Sarayönü, tarih boyunca Lefkoşa’nın merkezi gibiydi. Önemli Devlet törenleri de bu meydanda yapılırdı. Mahkeme binaları ve Merkez Postane Binası da bu tarihi meydanın sembolü gibiydi.
1900’lü yılların başlarında inşa edilmişti. Hemen karşısındaki Mahkeme Binaları ile aynı dönemde. Zamanın, tipik İngiliz mimarisi ile... Sarı taştan... Odalar ferah, tavanları yüksek... . Hemen her birinde şömineleri de var...
1963 olayları sonrasında da, bu tarihi binanın zemin katı Postane olarak kullanılmaya başlandı. Ancak bodrumu ve üst katları boştu. Ve yandaki bina ile birlikte, bir merkez bina arayışı içinde olan Bayrak Radyosu’na tahsis edildi. Ben, işte bu sıralarda tanıştım bu ‘bina’ ile. Yuvam gibi olmuştu. Gece-gündüz farketmezdi. Boş saatlerimin çok büyük bir bölümü burada geçiyordu.
***
Bayrak Radyosu için yerleşme çalışmaları çarçabuk başlamıştı. İkinci katta, iki Yayın Stüdyosu bir de kayıt stüdyosu hazırlanmıştı apar topar. Arşiv (Diskjotek) ve bir kısım personel de kalan odalara yerleştirilmişti. Üçüncü katın bir bölümünde program yapımcıları bir bölümünde de Haber Bölümü vardı. Bodrum ise hem depo hem de teknik onarım ve imalat işlerinde kullanılıyordu.
***
Çok çok önemli anılarımız var bu binada. Benim ve benim yaşımda olanların da, ‘Bayrak Radyosu’nun Birinci Kuşağı’ olarak adlandırdığım ablalarımız, abilerimizin de... Sadece bir şeyler üretmeye çalışmadık orada, memleketin orasında burasında meydana gelen ‘çarpışmaları’ da yaşadık, 20 Temmuz 1974 savaşını da. Sevindiğimiz şeyler de oldu, üzüldüklerimiz de... Havan mermilerinin de hedefi olduk, kurşunların da....
***
Bu tarihi binanın ikinci ve üçüncü katları uzunca bir süredir boştu. Önünden her geçtiğimde duraklar, dakikalarca bakar, anılarımı tazelerdim sokak ortasında. Kendi kendime, “Neden boş bırakıldı ? Ölüme mi terkedildi ?” sorularını soruyordum devamlı olarak. İngilizden kalma masaları, sandalyeleri, telefonları, daktiloları; hatta daha da önemlisi, Bayrak Radyosu döneminde, orada üretilen (çoğunun ortalardan kaybolduğu veya kaybedildiğini sürekli duyduğum) el yapısı ses mikserleri, vericiler, yayın konsolları, telsizler ve daha neler neler sergilenemez miydi burada ? ‘Bayrak Radyosu Müzesi’ne dönüştürülemez miydi bina ?...” derken, Yüksek Mahkeme Başkanlığı’nın binanın kendilerine verilmesi talebinin haberi çıktı basında.
Hem üzüldüm hem de sevindim. Üzüldüm çünkü bunun gerçekleşmesi demek benim hayallerimin suya düşmesi demekti... Sevindim çünkü bu tarihi bina (en azından) ölüme terkedilmemiş olacaktı.
Sokak Ağzı
“Saldırılar, hırsızlıklar, tacizler, tecavüzler, soygunlar. İşte KKTC’miz.”
***
“Geçenlerde sosyal medyada gördüm çok hoşuma gitti. Bundan böyle ben de aynını söyleyeceğim. Sizler de deneyin, seveceksiniz. Bundan böyle, KA-KA-TE-CE değil, ŞA-KA-TE-CE.”
***
“Önce Girne Las Vegas yapıldı... Şimdi sıra İskele bölgesinde... Ardından da Maraş için çalışmalar başlayacak. Hade hayırlısı.”
***
“Seçim tarihi yaklaşıyor. Adayların kimler olacağı daha netleşmedi. İsmi dolanan adaylar arasında bana en ilginci geleni Derviş Eroğlu oldu. Dedikodulara göre o da aday olmak istiyormuş. Ers’e karşı Eroğlu.... Aman ne güzel... Ayıklasın pirincin taşını UBP’liler.”
***
“Bakanlar Kurulu’nun toplantısı iki buçuk saat sürmüş. Yarım saati kahve çay ikramı. Yarım saat ‘Napan ? ‘, ‘Nasılsın ?’, ‘Eyiyim. Sende ne var ne yok ?’ sohbeti. Yarım saat Başbakan’ın açık konuşması. Yarım saat da Başbakan Yardımcısınınki. Geri kalan yarım saatte de memleket meselelerinin çözümü.”
***
“Ne yediğimiz ete ne de yediğimiz sebze meyveye güvenimiz kalmadı artık. Topluca zehirleniyoruz. Sonra da ‘Ne oldu da kanser vakaları çoğaldı ?’ diye soruyoruz.”
***
“KIB Tek Yönetim Kurulu’nda istifalar var mı yok mu ben hala anlamadım. Bir anlayan var mı ?”
***
“Otuz kırk sene Londra’da otur,sonra gel Lefkoşa milletvekili, yahut da Mağusa Belediye Başkanı ol. Aman ne güzel. Seçme hakkını kabul ederim de seçilme hakkı bana biraz tuhaf geliyor.”
Anlayana
“Siyasetin en eski ikinci meslek olduğu iddia edilir. Şunu fark ettim ki ilk mesleğe çok yakın bir benzerlik gösteriyor.” (Ronald Reagan)