Son günlerde Kuzey Kıbrıs suç cenneti olarak anılmaya başladı. 1974 öncesinde adli vakaların hemen hiç yaşanmadığı, ya da çok az yaşandığı Kıbrıs adası 1974’de bölündükten sonra kuzeyi yavaş yavaş suç cenneti oldu.
Kumar, fuhuş ve uyuşturucu mafyası adanın bu yarısında cirit atmaya başladı. Bu uzun yıllardır artarak devam ediyor.
Elbette bu tür suçlar adanın güney yarısında da fazlasıyla yer bulmaktadır.
Ama özellikle son birkaç yıldan bu yana bu suçlara çok daha önemli ve bize yabancı ahlaki suçlar eklendi. Tecavüz, çocuk tacizi, özellikle de aile içi çocuk tacizi bizim tamamen yabancı olduğumuz suçlardır.
Şimdi gazeteleri açtığımızda, Türkiye gazetelerinin 3. Sayfalarında yer alan bu tür haberlerle dolup taşıyor.
Yazık çok yazık. El birliğiyle bu ülkeyi ne hale getirdik.
Peki suçlu kim?
İlk olarak bu tür ahlaki suçları işleyenler genelde bu ülkeye işgücü olarak getirilenlerdir. Şimdilik bu tür suçları da kendi yakın çevreleri içinde işledikleri için halk bunları magazin haberi olarak takip ediyor. Hepsi bu.
Ama bu tür suçlar bu kadar yaygın hale gelirse bu küçücük adada etki etmediği hiç bir kesim kalmaz, kalamaz.
Yani bu olayları magazinsel olarak izleyerek dedikodusunu yapmaya devam edersek bu tür iğrençlikleri önlememiz mümkün olmaz.
İkincisi bunları yazmak, ya da konuşmakla bu adaya Türkiye’den gelen ve yerleşen bütün insanları bu tür suçları işlemeye meyilli görmüyoruz.
Toptancı yaklaşımlar her zaman yanlıştır. Ama bu tür iğrenç suçları işleyen kişileri toplumdan dışlamak gerekir. En ağır cezalarla cezalandırmak ve cezası bittikten sonra da sınır dışı etmek ve bir daha bu ülkeye girişini yasaklamak gerekir diye düşünüyorum.
Ayrıca bugüne kadar yapılmadığını düşündüğüm bir şey daha yapmak gerekir. Bu da çalışma izni ile bu ülkeye gelecek her bir kişi için vatandaşı olduğu ülkedeki sicilinin temiz olup olmadığı araştırılmalıdır.
Ama bu yalnızca ülkeye gelirken beraberinde polisten temiz kağıdı getirmesi biçiminde olmamalıdır. Bunun yerine haberleşmenin neredeyse ışık hızına eriştiği günümüzde doğrudan o ülkenin güvenlik güçleriyle temas edilerek bu tür bilgilere çok hızlı biçimde öğrenilebilir.
Böylece çalışma iznine müracaat eden kişinin suç kaydı varsa ülkeye girişine izin verilmez. Bu durumda suçluların bu ülkeye gelerek yeniden suç işlemelerinin önüne geçilebilir. Yani sınırlarımızın “sorma gir hanı” olmasının önüne geçilebilir.
*****
Her türlü suçun pervasızca işlendiği ve hele de iğrenç suçlarda ciddi oranda artış görüldüğü bugünlerde Haberci gazetesine konuşan Polis Genel Müdürü Süleyman Manavoğlu “4 yıldır sürdürdüğü görevinde en çok halkın huzurunu sağladığı için mutlu olduğunu” söyledi.
Anlamakta gerçekten zorlanıyorum.
Süleyman bey hangi huzurdan bahsediyor?
Yoksa gazete haberleri uydurma mı?
Bu ülkede bu tür suçlar işlenmiyor da gazetelerimiz, televizyonlarımız başka ülkelerdeki haberleri bizim bu küçücük adamızda oluyormuş gibi mi yazıyorlar?
Pes doğrusu.