kemal Dürüst, ertesi gece bir yemek organize etmiş ve kendi yandaşı olanları aynı restoranda yemeğe davet ederek gövde gösterisi yapmış.
Hatta Kemal Dürüst, Eroğlu’nun katıldığı toplantıya nispet olsun diye kendi gecesinden fotoğrafları da sosyal medyada paylaştırmış…
Buradan anlıyoruz ki; Kemal Dürüst Eroğlu’na kendisinin şikayet edilmesinden oldukça rahatsız…
Diğer yandan  Kemal Dürüst’ün başı sadece Eroğlu ile dertte değil tabii…
Dürüst’ün mevcut başkan Hüseyin Özgürgün ile de başı dertte, buna ayrıca bakacağız…

*  *  *

UBP’de bir başka gündem daha var bu arada.
Olası kabine değişikliği…
UBP’den gelen kulis bilgilerine göre 20 Temmuz’dan sonraki günlerde gündem eğer normal rutinine dönerse, yani Türkiye odaklı “B Planı” dedikleri farklı bir süreç başlamaz, Maraş vs konuları konuşulmaz ve iç konulara yoğunlaşan bir gündem başlarda kabine değişikliği gündeme gelebilir.
Ancak UBP yönetimi bu konuda da DP’nin tavrına bakıyor.
Eğer Serdar Denktaş böyle bir kapı açarsa, (ki açma ihtimali var gibi görünüyor) UBP’de de kabineden iki ismin alınması gündeme gelecek.
Ercan konusu yüzünden mecliste açık ve aleni şekilde karşı karşıya gelen, Bakanlar Kurulu toplantılarında da ciddi gerginliklere neden oldukları söylenen Kemal Dürüst ve Tahsin
Ertuoğruloğlu’nun görevden alınması ihtimali yüksek görünüyor.

İki bakanla ilgili “toplu” bir hareket gelmesi ihtimali UBP’de en fazla konuşulanlar arasında…
Bu iki bakanın görevden alınması ile ortalık yatışır mı dersiniz?
Asla! Zira UBP’de iç karışıklık öylesi parçalı hale geldi ki!
Herkes herkese karşı adeta, patlamaya hazır bomba misali…

  • Kutlu Evren ile Tahsin Ertuğruloğlu’nun arası açık.
  • Ersan Saner ile Sunat Atun’un arası çok kötü…
  • Ersan Saner ve Kemal Dürüst diyaloğu son derece kötü.
  • Kutlu Evren’in arası Başbakan dahil herkesle bozuk.
  • Kemal Dürüst’ün arası da Başbakan dahil herkesle bozuk.
  • En ilginci ise Kemal Dürüst’ün çevresinde yaşananlar…

Zira Kemal Dürüst’ün bürokratlarının bakanlık binası dahil olmak üzere sağda solda “Kemal Dürüst’ü UBP’de başkan, ülkede Başbakan yapacağız” söylemleri Özgürgün’ün kulağına kadar gitmiş.
Bu nedenle Özgürgün Kemal Dürüst konusunda oldukça rahatsızmış.  
Bu arada bir başka bilgi de şu; Derviş Eroğlu-Hüseyin Özgürgün ilişkisi de sanılanın aksine “barıştılar” modunda değil…
Ara ara ‘barıştırma’ denemeler olsa da Özgürgün-Eroğlu gerilimi de yumuşasa da sürüyor, bu da ekstra gruplaşma yaratan bir başka sebep…
Neyse, çok dağıldık…
Toparlamak gerekirse UBP’li üst düzey kaynaklardan aldığım bilgiler hem hükümetin hem de partinin sallantıda olduğunu, sürecin her şeye gece olduğunu gösteriyor.
Hükümet düşer mi?
Erken seçim Ekim’de mi olur?
Yoksa bir kabine değişikliği gündeme mi gelir?
UBP-DP kavgası perde gerisinden perde önüne taşınır mı?
Neler olacağını zaman ve şartlar gösterecek.
Ancak şunu söylemek güç değil; her an her şey olabilir.
Bu nedenle iç siyasette olası hareketliğe hazır olmak gerekiyor.
Zira her sancının sonu doğumdur, ve şimdi o sancılar başlamıştır.
Bakalım ne doğacak?
Hep birlikte göreceğiz.