Ramadan Ahmet, Cuma günü toprağa verilecek… 1

Sevgül Uludağ

Okurlarımızın yardımlarıyla gömü yerini 9 Temmuz 2010 tarihinde Baf’ın Polem köyünde (Polemi) Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermiş olduğumuz bir Kıbrıslıtürk “kayıp”bın DNA testleriyle kimliği belirlendi.

2009 ve 2010 yılı boyunca “kayıp” Ramadan Ahmet’in Baf’ta nereye gömülmüş olabildiğini bulabilmek için bazı Kıbrıslırum okurlarımızla birlikte yoğun çaba harcamıştık, “kayıp” Ramadan Ahmet’in kardeşi Beyit Direkçi’yle birlikte iki kez bölgeye giderek bazı Kıbrıslırumlar’la görüşmüş ve sonuçta Ramadan Ahmet’in Polem’de nereye gömülmüş olduğunu bu okurlarımız aracılığıyla belirleyince, Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum yetkililerine bu gömü yerini göstermiştik…

Aradan üç yıl kadar bir zaman geçtikten sonra Kayıplar Komitesi Polem’de göstermiş olduğumuz alanda kazı başlatmış ve bir “kayıp”tan geride kalanlar söylendiği gibi kuyuda bulunmuştu. Birkaç yıl ardından da şimdi Kayıplar Komitesi’nin DNA testleriyle kimlik belirleme süreci tamamlandı ve okurlarımızın yardımlarıyla ondan geride kalanların bulunduğu “kayıp” şahsın, Ramadan Ahmet olduğu yüzde yüz bir kesinlikle belirlendi.
Ramadan Ahmet, ailesi tarafından askeri bir törenle 2 Aralık 2016 Cuma sabahı Mağusa’da Canbulat Şehitliği’nde toprağa verilecek.

2 Aralık 2016 Cuma sabahı saat 10.00’da önce Lala Mustafa Paşa Camisi’nde kılınacak cenaze namazı ardından  “kayıp” Ramadan Ahmet askeri törenle Canbulat Şehitliği’nde toprağa verilecek.
27 Aralık 1963’te Tera’dan Arodez’e giderken “kayıp” edilen Ramadan Ahmet’le ilgili bu sayfalarda geniş yayınlar yapmıştık.

BEYİT DİREKÇİ NELER SÖYLEMİŞTİ?

Nisan 2010’da bu sayfalarda, “kayıp” Ramadan Ahmet’in kardeşi Beyit Direkçi’nin anlattıklarına yer vermiştik…

Beyit Direkçi şöyle konuşmuştu bize:
“Ramadan Ahmet, motosikletiyle “kayıp” olmuştu...
“Beyit Direkçi, 11 kardeş olduklarını, babaları Ahmet Direkçi’nin uzun süre “kayıp” kardeşleri Ramadan Ahmet’i aradığını anlattı. Beyit Direkçi şöyle dedi:
“Babam “kayıp” kardeşimi ararken, bazı Rumlar evimize gelerek ‘5 bin lira ver, 10 bin lira ver ve onu sana getirelim’ derdi. Hatta evimize Kıbrıslırum ormancı T. ile bir de Kıbrıslırum polis gelerek “10 bin lira ver ve onu sana getirelim” demişti. Babam bu geliş-gidişlerden usanmıştı. Onlara “Bana oğlumun hayatta olduğuna dair emare getirin, o zaman bütün malımı satar istediğiniz parayı veririm” demişti. Babam böyle tepki gösterince, bu gelme-gitmelerin arkası kesilmişti. Kardeşimi öldüren kişinin sözünü ettiğim Kıbrıslırum ormancı T. olduğunu öğrenmiştik. Barikatlar açıldıktan sonra bir Kıbrıslırum bize, “Ormancı T. kardeşinize ettiğini buldu çünkü kendini traktörün çatalına kaptırdı ve paramparça olarak öldü...” demişti. Kardeşimin “Matchless” marka bir motoru vardı. “Kayıp” olduğu zaman Zübeyde hanımla evliydi, bir yaşında da bir kızı vardı, kızının adı Sevil’dir. Kardeşim yapıcıydı, Tera köyünde bir Kıbrıslıtürk’e ev yapıyordu. “Kayıp” olduğu gün, evi yaptıran kişi köyümüze gelmişti. Yaya dönmesin diye kardeşim “Gel ben seni motorumla Tera’ya götüreyim” demişti, hatta bu adam için yiyecek dolu bir da sepet hazırlamışlardı... Kardeşim bu Kıbrıslıtürk’ü Tera’ya götürdü, dönüş yolunda “kayıp” oldu. 28 Aralık 1963’te “kayıp” olduktan sonra onu aramaya çıktığımızda, köyün yakınında motorun arka camını bulduk, kan izleri de vardı ama ne motor, ne de kardeşim yoktu...”

Beyit Direkçi, aynı köyden Emir Ali Murat’ın da kardeşinin “kayıp” olmasından bir süre sonra “kayıp” olduğunu söyledi. Beyit Direkçi, 1974’te de kardeşi Osman Ahmet’in Piskobu yakınındaki Kandu köyünde öldürüldüğünü anlattı. (20.4.2010)…”

OKURLARIMIZIN YARDIMIYLA BULUNDU…

Ramadan Ahmet’in gömü yerinin belirlenmesi için Baf’taki araştırmalarımızda bize insani bir görev olarak yardımcı olan AKEL Milletvekili Takis Hacıyeorgiu’ya, Artemis Pullos’a ve Hristakis Vrahnu’ya ve tüm diğer Kıbrıslırum okurlarımıza sonsuz teşekkürler ediyoruz. Ramadan Ahmet’in nereye gömüldüğünün bulunabilmesi için canla başla uğraş veren kardeşi Beyit Direkçi’ye de sonsuz teşekkürler.

Hristos Vrahnu’yla Beyit Direkçi’yi de bu süreçte buluşturmuştuk…Bu konuda bize okurumuz Artemis Pullos ile arkadaşımız AKEL milletvekili Takis Hacıyeorgiu yardımcı olmuştu…  Çünkü Ramadan Ahmet’i öldüren bazı Kıbrıslırum katiller – aynı katiller -  Hristakis Vrahnu’nun babasını da öldürmüşlerdi… Çünkü Hristos’un babası tesadüfen bir çifte cinayete tanık olmuştu: Aliye Hüdaverdi ile 13 yaşındaki üvey oğlu Suphi Hüdaverdi, Ağustos 1964’te bazı Kıbrıslırumlar tarafından öldürülmüştü. Buna tanık olan Hristakis’in babası çok korkmuş ve gördüklerini yolda bulduğu birisine anlatınca bu katillerin hedefine girmişti. Hristakis’in babası Kiriakos Savva Cirga’ya, Ramadan Ahmet’i öldüren katiller tuzak kurarak, onu da Eylül 1964’te öldürmüşlerdi… 

Yakınları aynı katiller tarafından öldürülen Hristakis ve Beyit iyi dost olmuşlar, acılarını paylaşmışlar ve Hristakis Vrahnu bize yardım etmek için elinden geleni yapmıştı… Beyit ve Hristakis, “kayıplar”la ilgili Baf’ta geçen yıl düzenlediğimiz etkinliğe de katılarak birer konuşma yapmışlar ve gençlere barış mesajı vermişlerdi…

SEVİL ÖZMANEVRA: “DUYGULARIMI ANLATAMAM…”

Sevgili babacığı Ramadan Ahmet “kayıp” edildiğinde henüz birbuçuk yaşında olan Sevil Özmanevra, babasından geride kalanların bulunup da DNA tespitiyle kimlik tespiti yapılmasıyla birlikte o kadar çok duygulandığını, bunları sözcüklerle anlatmasının mümkün olmadığını söylüyor.
31 Mayıs 1962’de dünyaya gelen Sevil Özmanevra, henüz birbuçuk yaşındayken, 27 Aralık 1963’te babasını kaybetmiş…
Ramadan Ahmet, 1939 doğumlu Koloni köyünden Zübeyde Ramadan Sevher’le evliydi  - henüz genç bir çifttiler ve henüz bir kızları vardı… 1941 doğumlu olan Ramadan Ahmet “kayıp” edildiğinde henüz 22 yaşında bir gençti… Arodezliydi…
Evlendikleri zaman Baf-Kasaba’ya yerleşmişler… Konuştuğumuz Sevil Özmanevra şöyle diyor:
“Annem Koloni köyünden, babam Arodez’dendir. Evlendikleri zaman Kasaba Baf’ta ev yapıldıydı, Kasaba’ya yerleştilerdi. Kasabada otururduk… Babam o gün işi icabı Tera’ya gittiydi ve Arodez’e dönerken “kayıp” edildiydi…
Ben aklım kesmeye başladığında bilirdim babamın “kayıp” olduğunu… Okul döneminde Kasaba’da yaşardık, tatillerde hep dedemlere giderdim Arodez’e…
“Kayboldu, yok yakıldı, yok bulunacak” diye evdeki konuşmaları hatırlarım, insanlar hep babamla ilgili hatıralarını anlatırlardı… Aslında benim ümidim yoktu bulunacağına… Anneciğim “En azından bir mezarı olacak ben hayattayken” dedi…”
Biz de Ramadan Ahmet’in ailesinin acısını paylaşıyoruz ve “Nurlar içinde yatsın” diyoruz… Bize bu gömü yerinin bulunmasında yardımcı olan tüm okurlarımıza ve gösterdiğimiz alanda kazı yapmayı kararlaştırıp kazılar yürüten Kayıplar Komitesi yetkililerine sonsuz teşekkürler diyoruz.

2010 YILINDA BU SAYFALARDA NE YAZMIŞTIK?

Temmuz 2010’da yani bundan tam altı yıl önce bu sayfalarda özetle şöyle yazmıştık:

“***  Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum yetkililerine, Baf’ın Polem köyü yakınlarında olası bir gömü yeri gösterdik...

“Kayıp” Ramadan Ahmet’in izinde...

Geçtiğimiz Cuma sabah (9 Temmuz 2010) erkenden Ledra Palace’ta Beyit Direkçi ile buluşuyoruz. Son altı aydan bu yana, Baf’ta 1963 yılında “kayıp” olmuş olan kardeşi Ramadan Ahmet’in nereye gömülmüş olduğunu bulabilmek için uğraşıyoruz.

Ramadan Ahmet, Tera’dan Arodez’e gelirken 27 Aralık 1963 günü “kayıp” edilmişti. Onu kaçıranların kimliklerini öğrendik, halen hayatta olanlarla konuşabilecek bazı Kıbrıslırum arkadaşlarla son altı aydır Ramadan Ahmet’in Polem (Polemi) köyü dışında nereye gömülmüş olabileceğini bulmaya çalışıyoruz.
Sonuçta bize gönüllü olarak yardım eden Kıbrıslırum arkadaşımız Artemis’ten iyi haberler geliyor ve bir başka Kıbrıslırum arkadaşımızın nihayet, olası bir gömü yeri gösterebileceğini anlatıyor. Bunun üzerine Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum yetkililerinin de hazır bulunacağı bir gün Baf’a gitmeyi kararlaştırıyoruz. Geçtiğimiz Cuma sabahı işte bu yüzden Beyit Direkçi’yle birlikte Ledra Palace’ta arkadaşımız Artemis’le buluşmaya gidiyoruz.

Az sonra Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk üye yardımcısı Uğur Umar ile Kazılar Koordinatörü Antropolog Okan Oktay da geliyor – onlar Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum üye yardımcısı Ksenofon Kallis’le birlikte Baf’a gidecekler, biz de Artemis’in arabasıyla...

Artemis, Kallis’le önceden nerede buluşacağımızı anlaşmış: Strumbi’de bir kahvehanede...

Strumbi’de ilk dikkatimi çeken şey, havanın kalitesi oluyor. Poli’de de böyleydi... Baf’ın havası insanı dinlendiriyor çünkü Baf yemyeşil, el değmemiş... Küçük küçük köyler serpilmiş doğaya ama eski Kıbrıs olduğu gibi korunmuş... Bir önceki hafta Cumartesi günü Hristina ve Luis’le “kayıplar”ın izinde Karpaz’a gittiğimde, Galatya’daki gölet benim için tam bir travma olmuştu... Oysa şimdi Baf, doğal güzelliğiyle beni iyileştirmeye, canlandırmaya koyuluyor...

Strumbi’de bu kahvehanede beni hoş bir sürpriz bekliyor: tam 600 yaşında bir zeytin ağacı! Kayıplar Komitesi yetkilileri, buluşma yerimize gelmekte gecikince gidip bu inanılmaz ağacın fotoğraflarını çekiyorum, birkaç zeytin dalı koparıyorum, Lefkoşa’ya götürmek üzere... Kahveci, 600 yaşındaki bu ağacın koruma altına alındığını, yakında üç dilde plaka konularak bunun resmileştirileceğini söylüyor. Ağaca bir de isim vermişler: “Zoya’nın Zeytini”...
Kahveci, “Daha önce masalar bu zeytin ağacının altındaydı... Bugüne kadar binlerce, onbinlerce insan bu köyden geçip giderken mutlaka bu ağacın altında oturmuştur” diyor...
“Ağacı kim ekti acaba?” diyorum, kahveci Nakis gülüyor:
“Herhalde büyük büyük büyük nenemiz... Ama belki da bir kuş bir çekirdek düşürmüştür yüzyıllar önce buraya, kimbilir?” diyor. “Gerçek Kıbrıs zeytinidir bu...” diye ekliyor... Strumbi’deki bu kahvehanenin sahiplerinin ikiz kardeşler olduğunu, Kris Pallas’ın mide hastalıkları uzmanı olarak Kasaba-Baf’ta çalıştığını, kardeşi Nearhos Pallas’ın ise Kıbrıs’ın İspanya Büyükelçisi olduğunu anlatıyor.

Kahvehaneye Hristos Vrahnu da geliyor... Hristos Vrahnu’nun babası Kiriakos Savva, Ağustos 1964’te Evretulu Aliye hanım ile 13 yaşındaki üvey oğlunun öldürülmesine tanık olunca, katiller onu da öldürecekler ve Hristos Vrahnu öksüz ve acılı bir çocuk olarak büyüyecekti... Hristos’un babasını öldüren timde bulunan bazı Kıbrıslırumlar, Beyit Direkçi’nin kardeşi Ramadan Ahmet’i de öldürmüş olan timde idiler... Böylece Beyit Direkçi ile Hristos Vrahnu’yu, aynı kaderi paylaşmış, aynı katillerin kurbanları olarak geçtiğimiz Nisan ayında Artemis’le birlikte bir araya getirmiştik... O günden beridir Beyit Bey ile Bay Hristos, zaman zaman telefonlaşıyor, haberleşiyorlar... İşte şimdi de Strumbi’deki kahvehanede oturmuş sohbet ediyorlar.
Az sonra Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum üye yardımcısı Ksenofon Kallis, Kıbrıslıtürk üye yardımcısı Uğur Umar, Kazılar Koordinatörü Okan Oktay, Kallis’in yardımcıları Mihalakis ve Panikos da gelip bize katılıyor.
Sonra Kıbrıslırum şahidi de yanımıza alıp hep birlikte Polemi dışında bir yere gidiyoruz...
Anayoldan ayrılıp toprak bir yola giriyoruz, sonra başka bir toprak yoldan aradığımız tarlayı buluyoruz...
Yaşlı bir Kıbrıslırum şahit, bu tarlayı işaret ederek, Ramadan Ahmet’in burada bulunan bir kuyuya gömülmüş olabileceğini anlatmış.

Kuyunun olabileceği alanda tek bir ceviz ağacı var, az ilerisinde de bir motor evi... Belli ki burada su olduğunu bilenler kuyu çıkarmışlar... Bizimle birlikte gelen Kıbrıslırum şahit, bu tarlanın sahipleriyle konuştuğu zaman, bu tarlada iki tane kuyu bulunduğunu, bunlardan birinin 2-3 metre derinlikte, diğerinin ise daha derin olduğunu anlatmış...

Kallis, Kıbrıslırum şahitle sohbet ediyor sonra dönüp bize izahat veriyor:
“Bu bölge bana biraz kuşkulu geldi ama bilemem, araştırmamız lazım” diye konuşuyor... “Çünkü katillerin belli alışkanlıkları ve motifleri vardır, genelde o davranışların dışına çıkmazlar. Ramadan Ahmet’i aldıkları yerden epeyi uzaktadır burası. Onu neden oraya değil de buraya gömmüş olsunlar?”
Kallis, bu konuda araştırma yürütecek, bölgenin topografik haritasını da çıkaracak ve kuyuların nerede olduğu harita üzerinde de görülebilecek. Belki de bizimle gelen Kıbrıslırum şahidin konuşmuş olduğu yaşlı Kıbrıslırum şahitle, Kallis’in de konuşması gerekecek...
Buradaki işimizi tamamladıktan sonra Strumbi’ye dönüyoruz, sonra Polemi’den, Psathi’den, Ayios Dimitrianos’tan geçip Fiti köyüne varıyoruz…
Artemis, Beyit Bey ve ben, Kayıplar Komitesi yetkililerine teşekkür edip vedalaşıyoruz, onlar Kasaba-Baf’a gidecekler, biz Lefkoşa’ya döneceğiz…
Artemis’le Ledra Palace’ta vedalaşıp ayrılıyoruz... Bize tümüyle gönüllü olarak yardımcı olan Artemis’e de, “kayıp” Ramadan Ahmet’in nereye gömüldüğünün bulunması için elinden gelen her türlü çabayı gösteren Kıbrıslırum arkadaşlarımıza da sonsuz teşekkürler... Şimdi Kayıplar Komitesi yetkililerinin konuyu daha ileri noktalara taşımasını bekleyeceğiz ve Ramadan Ahmet’ten geride kalanların bulunmasını umacağız...”

 

DEVAM EDECEK