Pile’de 4 pozitif vakanın belirlenmesi sonrasında yaşanan gelişmeler yine siyasi tartışmaların gölgesinde kaldı.
Pile’nin Kıbrıslı Türk muhtarı Veysal Güden, “Tüm işyerlerinde test yapılmasına yönelik kuzeyden sağlık ekibinin köye girişinin engellendiğini” söyledi, hayal kırıklığını dile getirdi.
Beyarmudu (Pergama) kontrol noktasında, kuzeyden gelen ambulansın geçişine izin verilmedi.
Kıbrıslı Rum Muhtar Simon Mitides “Kıbrıslı Türklerin köyde yapılacak ücretsiz testlere katılmasının Kudret Özersay tarafından engellendiğini” iddia etti.
“Kıbrıslı Rum uzmanların yapacağı testlere Kıbrıslı Türkler katılmadı, 64 kişiye test yapıldı” diyen Muhtar Mitides, kuzeyden gelmesi planlanan ekibin “karantinaya alınması gerektiğini” öne sürdü.
Güden’den sağduyu ve insanlık çağrısı
Haziran 2018 tarihinden bugüne bu görevi adaletle yerine getirmeye çalıştığını ve birçok barış organizasyonu yaptığını belirten Kıbrıslı Türk Veysel Güdan ise bu iddiaları reddetti.
Güden şu açıklamayı yaptı:
“Geçen hafta Pile’de vaka sayısı 4 (Dört ) oldu şeklinde bir açıklama yapıldı.
Bu Salgın ile ilgili süreç başladığı günden itibaren bizler muhtarlar olarak sürekli iletişim içerisinde olduk. İlk üç vaka bilinmekte idi ve tedavi oldukları netleşmişti. Ancak dördüncü vaka ile ilgili bir bilinmezlik vardı ve köy içerisinde giderek yayılan bir telaş baş göstermişti. Bu vesile ile muhtarlar ve Barış Gücü ile görüşme yaptık. Bu vaka ile ilgili bilgi istedim. Maalesef sonuç alamadık.
Tüm halka açık işyerlerinde çalışan personele test yapılmasına karar verdik ve çalışma başlattık. Kıbrıslı Rum Muhtar arkadaşım güneyden bu testleri ücretsiz yaptırmak istediğini bana aktardı. Bu aşamada toplum sağlığı açısından bu gelişme oldukça güzel bir haberdi. Ben kendi görev alanım içerisinde Kıbrıslı Türk işyeri sahipleri ile temas kurdum ve bilgilendirme yaptım. Bazı Kıbrıslı Türk işverenler olası bir pozitiflik tespiti halinde kendilerinin güneyden gelecek ekipler ile tedavi sürecini devam ettirmek istemediklerini söylediler, kuzeyden ekip talep ettiler.
Bunun talep üzerine durumu Muhtar Simon Mitides ile tekrar değerlendirdik. Kendisi güneyden gelecek ekibin Paskalya sonrasında geleceğini bana bildirdi; ben de Kıbrıslı Türk işverenlerden gelen talebi kendisi ile paylaştım. Her bir muhtarlık kendi yetkilileri ile bir çalışma yaptı.
Sn. Kudret ÖZERSAY’dan bu konuda yardım istedim. Bu talebim doğrultusunda Bakanlar Kurulu ihtiyacımız kadar test kitinin köye gelecek ekiplerce kullanılmasını ve bu testlerin yapılmasını onayladı. Süreç, bu testlerin 22 Nisan Salı günü yapılmasına olanak tanıdı ve karşılıklı olarak bu kararı aldık.
Salı günü sabah saatlerinde aldığım bir haber üzerine kuzeyden gelecek ekibin köye geçişini engellemek amacı ile Kıbrıslı Rum yetkililerce bir girişim olduğunu öğrendim. Bunu hem muhatabım ile hem BM Barış Gücü yetkilileri ve İngiliz Üsleri temsilciliği ile görüştüm; hem de durumu Dışişleri Bakanlığı’na bildirdim. Bu arada Kuzeyden gelecek ekibi arayıp beklemeye aldım. Öğleye kadar bu görüşme süreci sürdü.
Tüm çabalarıma rağmen böylesi önemli bir konu maalesef siyasete alet edilmişti. Tüm dünyada insanlığı tehdit eden böylesi önemli konu, BM Genel Sekreteri’nin çağrısında da vurgu yaptığı gibi bu virüsle mücadeleyi siyasete alet etmeyelim şeklindeki talebi maalesef bu küçücük adada ve bu küçücük köyde siyasete kurban edilmişti.
BM Barış gücü yetkilileri ile birkaç kez bir araya geldim ve sağ duyu talep ettim. Böylesi önemli bir konuda tüm dünya bir sınav verirken, bizim bu örnek köyde bu duruma fırsat vermememizi talep ettim, fakat bir sonuç alamadım. İngiliz yetkililer kuzeyden gelecek ekibin geçişine izin veremeyeceklerini bildirdiler.
Maalesef insanlık ve sağlık bir kez daha siyasete alet edildi.
Bu örnek köyün geleceği sadece burada yaşamını sürdüren halkların değil tüm adanın geleceğine de hem örnek teşkil edecek hem de etki yapacaktır. Bu vesile ile hem BM Barış Gücünü sorumluluk üstlenip bu sorunu bir an önce çözmeye ve Kıbrıslı Türk sağlık ekibinin köye gelip böylesi önemli bir sağlık sorunu ile ilgili bize düşen görevi yerine getirmemize olanak tanımaya davet eder, hem de İngiliz Yüksek Komiserliği’ni bu ekibin geçişine engel olmaktan vazgeçmeye çağırırım.