Turizm öncül sektör mü?
Öyle diyorlar!
-*-*-
Sahi “öncül sektör” nedir?
-*-*-
Anladığım kadarıyla, “önde giden ve arkasından gelenleri beraberinde sürükleyen” dersek; hata yapmış olmayız...
-*-*-
Haliyle KKTC’de üniversitelerle birlikte turizm “önde gidecek”, arkadan da tarım, hayvancılık, sanayi gibi sektörler takip edecek...
-*-*-
Peki bu nasıl olacak?
Basit bir örnek verelim:
Ülkeye o kadar çok turist ve öğrenci gelecek ki, bunlara satılacak olan portakal suyu ve yedirilecek olan patates bu ülkede yetişecek...
Tabii ki turist, “Euro” veya “Sterlin” kullanacağı için, “yerinde ihracat” da gerçekleşmiş olacak.
Ne müthiş bir şey değil mi?
-*-*-
Bir başka örnek verelim:
Zeytin, hellim, peynir, taze süt, üzüm, hatta şarap hep ülkede üretilecek ve bunlar da turistlere ya da yabancı öğrencilere satılacak.
-*-*-
Öğrenci, “kiralık ev” demek, “bakkal – market alışverişi” demek, “cafe – restoran” demektir...
Turist için de otel lazım...
İnşaat sektörü, su tesisatı, perde, mobilya falan hep yerli üretim olacak...
Ve ülke kalkınacak!
-*-*-
Nenem da derdi, lamron nases gapsis!
Tam doğrusu bu muydu bilemem ama aklımda böyle kaldı!
Kıbrıslıcaya çevirirsek, “mamur edeceksiniz” da diyebilirsiniz!
Tam Türkçesi mi?
Vallahi bulamadım ama mesela “çuvallamışız lan” ya da “tam moka battık işte” anlamlarını da kullanabiliriz...
-*-*-
Neden mi?
E turist yok!
Ülkeye turist gelmiyor ve gelemiyor...
-*-*-
Dün turizmin önemli bir ismi ile tv programında sohbet ettik...
Sevgili Dimağ Çağıner özetle “2 senedir durum vahim, borçlandık tadilat yaptık, borçlandık personeli ödedik; insanların birikmiş seyahat ve tatil ihtiyacı olacak, pandemi bitince başımız göğe erecek sandık, olmadı” dedi...
-*-*-
Neden olmadı?
Tabii ki KKTC denen Ersin Tatarland ya da Lafazanya Cumhuriyeti’nin siyasi durumundan olmadı...
Türk turist umuttu ama Türkiye’de insanlar çok ciddi şekilde yoksullaştı... TL ciddi değer kaybetti... Akaryakıt pahalı oldu... Uçak biletleri uçtu... Elbette bir miktar kumarcı gelecek ama yetmeyecek...
-*-*-
Şu anda Türkiye dışından turist sadece Larnaka’dan gelebiliyor...
Rakip ülkelerle rekabet edebiliyor muyuz?
Hayır edemiyoruz...
-*-*-
Peki ne yapmak lazım?
“DÜŞÜNMEK” lazım elbette...
İşte bizdeki en ciddi eksiklik bu...
Düşünse bile karar veremeyen bir hükümet...
Karar verse bile uygulayamayan bir yürütme...
-*-*-
Doğrudan, her organdan Türkiye’ye bağlı ve yağcılığa, yalakalığa zorlanan bakanlar...
Daha cumhurbaşkanlığı seçimine üç yılı aşkın süre var ama o yarışta Türkiye’nin elemanı olmanın yarışına kadar vardırılmış bir “alçaklık” hali...
-*-*-
Maraş, Ercan pazarlığı yapalım, doğrudan uçuş alalım deseniz; önünüze Türkiye’nin çıkarlarını getiren bir garip güruh hakim buralarda...
-*-*-
Hatta “federal çözüm, AB vatandaşlığı, doğru – düzgün – hesap verebilir – şeffaf bir Avrupalı yaşam” diyorsunuz, “Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi – Rum bizi kesecek” diyen bir geri kalmış zerzevatgiller mangası!
-*-*-
Turizm mi?
Bu sene, bu yönetimle bir sonuç beklemek, ölüden gözyaşı beklemek bile değildir...
Bu yönetimle – mevcut siyasi ortamda parlak bir gelecek beklemek, rahmetlik nenemin canlanıp karşıma eniştem olarak gelmesi kadar olasıdır!
-*-*-
Yoksa, Tahsin Ertuğruloğlu her sorunu rahat çözer mi?
“Bekleyin, biraz şans verin ve bir kaç ay içerisinde göreceksiniz, gökten Euro yağacak ve devletimiz tanınacak, heeeeyt!” mi diyorsunuz?
Ahhh nenem ahhh!
“Lamron nases gapsis!” diyorum, başka bir şey demiyorum!
Herkes Ersin Tatar gibi olmalıdır!
Alışılmış bir yaşam tarzı var insanların...
Toplu taşımacılığın yerde süründüğü bir ülkede, her hanede en az iki hatta bazen dört araba var...
-*-*-
İki arabanın yıllık seyrüseferi, sigortası 12 bin TL’den fazladır...
Ayda en az bin TL eder...
-*-*-
Dört kişilik bir ailenin insan gibi yaşamayı bıraktım, karnının doyacağı mutfak masrafı, ayda en az 8 bin TL’dir...
-*-*-
İnternetten ya da cep telefonlarınızdan vaz geçebilir misiniz?
Dört kişilik bir ailenin aylık internet ve telefon masrafı, en azdan aldım bin TL değil midir?
-*-*-
Evin sigortası, senede bir çift potin, birer de elbise, koy bunu da ayda en az bin TL!
-*-*-
Dışarı gitmeyi bıraktım.
Meyhane keyfini geçtim.
Yaz gelse de denize gitmeyiz.
Elektrik da en az bin TL aydadır, kaçamazsınız...
-*-*-
E hadi toplayın hepsini!
En az 10 - 12 bin TL değil midir?
Peki ya borcunuz, taksidiniz varsa!
-*-*-
Ya çocuklar yurt dışında ya da özel okulda okuyorsa!
Ya otomobiliniz bozulmuşsa!
Ya düğününüz, nişanınız, sünnetiniz de varsa!
-*-*-
Amaaaan, dert etmeyin canlarım benim...
Recep Tayyip Erdoğan orada, Erisn Tatar burada; o olmadı Tahsin abim var!
Her şey yolunda, kimse merak etmesin...
-*-*-
Çözüme falan asla gerek yok...
Çok sıkışırsak, Ali Murat Başçeri var...
-*-*-
Oturun oturduğunuz yerde, aksi takdirde Rumlar bizi kesecek!
Hade bakayım ha!
Hainler sizi!
Bir de Türkiye’ye neden giremediklerini soruyorlar!
Ersin bey giriyor ya!
Siz de O’nun gibi olun, girin!
Bakın, dün yine muhteşem bir açıklama yaptı: Deniz dalgalı, hava soğuk...
Neden yaptı bu açıklamayı?
“Üşütmeyelim” diye!
Vücudumuzu!
Putin’in sağlık sorunları olduğu son zamanlarda çok iddia edilen bir konu. Tabii ki spekülasyon... Ama Rusya gibi nükleer güce sahip dev bir ülkenin liderinin sağlık sorunu olduğu iddiası yine de ürkütücü... Üstelik bu sağlık sıkıntısı, problem çözme ve odaklanmada sorun yaratıyormuş... Büyük veya küçük ülke hiç fark etmez... Lider, sağlıklı olmalı... Allah korusun, nükleer silah var, gider basar düğmeye yani...