Polemidyalı “kayıp” Panikos Haralambus’un öyküsü... (2)

Sevgül Uludağ

24 Temmuz 1974’te, Kutsovendi (Güngör) çarpışmaları ardından “kayıp” edilen Panikos Haralambus’un yakınları, Kayıplar Komitesi’nden onun akibetinin belirlenmesini, gömü yerinin ve kalıntılarının bulunmasını istiyor...

24 Temmuz 1974’te Kutsovendi çatışmaları ardından “kayıp” edilen Polemidyalı Panikos Haralambus’un kardeşi Andreas Haralambus, kızkardeşi Efi Haralambus Kuyallis ve yeğeni Lakis Kestas ile röportajımız şöyle:

SORU: Kaç yaşındasınız Sayın Andreas Haralambus?

ANDREAS HARALAMBUS: 65 yaşındayım. 1958 yılının Nisan ayında dünyaya geldim. Aşağı Polemidya’da dünyaya geldim.

SORU: Karma bir köydü Polemidya…

ANDREAS HARALAMBUS: Evet, karma bir köydü Polemidya…

SORU: Kıbrıslıtürkler’in mahallesi ayrı, sizin mahalleniz ayrı mıydı köyde? Yoksa karışık mıydı evler?

ANDREAS HARALAMBUS: Evet, aynı köy içerisinde iki ayrı bölge gibiydi – ancak köyün varoşlarında karmaydı mahalleler…

SORU: Okula herhalde Polemidya’da gittiydiniz…

ANDREAS HARALAMBUS: Evet, ilkokulu Polemidya’da bitirdim, orta eğitimimi ise Leymosun’da sürdürdüm.

SORU: Şimdi sanki Leymosun’un parçası, bir mahallesi gibi durur Polemidya…

ANDREAS HARALAMBUS: Evet, şimdilerde farkedemiyorsunuz Polemidya’nın farkını…

SORU: Çocukluğunuz nasıl geçtiydi?

ANDREAS HARALAMBUS: 1974’e kadar benim çocukluğum tamamdı… Hatta Kıbrıslıtürk komşularımız da vardı evimizin yanında…

SORU: İsimlerini hatırlar mısınız?

ANDREAS HARALAMBUS: Doğruyu söylemek gerekirse, hayır. Kızkardeşim belki hatırlar isimlerini…

EFİ HARALAMBUS KUYALLİS: Havva vardı mesela…

SORU: Siz kaç yaşındasınız Efi Hanım?

EFİ HARALAMBUS KUYALLİS: Ben 64 yaşındayım.

SORU: Kıbrıslıtürk komşularınızı hatırlarsınız yani…

EFİ HARALAMBUS KUYALLİS: Evet. Havva’yı hatırlarım. Benim yaşlarımdaydı.

SORU: Birlikte oyun oynardınız herhalde…

EFİ HARALAMBUS KUYALLİS: Evet, oynardık. Ben onların evine giderdim, o bizim eve gelirdi. Annem yemek yapardı bize, yerdik beraber.

ANDREAS HARALAMBUS: Size neyi hatırladığımı söyleyeyim… Eski usül, büyük bir fırınları vardı ve Paska zamanı, pilavunalarımızı onların fırınında pişirirdik.

EFİ HARALAMBUS KUYALLİS: Bize ekmek kadeyifi getirirlerdi, bunu hatırlarım.

SORU: Herhalde Bayram olduğu zaman getirirlerdi ekmek kadeyifini…

ANDREAS HARALAMBUS: Evet…

EFİ HARALAMBUS KUYALLİS: Koyunları vardı hatırladığım…

SORU: Babanızın işi neydi?

ANDREAS HARALAMBUS: Babam elektrikçiydi. Evlerin elektrik tesisatlarını kurardı…

SORU: Sizi da beraberinde götürür müydü işe?

ANDREAS HARALAMBUS: Evet. Bir kardeşimiz daha vardır ve üçümüz birlikte giderdik, diğer kardeşimin adı Bambos… Leymosun’a giderdik, farklı köylere giderdik. Ağrotur’a giderdik. Aytihona’ya, Pareklişa’ya giderdik.

SORU: Anneniz evdeydi herhalde?

ANDREAS HARALAMBUS: Evet, annem genellikle evdeydi ancak babamın bir dükkanı vardı, merkezi oydu babamın. İşiyle alakalı bütün parçalar o dükkandaydı. Bu dükkan Leymosun’daydı. Bazan annem da giderdi bu dükkanda çalışmaya. Annemin adı Hrisulla Haralambus. Babamın adı da Nikolas Haralambus.

SORU: Hem anneniz, hem de babanız Polemidyalı mıydı?

ANDREAS HARALAMBUS:  Evet… Aslında annem Mısır’da, İskenderiye’de dünyaya gelmişti… Kıbrıslırum’du annem ancak İskenderiye’de dünyaya gelmişti. Ailesiyle birlikte Kıbrıs’a geri döndüğünde sanırım 11 yaşlarında falandı.

SORU: İskenderiye’den bir Kıbrıslırum kaybımız vardı… 1963 yılının Şubat ayında geri dönmüştü Kıbrıs’a Nardis ve Aralık 1963’te de bazı Kıbrıslıtürkler tarafından öldürülerek “kayıp” edilmişti… O da İskenderiyeli’ydi… Onun öyküsünü kaleme aldıydım, kızıyla röportaj yaptıydım, okurlarımın yardımıyla başına tam olarak neler geldiğini bulduydum ve gömü yerinin de Tekke Bahçesi’nde olduğunu Kayıplar Komitesi’yle ve okurlarımla paylaştıydım. Sonuçta ondan geride kalanlar söylediğimiz yerde bulundu geçen sene… Bir başka arkadaşımız daha vardır Kıbrıslırum ama Mısır’dan, o da İskenderiye’dendir sanırım yanılmıyorsam, Fedon Vasiliadis… Küçükken çocuk felcine yakalanmıştı, bu yüzden tekerlekli sandalyede geçti hayatı – buna rağmen çok büyük bir barış aktivistidir kendisi, çok değerli bir arkadaşımızdır… Onunla “kayıplar” konusunda yıllarca pek çok etkinlikte birlikte yer aldık… Anneniz bahseder miydi İskenderiye’den?

ANDREAS HARALAMBUS: Hayır, pek söz etmezdi İskenderiye’den… Ancak İskenderiye’den bazı yiyeceklerden söz ederdi.

SORU: Size İskenderiye’den yemek de yapar mıydı?

ANDREAS HARALAMBUS: Evet, evet…

SORU: Mesela ne yapardı?

ANDREAS HARALAMBUS:  Felafel yapardı mesela…

EFİ HARALAMBUS KUYALLİS: Fulya yapardı…

SORU: Fulya nedir?

EFİ HARALAMBUS KUYALLİS: Bir tür minik bakla salatasıdır. Bu minik baklalarla salata yaparsınız. Yumurta, bol yeşillik, taze soğan koyarsınız bu salataya…

SORU: Çok ilginç… “Kayıp” şahıs kardeşinizdi…

ANDREAS HARALAMBUS: Evet, Panikos Haralambus, “kayıp”tır ve kardeşimizdir. Abimizdi, en büyüğümüzdü o… 1955 yılında dünyaya gelmişti. 9 Mayıs 1955’te… 1974’te henüz 19 yaşındaydı…

SORU: Askere gitmeden önce çalışıyor muydu? Bir işi var mıydı?

ANDREAS HARALAMBUS: Hayır, Leymosun’daki Teknik Okulu bitirmişti ve İngiltere’de daha ileri eğitime gidecekti… Teknik Okul’da da, elektrik okuduydu…

SORU: Babasının mesleğini sürdürecekti…

ANDREAS HARALAMBUS: Evet…

SORU: Herhalde askerliğini yapmaktaydı…

ANDREAS HARALAMBUS: Evet… Aslında askerliğini tamamlamak üzereydi, 21 Temmuz 1974’te askerliği bitmiş olacaktı. Bir sene önce gittiydi askere, tam askerliği bitiyordu ki işgal oldu…

SORU: Darbe olduğu zaman köyde bir şey oldu muydu?

ANDREAS HARALAMBUS: Gerçeği söylemek gerekirse, o günlerde ben İngiltere’deydim. 3 Temmuz 1974’te adadan ayrıldıydım, o günlerde 16 yaşındaydım. İngiltere’ye öğrenime gitmediydim, İngilizce öğrenmeye gittiydim. Ve tabii ki tatile gittiydim.

Ve Lakis’in nenesi-dedesi Ritsa ve Aleksandros Loizu’yla kalıyordum. Great Yarmouth, East Anglia’daydılar. Aslında küçük bir kenttir burası. Ve 1983’te geri döndüm! Sonra da 1983’te askerlik hizmetimi yaptım. Sonra da işe başladım.

SORU: Kısacası, “kayıp” kardeşinize ilişkin bildikleriniz, aslında ailenizden duyduklarınızdır…

ANDREAS HARALAMBUS: Evet…

SORU: Bildiğiniz kadarıyla kardeşiniz Panikos’un başına neler geldi?

ANDREAS HARALAMBUS: Kardeşim Panikos, Sihari’de yapıyordu askerliğini… Kutsovendi’de (Güngör – S.U.) esir alındıydı. Duyduğumuz bu…

SORU: Leymosun’dan çocukları Sihari’ye göndermek olağan bir şey miydi askerliklerini yaparken?

ANDREAS HARALAMBUS: Evet, askerliğini yapanları, Kıbrıs’ın çeşitli yerlerine göndermek olağan birşeydi…

SORU: Askerliğini Sihari’de (Kaynakköy) yapmaktaydı…

ANDREAS HARALAMBUS: Evet.

SORU: Başına neler gelmiş olacağına ilişkin neler öğrendiğinizi anlatırsanız bana lütfen…

ANDREAS HARALAMBUS: Duyduğumuz, kardeşimizin Kutsovendi’de yakalanmış olduğuydu… Orada bir çatışma olmuştu, bazı insanlar öldürülmüştü ve oradan sağ olarak ele geçirilmiş olan tek şahıs, kardeşimizdi… Yaralı olarak tutuklanmıştı. Böğründen ve elinden yaralı vaziyette tutuklanmıştı…

SORU: Onu nereye götürdüydüler? Bir şey duydunuz mu bu konuda?

ANDREAS HARALAMBUS: Ben bir şey duymadım, hayır…

SORU: Yeğeniniz Lakis Kestas araştırma yaptı bu konuda…

LAKİS KESTAS: Evet…

SORU: Sen kaç yaşındasın Lakis?

LAKİS KESTAS: Ben 45 yaşındayım… “Kayıp” edilen anne tarafından akrabamdır. Annemin birinci yeğenidir…

SORU: O “kayıp” edildiğinde, siz henüz doğmadıydınız…

LAKİS KESTAS: Evet…

SORU: Ondan geride kalanları bulmak istersiniz ve bu konuda uzun zamandır uğraşıyorsunuz, bunu biliyorum…

LAKİS KESTAS: Evet… Son dört senedir uğraşıyorum…

SORU: Ailenizden “kayıp” yeğeniniz hakkında neler duyardınız?

LAKİS KESTAS: Babası Nikos’tan dinlerdim onun hakkında anlatılanları – onun kardeşi, benim ninemdi… Yani Nikos, ninemin erkek kardeşiydi ve Nikos, yeğenim Panikos’un babasıydı…  Ben küçükken, beni ninemin evinden alırdı ve onun çiftliğine giderdik. Çiftliğindeki kuşları vurmamı isterdi çünkü kuşlar, onun yetiştirdiği meyvaları yermiş diye… O nedenle beni de yanında götürürdü…

SORU: Neydi yetiştirdiği?

LAKİS KESTAS: Çeşitli şeyler… Üzüm yetiştirirdi, çeşitli meyvalar yetiştirirdi. Bana “kayıp” yeğenim hakkında öyküler anlatırdı, ninemden de onun hakkında öyküler dinlerdim. “Kayıp” yeğenimiz de pilot olmak isterdi, ben de pilot olacaktım sonraları… Bu bağı da hissediyorum aramızda… Ve evinden plastik uçacıklar almıştım, bu plastik uçacıklar “kayıp” yeğenimiz Panikos’a aitti… Kendisi yapmıştı bu uçacıkları… O zamandan beridir böyle bir bağ hissederim aramızda – elbette onu arama çalışmalarına katılmak için çok küçüktüm. Panikos’un babası da çok kararlı bir adamdı, başka hiç kimsenin de karışmasına izin vermezdi bu arama çalışmalarına zaten. Vefat etti, aramızda değil şimdi…

SORU: Ve şimdi siz bir pilotsunuz…

LAKİS KESTAS: Evet… Şu anda Ryanair’deyim…

(Devam edecek)