Henüz çok genç bir tiyatrocu Pınar İnandım. O kendini henüz bir oyuncu olarak ifade etmese de, umut vadeden bir oyuncu… Öğrenmeye açık yönünü canlı tutmak adına “ben oldum” demekten itinayla kaçınırken, İstanbul’da edindiği tecrübeleri, Tiyatro Maki bünyesinde Erdoğan Kavaz ile başlattıkları yeni projelerini ve hayatına dair daha pek çok detayı bizimle paylaştı.
“TİYATRODA KENDİMİ BULDUM”
İlk olarak genç sanatçı Pınar’ı biraz daha yakından tanıyalım istiyorum. Tiyatroya nasıl başladığını, tiyatroyu nasıl meslek olarak seçtiğini anlatıyor.
“Tiyatro ile çocukken tanıştım. İki ablam da sanata karşı çok yetenekliydi. Ablalarımdan biri tiyatro kursuna yazılmak istemişti, Girne Belediyesi kursu vardı. Ben de o yıllarda çok içine kapanık bir çocuktum. Böylece ailem beni de tiyatroya yazdırmanın iyi olabileceğini düşündü. Tiyatroda adeta kendimi buldum. Çok özgürleştim, keyif almaya başladım. Sahne, seyirci ile buluştuğumuz büyülü ortam beni çok etkiledi. Daha sonra kurs bitti ama tiyatrodan ben hiç vaz geçmedim. Okul yıllarım hep tiyatro ile iç içe geçti. Lise son sınıfta hayatta en keyif aldığım şeyin tiyatro olduğuna karar verdim. Sonuçta bunu meslek edinmeye karar verdim. Lefkoşa Belediye Tiyatrosunda sınavlar için hazırlandım. Orada gençlik ekibinde ‘Televizyon Cumhuriyeti’ isimli bir oyunda çalıştım. Sonuçta Kocaeli Üniversitesi Oyunculuk Ana Sanat Dalı’nı kazandım. Dört yıl orada eğitim aldım.”
“TECRÜBELİ OYUNCULARLA AYNI SAHNEYİ PAYLAŞARAK DENEYİMLERİMİ KATLADIM”
Üniversite eğitimi için Kocaeli’ne giden Pınar, burada da boş durmuyor, hemen sahneye çıkıyor. Kocaeli Belediyesi onun için eşi bulunmaz bir tecrübeye dönüşüyor.
“Üniversitenin ikinci yılında Kocaeli Şehir Tiyatrosuna başladım. Burada bir oyunda rol aldım. Kocaeli Şehir Tiyatrosu benim dönüm noktam oldu. Öğrendiklerimi sahnede tecrübe etmeye başladım. Aslında iyi bir eğitimden geldiğimi fark ettim ve çok iyi, tecrübeli oyuncularla aynı sahneyi paylaşarak deneyimlerimi katladım. O oyuncuları görmek, sahneye nasıl hazırlandıklarını gözlemlemek bile başlı başına bir eğitim gibiydi. Üçüncü sınıfta İstanbul Kabile Sahne de, yine Kocaeli Şehir Tiyatrosunda çalıştım. Bunların hepsinin bana çok iyi geri dönüşü oldu. Tüm bunların ardından İstanbul’da çok iyi bilinen Dot Tiyatro’da staj yaptım. Mezun olduktan sonra da bir süre İstanbul’da yaşadım. Tiyatro Lir’de çalışmaya başladım. Kıbrıs’a hemen dönmek istemedim. Orada çocuk oyunları oynamaya başladım. Beni zorlayan, bana çok şey katan oyunlarda rol aldım. Sahnede paten kayarak oynadığımız Guluk Guluk isimli bir çocuk oyunu oldu mesela. Çok enteresandı. Hem bedensel, hem de oyunculuk olarak zor ama başarması keyifli bir roldü.”
Her zaman Kıbrıs’a dönme, burada bir şeyler yapma arzusu içinde olduğunu söyleyen Pınar, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ise adaya temelli olarak dönme kararı alıyor.
“Aslında arzum daha fazla Türkiye’de yaşamak, biraz daha tecrübe etmekti ancak darbe girişimi buraya dönmem için beni tetikledi. Böylece Kıbrıs’a döndüm. İki yıl kadar Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nda, Nehir Demirel ile çalıştım. Çok güzel bir tecrübe oldu. Ancak iki yılın ardından ekonomik nedenlerle yolumuz ayrıldı. Daha sonra Erdoğan Kavaz’la birlikte bir çocuk oyununda rol aldım. Bu oyunumuz da hala devam ediyor.”
“ÖZGÜR OLMAYI TİYATRO İLE ÖĞRENDİM”
Çocuk oyunlarında rol almaya her zaman meyilli olan Pınar, bugüne kadar pek çok farklı çocuk oyununda rol aldı. Çocuk oyunlarının aslında düşündüğümüzden çok daha önemli olduğunu da bizimle paylaştı.
“Kesinlikle çocuk oyunları çok önemli. Erdoğan Kavaz bu oyunu hem yazdı, hem yönetti. Bana da bu oyunda rol teklif etti. Onunla çalışmak harikaydı. Büyük bir şanstı. Sanırım ben tiyatroyu çocuk yaşta keşfettiğim için, çocuk tiyatrosuna ayrı bir önem atfediyorum. Ben özgür olmayı tiyatro ile öğrendim. Yetişkin olunca da çocuklara tiyatro yapmak, onların kalbine dokunmak bana müthiş bir mutluluk veriyor. Onların hayatlarında yer almak, hayatlarına tiyatronun büyüsünü katmak, tüm bunlardan bir şeyler öğrendiklerini görmek, zaman zaman onlara yardımım dokunduğunu görmek çok önemli, kıymetli duygular benim için…”
“HER İNSAN YETENEKLİDİR, TİYATRO MAKİ BUNU ORTAYA ÇIKARIYOR”
Erdoğan Kavaz’la birlikte Maki Yetişkinler Tiyatrosu çatısı altında eğitim vermeye başlayan Pınar, bu oluşumu ve kursun içeriği açıklıyor.
“Tiyatro Maki zaten iki yıldır çalışmalarına devam ediyor. İlk gününden bu yana ben de onlarla birlikte yol alıyorum. Belediye tiyatrosundan ayrıldıktan sonra bana birlikte çalışmayı teklif ettiler, çok memnun oldum. Bana göre hayatta her insan yeteneklidir. Maki Yetişkinler Tiyatrosu da bunu ortaya çıkarıyor. Amatör insanlarla çalışmaya başlayınca, onların çok samimi, çok istekli olduklarını fark ettim. Bu durum beni de çok motive etti. Toplumsal olarak da buna ihtiyacımız var. Farkındalık, duyarlılık kendimiz için bir şeyler yapmak anlamında yetişkinler tiyatrosu çok kıymetli. Toplum olarak sevgi, özveri, neşe, birlikte çalışmanın hazzına da çok ihtiyacımız var diye düşünüyorum. Ben her zaman tiyatronun birleştirici gücüne inanıyorum. 17 yaşından itibaren herkes bizimle çalışabiliyor. Naci Talat Vakfı’nda çalışıyoruz. Bu yıl ek olarak Tiyatro Maki Akademi olarak da bir bölümümüz var. Teorik olarak da katılımcılara dersler vermeye başladık. Hem tiyatro eğitimi almak isteyen gençleri hazırlıyoruz hem de kursa katılan herkese bir ön hazırlık gibi tiyatro dersleri veriyoruz. Doğaçlama, bedensel dersler, diksiyon, tiyatro tarihi, oyun çalışacağımız zaman dramaturgi bilgisi, temel oyunculuk, karakter yaratımı gibi daha detaylı dersler veriyoruz. Kursiyerler de çok memnun oldu. Artık bir oyun izledikleri zaman da daha bilgili, bilinçliler. Tiyatro sanatını daha iyi anlıyorlar, yorumlayabiliyorlar. Elbette her izleyicinin tiyatrodan aldığı mesaj bizler için kıymetlidir. Ama mesajı doğru algılamak, bir oyunun ne anlattığını doğru yorumlamak da önemlidir. Elbette bu yıl da Tiyatro Maki’de yetişkinler kursunda bir oyunumuz çıkacak. İkiye böldük; eğitim bölümü ve oyun çalışması. Eğitim kısmı Ocak ayı sonunda tamamlanmış olacak, bunu oyun kısmı takip edecek. Eğitime katılanlar oyunda rol alacak. Bu yıl yirmi dört kişiyiz. Yine haftanın bir günü çalışıyoruz.”
Bu yıl Tiyatro Maki Çocuk olarak çocuklara da tiyatro eğitimi vermeye başlayan Pınar, kendi deneyimlerini çocuklara aktarıyor.
“Bu yıl Rahme Kavaz ve Açelya Bükülmez ile birlikte çocuklarla da çalışıyoruz. Yeni bir proje, tiyatro, drama, oyunculuk derslerini onların anlayabileceği şekilde işliyoruz. Benim için onlarla çalışmak çok önemli. Çok samimiler, çok özgürler, saflar. Birlikte çok şey öğreniyoruz. Daha önce de çocuklarla çalıştım, onlardan pek çok şey öğrendim. Yine böyle olacağını düşünüyorum. İki grubumuz olacak 7-9 yaş, 10-15 yaş olmak üzere, Cumartesi sabahları çalışacağız. Yavaş yavaş çalışmalarımıza başladık.”
“KADININ ESAS GÜZELLİĞİ DIŞ GÜZELLİK DEĞİL”
Daha önce sosyal medyada gördüğüm kadarı ile fotoğraf sanatçısı Mihaela Noroc ile Güzellik Atlası isimli bir projede yer alan Pınar, bize bu projenin detaylarını anlatıyor.
“Fotoğraf sanatçısı Mihaela Noroc dünyanın her yerini gezen, özellikle kadın fotoğrafları çeken bir sanatçı. O kendine göre güzel bulduğu kadınların fotoğrafını çekiyor. Bir gün İstanbul’da İstiklal Caddesinde yürürken beni buldu. Fotoğraflarımı çekmek istediğini söyledi. Gezi Parkı’nda fotoğraflarımı çekti. Dünyanın her yerinden fotoğrafladığı zengin, fakir, şişman, zayıf, dini, dili fark etmeksizin 500 kadın fotoğrafını da Güzellik Atlası isimli bir kitapta topladı. Burada benim de fotoğrafım yer aldı. Kadınları belli güzellik kalıplarına sokmadan, obje gibi görmeden bunu yaptı. Şimdi de Romanya’da bu konuda bir müze açmayı planlıyor. Çok güzel bir proje… Çektiği fotoğraflar bize aslında kadının esas güzelliğinin dış güzellik olmadığını çok iyi anlatıyor.”
“BEN HALA KENDİM İÇİN ‘OYUNCUYUM’ DİYEMİYORUM”
Bir genç olarak bizimle hayallerini paylaşan Pınar, öğrenmeye ve yeni deneyimler edinmeye çok açık olduğunu söylerken, “ben oldum” demek için çok erken olduğuna vurgu yapıyor. Hayli mütevazi davranıyor.
“Bundan sonrası için hayalim yurt dışına gitmek. Orada bazı projelere katılmak, kendimi geliştirmek istiyorum. Ben hala kendim için ‘oyuncuyum, oyunculuk mesleğini yapıyorum’ diyemiyorum. Oyunculuk aslında hiç bitmiyor. Her an öğreniyorsunuz. Ben de hep öğrenmek istiyorum. Sanki ‘ben oyuncuyum’ dediğim an bu istek bitmiş olacak gibime geliyor. O nedenle de şu an için bunu söylemek istemiyorum. Yeni insanlarla tanışmak, farklı kültürlerle sahne almak, sinemada bulunmak… Sinema da ayrıca bana çok büyülü gelen bir alan. Doğrusu bir gün onu da deneyimlemek istiyorum. Diziler değil, ama sinema çok ilgimi çeken bir alan diyebilirim.”