Kıbrıs Rum kesiminin, “Afrodit” kod adıyla anılan 12. parseldeki hidrokarbon yataklarına yönelik araştırma girişimi, büyük bir krize neden oldu. Kıbrıs Cumhuriyeti adına Kıbrıslı Rumların, uzun yıllara dayalı petrol ve doğal gaz arama girişimlerinin, Kıbrıs sorunu müzakere sürecinin önemli bir aşamasına gelmesi büyük talihsizlik! Kıbrıslı Rum lider Hristofyas’ın ise bu olayı kullanarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin uluslararası tanınmışlığını ve dolayısıyla egemenlik haklarını yeniden uluslararası sahneye taşıması sıradan ve tesadüfi değildir.
Kıbrıs Türk liderliğinin, son zamanlarda iç kamuoyuna yönelik açıklamalarında çözümden ciddi sapma gösterdiği açıktır. Ekim ayında New York’ta yapılacak “zirve”nin artık son olması gerektiğini ortaya koyan, iki ayrı devlet vurgusu ile eski söylemlerine geri dönen Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun bu tavır değişikliği acaba tesadüf mü? Cumhurbaşkanlığı’nın ilk zamanlarında Türkiye’nin yönlendirmesi ile biçimlenen “sanal çözümcü” görüntüsünün ardından bugün ayrılıkçı bir söyleme yönelmesi, kendisinin mi yoksa yine Türkiye’nin telkin ve tercihi midir?
Burada bizim için iki önemli nokta var, çözüme daha çok ihtiyacı olan, izolasyon altında olup, dünyaya entegre olma hedefi olan Kıbrıslı Türklerdir. Çözüm olmadan, Kıbrıslı Türklerin dünyaya entegre olması mümkün değildir. Dolayısıyla, Kıbrıslı Rum liderin rahat ve isteksiz tutumunu gerekçe göstererek “çözümsüzlüğe oynamak” Kıbrıslı Türkler için felaket habercisidir. Çözüm istemek müzakere sürecini yapıcı ve kabul edilebilir önerilerle yönetmek demektir. Halkları, çözüme hazırlamak için gerekli yakınlaşma projeleri üretmek demektir. Ve en önemlilerinden biri toplumu temsil eden siyasi partileri sürece katmak, bilgi vermek, katkı almak, kapı açmak... Ne yazık ki, Sayın Eroğlu çözüme yönelik ne kendisi ilgileniyor ne birilerinin denetimine kapısını açmak istiyor!
Sürecin öldürülmesinin ve Türkiye’nin yükselen yeni siyasetinin yeni avantajlar getireceğini, KKTC’nin tanınacağını düşünenler yine yanılıyor! Çözümsüzlük koşullarında KKTC’nin modern dünya devletleri düzeyinde gelişeceği iddiasıyla gündem yaratanlar, dolaylı olarak çözümsüzlüğü parlatıp halkın önüne koyuyorlar.
Gerçekçi olmak, çözüme bıkmadan usanmadan sarılmak; çözümün Kıbrıslı Türkler için bir tercih değil bir hak olduğunun altını ısrarla çizmek; atacağımız her adımı, öngöreceğimiz her siyasi projeyi çözüme dönük hazırlamak boynumuzun borcudur. Çözüm hakkımızdan vazgeçmek, toplumsal varlığımızı ve adada yaşama gücümüzü zayıflatacaktır. Buna izin vermemiz düşünülemez. Buna ne Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun ne de ayrı devlet rüyası gören güçlerin hakkı vardır!
Petrol ve doğal gaz arama konusu, doğrudan Kıbrıs sorunu ve güney Kıbrıs’taki iç siyasi gelişmelerle ilgilidir. Bu konuda Kıbrıs Cumhuriyeti adına Kıbrıslı Rumların girişimi yanlış, Türkiye’nin tepkisi abartılı ve anlamsız, Kıbrıs Türk liderliğinin açıklamaları ise anlaşılmaz olsa da sonuç ortada! Arama başlamıştır. Ve bakın NTV sitesine şu an hangi haber düştü:
“ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Güney Kıbrıs’ın Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arama hakkına sahip olduğunu söyledi. ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, ‘ABD, Kıbrıs’ın enerji arama çalışmalarını desteklemekte. Bu, Kıbrıs sorununun çözümü için yapılan görüşmeleri engellememeli’ dedi.”