Geçtiğimiz haftaya damgasını vuran çoğunlukla Türk uyruklu ve Türkiye vatandaşı Tatlısu Seracılar takımının Pile deplasmanına giderken, İngiliz Hükümran bölgesinde bulunan Pile girişinde SBA (İngiliz Hükümran Bölgesi) polisleri tarafından engellenmeleri oldu.
Aslında, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’ndan sonra, İngiliz Hükümran Bölgesi’nde kalan Pile, bir anlamda Güney ve Kuzey Kıbrıs arasında bir geçiş bölgesi olurken, zaman zaman Türk ve Rum iki tarafın istihbarat birimlerinin at koşturduğu hatta, sorunlar yaşadığı bir bölge olmuştu.
Buna ek olarak, Kuzey Kıbrıs topraklarında bulunan Pergama (Beyarmudu), Güney Kıbrıs’ın da Larnaka kenti ile sınır olan Pile, Güney ile Kuzey Kıbrıs arasındaki kaçakçılığın da ara bölgesi olmuştu adeta.
Bu hükümran bölgede Büyük Britanya Kraliçesi Majesteleri Elizabeth’in yasaları geçerli olsa da, Birleşmiş Milletlerce tek tanınan DE JURE devlet olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yasalarının uygulanması konusunda işbirliği yapmaktadırlar.
Bu arada, Pile’nin bir Türk köyü olması nedeniyle bu köyün futbol takımı Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun yıllardır düzenlediği liglerde yer almaktadır. Ancak, bu bölge Hükümran bölgede bulunduğu için, bu köye giren ve çıkanlara uygulanan prosedür kuşkusuz futbolculara da uyugulanmaktadır.
Ne var ki, bugüne kadar İngiliz Üs yönetimi Türkiye kökenli futbolcuların futbol oynamak amacıyle Pile’ye geçmelerine kimliklerini görmek suretiyle maç oynamalarına izin veriyordu.
Ne var ki, Pile’ye geçen bu futbolcuların ve yöneticilerin bazıları bunu istismar ederek, Larnaka’ya kadar gitmeye başladılar.
Bunu saptayan, İngiliz Hükümran bölge yetkilileri maç için Pile’ye geçecek olan Türkiye uyruklu futbolcu, hakem ve gözlemcilere izin vermeyince, bizim statükocular yaygarayı bastı. Yok, bu bir insanlık ayıbı, insanlık suçu imiş.
Bu Kuzey Kıbrıs’a uygulanan bir ambargoymuş. İngilizler bunu kaldırmazlarsa, üsleri fethedeceklermiş vs. Bu kahramanlar, bu olayda hiç de methaldar olmadıkları halde, üsler bölgesinin bir İngiliz toprağı olduğunu unutarak, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni de olayın içine çekmeye çalıştılar.
Günün sonunda, bu yaygaranın ardından aklı başında insanların girişimiyle bu mesele çözüldü. Şöyle ki, bundan sonra Pile’ye gidecek takımların Türk Uyruklu futbolcu, hakem ve gözlemcileri kimlik kartlarını girişte bırakmak süretiyle maç sonuna kadar Pile’ye geçecekler.
İşte, bu bağlamda Pile yönetim kurulu hem bu konuyu, hem de sorunlarını aktarmak için, devlet ve Futbol Federasyonu yetkilileri ile spor medyasını Pile’ye davet etti.
Burada, Pile Aydan Karahan Stadı ile Pile Spor Kulübü’nü ziyaret ettik ve yetkililerin konuşmalarını dinledik. Kanımca, en çarpıcı konuşmayı Pile Spor Kulübü Başkanı Engin Çelebi yaptı. Çelebi, yaptığı konuşmada Kuzey Kıbrıs’ta Pile’yi bir yük gibi gören yöneticilere “Pile Kuzey Kıbrıs’ın kamburu değidir. Bu gözle bakanlar yanşış gözle bakıyorlar. Pile Kuzey Kıbrıs’ın Avrupa’ya açılan kapısıdır” diyerek yanıtladı.
Evet, büyük bir şevkle bu şova katılan Kuzey Kıbrıs yetkilileri artık Pile’ye bu gözle baksınlar. Bu konunda, konuşan Spor Koordinatörü Süleyman Göktaşi Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Sertoğlu ile Spor Dairesi Müdürü Hüseyin Cahitoğlu bu konunda samimi mesajlar verdiler.
Ha, bir de son dakika ortaya çıkan bir kahramandan bahsedeyim. Kuzey Kıbrıs hükümetlerinde varlığı yokluğu belli olmayan Dış İşleri Bakanlığını üstlenen sevgili dostum Hüseyin Özgürügün dün, son dakika ambargolu olarak yayınlanan haberinde İngiliz Yüksek Komiserliğinin kendilerinden özür dilediğini açıkladı. Vay be, koskoca majestelerin komiseri Kuzey Kbrıs önünde ezildi, büzüldü. Bravo sayın Bakan.
Sertoğlu Belediye başkanlığına giderse?
Pile konusundan bir başka önemli olaya, gerek KOP gerekse Pile konusundaki tutumu ile ama en önemlisi içinde bulunduğu müthiş çalkantılarla ve iç çekişmelerle dibe batan ikidardaki Ulusal Birlik Partisini’nin kurtarıcısı durumuna gelen bir başka Yeneğralı Hasan Sertoğlu’na geçelim.
Osmanlı İmparatorluğu gibi iç çalkantılarla başta Lefkoşa Belediyesi, geçmişte KTHY’yi batıran bu Saray Önü hükümeti insan içine çıkmayacağı Lefkoşa Belediyesi’ni yeniden kazanmak için, doğruya doğru Futbol Federasyonu’nu sihirli bir değnekle değişitren Sertoğlu’na muhtaç oldu.
Şimdilerde, Sertoğlu’nu ikna turları devam ediyor. Bu arada, sermayenin gücü olarak, YDÜ kurucu Rektörü Suat Günsel’in oğlu da gündeme geldi. Neyse, bunları bırakalım.
Gerçekten, çok sevilen bir kişi olan (ben bile sevmişsem) Sertoğlu’nun bir olasılık Lekoşa Belediye Başkanı seçilmesi halinde, Futbol Federasyonu başkanı olarak, başlattığı KOP-KTTF yakınlaşması akamate uğrar mı? Lefkoşa Belediye Başkanı seçilmesi durumunda, Futbol Federasyonu başkanlğını bırakmak zorunda kalacak olan Sertoğlu iki arada bir derede kaldı.
Kanımca, Futbol Federasyonu başkanı olarak tarihi bir misyona soyunan Sertoğlu, Belediye başkan adaylığını seçerse, kaybetme olasılığı olan bir sahada oynayacaktır. Çünkü, burada ikiye bölünmüş, halk tarafından bir kaşık suda boğulmak istenen ve hem gözden düşen, hem itibar kaybeden bir partinin adayı olacaktır. Zaten, 14 ay sonra bir başka seçim var Sertoğlu. KTFF-KOP yakınlaşmasını başarı ile tamamla kahraman ol.
Bir Başkadır Serdarlı’da maç izlemek
Telsim Süper Lig’e yükseldiği günden beri bayan ağırlıklı bir seyirci profili ile tribünleri dolduran Serdarlı’nın geçtiğimiz hafta 4-0 kazandığı Hamitköy karşılaşmasında trbünler hınça hınç doluydu.
İşte, bu ortamda deklaşörümüze Serdarlı’nın golcüsü Mete Sağır annesi, dayısı ve kızkardeşi ile defansın bel kemiği Kaan’in anne ile babası takıldı. Eeee, bir başkadır Serdarlı’da maç izlemek.