Ödül AŞIK ÜLKER
Portland State Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi, Çağdaş Türk Çalışmaları Merkezi ve Orta Doğu Çalışmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Birol Yeşilada, çözümde 2004’e kıyasla daha fazla paraya ihtiyaç olduğuna dikkat çekerek, “Çözümde para lazım. Rum tarafının halkına gidip, ‘çözüm için şu kadar para bulundu ve kaybedeceğiniz ne varsa size ödenecektir’ diyebilmesi için yüklü bir para lazım. Çok büyük meblağlar konuşuluyor. 2004 gibi değil artık, şimdi çok daha fazla bir para konuşuluyor. Bu parayı verecek yok” diye konuştu.
“Mal-mülk olayında eğer para bulunmazsa Rum tarafında çözümü satmak çok zor” diyen Prof. Dr. Yeşilada,referandumun 2017 yılına sarkabileceğini de kaydetti.
2017 yılında Kuzey Kıbrıs’ta yapılacak Dünya Değerler Araştırması’nın ön hazırlığı için Kıbrıs’ta bulunan Prof. Dr. Birol Yeşilada, Yenidüzen’e önemli değerlendirmelerde bulundu.
Prof. Dr. Birol Yeşilada, Türkiye ile Güney Kıbrıs ilişkilerinin al-ver olduğunu ve Kıbrıslı Türkler’in Türkiye dahil herkes tarafından dışarıda bırakıldığını söyledi.
2017 yılında Kuzey Kıbrıs’ta yapılacak Dünya Değerler Araştırması’nın ön hazırlığı için Kıbrıs’ta bulunan Prof. Dr. Birol Yeşilada, şunları söyledi:
“Çözüm olmazsa BM’nin tekrar uğraşacağını düşünmüyorum, onlar da bıktı. BM hiç bir yerde referandum sonrasında ‘sıfırdan başlayalım’ diye yola çıkmaz. Şimdi ikinci referandum denemesinde de sonuç olmazsa herkes elini ayağın çeker. O durumda ne olur? Kuzey ve Güney ya Çekoslovakya gibi bölünür, ki onun da bir sürü pürüzü var, ya da Kuzey Türkiye’ye bağlanır. Türkiye bir de bu yüzden büyük yatırımlar yapıyor.Türkiye’nin burada çok büyük jeo-stratejik çıkarları var, kolay kolay bırakmaz.”
Prof. Dr. Yeşilada, garanti anlaşmalarının uluslararası hukuka girdiğini ve geçerli olduğunu söyleyerek, “İmza atan ülkelerin hepsi birlikte bunu geri çekmezlerse bu anlaşmalar geçerlidir. İmza koyan ülkeler büyük ihtimalle “biraz değiştirelim” diyecekler. AB içerisinde garantör prensip olarak düşünülemeyen bir şey olabilir ama AB kendi içerisinde kendini çözemiyor” dedi.
Amerika’nın Kıbrıs’ta çözüm istediğini ancak Amerika’daki seçimden dolayı destek sözünden başka bir şey beklemediğini söyleyen Prof. Dr. Birol Yeşilada, “Erdoğan’ın Kıbrıs sorununu ne kadar çözmek istediği hakkında soru işaretlerim var çünkü buraya muazzam bir İslami yatırım yapılıyor. Kuzey Kıbrıs’ta Türkiye’nin yürüttüğü bir kültürel emperyalizm var. Türkiye’nin kültürü değil Sunni din kültürü emperyalizmi var. Yıllardır bunu yapıyorlar” diye konuştu.
Ortadoğu’da istikrarsızlığın devam edeceğine dikkat çeken Prof. Dr. Yeşilada, olayların tırmanacağını belirtti.
Terörist grupların nerelere gittiğinin hiç belli olmadığını kaydeden Prof. Dr. Yeşilada, “Senin benim gibi dolaşırlar. Ne kadar da güvenlik güçleri peşinde olsa da dolaşım pek engellenemez, imkanı yoktur” dedi.
“Kıbrıs bundan ne kadar uzak durabilecek. Bu olaylar devam ederse ilelebet uzak duramaz. Çünkü etraf yanıyor, bu yangın Kıbrıs’a da sıçrar. Kıbrıs’a girip çıkmak çok kolay. Hem Kuzey’e, hem Güney’e” diyen Prof. Dr. Birol Yeşilada, “Kıbrıs dünyada en çok asker olan yer. Metrekareye göre en yüksek sayıda asker Kıbrıs’ta var ama buna rağmen gümrüklerden giriş çıkış çok rahat. Ama teröristler buraya gelip ne yapacak? Kıbrıs’ta bir eylem yapmış, kime ne? Bir İstanbul, Atina, Paris; Brüksel değil. Onun için burası ancak bir geçiş yeri olarak kullanılır” diye konuştu.
“İstikrarsızlık devam edecek”
• Soru: Terör var, çatışmalar var, mülteci krizi var, ekonomik krizin de etkileri henüz geçmiş değil. Dünya nereye gidiyor?
• Prof. Dr. Yeşilada: İstikrarsızlık devam edecek. Bu Ortadoğu krizi, IŞİD devam ettiği sürece bunlar uzun vadede devam edecek. Bunun kısa bir çözümü yok. Büyük ülkeler de bir türlü anlaşmaya varamıyor zaten Ortadoğu’yu dayatan o büyük ülkeler. Soğuk savaş bittikten sonra bir güç dengesinin oluşması zaman alacak. Ben yakın zamanda bir değişiklik görmüyorum ve bunların daha da artacağını düşünüyorum. Örneğin ABD büyük ihtimalle yakında daha fazla asker göndermeye başlayabilir. Irak’a daha fazla asker göndermeyi düşünüyorlar. Geçen yıl bunun kesinlikle olmayacağı söylenirdi. Geçen ay özel kuvvetleri artırdılar ve birkaç gün önce bir operasyon yapıp IŞİD’in ikinci komutanını öldürdüler. Bunun tırmanacağını düşünüyorum. Rusya ile bir anlaşmaya vardıklarını düşünüyorum çünkü Suriye’de gücünü biraz azalttı. Suriye üzerinde bir anlaşmaya varıldı gibi düşünüyorum.
“Terörist grupların gidip geldiği yerler hiç belli olmaz”
• Soru: Ard arda terör saldırıları yapılıyor. Kıbrıs’ta terör saldırısı olmasa da bir tedirginlik var. Sizce bunlar Kıbrıs’a ne kadar yansır?
• Prof. Dr. Yeşilada: Terörist grupların gidip geldiği yerler hiç belli olmaz. Çünkü senin benim gibi dolaşırlar. Ne kadar da güvenlik güçleri peşinde olsa da dolaşım pek engellenemez, imkanı yoktur. Biz de ülkelerin kendi içlerinde yetiştirilmiş teröristler vardır, beyni yıkanmış. Orada doğup büyüyor ama terörist oluyor. Amerika’da bunlardan çok var. onları toplamaya çalışıyorlar, ailelerle görüşüyorlar bunları nasıl önleyebiliriz diye. Amerika’da doğup büyüyen çocuk gidip IŞİD’e yazılıyor, bu nasıl olur.
“Kıbrıs’a girip çıkmak çok kolay”
• Soru: Türkiye’deki bir eylemi yapanlardan biri de Kıbrıs’tan gitmişti...
• Prof. Dr. Yeşilada: Kıbrıs bundan ne kadar uzak durabilecek. Bu olaylar devam ederse ilelebet uzak duramaz. Çünkü etraf yanıyor, bu yangın Kıbrıs’a da sıçrar. Kıbrıs’a girip çıkmak çok kolay. Hem Kuzey’e, hem Güney’e. Güney’deki limanlara da baktığınızda zor değil. Amerika’daki ülkeye giriş çıkıştaki güvenlik önlemleriyle buradakileri kıyaslıyorum, hikaye. Amerika’da uluslararası uçuşlarda polis körükte karşınıza çıkıp pasaport soruyor. Eskiden Almanya’da olurdu böyle şeyler, tuhaf gelirdi. Genelde teni koyu olanları kenara çekerdi, beyazlar serbest geçerdi. Amerika’da sizi kenara çekiyor, nereye gittiğinizi, ne amaçla gittiğinizi, ne kadar paranız olduğunu soruyor. Amerika’ya girişte pasaport kontrolde kamera var, görevli ile konuştuklarınızı kaydediyor. Ayrıca vücudun ısısını ölçen bir sistem var, vücut ısısında değişiklik olduğu, yani tansiyon yükseldiğinde, stres olduğunuzda sizi o zaman kenara alıyorlar, sorguluyorlar. Kıbrıs dünyada en çok asker olan yer. Metrekareye göre en yüksek sayıda asker Kıbrıs’ta var ama buna rağmen gümrüklerden giriş çıkış çok rahat. Ama teröristler buraya gelip ne yapacak? Kıbrıs’ta bir eylem yapmış, kime ne? Bir İstanbul, Atina, Paris; Brüksel değil. Onun için burası ancak bir geçiş yeri olarak kullanılır.
“Basında tamamen ayrımcılık var”
• Soru: Dünyanın terör saldırılarına ilişkin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Paris’teki saldırıdan sonra verilen tepkiler, sonrasında Ankara’dakine verilen tepkiler ve Pakistan’dakine verilmeyen tepkiler...
• Prof. Dr. Yeşilada: Basına bakarsak tamamen bir ayrımcılık var. İnsanlarda siz-biz, Hristiyan-Müslüman gibi ayrım oldu. Sakallı biri çıkıp “ben İslamiyet’i temsil ederim” diyor, eylem yapıyor, adam öldürüyor, kelle kesiyor. Tabi ki bunlar antipati, korku yaratır. Amerika’da, Avrupa’da bunu her an körükleyip kullanmak isteyen fanatikler var. Bu konular çok kolay kullanılır. Kendi çıkarları için bunu körükleyip İslam dünyasını, Müslümanları bir nevi şeytan gibi göstermek bunların işine gelir. Halk bilmez zaten, korkar. Örneğin Amerika’da pek çok yerde Müslümanlara karşı olumsuz gelişmeler oluyor. Bilhassa başı kapalıysa, sakallıysa, Ortadoğu’da giyindiği gibi giyiniyorsa... Ama yasalar insanları koruyor. Örneğin Portland’da bir konferansta bir kadın Müslüman biriyle evli olduğunu ve ilkokula giden çocuğunun diğer çocuklardan baskı görmeye başladığını anlattı. Ölüm tehdidine kadar olayın vardığını ağlayarak anlattı. Bu tür şeyleri ancak eğitimle engelleyebilirsiniz, başka bir şekilde mümkün değil.
Medya umursamıyor, Batı dünyasında bir olay olduğu zaman büyük bir haber gibi veriliyor, diğer taraftan Türkiye’de olduğunda pas geçiyor, Pakistan’da oluyor bir gün sonra bildiriyor.Suudi Arabistan’da terör olayları çok daha fazladır ama kimse bilmez çünkü Batı dünyasına bunun haberini geçmiyorlar. Medya sansasyonel çalışıyor. Amerika’daki medya eski medya değil, artık sadece şov. Amerika’da eskiden adam akıllı gazetecilik vardı, televizyonda haber dinlerdiniz ama şimdi tamamen eğlence.
“Amerika çözüm istiyor”
• Soru: Amerika’nın her zaman Kıbrıs’a ilgisi oldu ama son dönemde bu ilgide sanki bir artış var. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry geldi, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Avrasya ve Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı Victoria Nuland geldi...
• Prof. Dr. Yeşilada: Amerika çözüm istiyor, bir katkı var perde arkasında, sonuçta bir Avrupa ülkesinden bahsediyoruz. AB’nin BM ile çalışmasını destekliyorlar ama onun dışında ne kadar katkıları olabilir? Hele bu yıl pek bir şey beklemiyorum, ABD’de seçim kavgası var. Amerika’dan “destekliyoruz” gibi sözün dışında bir şey yapılacak değil.
“Amerika’da artık Erdoğan’ı takan yok”
• Soru: Geçtiğimiz günlerde Türkiye Başbakanı Davutoğlu ile Kerry’nin görüşmesi oldu. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerika’ya gitti...
• Prof. Dr. Yeşilada: Amerika’da artık Erdoğan’ı takan yoktur, Amerika’da rezil rusva oldu. Erdoğan’ın oyunu artık Amerika’da dönmez. Bir laf vardır, “takke düştü, kel göründü”, aynen öyle. Erdoğan’ın ne olduğunu artık herkes çok iyi biliyor. Yıllarca Erdoğan’ı desteklemiş, “bunlar demokrat İslamcıdır” diyenler bugün Erdoğan’a istifası için çağrıda bulunuyorlar. Artık herkes ne olduğunu biliyor. Türkiye’deki durum yüz karasıdır. Bunu yarım akıllı bilir anlar. Anayasa Mahkemesi’ni, anayasayı tanımayan bir cumhurbaşkanı. Amerika’da böyle bir şey olamaz, istifa ettirirler. Yargının bağımsızlığını yitirdiği yerde demokrasiden bahsedilemez. Maalesef Türkiye’de durum budur. Yargı bağımsızlığını yıllardır yitirmekteydi, şimdi tam yitirdi.
“AB tamamen maskaralık oldu”
• Soru: AB ile Türkiye ilişkilerini nasıl görüyorsunuz?
• Prof. Dr. Yeşilada: AB tamamen bir maskaralık oldu. AB problemlerden nasıl çıkacağını çözemiyor ve hiç beklenmedik bir mülteci akınına uğradı. Kimisinin kapısı açık, kimisinin değil. Kapısı açık olan üye ülkeler altından kalkamadı, ne yapacaklarını bilemiyorlar. AB’ye yeni kattıkları ülkelerin tam anti-Avrupalı bir havaya bürünmesi AB içerisinde büyük hizipleşmeler yarattı. AB’de bir sürü olur olmaz işler oluyor ve AB’nin temel ideallerine aykırı davranışlar işleri darmadağın ediyor. Örneğin Schengen anlaşmasının askıya alınması AB’nin entegrasyonunun bozulması demektir. Schengen, serbest dolaşım temeldir. Bu ekonomik ve parasal birliğin çok önemli bir unsurudur. Bunun arkasından siyasi birlik gelir. Sen bunu tekrar kapatmaya başladığında AB’nin derinleşen entegrasyonu geri basacak. Arkasından ne geleceğini kimse bilmiyor? Avrupa’nın mültecilere karşı tek politikası yok, ülkelerin politikaları var. İleriye baktığımızda mülteci sorunu Avrupa’nın başını daha çok ağrıtacak.
“AB kendi kriterlerini çiğniyor”
Türkiye’ye aniden niye yaklaştılar? Türkiye’de bir frenleme olmasını umuyorlar, hiç sanmıyorum. Utanmadan Türkiye’deki antidemokratik gelişmeleri göz ardı edip başlık açmaktan bahsetmeye başladılar. AB- Türkiye ilişkileri tam bir fiyasko oldu. AB antidemokratik olan bir ülkeyle görüşmeye başlamaz.Türkiye’den görüşmelerin başlaması, başlıkların açılması için 2002 yılına kadar bir sürü reform istediler ve 2004’te başlıkların açılması kararı alındı. “Yeterince politik reform yapıldı, siz politik müktesebatı sağlamış oldunuz” dediler. Bu olmazsa görüşmeler başlayamaz. Türkiye o günden bu güne çok geriye gitti. Aslında görüşmelerin askıya alınması lazım ama başlıkların açılması konuşuluyor, “Türkiye ilerliyor” deniyor, nereye ilerliyor? Türkiye geriye gidiyor. Avrupa Değerler Araştırması’nda Türkiye’deki genel halk değerlerinin, sosyal değerlerin Avrupa ülkeleri değerlerinden çok uzaklaştığı net olarak görülüyor. AB kendi kriterlerini çiğniyor ve bu ilerleyen süreçte AB’ye zarar verecek. AB bir dünya gücü olma havasındaysa böyle davranamaz. Çünkü kurulduğu ilkelere aykırı davranılıyor.
Türkiye- Rum tarafı ilişkileri “al-ver olayı”
• Soru: Türkiye ile Rum tarafının ilişkilerinde de ilerleme var gibi. En son Brüksel’de Davutoğlu ve Anastasiadis görüştü. AB ile Türkiye’nin yaptığı anlaşmada Rum tarafı yumuşak bir hava sergiledi.Kıbrıslı Türkler devre dışı mı bırakılıyor diye yorumlar yapıldı. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
• Prof. Dr. Yeşilada: Bu bir al-ver olayıdır. Eninde sonunda Türkiye’nin Kıbrıs Rum tarafıyla ilişkisi olacak. Zaten oluyor. Kıbrıs Rumları gidip Türkiye’de spor müsabakalarına katılıyor, bayrak çekiliyor. Daha ne olacak?
“Kıbrıslı Türkler Türkiye dahil herkes tarafından dışarıda bırakılıyor”
• Soru: Son yaşananlara baktığımızda Kıbrıslı Türkler devre dışı bırakılıyor demek doğru olur mu?
• Prof. Dr. Yeşilada: Tabi, herkes tarafından dışarıda bırakılıyor, Türkiye dahil. İlginç bir şey var, insanların AB’ye olan güvenine bakıyoruz. AB’nin 6 ayda bir yaptığı Eurobarometer’de Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs Rumları, Kıbrıs Türkleri diye baktığımızda en çok Kıbrıs Türkleri AB’ye güveniyor. Bir Amerikalı arkadaş bana “Bu kadar tokat yemelerine rağmen neden bu insanlar hala AB’ye Türklerden, Yunanlılardan ve Rumlardan daha fazla güveniyor” diye sordu. Eskisi gibi %70-80’lerde değil ama yine de oran diğerlerinden daha yüksek. Ben de şu cevabı verdim, “Bütün kötülüklere baktıklarında tek umudu orada görüyorlar”. Avrupa’ya bağlanmak, Avrupalı olmak, AB’ye girmek çıkış yolu olarak görülüyor.
“AB gerçek çıkış yolu”
• Soru: AB’nin içinde bulunduğu duruma baktığınızda sizce de AB Kıbrıslı Türkler için gerçekten çıkış yolu mudur?
• Prof. Dr. Yeşilada: Tabi ki. Kıbrıs ufacık bir yerdir, Malta gibi. Kıbrıslı Türklerin AB’ye uyum sağlaması, ayak uydurması, AB yasalarını uygulamasıyla yolsuzluk kalkar. Müktesebat şu anda askıdadır.
“Çözümde para lazım, parayı verecek yok”
• Soru: Kıbrıs konusunda gidişat nasıl? Sizce 2016’da referandum olacak mı?
• Prof. Dr. Yeşilada: 2016’da olmayabilir, 2017’ye de sarkabilir. Çünkü Güney’de seçimler var. Ayrıca çözümde para lazım. Rum tarafının halkına gidip, “çözüm için şu kadar para bulundu ve kaybedeceğiniz ne varsa size ödenecektir” diyebilmesi için yüklü bir para lazım. Çok büyük meblağlar konuşuluyor. 2004 gibi değil artık, şimdi çok daha fazla bir para konuşuluyor. Bu parayı verecek yok. Amerika zor durumdadır, AB hiç veremez, onların ekonomisi krizden çıkmış değil. Amerika krizden çıktı ama orta sınıf iş alanını yaratamadı. Amerika’da şu anda yaşam zordur, orta sınıf çöküyor. Dikkat ederseniz, Demokrat Parti’yi destekleyen halk, sosyal demokrat aday Bernie Sanders ‘ın peşinde koşuyor. Sanders geçen hafta Portland’a konuştu, stadyum doldu taştı. Medya bunu önemsememeye çalışıyor. Sanders devlet üniversitelerinde eğitimin bedava olması gerektiğini savunuyor. Benim bütün öğrencilerim borç batağındadır, hepsi hem çalışır, hem okur, hem de borç alır. Devletten aldığı borcu da %6’dan alır. Bunlar öğrencidir, mezun olduğunda 50 bin-60 bin dolar borçla okuldan çıkıyorlar, 35-40 bin dolarlık iş bulacaklar. Master, doktora yaptıysa daha da fazla 100 bin- 200 bin dolar borçla mezun oluyor. Bunları ödemek zaman alıyor. Benim bir profesör arkadaşım var, 10 yıl önce bana “bugün çok mutluyum, en son ödememi yaptım” demişti, yaş 45. Onun için mal-mülk olayında eğer para bulunmazsa Rum tarafında çözümü satmak çok zor.
Kuzey’de 2004’deki heyecan yok. Ortada fol yok, yumurta yok, birileri ellerinde haritalarla geziyor halbuki ortada harita yok. Sanırım insanlar artık bezmiştir, halkın çoğu “evet” diyebilir. Kıbrıs Türk tarafı “hayır” derse ne olacak? Türkiye’ye mi bağlanacak?
“Erdoğan’ın ne kadar çözüm istediği hakkında soru işaretlerim var”
• Soru: Cumhurbaşkanı Akıncı, Rum tarafı ile Türkiye’nin teması üzerine yapılan “Kıbrıslı Türkler devre dışı mı kalıyor” yorumlarına karşılık Türkiye’nin Kıbrıslı Türkleri devre dışı bırakmayacağını ve Kıbrıslı Türklerin devre dışı olmadığını söylemişti...
• Prof. Dr. Yeşilada: Türkiye istediklerini söyler, Kıbrıs Türk tarafı da onu uygulamaya mecbur kalır. Erdoğan’ın Kıbrıs sorununu ne kadar çözmek istediği hakkında soru işaretlerim var çünkü buraya muazzam bir İslami yatırım yapılıyor. Kuzey Kıbrıs’ta Türkiye’nin yürüttüğü bir kültürel emperyalizm var. Türkiye’nin kültürü değil Sunni din kültürü emperyalizmi var. Yıllardır bunu yapıyorlar.
“Suyun Kıbrıs için anlamı büyük”
• Soru: Türkiye’den gelen su konusunda tartışmalar devam ediyor. İçte nasıl yönetileceği ve dağıtılacağı konuları bir kenara, bu suyun Kıbrıs konusuna nasıl bir etkisi olur, Kıbrıs için ne anlama gelir?
• Prof. Dr. Yeşilada: Kıbrıs için anlamı çok büyüktür ve etkisinin olumlu olacağını düşünürüm. Su ve hidrokarbon enerji çözüm için katalizördür. Her ikisi de Kıbrıs’ın istediği eksikliklerdir. Kıbrıs adası çöl oluyor. NASA’nın haritalarına bakıldığında bütün Akdeniz’de önümüzdeki yıllarda kuraklık var. Bunlar yalan değil, bilimsel gerçekler. Bu su her iki toplum için de çok önemlidir ve paylaşılmalıdır. Bu su bütün Kıbrıs için gereklidir. Doğalgaz da aynı şekilde. Bunlar güzel bir planla kullanılırsa çözüm kolaylaşır.
Hidrokarbon- “Amerika Rumları uyardı”
• Soru: Hidrokarbon konusu katalizör olarak görülürken geçmişte bu konuda yapılan çalışmalar nedeniyle müzakereler kesintiye uğramıştı. Şimdi de Rum tarafı arama için ihaleye çıktı. Cumhurbaşkanı Akıncı, kazı yapılması durumunda müzakerelerde sıkıntı olabileceği uyarısında bulundu. Sizce Rum tarafı konuyu o noktaya götürür mü?
• Prof. Dr. Yeşilada: Limitine kadar götürür. Orada Türkiye’nin de “benimdir” dediği 1-2 parsel var. Amerika Rumları “sakın orada ruhsat vermeyin” diye uyardı. Doğalgaz olayında bir yavaşlama var çünkü petrol fiyatları çok düştü. Artık orada çıkan doğalgaz, İsrail doğalgazı ile birlikte değerlendirilmezse Avrupa’ya taşınması ekonomik değil. En ekonomik yol Türkiye üzerinden borularla Avrupa’ya taşınmasıdır. O da çözümün bir parçası olur.
Amerikalılar ve uluslararası camianın anlayamadığı şey, herkesin faydalanabileceği bu kadar faktör varken, bu konuları hep birlikte çözmek varken, bağırmalar, Rum tarafındaki “bana her şeyi ver, sonra imza atayım” mentalitesi... Bu bakış açısı değişmeden pürüzler devam edecek, kolay değil. Çünkü Rum tarafında da seçim var, fanatiklik var. Avrupa Değerler Araştırması’na göre Rum toplumu AB’deki en ırkçı toplumdur. Bunlar gerçekler. Rumlarda aşırı derecede din baskısı da var. Yunanistan’da artık öyle değil, dindarlık azalmıştır. Benim korkum dinin şimdi Kıbrıslı Türklere empoze edilmesidir, bizi “doğru dürüst” Müslüman yapacaklarmış. Hadi bakalım, sonra ne olacak? Türkiye gibi içine kapalı, dindar, herkesten şüphe eden bir toplum mu ortaya çıkacak?
“Çözüm durumunda sıkıntılar olacak ama iki devlet olacak”
Çözüm durumunda sıkıntılar olacak ama iki devlet olacak. Çatıda federe devlet, orada bir ama içte ayrı. Herkes yerinde oy kullanır, oradaki yasalara uyar. Üstte de federal yasalar var. Örneğin Amerika’da her eyaletin kendi bayrağı var. Kıbrıs’ta üniter sistem kesinlikle yürümez. Çözüm olmazsa BM’nin tekrar uğraşacağını düşünmüyorum, onlar da bıktı. BM hiç bir yerde referandum sonrasında “sıfırdan başlayalım” diye yola çıkmaz. Şimdi ikinci referandum denemesinde de sonuç olmazsa herkes elini ayağın çeker. O durumda ne olur? Kuzey ve Güney ya Çekoslovakya gibi bölünür, ki onun da bir sürü pürüzü var, ya da Kuzey Türkiye’ye bağlanır. Türkiye bir de bu yüzden büyük yatırımlar yapıyor.Türkiye’nin burada çok büyük jeo-stratejik çıkarları var, kolay kolay bırakmaz.
“Garanti anlaşmaları geçerlidir”
Rum tarafı “garanti anlaşmaları geçersizdir” diye bağırıyor ama bu anlaşmalar 1960’da imzalandı, uluslararası hukuka girdi, geçerlidir. İmza atan ülkelerin hepsi birlikte bunu geri çekmezlerse bu anlaşmalar geçerlidir. İmza koyan ülkeler büyük ihtimalle “biraz değiştirelim” diyecekler. AB içerisinde garantör prensip olarak düşünülemeyen bir şey olabilir ama AB kendi içerisinde kendini çözemiyor.
Soru: Son olarak ne söylemek istersiniz?
Prof. Dr. Yeşilada: Çok teşekkür eder, sizlere çalışmalarınızda başarılar ve Kıbrıslılara da kalıcı bir çözüm ve güzel günler temenni ederim.
(Fotoğraflar: Didem MENTEŞ)