Polis ne kadar (ter)temiz

Cenk Mutluyakalı

 

Polisin silahı, iş insanlarının da korumaları yoktu eskiden...
Öyle ya, “eskidendi, çok eskiden...”
Elbette “nostalji” yapacak değilim.
Çünkü zaman da değişti ülke de...
Eskiden adanın kuzeyinde onca “suç”, bunca “pislik” de yoktu.
Bir hırsızlık yaşandı mı, bir ay herkes konuşurdu.
Cinayet büyük olaydı.
Çocuktuk, temizdik, memleket böylesine kirlenmemişti.

*  *  *

Silahı yoktu ama insanlarda polise hürmet, saygı, güven vardı.
Adaletine güvenilirdi.
Şimdi onlar da bataklığa battı.
Kaçtır karakolda ölüyor insanlar.
Linç girişimini “seyre dalıyor” polis!
“Kara çarşaf”ı fotoğraf çekti diye gazeteciyi hücreye tıkarken, beyin dağıtan “hatırlı”yı deniz manzaralı hastanede ağırlıyor.
Polis polisi soruşturuyor, ha bire!
Devletin polisi, devletin hastanesinden zanlı kaçırıyor.
Olacak iş mi?

*  *  *

Polisi dağıttılar.
“İyi, bilgili, donanımlı, seçkin pek çok ismi sağa sola savurdular” diye söylenir durur, senelerdir.
Polisimizi uzun yıllar Türkiye’nin adadaki istihbarat albayları yönetti.
Bu “derin” teşkilatların başındaki isimlerin, pek çoğu şimdi hapiste...
Başbakan ya da İçişleri Bakanı’nın “neler oluyor” diye polise hesap sorması henüz çok yeni..
Polis kadroları yıprandı.
Uzun zamandır bahis çeteleriyle, kumar baronlarıyla, kirli insanlarla “ilişkiler” konuşuluyor.
Ne kadar doğru, ne kadar yalan bilmiyorum ama polisin “ciddi bir revizyon” ihtiyacı olduğu bas bas bağırıyor.
“Özerk Polis Yasası” şart!
Elbette partizanca yönetilmemeli...
Ama sivilleşmeli...
Kalite çıtası yükselmeli, adil yönetilmeli teşkilat, güven gelmeli...

*  *  *

Tertemiz insanlarımızın kıymetini bilelim ne olur.
Dört elle sarılalım onlara...

Öylesine az kaldılar ki...
Siyasette, poliste, medyada, sivil toplumda ve her yerde...
Eskisi gibi değil memleket...