CTP-BG Milletvekili Birikim Özgür, zam konusundaki tepkileri haklı bulduğunu vurguladı ve “elektrik konusundaki tüm sıkıntıların aşılmasını öngören tarihi bir belge” olarak nitelediği çalışmaya sahip çıkılması gerektiğini söyledi
Ödül Aşık Ülker
Elektrik zammı sonrasında sosyal medyada yaptığı açıklama ile tepkileri üzerine çeken CTP-BG Milletvekili Birikim Özgür, elektrik konusunda ilgili bakanlığın ilk kez toplumun farklı kesimlerince önerilen tüm unsurları içinde barındıran bir çalışma yaptığını ve kendisinin de buna teşekkür ettiğini anlattı.
Özgür, “Benim teşekkürüm de sanki zamma yapılmış bir teşekkür gibi yansıtıldı. Bazen bir haksızlığa uğradığınızı düşünürsünüz ama kimseye meramınızı anlatamazsınız. Böylesi bir durum gelişti. Gerçekten üzüldüm ancak siyaset gündelik olaylardan ibaret değil. Bu bütünlüklü projeye sahip çıkmalı ve hemen hayata geçirilmesini sağlamalıyız. Çözüm oradadır. Gerisi, tüm tartışmalar, yanlış anlaşılmalar hepsi detaydır” diye konuştu.
Zam konusundaki tepkileri haklı bulduğunun da altını çizen Birikim Özgür, eylemin kaçınılmaz olduğunu ancak donanımlı ve hedef odaklı bir eylem olması gerektiğini söyledi.
Gecikmiş borçların tahsilinin projenin bir parçası olduğuna da dikkat çeken Özgür, şunları söyledi:
“Ancak bu kaynak bir günde kurumun kasasına girebilecek bir kaynak değildir. Bu aşamada katı giderler ve zararına üretim nedeniyle zam yapmadan kurumun akaryakıt temin etmesi ve üretimini sürdürmesi mümkün görünmemektir. Bütünlüklü proje ile birlikte üç yıl içinde maliyetler yarı yarıya düşebilir ve CTP’nin seçim vaadi gerçekleşebilir. Faturasını ödeyenler yani halkın büyük çoğunluğu özveride bulunurken aynı zamanda iktisadi konularda demagojiyle ve popülizmle değil gerçekçi önerilerle sorunları ele alan siyasetçilere güvenmeli ve destek olmalıdır.”
Özgür, kendisine yönelik eleştirileri “itibarsızlaştırma çabası” olarak niteleyerek, “Eğer icraat odaklı siyasete önem veren solculara bel altı vuruluyorsa, ‘liberal’, ‘Türkiyeci’ ve benzeri saldırılar yapılıyorsa, bunları basit eleştiriler olarak değerlendiremezsiniz. Solu dar bir alana kimse hapsedememelidir. Bunlar siyaseten cevapsız bırakılıyorsa da bu benim değil partimin bir zaafıdır” diye konuştu.
“Tarihi bir belge geliştirilmiş”
• Soru: Öncelikle “12 alt projeden oluşan bütünlüklü projeyi açıklayan ekibi tebrik ediyorum” şeklindeki açıklamanızdan başlamak istiyorum. “Tebrik ederim” ifadeniz çok tepki aldı. Bu açıklamanızda ne demek istediniz?
• Özgür: Elektrik konusunda uzun zamandır her kafadan bir ses çıkıyordu. Çok ciddi bir zaafımız var bu gibi konularda. Bütünlüklü yol haritaları hazırlayamıyoruz. AB’nin iş yapma kültüründen nasibimizi almadan “kervan yolda düzülür” misali yol almaya çalışıyoruz. Elektrik gibi kritik bir konuda ilk kez ilgili bakanlık toplumun farklı kesimlerince önerilen tüm unsurları içinde barındıran çok önemli bir çalışma yapmış. Mevcut durum tespiti ışığında üç başlık altında toplam 12 projeden oluşan bütünlüklü bir yol haritası oluşturmuş. Elektrik konusundaki tüm sıkıntıları aşmamızı, maliyetleri düşürmemizi, yeni yatırımlarla elektriksiz kalmayacağımız koşulların oluşturulmasını, tahsilâtlarla ilgili sıkıntıların aşılmasını öngören tarihi bir belge geliştirilmiş. Ben bu çalışmaya teşekkür ettim. Ancak bu çalışma zammın açıklandığı ortamda paylaşıldığı için yeterince dikkat çekmedi. Benim teşekkürüm de sanki zamma yapılmış bir teşekkür gibi yansıtıldı. Bazen bir haksızlığa uğradığınızı düşünürsünüz ama kimseye meramınızı anlatamazsınız. Böylesi bir durum gelişti. Gerçekten üzüldüm ancak siyaset gündelik olaylardan ibaret değil. Bu bütünlüklü projeye sahip çıkmalı ve hemen hayata geçirilmesini sağlamalıyız. Çözüm oradadır. Gerisi, tüm tartışmalar, yanlış anlaşılmalar hepsi detaydır.
“Sağduyunun galip geleceğini düşünüyorum”
• Soru: “Bütünlüklü proje olmadan zam cinayettir” dediniz ancak sürecin kimin tarafından nasıl ele alınacağını da takip edeceğinizi söylediniz. Bütünlüklü projenin uygulanıp uygulanmayacağı konusunda şüpheleriniz mi var?
• Özgür: Bütünlüklü projenin sahibi enerjiden sorumlu bakanlıktır. Ancak bu bakanlıkta enerjiden sorumlu bir birim yoktur. Projenin yürütülebilmesi için bu birim derhal oluşturulmalıdır. Zaten 12 adımdan bir tanesidir bu. Mali külfet de yaratmayacak biçimde bakanlık bünyesinde Bakanlar Kurulu kararı ile bir Enerji Politikaları Merkezi oluşturulabilir. İkincisi, CTP kadroları bu işi sahiplenmezse Önder Bey bu adımları atamaz. CTP kadrolarının bu projeye inanması ve savunması sağlanmalıdır. Toplumumuzda her kafadan bir sesin çıktığı bir ortamda CTP’nin başarısını kıskanacak çevreler CTP’lilerin kararlılığını kırmayı deneyecektir. Ekonomik konularda toplumsal risklere dönük hassasiyetlerimiz vardır ve etrafımız bu hassasiyetleri kullanarak istediği gibi gelişmelere yön verebilecek uzmanlarla doludur. Zaten daha ilk günden halkın zamma tepkisi nedeniyle proje tam olarak anlatılmadan sıkıntılar baş göstermiştir.
Böylesi bir teknik projeyi parti organları hazırlayamaz ancak bilgilendirildikten sonra “proje partimizin hedeflerine bizi yakınlaştıracak. Bakanımıza güvenimiz tamdır” der, işi o Bakan yapar. Bu proje uygulanamazsa maliyetler düşürülemez, ülke büyük bir felakete sürüklenir. Ben sağduyunun galip geleceğini düşünüyorum. Bu da CTP’nin diğer partilerden en büyük farkıdır.
****************************
“Eylem kaçınılmazdır”
• Soru: Elektriğe yapılan zam konusunda hemen her kesimden tepkiler gelmeye devam ediyor. Siz zama tepkinin bütünlüklü projeye desteğe dönüşmesi gerektiğini ifade ettiniz. Nasıl bir destekten bahsediyorsunuz?
• Özgür: Zam konusundaki tepkileri haklı buluyorum. Halkımızın bu zamdan çok olumsuz etkileneceğini düşünüyorum. Ekonomi de büyük yara alacak. Eylem kaçınılmazdır. Ancak bu eylem donanımlı ve hedef odaklı bir eylem olmalıdır. “Tepkiliyiz, haklıyız, o halde çözüm üretelim” denilebilmelidir. KIB-TEK’in daha zor bir duruma düşmesine sebep olabilecek yıkıcı eylemler KTHY tecrübesini çağrıştıracaktır. Sayın Bakan dedi ki bu 12 projeyle ilgili teknik ve finansman yönleriyle uygulanabilir olan her öneriyi değerlendirmek üzere tarafsız bir sivil toplum örgütünün düzenleyeceği çalıştaya tam kadro katılabilirler. Bugüne kadar ben bu çalıştayı düzenlemeye talip olan bir örgüte rastlamadım. Kararlılık duyarlılıktan doğar ama bütünlüklü projeyi geçiştirmek için zamma tepkiyi kullanacak olanlar da vardır. Bugün böyle bir tehlike söz konusudur.
“Halk gerçekçi önerilerle sorunları ele alan siyasetçilere güvenmeli”
• Soru: Herkesi sorumluluğa davet ediyorsunuz ancak zamdan önce alacakların tahsil edilmesi gerekmez miydi? Zamla faturasını ödeyenler cezalandırılmıyor mu?
• Özgür: Gecikmiş borçların tahsili projenin bir parçasıdır zaten. Ancak bu kaynak bir günde kurumun kasasına girebilecek bir kaynak değildir. Bu aşamada katı giderler ve zararına üretim nedeniyle zam yapmadan kurumun akaryakıt temin etmesi ve üretimini sürdürmesi mümkün görünmemektir.
Bütünlüklü proje ile birlikte üç yıl içinde maliyetler yarı yarıya düşebilir ve CTP’nin seçim vaadi gerçekleşebilir. Faturasını ödeyenler yani halkın büyük çoğunluğu özveride bulunurken aynı zamanda iktisadi konularda demagojiyle ve popülizmle değil gerçekçi önerilerle sorunları ele alan siyasetçilere güvenmeli ve destek olmalıdır. Çok daha büyük faturaların ödenmesine sebep olabilecek durumlara düşmeden gerekli tedbirler alınmalı, kurumun borçları ödenmeli ve alacakların tahsili gerçekleştirilmelidir.
“Aslolan siyasi iradenin doğru şekillenmesidir”
• Soru: Hükümet olarak Kıb-Tek’i bu duruma düşürenler hakkında ne yapmayı düşünüyorsunuz, yasal bir süreç başlatılacak mı?
• Özgür: Tıpkı KTHY’de olduğu gibi KIB-TEK’i de bu duruma düşürenler, değişen dünyayı kavramaktan uzak, ısrarla eski kamu ağırlıklı yapı içerisinde çözümler üretmeye çalışanlardır. Herhangi bir yolsuzlukları olmayabilir. Geçmişte alınan bir takım siyasi kararlar eğer uzun vadede sürdürülebilir yapılar oluşmasına hizmet etmemişse bundan dersler çıkarılmalıdır. Önemli olan siyaset adına bunu başarmaktır. Yine de eğer herhangi bir suistimale ya da benzeri olguya rastlanırsa cezasız kalmamalıdır. Eğer eski ekonomi yaklaşımlarına dayandırılmış anlayış değişmezse örneğin hukuk bile kolaylıkla mevcudu koruma maksatlı kullanılabilir. Aslolan siyasi iradenin doğru şekillenmesidir.
“AKSA olmasa arz güvenliği sağlanamazdı”
• Soru: El-Sen önceliğin zam değil, alacakların tahsili ve garantili alım sözleşmesi ile AKSA’ya sağlanan imtiyazlardan vazgeçilmesi gerektiği yönünde bir açıklama yaptı. AKSA ile yapılan sözleşmenin kurumun bu duruma gelmesinde ve son yapılan zamda etkisi nedir?
• Özgür: AKSA olmasa bugün arz güvenliği sağlanamazdı. Karanlıkta kalırdık. AKSA’nın daha yüksek maliyetle üretim yapmadığı da biliniyor üstelik. Özel sektör düşmanlığı yaparak yapısal sorunların üstünü örtemezsiniz. Siz bunu yaptığınızda yapısal sorunlardan rahatsız olan ve çözüm üretmeye çalışan liberal çevreler de bu kez hınçla çalışan üzerinden analizlere başlar ve bunun altından kalkamazsınız. AKSA’ya bağımlılığı süreç içinde ortadan kaldırmayı hedefleyebilirsiniz, gün gele hizmetleri için teşekkür edip uğurlayabilirsiniz ancak bugün esas sorun bu değildir. KIB-TEK’in yeniden yapılandırılması, üretimin çeşitlendirilmesi ve tahsilâtla ilgili kangreni aştıktan sonra kamu çok daha güçlü bir biçimde elektrik enerjisi alanını yönetme, oyunun kurallarını belirleyebilme imkânına kavuşacaktır. KIB-TEK’i siyasetten arındırmayı da içeren bütünlüklü proje bunu hedefliyor zaten. Çalışanların çıkarlarını korumak bu projeyi desteklemekten geçiyor. Gerçekçi olmayan önerilerle gidilebilecek nokta halkın tepkisi ile karşılaşmak olur ki bu da siyasilere olduğu kadar sendikal harekete de zarar verecektir günün sonunda. Zammın sebebi AKSA değil son dört yıldır üretim maliyetlerini düşürmeye dönük cesur adımların atılmamış olması ve yeniden yapılanmanın hayata geçirilmemiş olmasıdır.
• Soru: Türkiye’den elektrik getirmek sorunu çözer mi?
• Özgür: Türkiye’den elektrik getirmek kendi başına bir çözüm değildir. Önemli olan üretimde çeşitliliği sağlamaktır. Türkiye’den gelecek elektrikle birlikte çeşitliliği artırma yönünde çok önemli bir safhaya geçmiş olacağız. Eğer Türkiye’den gelecek elektriğe bağımlı kalırsak bugünden hiçbir farkı olmaz yeni yapının da. Ancak bu proje şu an için maliyetleri düşürmek adına olmazsa olmazdır.
“İtibarsızlaştırma çabası var”
• Soru: Özker Hoca ile bazı konularda farklı yaklaşımlarda bulunduğunuz düşüncesi ve Birikim Özgür değil de “Özker Hoca’nın oğlu” olarak eleştirilmeniz, sürekli babanızla kıyaslanmanız konusundaki düşünceniz nedir?
• Özgür: Eleştiriden ziyade bir itibarsızlaştırma çabası var. Eğer icraat odaklı siyasete önem veren solculara bel altı vuruluyorsa, “liberal”, “Türkiyeci” ve benzeri saldırılar yapılıyorsa, bunları basit eleştiriler olarak değerlendiremezsiniz. Solu dar bir alana kimse hapsedememelidir. Bunlar siyaseten cevapsız bırakılıyorsa da bu benim değil partimin bir zaafıdır.
1974 sonrasında oluşturulan ve birincil otorite olamadığımız yapı içerisinde işlevini o rejimin belirlediği roller çerçevesinde öğrenmiş çevreler dışa bağımlılığın ekonomik temellerine dönük sert muhalefetten rahatsız oluyorlar. Toplumumuzun varlığını sürdürebilmesi için bu sert muhalefeti solun evrensel ilkeleri ölçütünde yükseltmek zorundayız.
Özker Hoca daha çok federal çözümün halka benimsetilmesi, askeri vesayetin tanımlanması ve ulusalcı güçlerin asimilasyon politikalarının deşifre edilmesi yönünde çalışmıştı.
Soğuk savaş sonrası solun icraat odaklı siyaset yapma koşullarına kavuştuğu dönemin sadece başlarında aktif siyaset yapabildi. Şimdi tüm CTP’lilere düşen görev O’nun da katkılarıyla gelişen ideallerimize hizmet edecek şekilde somut sorunlara somut çözümler üretmek ve icraat yapmaktır. Bu sayede barış ve demokrasi ideallerine kitle desteğini sağlayabiliriz. KIB-TEK’i sürdürülebilir bir yapıya kavuşturamayan, ülkenin karanlığa gömülmesine seyirci kalacak bir barış yanlısı partiye insanlar oy vermeyecektir.
Özker Hoca hayatta olsaydı...
• Soru: Özker Hoca hayatta olsaydı sizce mevcut durumunda ne söylerdi?
• Özgür: Hayattayken bu sistem için “deniz bitti” demişti. Ekonomik sorunların çözülmesi için çalışmıştı. DP-CTP hükümetinin 11 Ekim 1995 tarihli Bakanlar Kurulu kararlarını herkes bulup incelemelidir. Orada kamuda istihdamların durdurulmasından KİT’lerin devlete yük olmasını önlemeye kadar pek çok unsur vardır. Hoca bunların bütün olarak uygulanması halinde ülke koşullarına uygun bir yeniden yapılanmanın söz konusu olabileceğini iddia ediyordu. Yaşasaydı kendisi için “statükonun organik aydını” dedirtmezdi. Halkımız, dünyada sanayi toplumu sonrası gelişen bilgi toplumu döneminden ilk onun yazıları sayesinde haberdar olmuştu. Bugün keşke hayatta olsaydı ve toplumumuzun değişen dünyada varlığını sürdürmesine katkıda bulunabilseydi.