Kemal Baykallı
islandtalkscy@gmail.com
Google’a göre dünya üzerinde 2 milyon civarı podcast programı var ve her gün binlerce yeni bölüm dinleyicilere sunuluyor.
En çok podcast üretilen ve dinlenen ülke ise podcastın anavatanı da diyebileceğimiz ABD. Podcast istatistikleri toplayan Podcast Insights sitesine göre Amerikan nüfusunun yüzde 55’ini oluşturan 155 milyon Amerikalı geçtiğimiz yıl en az bir kez podcast dinlemişler. Yine ayni siteye göre her dört Amerikalıdan biri haftada en az bir podcast dinliyor.
Podcast nedir?
Podcast aslında bir ses dosyası. Birileri seslerini kaydediyor, birileri de bunu dinliyor. Podcastı herhangi bir ses dosyasından ayıran şey, bir program olarak hazırlanmış olması ve sıralı bölümlerle dinleyiciyle buluşması. Akıllı cihazların gelişmesine paralel olarak Apple şirketinin ipod ürününü piyasya sürdükten sonra içinde konuşma geçen ve dinleyiciye sunulan ses dosyalarına podcast denilmeye başlanmış.
“İyi de radyodan, veya online radyodan farkı ne?” diye soranlara, “ille de belirli bir zamanda yayınlanması gerekmiyor”, diyebiliriz. Yeni bir bölüm yüklendiğinde onu ne zaman dinleyeceğinize siz kendiniz karar veriyorsunuz. Yapılan araştırmalar en çok podcastın evde dinlendiğini gösteriyor. Bunun yanı sıra arabada seyahat ederken, spor salonunda veya dışarda egzersiz yaparken podcastın en çok dinlendiği anlar.
Podcast derken genelde ses dosyalarını anlıyor olsak da, Youtube video sitesi üzerinden görüntülü podcast programları da var. Mikrofon ve kayıt cihazlarının olduğu yalıtılmış bir odada olduğu kadar sokakta, büyük etkinliklerde, fuar ve konserlerde stant kurmuş podcast yapımcılarının görüntülü kayıtlarını izlemek de mümkün. Bazen canlı olarak kaydedilen ve izleyicilerin anlık etkileşimine imkan sağlayan podcastlar olsa da, podcast öz itibarıyle tüketicinin istediği zaman dinleyebileceği bir ürün olarak ilgili mecraya yükleniyor.
Podcast ve zamanın ruhu
Podcastın bu kadar popüler olmasının altında bir kaç neden yatıyor.
Birincisi, toplumların tüketim alışkanlıklarının değişiyor olması. Yani podcast “zamanın ruhuna” uygun. TV kanallarının günlük yayın akışlarına alışmış toplumlar yerine, Netflix gibi araçlara ne izleyeceğine, ne zaman ve hangi araçlarla izleyeceğine karar veren kuşakların zamanı. İnsiyatifin sunanda değil tüketende olduğu bir dönem. Üstelik de seçenekler sonsuz çünkü podcastlar konularına göre tematik olarak ayrılıyorlar. Suç romanları sevenler de, dünya siyasetini takip edenler de, stand-up komedi hayranları da kendilerine uygun bir içerik bulup takip edebiliyor. Sanırım bu noktada bu seçim kendinize ait bir ifade halini alıyor. Düzenli olarak yayınlanan bir şeyin parçası olmak, bir camianın da parçası olmak anlamına geldiği için, sizi tanımlayan bir başka şey haline geliyor.
İkincisi, akıllı cihazların artık hayatımızın her anına girmesi... Akıllı telefonlar, tabletler, araç uygulamaları, akıllı TV’ler içeriğe ulaşımı kolaylaştıran, hatta kullandıkları uygulamalar sayesinde teşvik eden metalar haline geldiler. İçeriğe ulaşmak için hangi uygulamayı tercih ettiğiniz bile, size özel, sizi tanımlayan bir şeye dönüşüyor önceki paragrafta da anlatmaya çalıştığım üzere. Dolayısıyla, bir podcasta kayıt olmak, yeni bölüm yüklenince bildirim almak, o bölümü istediğiniz an dinlemek, bunun için kendinize bir keyif anı yaratmak artık çok kolay. Benzer işlevi gören onlarca uygulamadan birini telefonununza ücretsiz indirmek yeterli. Birçoğunda “Google Podcasts”, “Apple Podcasts” adı altında bir podcast uygulaması cihazla birlikte geliyor zaten.
Her ne kadar bugün bütün küresel medya devleri kendi podcast kanallarını yaratsalar da, podcastın en büyük özelliği herhangi bir teknolojik yatırım veya deneyim gerektirmeden her bireyin kendi podcastını başlatabilmesi. Bu yönüyle yatay, çoğulcu, çok sesli ve demokratik bir alan podcast. Ana akım medyanın tekelini kıran; her kullanıcıyı bir yayıncı haline getiren; vatandaş gazeteciliğini, tartışma özgürlüğünü teşvik eden bir alan. Her demokratik mecrada olduğu üzere, alternatif görüş sunuyorum diye ırkçı söylemlerin, komplo teorilerinin de kendine yaşam alanı bulduğu bir mecra ayni zamanda.
Podcast ekonomisi
Yapılan araştırmalar podcast dinleyenlerin genelde orta ve üst sınıflardan gelen, eğitim düzeyleri yüksek ve harcama alışkanlıklarının ortalamanın üstünde olduğunu gösteriyor. Bu da kendi başına yeni bir eknomomik alan ortaya çıkarıyor. Smallbizgenius sitesine göre Amerika’daki podcast dinleyicilerinin neredeyse yarısının hane geliri yılda 250,000 bin doların üstünde. Podcast dinleyicilerinin %54’ü reklamı yapılan ürünü almayı düşündüğünü belirtirken, 2018 yılında podcast sektöründeki reklam harcamaları 500 milyon dolara ulaşmış.
Podcast’ı hobi olarak değil ama profesyonel olarak yapanlar bazen reklam gelirleriyle bazen de sponsorlarla kazanç sağlıyorlar. Çok sevilen podcastların Patreon “crowdfunding” (kitle fonlaması) aracılığıyla dinleyicilerinden destek alması da sıkça başvurulan bir uygulama. Amerika gibi milyonlarca dinleyiciye ulaşma kapasitesi taşıyan bazı podcastların bazı bölümlerini belli bir ücret karşılığı üye olan özel kitleye yönelik yaptığı da görülebiliyor.
Sosyal medyanın artık her coğrafyadan her yaştan her kesimden insana hitap ettiği bir dönemde, podcast dinleyicilerini farklı kılan şey takipçi bağlılığı. Podcast dinleyicileri dinledikleri programları düzenli ve bilinçli bir şekilde takip ediyorlar. Twitter, Instagram veya Facebook’tan farklı olarak önlerine bir anlığına düşen bir paylaşımla etkileşime girenlerden farklı olarak, podcast dinleyicileri sevdikleri podcastı bilinçli olarak arıyor, takip ediyor ve düzenli olarak dinliyor. O yüzden sosyal medya hesaplarıyla podcast takipçilerini kıyaslamak elmalarla armutları karşılaştırmaya benziyor.
Binlerce takipçisi olan bir sosyal medya hesabından farklı olarak sadece 100 kişi tarafından bile takip edilen bir podcast gündem yaratma kapasitesi bakımından daha nitelikli bir ağırlık taşıyor. Bir Twitter paylaşımını tüketmek ve etkileşim içine girmek saniyelerle ölçülen bir süreçken, podcast dinleyicilerinin dakikalarca süren bir podcastın tamamını dinlemeleri tüketici niteliği açısından kıyas kaldırmayan bir resim ortaya koyuyor.
Aynı anketler ortalama bir podcast bölümünün 43 dakika 23 saniye olduğunu, dinleyenlerden yarısının bölümün tamamını dinlediğini, yüzde 26’sının belli kısımlarını hızlandırarak geçtiğini, buna rağmen dinleyicilerin yarısının podcastların çok uzun olduğunu düşündüğünü ortaya koyuyor. Diğer bir deyişle, hızlı tüketimin ana eğilim olduğu bir kültürde insan alışkanlıkları podcast bölümlerinin kısaltılması yönünde bir baskı oluştursa bile, dinleyiciler gerçekten beğendikleri podcastların tüm bölümlerini baştan sonra dinlemekten vazgeçmiyorlar.
Tüm dünyayı saran podcast alışkanlığı farklı coğrafyalarda farklı şekillerde dinleniyor. Podcast Insights sitesine göre örneğin Güney Kore’de nüfusun %58’i son bir ayda en az bir kez podcast dinlediğini söylüyor. İspanya, İsveç, Avustralya, ABD , İtalya nüfusa oranla en çok podcast dinleyen ülkeler. Bu açıdan bakıldığında, podcastın gelişmiş ülkelerde yaygınlaştığını ama gelişmekte olan ülkelerin gündemlerine yeni yeni girmeye başladığını gözlemleyebiliyoruz. Akıllı telefonların ve sosyal medyanın gelişmekte olan ülkelere giriş hızı dikkate alındığında, podcastın da bu trend doğrultusunda bir yayılma izleyeceğini öngörebiliyoruz.
Peki bizde?
Kıbrıs’ın kuzeyinde benim takip edebildiğim kadarıyla ilk derli toplu girişim Gazeddakıbrıs’ın Gazeddapod sitesi oldu. Yurttaş gazeteciliğinin ülkemizdeki ve dilimizdeki temsilcisi GazeddaKıbrıs blogun bir insiyatifi olarak hayatını sürdüren Gazeddapod; genç aydınların girişimi Tabella’nın podcastını, farklı güncel temalara eğilen Can Kafaoğlu ve Karl T. Maloney Yorgancı yapımılığında ‘Dalgalı Denizler’i, gazeteci Damla Dabis’in sunduğu ‘Hangi İnsan Hakları’nı, Hasan Yıkıcı’nın felsefe, aktivizm ve düşün podcastı ‘Hiçbir Yerden Haberler’i bazen de Berke Dağlı ve Utku Can Utkan’ın ‘Öğrenci Dosyası’nda olduğu gibi farklı dosyaları podcast olarak bünyesinde barındırıyor.
Türkçe konuşulan pocastlar aradında ciddi bir takipçisi olan Deniz Kalıbçıoğlu’nun ‘Sella Bisiklet Podcast’ı da ayrıca burada değinilmesi gereken podcastlardan. Bisiklet kültürü ve bisiklet sporu üzerine kapsamlı çalışmaları ve tartışmaları sunuyor bu podcast.
Çok severek dinlediğim ‘Direniş, İsyan ve Jazz’ podcastı Bulut Ünvan ve Hasan Yıkıcı’nın sunumuyla hem jazz ve hayata dair sohbetleri ama hem de harika jazz seçkileriyle benim olmazsa olmazlarımdan.
Ara bölgedeki Cyprus Community Media Centre (CCMC) girişimi olarak hayata geçen internet radyosu MyCyRadio’da 2014’te başlayan ‘Garip Zamanlar’ benim için ayrı bir yere sahip. Sertaç Sonan, Evren İnançoğlu ve benim yapımcılığında başlayan Garip Zamanlar, Kıbrıslı Türklerin hayatına bakmayı amaçlayan bir sohbet programı. O yıldan bugüne belli aralıklarla ve farklı mecralarda yayın hayatına devam eden program bugün “Kıbrıslı Türklerin halleri” sloganıyla Island Talks podcast istasyonunda dinleyicileriyle buluşmaya devam ediyor.
“Island Talks”
Island Talks demişken yazının sonunda sadece bir podcast kanalı olan bu girişime ayrı bir başlık açmak istedim. Kıbrıs’ın ilk üç dilli podcast istasyonu Island Talks, benim de içinde bulunduğum bir grup Kıbrıslı barış aktivistinin bir girişimi olarak hayata geçti. “İlerici tartışmalarla sağduyu ve aklın sesi olmak; hoşgörülü, demokratik, çeşitli, barışçıl ve sürdürülebilir bir Kıbrıs’a katkı sağlamak” girişimin temel misyonu olarak belirtiliyor www.islandtalks.fm adresindeki sitesinde. 37 farklı ülkeden dinleyiciyle buluşan Island Talks, BM Genel Sekreteri’nin BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu son raporda da olumlu gelişmeler başlığı altında not edildi. Bugün itibarıyle bünyesinde 3 İngilizce, 2 Türkçe ve 1 de Rumca podcast barındırıyor. Garip Zamanlar’ın yanı sıra Esra Aygın ve Aysu Basri Akter’in sunduğu ‘Zor meseleler’, istasyonun bir diğer Türkçe podcastı. Kanalın en çok dinlenen podcastı ise İngilizce olarak hazırladığımız Nicosia Uncut. Kanalın Facebook, Twitter ve Instagram’daki sosyal medya kanalları da dünyadaki farklı gazeteci ve siyaset yorumcuları tarafından takip ediliyor.
Nasıl podcast dinleyebilirim?
Akıllı telefonların ve tabletlerin hayatımızdaki yerine paralel olarak artan hızlı ana akım medyaya ciddi bir alternatif oluşturan podcastlar yazılım şirketlerin ve akllı cihaz uygulamalarının yoğun ilgi gösterdiği bir alan. Müzik dinleme uygulaması olarak hayatımıza giren Spotify önemli yatırımlar yaparak podcastlara kucak açan yazılımlardan bir tanesi. Spotify’da podcast başlığı altında arama yaparak yüzbinlerce hatta milyonlarca podcasta ulaşabilirsiniz. Bunun yanı sıra ücretsiz indirebileceğiniz Apple Podcasts veya Google Podcasts gibi uygulamalar sektörün önde gelen podcast uygulamaları. Zaten günümüzdeki bir çok podcast uygulaması Apple Podcast’ın dizininde yer alan listeleri kullanarak farklı podcast arama ve dinleme deneyimi sunuyor. Sizler de farklı uygulamaları indirip deneyerek, en sevdiğiniz podcast uygulamasının hangisi olduğuna kendiniz karar verebilirsiniz.