Hep bunu yapıyoruz.
“Yanlışı” işaret etmek yerine hemen sürü psikolojisinde boğuluyoruz.
Kendini aklama telaşındaki yığınlar arasında “kir” aradan kayboluyor.
***
Lefkoşa’da, bir lisede, bir öğretmen, bir öğrencisine “cinsel istismarda” bulunmuş.
İğrenç, eğer doğruysa…
Girne’de bir lisede, okul kantininde sigara satılmış.
Şaşırmıyoruz.
Kirleniyoruz, hem de çok…
Yozlaşma büyüyor gözlerimizi yumdukça…
***
İsyandayız!
Hemen bir kitle ayağa kalkıyor: “Öğretmenler temizdir.”
“Öğretmenin itibarını koruyalım.”
Biri kirli mi dedi?
Mesleğin bütününe mi saldırıldı, nerede, hani?
Böylesi gereksiz evhamlar, hepimizi hakikatten uzaklaştırıyor.
“Çürümüşlük” kalabalığa karışarak kendini eritiyor.
***
Geçmişte çok yaşadım.
Diyorsun ki, “mesleği öğrencinin sırtından tüccarlığa çevirenler” var.
“Vayyy öğretmene tüccar dedi…”
Öğretmene demedim, bu mesleği istismar edenlere dedim.
Anlatamıyorsunuz.
Ama ne oluyor, öğrenci sömürenler, bu ortak savunma duygusu sayesinde aradan sıyrılıyor.
***
Geçenlerde bir veli anlattı, bir ayda iki bin lira özel ders ücreti veriyormuş.
Tek bir “fatura” yok elinde!
- “Kredi kartı da kabul etmiyorlar.”
Kokuşma bir anda ortaya çıkmıyor.
Ona göz yum, buna sessiz kal, ötekini normalleştir.
Sonucu görüyoruz.
Peki, öğretmen sendikaları, yanlışını, kusurunu, hukuk tanımazlığını bildiği insanları ne kadar ‘yargılıyor’ sizce?
Aynı “sürü” mantığı yine devrede!
***
Okullarda sigara içen öğretmenler yok mu?
Var!
“Vayyy öğretmenleri sigara içmekle suçladı.”
Hiç de değil.
Okulda, bir eğitim alanında, öğrencinin yanında sigara içeni suçluyorum.
Meclis’te hem yasasını yapıp, hem de çiğneyeni suçladığım gibi!
Vekillerin tümünü değil.
Her söyleneni “üzerimize almak” ya da “genelleştirerek” ayağa kalkmak yerine, gerçek suçluları deşifre etmeye, onları bu sistemin dışına çıkarmaya yoğunlaşsaydık eğer durum başka olurdu.
***
Bakan okula gidiyor, diyor ki, “Bu konuda velilerimiz, öğretmenlerimiz, idarecilerimiz ve öğrencilerimiz rahat olsunlar.”
“Bir iddia ortaya atıldı diye hiç kimse öğretmenlerimizi, idarecilerimizi ve bakanlığımızı kirletmeye, suçlamaya yeltenmesin” diyor.
Kim yeltenmiş, kim?
Meseleyi genelleştirmeyiniz böyle.
Yapmayınız!
Çünkü bu savunma, hoş görünme, gönül alma gösterileri gerçek ayıbı örtüyor, cinsel istismara sıfır tolerans anlayışını unutturuyor, suçu araştırmanın önüne geçiyor.
***
“Veliler rahat olsun” diyor Bakan.
Nasıl olsunlar?
Bu ülkede, her defasında yapanın yanına kaldığı sürece kim rahat olacak allah aşkına!
***
Ne “normalleştirelim” meseleyi...
Ne de...
“Bu öğrenciler de artık çığırından çıktı” gibisinden haklılaştıralım.
Takipçisi olmalıyız soruşturmanın, ciddiyetle.
Evet, tam da “rahat olmamamız” gereken bir zamandayız.
Huzurumuz kaçmalı.
"Bizim suçumuz yok, suçlu başkası, biz temiziz" duygusu hayatı iyileştirmiyor.
Çünkü...
Eğer seyirciysek, eğer sonuca gidilmesi için ısrarımız yoksa...
O durumda...
Hepimiz kirliyiz biraz, hepimiz kusurlu.