Anastasiadis önceki gün yaptığı basın toplantısında Kıbrıs sorununun sözde çözümüne dönük yeni fikirlerini anlattı. Bu konuda hem kuzeydeki, hem de güneydeki siyasi partiler kendi değerlendirmelerini kamuoyuna açıkladı.
Kıbrıslı Türk siyasiler Anastasiadis’in “yeni fikirlerini” tamamen olumsuz olarak nitelerken, Kıbrıslı Rum siyasiler de bu görüşlere temkinli yaklaştılar. Rum tarafında Akel, Anastasiadis’in yeni fikirlerini yeterince açıklayıcı bulmazken, hayır cephesinden Diko ve Edek ise 10 yıldır izlenmekte olan politikanın başarısızlığının tescil edildiği görüşünü ortaya koydu.
Salı akşamı Kıbrıs sorunun çözümünde egemenliklerle ilgili Âdem-i merkeziyetçilik önerisini anlatmak için yaptığı basın toplantısında Anastasiadis “zamana dayanacak bir çözüm bulunmasını hedeflediğini söyledi. Kıbrıslı Türk muhataplarının iyi niyetle Kıbrıslı Rumların endişelerini ve sunduğu âdem-i merkezi öneriyi kabul etmekten başka şey yapamayacaklarını” vurguladı.
Anastasiadis devamla enerjiyle ilgili bir soruya “Kıbrıs’ın egemenlik haklarının ertelenmesini kabul etmeyeceğim ve mademki doğal zenginliklerin Kıbrıs’ın yasal sakinlerine ait olacağı konusunda anlaştık şu an masaya enerji konularını yatırmayacağım. Keşif başka değerlendirme başka… Kaynakların değerlendirilmesinden elde edilecek gelirler, meclisin huzurunda bulunan yasa tasarılarına göre, Kıbrıslı Türklerin haklarını korumak isteyen herkes tarafından onaylanabilir. Norveç modeline dayalı olan yasa tasarısı doğal zenginliklerden elde edilecek gelirin nasıl korunup değerlendirileceğini öngörüyor” yanıtını verdi.
Federasyon dışında başka bir çözüm düşüncesi olup olmadığıyla ilgili olarak Anastasiadis, “yetkilerin iki kurucu devletten oluşan yetkiler olabileceğini görebiliyorum. Devletin çalışılabilir olması herkesi düşündürmelidir" şeklinde yanıt verdi. Anastasiadis devamla “BM Genel Sekreteri, raporunda - kelimesi kelimesine okudum - söz ettiği parametrelerde uygulamalarla ilgili olarak ne istediğini net olarak ortaya koyuyor, yani gerek Bakanlar Kurulu gerekse Devletin diğer kurumlarında Kıbrıslı Türklerin herhangi bir kararda olumlu oy talebi devletin yaşaya bilirliğinde sorun yaratacak, bu da anlayacağınız gibi devletin işleyişinde sorunlara neden olacak… Ve ben bizi çıkmaza götürmeyecek çalışabilir bir devlet istediğimizi net olarak belirttim ”dedi.
Anastasiadis bu konudaki amacını da “amacım, artan idari özerklik nedeniyle Kıbrıslı Türklerin kendilerini güvende hissetmeleri ve bu haklarını, herhangi bir kararda değil, Kıbrıslı Türklerin hayati çıkarlarını etkileyecek konularda kullanmalarıdır ve kesinlikle anlaşmazlıkların çözümü için etkili bir mekanizma olacaktır” diye özetledi.
Anastasiadis’in basın toplantısında söylediklerinden kendimce önemli gördüğüm paragrafları Kıbrıs Haber Ajansı’nın Türkçe bülteninden alıntı olarak verdim. Belki bir köşe yazısı için biraz uzun oldu ancak Anastasiadis’in nereye gitmek istediğini anlamak için bu alıntıları vermek zorunda olduğumu düşünüyorum.
Anastasiadis artık 2004 referandumunda evet oyu veren politikacı değil. Dahası 2015 Mayıs ayında, yani Akıncı’nın Nisan 2015’te KKTC Cumhurbaşkanı seçilmesinden 1 ay sonra çözüm müzakerelerine başlayan politikacı da değil.
Anastasiadis artık Şubat 2018’de 2.inci kez Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçilen Kıbrıslı Rum politikacıdır.
Ortak yurdumuz Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesi fikri artık ona yabancıdır.
Sözde “yeni fikirleriyle” Anastasiadis Kıbrıs’ı sonsuza kadar bölünmüş bırakmaya çalışmaktadır.
Anastasiadis’in siyasi eşitlikten anladığı Kıbrıslı Türklere daha fazla “özerklik” vermektir.
Anastasiadis’in aklında olan Kıbrıs adasının yönetimine olduğu gibi, adamızı çevreleyen doğal zenginliklere de kendi başına hükmetmektir. Ne diyor Anastasiadis “Kaynakların değerlendirilmesinden elde edilecek gelirler, meclisin huzurunda bulunan yasa tasarılarına göre…” Yani bu zenginliklerin paylaşımında Kıbrıslı Türklerin haklarını da biz gözeteceğiz.
Bu yasa tasarısı hangi meclisin huzurundadır Sayın Anastasiadis? Kıbrıslı Türklerin temsil edilmediği Kıbrıs Rum Temsilciler meclisinde mi?
Unutmayın bu doğal kaynaklar Kıbrıslıların ortak malıdır ve ancak çözümden sonra kurulacak ortaklık devletinin yasaları ve bu devletin ortak meclisinde Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliği temelinde hazırlanacak yasalarla güvence altına alınır.
Siyasi eşitlik Kıbrıslı Türkler için olmazsa olmazdır. Siz ise devletin çalışabilir olması için yetkilerin çoğunu kurucu devletlere bırakalım, yani merkezin yetkilerini azaltalım ama bu “az yetkileri” kullanırken Türklerin ayırt edici oyu olmasın.
Ya ne olsun?
Çoğunluk ne derse o olsun.
O zaman bu nasıl bir federal çözüm olacak? Bu olsa olsa üniter devlet çözümü olur. Bu da 1960’da kurulan ve sadece 3 yıl yaşayabilen Kıbrıs Cumhuriyeti’nden bile daha katı bir üniter devlet olur.
Belli oldu Sayın Anastasiadis siz yarı buçuk devletinizi bizimle paylaşmak istemiyorsunuz. “Devlet’in işleyebilir olması” derken asıl gizlemeye çalıştığınız budur. Bakanlar Kurulu’nda bir kararın geçmesi için en az bir Kıbrıslı Türk bakanın olumlu oy kullanmasına bile tahammül edememek ve bunun devleti işletmeyeceği kaygusu taşımak çözümden yana olduğunu söyleyen bir lidere yakışmıyor.
Evet başardınız. Akıncı’yı devre dışı bırakarak Türkiye Dışişleri Bakanı ile doğrudan görüşüyorsunuz.
Peki, ne elde edeceksiniz? Yoksa doğal gaz sondaj çalışmaları tamamlandı ve artık bu gazı çıkarmaya yaklaştığınızı görerek Türkiye ile Kıbrıslı Türkler olmaksızın bir doğal gaz anlaşması mı yapacaksınız?
Böylece siz ortak yurdumuzun zenginliklerini tek başınıza Türkiye ile anlaşarak piyasaya süreceğinizi mi hayal ediyorsunuz?
Gerçekten anlamakta zorlanıyorum quo vadis Sayın Anastasiadis?
Çözüm yanlısı olarak başladığınız liderliğinizde nereye savrulduğunuzun farkında mısınız?