Polisin gözü Lefkoşa Surlariçi’nde!

Mert Özdağ

 

Lefkoşa Surlariçi’ndeki güvenlik sorununu dün kısaca kaleme almıştım.
Son günlerde birçok olaya tanık oldum, bilgi aldım, yaşadım.
Gün geçmiyor ki Lefkoşa Surlariçi’nden bir adli haber gelmesin.
Kavga bıçaklama, uyuşturucu ve daha fazlası…
Artık polisimizin Lefkoşa Surlariçi’ne özel önem vermesi gerekiyor.
Dünkü yazımda “Özellikle ana meydanlara (Sarayönü, Lokmacı, Büyük Han gibi ana merkezlere) devriye ekipleri, polis nöbet noktaları yerleştirilebilir” demiştim.
Dedim ya, Lokmacı Barikatı’ndan geçen uyuşturucu çeteleri, dar sokaklarda cirit atan bonzaiciler, sağda solda içki içerek her yere sataşan ayyaşlar Lefkoşa’mızın gecelerini kabusa çevirdi, ne yazık.
Konuyu dün derinlemesine araştırdım.
Lefkoşa Polis Müdürlüğü bünyesinde bir devriye ekibinin özellikle iki bölgeye özel önem verdiği belirtiliyor.
Bunlardan biri Surlariçi…
Bir diğeri Dereboyu…
10-15 kişilik ekipler üniformalı şekilde söz konusu bölgelerde devriye turları atıyor.
Belki de Dereboyu’nda görmüşsünüzdür.
Ekibin ismi “Suç Önleme Hizmeti Ekibi”…
Aslında ekibin amacı suçların oluşabileceği muhtemel bölgeleri önceden saptamak ve bu bölgelere müdahale etmek…
Örneğin karanlık bir sokak…
Gizli kalmış, yıkık bir bina…
Bu ve buna benzer alanlara yoğunlaşan ekip özellikle geceleri aktif…
Bence çok önemli ve yerinde bir uygulama.
Açıkçası olayı araştırmadan polisimizin böyle bir uygulaması olduğunu bilmiyordum.
Umarım Polis Genel Müdürlüğü bu tarz önlemlere daha fazla personel aktararak olayların ve olması muhtemel olayların üzerine gider.
Zira başka Lefkoşa yok!..
Başka Surlariçi yok!..
Umarım, kentimize yazık olmadan çok daha güçlü ve yerinde önlemlerde şehrin önemli noktalarına (Sarayönü, Lokmacı gibi alanlara) güvenlik ekipleri sabitleştirilir.

-----------------------------------------------------------

YURTTAŞ EKONOMİSİ

Küçük esnafı hali duman!

Zaman zaman “yurttaş ekonomisi” başlığı altında yurttaşın-dar gelirlinin ekonomisi ile ilgili yazılar yazıyorum.
Bu yazı da onlardan biri…
Dün çok sevdiğim bir esnaf arkadaşımla ekonomiyi konuştuk.
Genç bir esnaf…
Hayata tutunmaya çalışıyor.
Hani, kimileri gibi kamuya kapağı atıp “kurtulmayı” yeğlememiş.
Bir şeyler üretmeye çalışıyor.
Kendi dükkanını açmış…
Anlattıklarından anladım ki resmen direniyor.
Öyle fazla vergilerden filan şikayetçi değil.
Rahatsız olduğu piyasadaki büyük şirketler.
Zira iş yaptığı sektördeki “büyükler” küçük esnafa nefes aldırmıyormuş.
Piyasada fiyat kırdıklarından bahsediyor.
Büyük şirketlerin küçük esnafı yok eden kimi uygulamaları “yeter” demesine yol açmış.
Piyasada sıcak para akışı olmaması da büyük sorun diye ekliyor.
Şimdi her şeye rağmen üretmeye, ekonomiye değer katmaya çalışan bu esnaf arkadaşımı bir yana, dev şirketleri diğer yana koyuyorum.
Ve bir de kamuya istihdam olarak kolayı seçenleri…
Gerçekten küçük esnafın gerçekçi politikalarla desteklenmesi gerekliliği oraya çıkıyor.
Hem de acil olarak.
Bu konuda ne yapılabilir?
İşte onu bilmiyorum.
Bildiğim, anladığım, böyle giderse küçük esnafın kalmayacağı gerçeğidir.
Umarım bu konuya el atılır.

-------------------------------------------------------------

BU İDDİA ARAŞTIRILMALI

Müsteşarın başkan olduğu lokalde kaçak işçi mi?

Dün bir mail aldım.
Mailde bazı iddialar yer alıyor.
Kimliğinin bende olduğu kaynak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na “Müsteşar” olarak atanan Süleyman Göktaş’la ilgili çok ciddi iddialar ortaya attı.
Aynı zamanda Kıbrıs Türk Futbol Antrenörleri Derneği Başkanı da olan Göktaş’ın yönettiği dernek lokalinde “kaçak işçi” çalıştığı iddia ediliyor.
Hatta söz konusu işçilerin başka yerlerde de çalıştığı, zaman zaman dernek lokalinde “çay kahve temizlik” gibi işlerde çalıştırılıp dernek binasında ikamet ileri sürülüyor.
Elbette bu bilgiler birer iddia ve gerçek, resmi makamların araştırması ve soruşturması ile ortaya çıkacak.
Ancak dernek lokalinin denetlemeye muhtaç olduğu kesin.
Ama kim denetleyecek?
Süleyman Göktaş’ın “Müsteşar” olduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı mı?
İşte bu konuda durum biraz karışık.
Kim kimi denetleyecek dediğinizi duyar gibiyim.
Yine de göreceğiz.

----------------------------------------------------------------------

Ben sizi çok iyi anlıyorum Sayın Özgürgün!

Başbakanlık dün açıklama yaparak “bazı köşe yazarları” diyerek beni işaret etti. Söz konusu Başbakanlık açıklamasında Özgürgün’ün “Müzakerelere Dışişleri Bakanları da katılsın” önerisinin yapıldığı röportaj da eklenerek  benim olayı yanlış anladığım ve yanlış yorumladığım belirtilmiş.
Ne demiştim ben dün?
Çiçeği burnunda Başbakanımızın “Müzakerelerde Dışişleri Bakanı da yer alsın” söyleminin masum görünse de aslında kendi içinde kötü niyet barındırdığını, müzakereleri baltalama güdüsü içerdiğini yazmıştım.
Özgürgün bu duruma içerlenmiş, belli.
Sayın Özgürgün ben sizi çok iyi anlıyor ve yorumluyorum, siz hiç merak buyurmayın.
Hem sizin hem de ortağınız Denktaş’ın şu anki açıklamaları ve geçmiş siyasi tarihiniz GÜVEN VERMİYOR.
Kusura bakmayın ama Tahsin Ertuğruloğlu gibi bir şoven milliyetçiyi müzakerelere ekleme çabanızın MASUM OLMADIĞINI düşünüyorum.
İster beğenin, ister “yanlış” bulun…
Bence niyetiniz masum değil.

--------------------------------------------------------

N  O  T   D  E  F  T  E  R  İ

• Yangın mevsimi açıldı, ormanlarımız yeniden tehlikede… CTP-DP Hükümeti döneminde başlatılan yangın helikopteri uygulaması bu yıl da devam edecek mi? Geçen yıl kiralanan helikopter kış mevsimiyle ülkemizden ayrılmıştı. Bir felaket olmadan bu konuda adım atılacak mı? Çok merak ediyorum.

• Bir süredir UBP-DP Hükümeti’nin Türkiye destekli bir darbe hükümeti olduğunu yazıyorum. CTP’yi hükümetten götüren TC’li bürokratların marifetiyle ortaya çıkan durum bana göre post modern bir darbedir. Dün Milliyet’in Kıbrıs Temsilcisi Sefa Karahasan sordu: “Darbe varsa belgesi de var mı?” Türkiye ile ilgili her şeyi kendi üzerine alan Sefa Karahasan’a cevabım aynen budur: Sevgili Sefa Karahasan, sen böyle belgesiz işleri çok iyi biliyorsun, istersen gidip Elçilik’teki ağabeylerine sorabilirsin, onlar anlatır sana ;) 

• Girne’deki Turizm Bakanlığı ofisinin özel bir şahsa kiralanması ile ilgili perde gerisinde neler var çok merak ediyorum. Bu binanın devriyle ilgili Ayorgi’deki arazi meselesinden çok daha önemli gelişmelerin döndüğüne ilişkin sinyaller geliyor. Altından ne çıkacak göreceğiz.