Daha sonra Dışişleri Bakanlığı görevine atanan Tahsin Ertuğruloğlu basına açıklamalarda bulundu.
Ertuğruloğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
“BM bizimle hiçbir şekilde mutabakata varmadığı şekilde bölgede parselleme çalışmalarına başlanmıştır. Hem de bizim yol projesine başladığımız günlerde. Bizim onayımızın olmadığı şekilde iş makineleri, yol güzergahını geçireceğimiz noktada çalışmaya devam ediyorlar. Bu, BM’nin sözde barışı korumak adına burada görevlendirilen misyonunun, aslında bu yaptıklarıyla barışı tehdit eden bir ortam yaratmakta olduğunu söyleyebiliriz. Bunu da adeta inadına yapıyorlar. Makineleri bir an önce bölgeyi terk etmeleri gerektiğiniz vurguluyoruz.”
“Bunu ilk kez öğrendik, AB, ara bölgeyi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yönetimi altına koymuş”
“Ağustos ayında birbirimize farklı öneriler sunduk 25 Ağustos’ta Colin Stewart, Yeşil Hat tüzüğü kapsamında farklı adımlar atılması gerektiğini söyledi. Bu bize garip geldi. Ara bölge, Rum kontrolünde değil. Adı üstünde ara bölge. Ne gereği var dedi, ne alakası var dedi, biz bu yolu ticari mal veya insan ticareti için yapmıyoruz dedik. Bu noktada öğrendik ki Yeşil Hat Tüzüğü gündeme geldiğinde fark ettik ki AB meğer tüm ara bölgeyi Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinin yönetimi altına koymuşlar. Biz bunu yeni öğrendik. Ne biz ne de Türkiye makamları bunu biliyordu.”
"Yol yapımının sekteye uğramaması için yorum yapmaktan kaçındık"
"Colin Stewart, bizimle varacağı uzlaşının güneyin onayına tabi olmadığını söylemesine karşın, güney ile eş zamanlı görüşmeler yaptığını ve uzlaşı için görüşmelerin sürdüğünü söyledi. İşte hata burada başladı. Uzun süren görüşme süreci başladı bakanlık ve BM heyeti arasında. Bu mutabakatın temel özelliği 16 Ağustos'a dönüş olacaktı. Tek fark, yol yapılacak olmasıydı. Ama güneyin gerçek dışı yaydığı haberler, buradaki bazı gazetelerde, sanki Dışişleri Bakanlığı ve hükümetin onayı varmış gibi bilgiler yayıldı.. Bunların doğruyla ilgisi yok. Sanki biz onayı, güneyin tek taraflı projesine ve yola birlikte vermişiz gibi gösterdiler. Günlerce itiraz ettik. KKTC içerisinden sorgulandık. Yorum yapmaktan kaçındık yol yapımının sekteye uğramaması için. Bugün bu toplantıyı gerçekleştirdiğimiz dakikaya kadar güneyin, tüm taleplerimize rağmen çalışmalarına devam ediyor."
"BM'nin bu tavrı KKTC'ye BM ile olan ilişkilerini masaya yatırma hakkını doğurmaktadır"
"Kıbrıslı Türkleri dışlayan BM'nin, bizim onayımızın olmadığı ve yol projemiz devam etmezken parselasyon çalışmalarına izin verip durduramasını sorgulama hakkımız var. BM'nin bu kadar basit bir konuda bile, bu kadar adaletsiz hareket etmesi, KKTC'ye BM ile olan ilişkilerini masaya yatirma hakkını doğurmaktadır."
Soruları yanıtladı…
“Colin Stewart, tozpembe bir tablo çizdi. Kendi CV’sine başarı öyküsü yazmak adına muhtemelen bunu yapmıştır”
Ertuğruloğlu, basın toplantısının sonunda soruları da yanıtladı. YENİDÜZEN muhabiri, “Geçtiğimiz günlerde BM’nin Kıbrıs’taki en üst düzey temsilcisi Colin Stewart’ın YENİDÜZEN’e verdiği demecinde, Pile ile ilgili olumsuz bir sürecin olumlu bir süreç everildiğini, hatta adada bir barış için motivasyon kaynağı olarak nitelediği” röportajı hatırlatılarak “Stewart yalan mı söylüyor?” sorusunu yöneltti.
Ertuğruloğlu ise “o yorumu kamuoyuna bırakıyorum” diyerek, şu yanıtı verdi:
“Olayın nasıl yaşandığını anlattığımı düşünüyorum. Neden olayın başından beri yorum yapmadığımı da anlattım. YENİDÜZEN bende de mülakat talebinde bulundu ama uygun görmedim. Çünkü uygulamanın nasıl şekilleneceğini görmem gerekiyordu. Rumun iyi niyetine güvenmiyorum. BM’nin nasıl adım atacağını görmem gerek. Colin Stewart, tozpembe bir tablo çizdi. Kendi CV’sine başarı öyküsü yazmak adına muhtemelen bunu yapmıştır. Ama başarı öyküsü diye lanse ettiği şey, Pile bölgesinde ve daha geniş anlamda krize giden bir yoldur.”
“Kavgadan sonra BM, Türk tarafının ne kadar kararlı olduğunu gördü”
Yine YENİDÜZEN muhabirinin, “Eğer güneyin bölgedeki çalışmaları devam ederse, tekrardan bir çatışma ortamı doğacak mı?” sorusu üzerine Ertuğruloğlu, şöyle yanıt verdi:
“Öncelikle o çatışmanın sorumlusu BM idi. Çatışma ortamında maalesef kendi içimizde bile sorumlu olarak bizler gösterilmeye çalışıldı. Ben kavga çıktığını, otelde, tatildeyken öğrendim. O bizim Türk tarafının tezgahladığı bir çatışma ortamı değildi. Yaşananları tasvip etmiyoruz ama bir anlamda da o olay sonrası BM, Türk tarafının ne kadar kararlı olduğunu gördü. O olaydan sonra Colin Stewart geldi ve yol projeni kazandın dedi. Kararlılığımız, o olaydan anlaşıldı.”